Dataset Viewer
Auto-converted to Parquet
audio
audioduration (s)
0.04
36.8
text
stringlengths
17
386
1885'te James B. Ward adlı bir yazar, uzun süredir kayıp olan bir hazine ile ilgili ilginç bir bulmacanın detaylarını içeren, yeteri kadar zeki olan başka insanların
bu işi araştırıp çözebilmesi için bir kitapçık yayınladı. İddiasına göre kendisi bunu çözememişti ve bu bulmacayı çözebilecek başka zeki insanların
illaki ortaya çıkacağını düşünüyordu. Ward yayınladığı kitapçıkta ya da broşürde olayın detaylarını şöyle anlatıyordu.
1817 yılında Thomas Jefferson Bale adında bir adam, Amerika'nın güneybatısında 20-30 kişilik bir ekiple Bizon avına çıkmıştı.
Bale isimli adam da bu grubun liderliğini yapıyordu. Fakat Bizon avının yapıldığı sıralarda bu kalabalık ekip, Colorado civarlarında
şans eseri bir altın ve gümüş yatağına rastlamışlardı. Durum böyle olunca da ekip, bu keşfi bir sır olarak saklamış ve 2 yıl boyunca
kimsenin haberi olmadan o altın ve gümüşlerin olduğu yataktaydı. Madencilik yaparak tüm kıymetli cevherleri çıkartmışlardı.
Ekip 2 yıl süren bu kazının ardından 1819 ile 1821 yılları arasında madenleri vagonlarla Virginia'ya götürüp orada toprağın yaklaşık 1,5-2 metre altına gömmüştü.
Bale bu hazinenin nerede olduğunu açıklayan 3 farklı şifreli not yazmıştı. Notlarda hazinenin yasal sahiplerinin kimler olduğunu ve hazinenin konumunu belirtiyordu.
Yani belirtiyordu dediğimde bu 3 not da farklı şekilde şifrelenmişti. Ward'un broşürü bu detayları veriyordu ve haliyle bu broşür insanları
hazinenin nerede olduğunu söyleyen şifreli broşürleri çözebilmek için cezbediyordu. Fakat detaylar devam ediyordu.
Şifreli mesajlardan kastım da bu 3 kıyattan ikincisinde rastgele sayılardan oluşan bir metin vardı. Yazar yayınladığı broşürde ikinci mesajın çözüldüğünü ve bu mesajdaki rastgele sayıların
Amerikan Bağımsızlık Bildirgesi'nin biraz değiştirilmiş bir versiyonundaki kelimelere denk geldiğini belirtmişti. Yani hazinecinin bıraktığı ikinci kıyattaki sayılarla
bu bağımsızlık bildirgesi eşleştirildiğinde ortaya mantıklı bir mesaj çıkıyordu. Deşifre edilmiş bu mesajda ise hazinenin Virginia eyaletinin bir ilçesinde saklandığı gibi detaylar veriyor
ve bilgilerin devamı için ikinci notu deşifre edebilen kişiyi ilk nota yönlendiriyordu. Yani dediğim gibi yazar Ward'un yayınladığı ve Bale adında bir hazineciye ait olduğunu iddia ettiği broşürde
sadece ikincisi çözülebilmiş 3 tane şifreli not ve az sonra anlatacağım uyarılar yer alıyordu. Ancak birinci ve üçüncü mesaj ısrarla çözülemiyordu.
Ne bağımsızlık bildirgesi ne de başka bir referans metin bu şifrelenmiş birinci ve üçüncü mesajların çözülmesinde bir ipucu sağlamıyordu. Bale şifrelediği bu mesajlarda oldukça iyi bir yöntem kullanmıştı.
Yani en azından öyle gözüküyordu. Geçen yıllar ile birlikte kriptografi bilimi yani bir nevi şifreleme alanı hızla gelişti ve modern bilgisayarların şifreleri kırabilme kabiliyetleri
haliyle bu çözülememiş hazinenin şifresinde de kullanıldı. Çünkü yazarın açıkladığına göre orada gömülü olan madenlerin günümüzdeki deneyimlerine göre
bu şifrelerin günümüzdeki değeri yaklaşık 80 milyon dolar ediyordu. Ama sonuç nafileydi.
Bu yeni bilgisayarlarda şifreleri maalesef çözememişti. Tabi şifreler bu kadar kuvvetli sistemlerle dahi çözülemeyince akıllara acaba gerçekten Bale diye bir adam var mıydı
yoksa yazar Ward milleti mi dolandırıyordu gibi sorular gelmeye başladı. Ama Bale'in gerçekten olup olmaması henüz bilinmese de yazar Ward'un güvenilir ve dürüst bir adam olduğu bilinen bir gerçekti.
Ama nereden çıkmıştı bu şifreli mesajlar? Ward'un eline nasıl ulaşmıştı peki?
Ward'un eline nasıl ulaşmıştı peki? Ward'un anlatımına göre Bale bu üç notu yazmış, şifrelemiş ve demir bir kutuya kitlemişti.
Kutuyu da 1822'de arkadaşı olan Robert Morris adında bir hancıya teslim etmişti. Ayrıca Morris'e şifrelerin nasıl kırılacağına dair bilgileri yakında vereceğini
fakat 10 yıl içerisinde eğer geri gelmezse kutuyu asla açmaması gerektiğini tembihlemişti. Hancı Morris gerçekten sözünü tutmuş ve arkadaşının geri gelmesini bekleyerek kutuya dokunmamıştı.
Ama kutu teslim edildikten sonra geçen 23 yılın ardından Ama kutu teslim edildikten sonra geçen 23 yılın ardından
geri dönmeyince Morris dayanamamış ve kutuyu açmaya karar vermişti. Morris kutuyu açtı, içinde 2 mektup ve 3 şifreli not vardı.
Şifreleri kendisi çözmeye çalıştı ama başarılı olamadı. Yıllar geçti ve o da bunu çözmekten vazgeçti.
Hancı'nın ölümünün ardından bu gizemli şifrelerin olduğu kutu miras olarak başka bir arkadaşına kaldı. Bu adam şifreli mesajlardan ikincisini çözebilmişti.
Her sayı ABD bağımsızlık bildirgesindeki bir kelimeye karşılık geliyordu. Bu kelimelerin her birinin ilk harfi hatalar ve yazımla ilgili birkaç değişiklikle birlikte düz bir metin oluşturuyordu.
Ki bu değişiklik detayı gelecekte önemli bir hale gelecekti. Yapılan düzeltmeler ve noktalama işaretleri eklendiğinde şifreli metnin tam içeriği şu şekildeydi.
Bedford ilçesinde Buffert'tan 4 km uzakta yerin 6 ft altında 3 numaralı şifreli kağıtta isimleri geçen kişilerin ortaklaşa sahip olduğu aşağıda belirttiğim değerli eşyaları saklamış bulunmaktayım. Bu malları tek seferde gömemedik.
Yaklaşık 460 kilo altın 17 ton gümüş içeren sandıkları 1819'da ilk postada gömdük. İkinci posta 1921 yılında gömüldü.
Bu sefer aynı yere yaklaşık 865 kilo altın ve 584 kilo gümüş gömdük. Yukarıda bahsettiğim toplamda 1325 kilo altın ve 17.865 kilo gümüş demir kapaklı sandıklar ile güvenli bir şekilde paketlenmiş ve gömülmüştü.
Hazinelerin gömüldüğü kazı alanı kabaca taşlar ve kayalarla örtülmüştür. Bu gömünün tam yerini öğrenmek isteyenler birinci mesajı okumalıdır.
Ancak Hancı'nın arkadaşı ikinci kağıtta deşifre ettiği mesajı çözmüş olmasına rağmen 1 ve 3 numaralı kağıtlarda bulunan şifreleri çözememişti. Ardından bu adam bir şekilde yazar ward'a ulaşmış ve yardım istemişti.
Fakat geçen yılların ardından ikili beraber olsalar da mesajı çözemeyeceklerini anlayınca bu bilgileri içeren kitapçık varipi de bu şekilde çözememişti. Bu bilgileri içeren kitapçık varipi de bu şekilde çözememişti.
Bu bilgileri içeren kitapçık varipi de bu şekilde çözememişti. Amaç ne kadar çok beyin bu işe girerse o kadar çok detayın bulunmasının muhtemel oluşuydu.
Ama kimse bir ipucu bulamadı. 1820 civarındaki bir efsaneye rağmen araştırmacılar tüm hikayenin uydurma olup olmadığını merak etmeye başladılar.
Sonuçta ward dışında hiç kimse orijinal beyl belgelerini gördüğünü iddia etmemişti. Ayrıca Hancı'nın arkadaşı olan adamı da kimse görmemişti.
Bu olayları ward bir broşürde anlatmıştı. Yıllar ilerlemeye devam etti.
Bu efsane yıllar içerisinde arada bir hortlayıp duruyordu. 1960'ların sonlarında bilgisayar üretim şirketinde çalışan Carl Hammer çalıştığı şirketin en iyi bilgisayarlarını bu şifreyi çözmek için kullandı.
Carl da şifreyi maalesef çözemedi. Ama çözememiş olmasına rağmen bir şeyi kesin olarak anlamış oldu.
Bilgisayar testlerine göre bu şifreler rastgele yazılmış sayılardan ibaret değildi. Gerçekten de bir şifreydi.
Ama bir türlü çözülemiyordu. Yani bu durum en azından Bale ve Ward adına düşünülmüş olan rastgele yazılmış sayılardan ibaret değildi.
Yani bu durum en azından Bale ve Ward adına düşünülmüş olan rastgele yazılmış sayılardan ibaret değildi. Ve şifre gibi gösterilmiş bir aldatmıca falan değildi.
Başka bir deyişle eğer Bale ya da Ward sadece anlamsız sözler uydurmuş olsaydı mesajların bu derecede sistematiklik göstermesi pek olası gözükmüyordu. Artık bu şifre olayları tamamen bir tartışma yaratmıştı.
Artık bu şifre olayları tamamen bir tartışma yaratmıştı. İkinci notun şifresinin çözülmesi, Ward'ın broşüründe yazdığı hikâyede bahsediliyordu.
Yani önceden çözüldüğü iddia edilerek paylaşılmıştı. broşüründe yazdığı hikayede bahsediliyordu.
Yani önceden çözüldüğü iddia edilerek paylaşılmıştı.
Ayrıca bu broşürü yayınlamıştı ama yayınladığı
ilen insanları kendisine yönlendiriyordu ve Ward bu anlatılan hikayenin
ayrıca şifreli mesajların kopyalarını insanlara parayla satıyordu.
Hal böyle olunca akıllara Ward'un şifreleri gerçek olsa da bu yaptığının
tamamen bir senaryodan ve para kazanma amacı gütmekten ibaret
olabileceği geliyordu. 1968'de
B şifresi derneği kuruldu. Artık zaten Ward falan kalmamıştı ortada.
Bir grup insan kaynaklarını ve yeteneklerini bir araya getirerek sonunda
gizemi çözebileceklerini umdular. Ancak B belgelerinin hikayesini detaylandırmada
başarılı olmalarına rağmen hazineyi bulamadılar.
Dedektif John Nickel 1982'de konuyu tarihsel kayıtlardan
başlayarak ve çeşitli kanıt türlerini kullanarak olayı değerlendiren
bir analiz yayınladı. Bu analizlere
göre Ward'un yayınladığı ve sattığı broşürler başrolümüz olan
B'li bulunamaz hale getirecek şekilde yazılmıştı.
Yazdığı yazılar detaylıca incelendiğinde mesela Hancı Morris'in
dediğine göre B'li ne ailesine ne de başka bir arkadaşına bu maden
bulma olaylarından bahsetmemişti. Yani B'li ya da ailesinden birine
ulaşmak mümkün değildi. Hal böyle
olunca dedektif Hancı Morris'i araştırmaya başladı.
Nickel, Robert Morris'in gerçekten de Ward'un bahsettiği yerde
hancılık yaptığı bilgisine ulaştı. Ama önemli detay adamın hancılık
yapmış olması değil bu işi hangi yıl yaptığıydı.
Ward'un broşüründe Morris 1820 ve
1822'de Washington otelini ya da işte hanını
işletmişti. Ama dedektifin bulduğu
kayıtlar Morris adındaki bir adamın 1824'den sonra buraya işletmeye
başladığını söylüyordu. Bu önemli
detay bir soru işareti bırakıyorken dediğim gibi B'li'nin var olup olmadığı
bulunamamıştı bile. Ve yazar Ward
çevresindeki az insan tarafından güvenilir bir adam olarak tanınıyordu ama
aslında çok da fazla tanıdığı insan yoktu.
Ayrıca yazar Mason topluluklarına düşkün bir adamdı.
Ama dediğim gibi kimse onu çok iyi tanımıyordu.
Durum böyleyken dedektif Ward'un yazdığı yazıların şifrelerinden
ziyade yazış biçimine odaklandı.
Mesela Ward'un broşüründe bahsettiği yani aslında
sözde hazinecinin yazdığı mektuplarda kullanılan dil 1800'lerde
kullanılan dile pek benzemiyordu. Yani hazinecinin kullandığı bazı kelimeler
şüpheli gözüküyordu. Ki bunu şöyle düşünebiliriz.
Siz dedenizin askerde anneannenizde yazdığı bir mektupta
sevgili karıcım naber dediğini düşünün mesela.
Yani 1900'lerin başında askere gitmiş dedenizin naber
yazması ne kadar garipse dedektifin Ward'un broşürlerinde gördüğü şey de
bu gariplikti. Bazı kelimeler
1820'lerin Amerikası'nda kullanılan kelimelerden ziyade
daha çok Ward'un yaşadığı 1890 yıllarında gibi kullanılmaya başlanmıştı.
Ayrıca dedektif Ward'un paylaştığı hikayede bazı değişimler yapıldığını
da görmüştü. Mesela çözülen
End of preview. Expand in Data Studio
README.md exists but content is empty.
Downloads last month
44