Datasets:
mteb
/

Modalities:
Text
Formats:
parquet
Languages:
Turkish
ArXiv:
Libraries:
Datasets
pandas
License:
Dataset Viewer
Auto-converted to Parquet
_id
stringlengths
1
4
text
stringlengths
1
10.5k
title
stringclasses
1 value
1
10 saat havada kalış, 18,000 feet irtifa, 150km haberleşme yarı çapı temel gereksinimlerdir. TSK bünyesindeki kullanımı dikkate alarak projede kapsamında isterlerin çok üstünde bir sistem tasarımı yapıldı.
2
TSK bünyesinde
4
Maksimum Güç Noktası İzleyicisi (MPPT): Panellerden gelen enerjiyi düzenleyerek sürekli en yüksek güç üretimini sağlayan bir cihazdır. Bunu yapmak için akımı değiştirmektedir. Burada çıkan akım ile batarya şarj edilmektedir. Yarış sırasında en yüksek 15A şarj değeri görülmüştür. Bu cihaz sayesinde akülerimizi daha kısa sürede şarj edecek akımı seçebiliyoruz.
5
15A
7
SAGUAR X5 (SAkarya Üniversitesi GÜneş ARabası), Sakarya Üniversitesi öğrencileri tarafından tasarlanan ve üretilen 2. Güneş arabası dır. Formula G 2005 in ardından araçta ciddi iyileştirmeler planlayan ekip SAGUARX5 i tasarladı ve SAGUAR X4 aracının şasisini kullanarak SAGUAR X5 i üretti SAGUAR X5 modeli optimal hız kontrolü, aracın tüm bilgilerini her an pit bilgisayarına yollayan telemetri sistemi ve rüzgara karşı daha kararlı davranış sergileyen yeni aerodinamik yapısı ile X4 modelinden çok daha iyi olduğunu ilk yarışında iki kupa alarak gösterdi. == SAGUAR X5 nasıl yapıldı? == Güneş arabalarının yapılması için genel olarak şu malzemelere ihtiyacınız vardır Güneş Panelleri: Güneşten gelen enerjinin elektrik enerjisine dönüştürülmesini sağlar. %20 verimde kullanılan bir modül 250°C sıcaklıkta metrekareye 1000 Watt’lık enerjinin düştüğü anda uçlarında 200 Watt’lık enerji üretir. SAGUAR-X5’te %17 verime sahip 18 adet güneş modülü kullanıldı. Toplam ağırlığı 7kg ve toplam alanı ise 4.68 metrekaredir. Yarış sırasında hava koşullarına ve panellerin eğimine bağlı olarak bu değeri 300W’a kadar düşmüştür. Maksimum Güç Noktası İzleyicisi (MPPT): Panellerden gelen enerjiyi düzenleyerek sürekli en yüksek güç üretimini sağlayan bir cihazdır. Bunu yapmak için akımı değiştirmektedir. Burada çıkan akım ile batarya şarj edilmektedir. Yarış sırasında en yüksek 15A şarj değeri görülmüştür. Bu cihaz sayesinde akülerimizi daha kısa sürede şarj edecek akımı seçebiliyoruz. Akü grubu: Güneş panellerinin verimleri %20 değerlerinde olduğu için sadece paneller bir aracın gitmesini sağlayacak enerjiyi veremez. Bu nedenle akü gurupları hazırlanır. Burada dikkat edilecek husus akü grubunun ağırlığı, şarj ve deşarj süresi, bitme ve şarj voltaj değerleridir. Bu değerlerin sistemimize uygun olarak seçilmesi aracımızı daha yüksek verimde, daha yüksek hızda ve daha uzun süre boyunca kullanmamızı sağlayacaktır. Yarışlarda kullanılabilecek çeşitli akü tipleri şu şekilde sıralanabilir: Lityum-İyon, Lityum Polimer, Ni-Cd, Ni-Mh ve Kurşun-Asid. Motor: Güneş arabalarında verimi daha yüksek olduğu için ve aküden çıkacak doğru gerilimle çalışabildiği için DC Motorlar kullanılmaktadır. DC motorların verimi % 90’ın üzerindedir ve kontrol edilmesi kolaydır. Fırçalı ve fırçasız tipleri olan bu motorlar veriminin daha yüksek olması için fırçasız olarak tercih edilirler. Uçlarına verilen gerilim değerine göre devir sayısı değişir. Motor Sürücü Devre: Motorlar aküden gelen enerjiyle direkt olarak yüklenmezler. Akü ile motor arasında bulunan sürücü devre ile motora çalışma gerilimi arasında voltaj verilerek yüklenir. Güneş enerjili arabalar normal bir araba gibi ileri ver geri gidebilir; rejeneratif olarak gerilim üretebilir. Tüm bunlar motor sürücü devresi sayesinde sağlanır. Hafif ve Gerekli Şartlarda Dayanıklı Şasi: Güneş enerjili bir arabayı gösteren en önemli aksam şüphesiz ki şasidir. Aracın verimini arttırmak için hafif malzemeler kullanılır. Bu sayede motora fazla yük binmez ve araç güçten tasarruf eder. Kanopinin aerodinamik yapısı da çok önemlidir. Rüzgâr direncinden en az etkilenecek şekilde tasarlanması yine güç tasarrufu sağlar. Vites ve Dişli Oranı: Güneş enerjili araçlar motor milinden tekerleğe kadar olan bir zincir veya kayış ile hareket ettirilirler. Motor dişlisi ile tekerlek dişlisi arasındaki oran aracın hızını değiştirmekle beraber harcadığı gücü de değiştirmektedir. Burada piste göre uygun değerler seçilerek en uygun verimde yarış sürdürülür. Fakat aracın ağırlığını arttırdığı için vites kutusu henüz kullanılamamıştır. Bu konudaki hafifletme ve yeni tasarımlar geliştirme çalışmaları ekibimiz tarafından sürdürülmektedir. Lastikler: Güneş enerjili arabalar en az 3 tekerleklidir.Lastiklerin hava basıncı uygun şekilde seçilerek yerle temas eden yüzeyi sürtünmeyi en aza indirecek şekilde seçilmelidir. Bu seçim de güç tasarrufu sağlamaktadır. Ekip Çalışması: Bir yıllık bir emeğin sonunda ortaya çıkarılan bu araçlar büyük bir ekip çalışmasının ürünüdür. Sistemli çalışma, iyi organizasyon ve gerekli ar-ge çalışmasının yapılması bu teknolojilerin kısa sürede gelişmesini sağlayacaktır. Bu noktada üniversitemizde kurulan öğrenci kulüpleri aracılığıyla bu projelerin devamlılığı sağlanacak ve yeni gelen öğrencilere aktarılacaktır. Güneş enerjili arabalar yarışı normal bir pist yarışındaki gibi hız veya dayanıklılık yarışı değildir, tamamen bir enerji yarışıdır. Bu noktada yarış için seçilecek strateji de çok önemlidir. Pist yokuşlarının daha hızlı çıkılması, ani kalkışların yapılması, aracın gereğinden fazla zorlanması akü grubunda depoladığınız enerjiyi daha kısa sürede tüketmenize sebep olacaktır. Bunun yerine piste uygun redüksiyon oranı seçmek ve pistin analizini iyi yaparak güç gerektiren ve gerektirmeyen yerlerin seçilmesi yarıştaki başarıyı arttıracaktır. == SAGUAR X5 TEKNİK BİLGİLER == Tasarım Kodu: X5 Aracın Katıldığı Etkinlikler: Formula G 2006 Ege Kupası, Formula G 2006 IstanbulPark, Autoshow 2006 Formula G 2006 Araç Numarası: 36 Tasarım Süresi: 2 Ay Üretim Süresi: 5 Ay Toplam Üretim Maliyeti: ~40.000 YTL Aracın boş ağırlığı: 250kg Mürettebat: 1 Araç Uzunluğu: 490cm Araç Eni: 180cm Araç Yüksekliği:Standart 70cm,Tepe 110cm Teker Aralığı: 220cm Yerden yükseklik: 22cm Şasi tipi ve malzemesi: Al-Gr, Fe-Ni Kanopi Malzemeleri: Al-Mg, Fiberglass Ön Süspansiyonlar: Çift A-Arm Arka Süspansyonlar: Çift A-Arm Yönlendirme Mekanizması: Direkt Rot Joystick Teker Sayısı: 4 Teker Dizilimi: 2 ön 2 arka Jant Modeli: 17 Inch Jant Malzemesi: Alüminyum Lastik Modeli: MC11 Race Wheel Lastik Basıncı: 40-45 PSI Rejeneratif Frenleme: Var Ön Fren Tipi: Sağ ve Sol Hidrolik Arka Fren Tipi:Sağ El Freni,Sol Rejeneratif Batarya Tipi: Ni-Mh Batarya Kapasitesi: 2000 wH Batarya Üreticisi: GP Batarya Gerilimi: 48 V Hücre Sayısı: 91 Toplam Ağırlık: 49,5kg Motor Sayısı: 1 Motor Tipi: DC Sabit Mıknatıs Motor Ağırlığı: 11kg Tepe Gücü: 10 Beygir Sürekli güç çıkışı: 8 Beygir Operasyon Gerilimi: 48 V Güneş Modül Verimi: %17 Güneş Modülü Sayısı: 18 Tek Modül Tepe Gerilimi: 5-15 Volt Tek Modül Tepe Akımı: 2-4,5 A Toplam Teorik Güç Çıkışı: 800 wH Öğle vakti pratik güç çıkışı: 500-600 wH MPPT gerilim girişi: 72-80 Volt MPPT gerilim çıkışı: 48 Volt MPPT akım çıkışı: Güneşe bağlı değişken == Ana sponsorlar == TÜBİTAK Sakarya Üniversitesi Otokar Petrol Ofisi TIRSAN Gochermann Solar Technology Gülünce Otomotiv SAU Mezunları Derneği SAU ADA MYO VEASIS Bilgi Teknolojileri == Destekleyenler == TÜBİTAK Bilim ve Teknik Dergisi Türkiye Otomobil Sporlar Federasyonu TOSFED Aracın yapımında tüm FIA kurallarına özenle uyulmuştur. == İç bağlantılar == Formula-G SAGUAR Sakarya Üniversitesi ARIBA YETAM == Dış bağlantılar ==
8
4
10
Coğrafi konumu çeşitli bölgelerle bir köprü niteliğinde olan Anadolu yarımadasından ilk uygarlıklarıntarihi M.Ö. 8000’lere kadar götürülmekte olup, bu uygarlığın bugünkü Aksaray ili civarında olduğubelirlenmektedir. Daha geç tarihli olanlar arasında ise Hitit, Urartu, Firig ve Lidya uygarlıklarısayılabilir.Hititlerin Mezopotamya kökenli “şekel” ve “mina” adlı ağırlık birimlerini kullandıkları, en çok bakırve tunçtan eşyalar yaptıkları, çivi yazısı ve hiyeroglif yazı olmak üzere iki çeşit yazıları olduklarıbilinmektedir.Van gölü civarında gelişen Urartu uygarlığında ise çivi yazısı ve resim yazısı kullanılmış, yapmışoldukları kapların üzerine, onların hacimlerini yazmışlardır.En önemli merkezleri Gordion ve Midas olan Firigya uygarlığının Fenike alfabesinin Batı’yayayılmasında önemli rolü olmuştur. Ayrıca, Kybele adı verilen ana tanrıça kültü de bu uygarlıktanYunanlılara geçmiştir. Bakır-kalay alaşımı olan tunçtan eşyalar yapmışlar, bazı müzik aletlerini icatetmişler (simbal, flüt gibi), kilim dokumuşlardır. Kilim için kullandıkları “tapetes” adı bugünFransızcada “tapis” biçimini almıştır.Batı Anadolu’daki Lidya uygarlığının en büyük başarısı ise parayı icat etmiş olmasıdır. Böylece odönemin ekonomik hayatında büyük gelişme sağlanmış, modern ekonominin temelleri atılmıştır.
11
Firigya uygarlığı
13
Vefa Lisesi ve 1956 yılı İstanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesi mezunudur. 1970 yılında Doçent olmuş, 1971 yılında İstanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesi İdare Hukuku kürsüsünde doçent olarak göreve başlamış ve bu görevini 1979 yılına kadar sürdürmüştür. 1979 yılında İstanbul Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi'ni (O dönemin adıyla Siyasal Bilimler Fakültesi) kuran isimler arasında yer almıştır. 1982 yılında Profesör olmuş ve İstanbul Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi Yönetim Bilimleri Anabilim Dalında emekli olduğu 2000 yılına kadar öğretim üyesi olarak görevini sürdürmüştür. İstanbul İktisadi ve Ticari İlimler Akademisi ve Marmara Üniversitesi'nde de 1972-1985 arasında dersler vermiştir. 1988 yılında Yönetim Bilimleri Anabilim Dalı Başkanlığı görevini üstlenmiştir. 1994-1999 yılları arasında İstanbul Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Müdürlüğü, 1995-1998 arasında İstanbul Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi dekanlığı, 1998-1999 yılları arasında ise İstanbul Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi Kamu Yönetimi Bölümü Başkanlığı görevlerini yürütmüştür. 1999 yılında hem Sosyal Bilimler Enstitüsü Müdürlüğü, hem Kamu Yönetimi Bölümü Başkanlığı hem de Senato üyeliği görevlerinden dönemin İstanbul Üniversitesi rektörü Kemal Alemdaroğlu'na tepki göstererek istifa etmiştir. 2000 yılında yaş haddinden emekli olup Maltepe Üniversitesi Hukuk Fakültesi'nde öğretim üyeliği yapmaya başladı ve 2009 yılında buradan ayrılıp tekrar İstanbul Üniversitesi'ne dönmüştür. 2001-2005 yıllarında Cumhurbaşkanı Ahmet Necdet Sezer kontenjanından YÖK üyeliği görevinde bulunmuştur.
14
İstanbul Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi
16
Notlarda "Antilya" olarak değinilen Karayipler hakkında çeşitli bilgiler verilir. Bir kenar notunda adı geçen "İzle de Spanya", (günümüzde Dominik Cumhuriyeti ve Haiti'nin bulunduğu) Hispanyola adasına karşılık geldiği anlaşılabilse de, bu kenar notunun yanındaki adanın şekli Japonya'ya benzemektedir. Macellan'ın seyahatlerinden önceki dönemde Atlas Okyanusu'nun batı kıyısında Asya olduğu kanısı yaygındı. Çin'e varmak amacıyla yola çıkan Kristof Kolomb'un yanına Uzak Doğu Asya haritaları almış oldugu rivayeti Türkiye'de çok meşhurdur, bu Kolomb'un Doğu Asya kıyılarını gösteren haritalara kendi keşfettiği yerleri eklemiş olması muhtemeldir. Haritanın bu bölgesindeki pek çok kıyı şekli Asya'nın doğu kıyılarına karşılık gelmektedir.
17
Karayipler
19
Veteriner Fakültesi mezunudur. ABD Michigan State Üniversitesi'nde Doktora yapmıştır. Ankara Merkez Veteriner Hekimliği, Ankara Üniversitesi Veteriner Fakültesi Patoloji Anatomi Kürsüsü Öğretim Üyeliği ve Başkanlığı, Kurucu Meclis Odalar Temsilciliği (6 Ocak 1961 – 25 Ekim 1961) yapmıştır. Evli ve iki çocuk babasıdır.
20
iki
22
Astrahan Seferi, Osmanlı Devleti ve Osmanlı Devleti'ne bağlı olan Kırım Hanlığı'nın 1556 yılında Rusya'nın eline geçen Astrahan Hanlığı'nı geri almak için Astrahan ve Azak bölgeleri üzerine düzenledikleri seferdir.Rus Moskova Knezliği 1552 yılında Kazan Hanlığı’na; 1556 yılında da Astrahan Hanlığı’na son vermiş, ve Don 'Ten' ve Volga 'İdil' nehir boylarına güçlü bir şekilde yerleşmişti. Moskova Prensi IV. İvan 'Korkunç İvan' bu fetihleriyle Çar unvanını da almıştı.İlerleyen yüzyıllarda Rus ekonomisinin candamarı haline gelecek olan bölgenin Rusya tarafından ilhak edilmesiyle, Orta Asya ile Kırım ve Anadolu arasındaki Hazar Denizi’nin kuzeyinden geçen ticaret yolu ve Hac yolu da kesintiye uğramıştı.Rus Prensliği ise Urallardan Karadeniz üzerine sarkma stratejisinin ilk adımını atmış oldu. Padişah II. Selim ile dâmâdı ve Sadrazam Sokollu Mehmed Paşa, Rusya’nın Kafkasya ve Kırım’a sarkma tehlikesini sezdiler.Bunu önlemek stratejisi olarak Astrahan kalesinin fethi ve bu kalenin bir tahkim edilmiş bir savunma sisteminin merkezi olarak kullanılması gerektiği düşünüldü. Böylece Rus Prensliğinin güneye ilerlemesi önlendi ve Osmanlı Devleti'nin Safevi devletinin Kafkaslar ve Azerbaycan'dan atılma stratejisini kolaylaştırılacaktı.Ayrica eski doğu-batı Asya kervan yollarından 'İpek ve Baharat Yolları' biri tekrar açılabilecek ve Orta Asya'da bulunan ve Safavi aleyhtarı olan Özbekler ile bağlantı kolaylaşacaktı.Bu bağlantının kolaylaştırılması için Don ile Volga arasında bir kanal açılması ve Karadeniz ile Hazer Denizi arasında su üzerinden bağlantının sağlanması da imkân dahiline girmişti. Bu sırada İran Safevi Devleti’nin de Türkistan-Anadolu yolunu keserek Türkistan'dan yola çıkan hacıların engelenmesi haberi geldi.Ana stratejiyi uygulamak ve hacıların engelenmesi taktik sorununun çözümlenmesi niyeti ile bir Astrahan Seferi düzenlemesi için kesin bir şekilde karar verildi. Astrahan Seferi’nin, Don-Volga Kanal Projesi ile eşzamanlı olarak yürütülmesi de kararlaştırıldı.II. Selim, Kırım Hanı I. Devlet Giray’a bir Hatt-ı Hümâyûn göndererek sefer hazırlıklarının başlanması talimatını verdi. Sadrazam Sokollu Mehmed Paşa da bu iş için, bölgeyi iyi tanıyan Şıkk-ı sâni defterdarı Çerkez Kâsım Bey'i görevlendirdi. Kendisine paşalık ve 'Kefe Beylerbeyliği' ünvanı verildi.Astrahan seferinin başarısızlığa uğramasında ise Kırım Hanı'nın etkisi büyüktür. Baştan beri sefere karşı isteksiz davranan Devlet Giray, sefer sırasında çok pasif davranmış, bir an önce Kırım'a dönme arzusu taşımıştır.Devlet Giray Han, kendi yokluğunda Osmanlı sultanının Kırım tahtına Kırım Giray'ı oturtacağından korkuyordu.Bu yüzden daha sefere çıkmadan önce Çar IV.İvan'a elçi göndererek Osmanlıların Astrahan seferine hazırlandıklarını bildirmiştir. Devlet Giray, Çar IV.İvan'dan Astrahan'ı teslim etmesini gerektiği söylemiş. Bu sayede Sultan'ı seferden vazgeçmeye ikna edeceğini söylemiştir.
23
Astrahan Hanlığı’na
25
Bağımsızlıklarını kazanmak isteyen Sırplar 1814 yılındaki Viyana Kongresi'ne bir heyet gönderdiler. Ancak bir sonuç alamayınca 1815 yılında Miloş Obrenoviç'in liderliği altında ikinci bir ayaklanma başlattılar ve hareketleri Ruslar tarafından desteklendi. Bu ayaklanma da başarısız oldu ama 1817 yılında Rusya ile yeni bir savaş istemeyen ve bölgeye yönelik muhtemel bir Rus müdahalesine engel olmak isteyen Osmanlı Devleti Sırplara bazı özerklik hakları vermeye razı oldu. Osmanlı valisi Maraşlı Ali Paşa Miloş Obrenoviç'le anlaşmaya vararak Sırbistan'ın içişlerinde bağımsız olmasını sağladı. Sırbistan'ın yönetimini ele geçiren Miloş Obrenoviç o sırada Sırbistan'a geri dönen ilk isyanın lideri Kara Yorgi'yi kendisine rakip olmasını önlemek için öldürttü. 1828-1829 Osmanlı-Rus Savaşını kaybeden Osmanlılar Ruslarla imzaladıkları Edirne Antlaşmasıyla Sırbistan'ın yarı bağımsız bir hale gelmesini kabullendiler. 1830 ve 1833 yıllarında Osmanlı padişahı II. Mahmut'un imzaladığı Hatt-ı Şeriflerle Miloş Obrenoviç'in elindeki topraklar arttırıldı ve kendisi Osmanlılar tarafından resmen Sırp prensi olarak tanındı.
26
II. Mahmut
28
DC motorların verimi % 90’ın üzerindedir ve kontrol edilmesi kolaydır
30
Mostaganem Savaşı veya Mostaganem Muharebesi, 1558 yılında Osmanlı Devleti ile İspanyol İmparatorluğu - Fas Sultanlığı arasında yapılan, Osmanlı zaferiyle sonuçlanan savaş. Osmanlı güçlerinin başında Hasan Paşa, İspanyol güçlerinin başında ise Kont Alkodete vardı.İspanyol güçlerini Fas Sultanının askerleri de desteklemiştir. Savaş sonucunda İspanyollar, Mostaganem Kalesinin kuşatmayı bıraktı ve Fas topraklarından çekilme kararı aldı. Böylece Fas topraklarında Osmanlı hakimiyeti başladı. Osmanlı İmparatorluğu'nun hükümdarı Kanuni Sultan Süleyman, Avrupa'da seferin başında bulunuyordu.Bu süreç içerisinde Kuzey Afrika'da güçlenmek isteyen Fas Sultanlığı, yaklaşık 30.000 kişilik bir kuvvet ile Tilimsan şehrini fethetmek istedi. Bu sırada Cezayir beylerbeyliğine de Hasan Paşa atanmış bulunuyordu. Hasan Paşa, bu hücumu püskürtebildi. İstanbul'dan gelen emir ile Fas topraklarına denizden de sefer yapıldı.Fas orduları dağıldı ve sonuç olarak başkentleri işgal edildi. Bir süre sonra Fas Sultanı II. Muhammed, başkenti geri aldı ve İspanyollardan yardım istedi. Bunun üzerine bölgedeki Salih Paşa kuvvetleri, İspanyol topraklarına da taarruza geçti. Fas sultanının suikast ile öldürülmesinden sonra kale kuşatmaları yoğunlaştı.Fas orduları, Osmanlı'nın ele geçirmiş olduğu kaleleri kuşatmaya başladı. Fakat tam olarak bir sonuç alamadılar. Salih Paşa, Fas topraklarından ayrıldı. Böylece Fas Sultanlığı biraz rahatlamış oldu. İspanyollar da kuvvet yığmış ve Cezayir'e taarruz etmeye hazırlanıyorlardı.Bölgede yaklaşık 45.000 kişilik Osmanlı kuvveti vardı, İstanbul'dan da yardım istenmiş ve deniz savunması güçlenmişti. Hasan Paşa, elindeki kuvvetler ile Fas topraklarına taarruz etti. Yaklaşık 45.000 kişilik Fas kuvvetini mağlup etti. Ancak, İspanyol güçlerinin cephe arkasına sızdığını öğrendi.Kıskaça düşmemek için savaşı bitirdi ve İspanyol güçlerinin peşine düştü. İspanyollara destek getiren nakliye gemileri, Osmanlı savaş gemilerince dağıtıldı. İspanyol güçleri ise Tilimsan şehrini almayı hedefliyordu. Fakat Tilimsan şehrini alamayacaklarını düşündüler ve Mostaganem Kalesine doğru ilerlediler.Kaleyi kuşatmaya aldıktan sonra Hasan Paşa'nın kuvvetleri, İspanyol kuvvetlerinin etrafını sardı. Yapılan meydan savaşında İspanyol güçleri tamamen dağıldı, komutanları Kont Alkodete öldürüldü. Mostaganem Savaşında İspanyol güçlerinin dağılması ile bölgede başka bir büyük İspanyol gücü kalmamış oldu.Dönemin İspanyol imparatoru II. Felipe, bölgeye daha fazla kuvvet gönderilmesini istemedi. Güçleri dağılmış olan Fas Sultanlığı da, İspanyol desteği kesilince Osmanlı İmparatorluğu'na teslim olmak zorunda kaldı. Fas, tam olarak Osmanlı toprağı olmadı ama Osmanlı'nın bölgedeki hakimiyetini kabul edecek, vergi verecekti.Böylece Kuzey Afrika'daki Fas ve İspanyol hakimiyeti son bulmuş oldu, Osmanlı hakimiyeti başladı. Bu savaştan kısa bir süre sonra da Cerbe Deniz Muharebesi yapılacak ve bölgenin kesin hakimi Osmanlı olacaktı.
31
Hasan Paşa
33
Ali Bin Abbas 932 yılında doğmuştur. Ali bin Abbas İran'ın Cündişapur eyaletinin güneybatısındaki Ahvaz şehrinde doğdu ve Ebu Mahir Musa Bin Seyyar'ın öğrencisi oldu ve ilk çalışmalarını bu şehirde yaptı. Zamanının en saygıdeğer üç tıp aliminden birisiydi. 939'dan 996'ya kadar hüküm süren Büveyhoğulları hanedanından Adudüddevle zamanında ünlü bir fizikçi olmaya başlamıştır. Adududevle, zamanında alimleri koruyan onları destekleyen biriydi ve Şiraz'da ve 994 yılında Bağdat'ta Ali bin Abbas'ın çalıştığı iki hastane açmıştı. Ali bin Abbas'ın soyu Mecusiliğe mensuptu-el-Mecusi adı da buradan gelmektedir-ama kendisi Müslümandı. Onun Allah inancı ve O'na duyduğu saygı, ibadetinde ve yaşam tarzında, üslubunda çalışma hayatı boyunca kendini göstermiştir.
34
Cündişapur
36
Antlaşmanın bu gizli maddesi, Rus harp gemilerinin Boğazlar’dan geçerek Akdeniz’e çıkabileceklerini açıkça ifade etmemekle beraber böyle bir hakkı vermiş bulunan Ocak 1799 ve bunu yenileyen 1805 antlaşmalarının adları anılmasa bile 2. maddenin genel yapısı içinde yürürlükte olduğuna işaret edilmesi, gizli maddenin Avrupa genelinde büyük bir infiale yol açmasına ve endişe kaynağı olarak Mısır meselesinin sonuna kadar dikkatleri üzerinde toplamasına yetmiştir. Bu antlaşma ile Bâbıâli’nin Rusya’nın korumacılığı altına girdiğinde bir dereceye kadar doğruluk payı olmakla beraber, bu gelişmeyi bazı tarihçilerin vaktiyle ileri sürmüş oldukları gibi vasallık mertebesine indirmek herhalde yanlış, ancak konuya karşı duyulan hassasiyetin abartmalı bir göstergesidir. Hünkâr İskelesi Antlaşması Avrupa’da geniş akisler yarattı ve Mehmed Ali Paşa’nın dizginlenmesinde önemli bir vazife gördü. Geriye böyle bir antlaşma bırakmış olsa bile Rus kuvvetlerinin Boğaz’dan çekilmesi sevinçle karşılandı. Fakat kısa bir zaman sonra, varlığından önce birtakım söylentiler halinde haber aldıkları gizli maddenin mevcudiyetinin kesinlik ve muhtevasının açıklık kazanması bu rahatlamaların yerini kızgınlık ve endişeye bıraktı. İngiltere ve Fransa, Petersburg ve Bâbıâli nezdinde bir dizi resmî protestolara başladılar ve donanmalarını Çanakkale Boğazı önlerine sevkettiler. Nota teâtileri meseleyi yeni bir devletlerarası krize dönüştürdü; gerginlik, İngiltere ve Fransa cephesiyle Rusya karşısındaki münasebetlerin kesilebileceği zehâbına yol açtı. Büyüyen kriz Avusturya Başbakanı Metternich’in ara buluculuğu ile yatıştırıldı. Rus siyasî çizgisinden ayrılmamaya özen göstermekle beraber Avusturya menfaatlerini de en iyi şekilde kollamaya çalışan Metternich, Hünkâr İskelesi’nin Rusya’ya sağladığı üstün durumu kontrol edebileceği ve hatta duruma ortak olabileceği bir çözüm yoluna başarı ile teşebbüs etti. Avusturya ve Rus hükümdarlarının (I. Franz ve I. Nikola) Münchengraetz’de (Bohemya) buluşmalarını temin etti, Hünkâr İskelesi ile oluşan ağır siyasî havayı dağıtacak ve Rusya’yı şarkta yalnız bırakmayacak yeni bir antlaşmanın yapılmasını sağladı. Hünkâr İskelesi’nin doğrudan bir uzantısı olan Münchengraetz Antlaşması (18 Eylül 1833), Mehmed Ali Paşa tehlikesinin boyutlarını da açıkça gözler önüne sermesi bakımından ayrıca büyük bir önem taşır. İkisi gizli olmak üzere beş maddeden oluşan antlaşmada taraflar Osmanlı Devleti’nin Osmanlı hânedanı elinde kalmasını bütün güçlerini kullanarak temin etmeye, muhtemel bir hânedan değişikliği ve Bâbıâli’nin hükümranlık haklarının tehdit edildiği bir durumda bu gibi gelişmeleri engellemek üzere ortak tavır alıp etkili tedbirlerle karşı çıkmaya karar vermekteydiler. Gizli maddelerde ise yine aynı kaygılardan hareketle neler yapılacağı açıklanmaktaydı. Mehmed Ali Paşa’nın Osmanlı hânedanı yerine geçmesi halinde devletin Avrupa’daki toprakları üzerinde de hükümranlığını teşmil etmesine imkân verilmemesi, Osmanlı Devleti’nin yıkılması ihtimali söz konusu olduğunda da iki devletin ortak dayanışmasının hedefi, Balkanlar’daki Osmanlı topraklarında küçük millî devletler kurulmasının, dolayısıyla Metternich’in görüşü doğrultusunda büyük bir Yunan krallığı oluşturulmamasının sağlanması ve Avrupa devletler dengesini bozacak gelişmelerin önlenmesiydi.
37
(18 Eylül 1833),
39
Kemaleddin ibn Yunus ya da Musa ibn Yunus (doğum yılı ve yeri: 1156 Musul - ölüm yılı ve yeri: 1241 Musul).Astronom, matematikçi ve İslam bilgini.Tam adı Musa bin Yunus bin Muhammed bin Men’a'dır, Künyesi ise Ebu’l-Feth’tir, lakabı Kemaleddin olup ayrıca İbn-i Yunus ve Mewsilî diye de bilinir.İlk eğitimini babası Şeyh Yunus Rızauddin'in yanında fıkıh ve hadis ilimleri öğrendi, ardından Bağdat'taki Nizamiye Medreseleri'nde okumaya devam etti. Burada Şerafeddin el-Tusî'den matematik derslerini aldı, ardından Batlamyus'un Almagest adlı eserini de öğrenir. Ardından Musul'a döndü, Emir Zeyneddin Camii'nde dersler verdi. İlim öğretmeye elverişli olarak inşa edilen bu cami Kemaliyye Medresesi olarak anıldı. Kısa zamanda şöhreti etrafa yayılan Musa Kemaleddin ibn Yunus pek çok çevreden gelen talebelere ilim öğretti.
40
Kemaleddin
42
Türkiye'de eski ismi Robert Kolej olan Boğaziçi Üniversitesi'nin Elektrik Mühendisliği'nden 1967 yılında mezun olduktan sonra Amerika Birleşik Devletleri, Los Angeles'deki Kaliforniya Üniversitesi'ne kabul edildi. Burada 1968 ve 1972 yıllarında M.S. ve Ph.D. derecelerini almaya hak kazandı. Okan K. Ersoy, Yapay sinir ağları, Sinyal işleme, Enformasyon, Bilgi işlem, Görüntü işleme, Taramalı elektron mikroskobu gibi konularında araştırma yapmaktadır.
43
1967
45
SAGUAR X4
47
motor milinden tekerleğe kadar olan bir zincir veya kayış ile hareket ettirilirler
49
Formula G 2005 in ardından araçta ciddi iyileştirmeler planlayan ekip SAGUARX5 i tasarladı ve SAGUAR X4 aracının şasisini kullanarak SAGUAR X5 i üretti SAGUAR X5 modeli optimal hız kontrolü, aracın tüm bilgilerini her an pit bilgisayarına yollayan telemetri sistemi ve rüzgara karşı daha kararlı davranış sergileyen yeni aerodinamik yapısı ile X4 modelinden çok daha iyi olduğunu ilk yarışında iki kupa alarak gösterdi.
50
SAGUAR X4
52
Fas Sultanı
54
Battani, matematikte trigonometride günümüzde kullanılan formüller üretmiştir: Ayrıca sin x = a cos x eşitliğini buldu, formül: Battani, El-Mervezi'nin tanjant fikrini, tanjant ve kotanjant hesaplamaları amacıyla denklemler geliştirmek için konu hakkındaki matematiksel tablolarını derleyerek kullanmıştır. Bundan başka sekant ve kosekantın işteş fonksiyonalrını keşfetmiş ve O'nun gölgelerin tablosu olarak adlandırdığı, kosekantlar hakkındaki ilk matematiksel tabloyu, 1'den 90'a kadar her bir dereceyi içerecek şekilde hazırlamıştır.
55
Battani
57
Orhan Dikmen, Galatasaray Lisesi'ni bitirdi. İstanbul Üniversitesi İktisat Fakültesi ve İstanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesi'ni bitirdi. Paris Üniversitesi Yüksek Hukuk ve İktisat Etüdleri Programında yüksek lisansını tamamladı. İstanbul Üniversitesi Senatosu Üyeliği, İktisat Fakültesi Dekanlığı, Maliye Kürsüsü Başkanlığı, Maliye Enstitüsü Vakfı Kurucu Üyeliği, İktisadî Araştırmalar Vakfı Kurucu Üyeliği ve Yönetim Kurulu Başkanlığı, Şişli İktisat ve Ticaret Yüksek Okulu Öğretim Üyeliği ve Müdürlüğü, Türkiye İktisatçılar Derneği Kurucu üyeliği ve Başkanlığı, Milletlerarası Vergi Hukuku Birliği Üyeliği, Milletlerarası Maliye Enstitüsü Başkan Vekilliği, İktisadî İşbirliği Avrupa Ligi Başkan Vekilliği ve Millî Komitesi Başkanlığı, RCD ve OECD Misyon Üyeliği ve Başkanlığı yaptı.
58
Paris Üniversitesi Yüksek Hukuk ve İktisat Etüdleri Programında
60
1444'te tahtından feragat eden II. Murat, kendi isteğiyle yerini oğlu Mehmed'e bıraktı. II. Mehmed 12 yaşındaydı ve acemi görülüyordu, dönemin sadrazamı Çandarlı Halil Paşa bu kararı uygun bulmamıştı. Bu taht değişikliği üzerine bir Haçlı ordusu kuruldu ve Osmanlı üzerine yürüdü, Sultan Mehmed 12 yaşında olmasına rağmen babasına şu tarihi mektubu yolladı;'Baba, eğer padişah siz iseniz geliniz ve ordunun başına geçiniz, yok eğer padişah ben isem size emrediyorum gelip ordunun başına geçiniz' Bu mektubun etkisi ve devlet adamlarının ricasıyla II. Murat geri geldi ve başkomutan olarak yönettiği Varna Muharebesi'ni kazandı. Bu muharebeden sonra devlet adamlarının da telkinleriyle II. Murat tekrar tahta çıktı, tahttan indirilen veliaht Mehmed Manisa'ya gönderildi.Kasım 1445'te II. Murat tekrar tahtı oğlu Mehmed'e bıraktı, Mehmed'in ikinci hükümdarlığında Edirne'de yangın ve yağma olayları yaşandı. Halil Paşa'nın ve diğer devlet adamlarının girişimleriyle Mehmed tekrar tahttan indirildi. Hammer'a göre II. Mehmed'e tekrar tahttan inmesi teklif edilmedi, Halil Paşa kendisine birlikte ava gitmeyi önerdi ve genç Mehmed tahttan indirildiğini avdan dönünce öğrendi.1444-46 arasında geçici olarak hükümdarlık yapan II. Mehmed, 1451'de babasının ölümü üzerine son defa tahta çıktı. Sadrazam Halil Paşa tarafından sürgün edilen Zağanos Paşa, II. Mehmed'in müdahelesiyle Edirne'ye geri döndü. Halil ile Zağanos paşaların arasındaki anlaşmazlık kuşatmada da görülecek; Halil Paşa kuşatmadan vazgeçilmesini, Zağanos Paşa ise tam aksine kuşatmanın sürdürülmesini isteyecekti.Tahttan indirilmesine sebep olduğu ve kuşatmayı uygun görmediği için Halil Paşa'nın II. Mehmed tarafından düşman olarak algılandığı belirtilmektedir. İstanbul'un deniz bağlantısını tümüyle kesmek, kuşatma esnasında şehre herhangi bir yardımın gelmesini önlemek için II. Mehmed, Rumeli Hisarı'nın yapımını gerekli gördü. Konumu I. Bayezid'in yaptırdığı Anadolu Hisarı'nın karşısıydı; 1452 yılının nisan ayında inşa çalışmaları başladı.Hisarın yapımında beş veya altı bin işçinin çalıştığı belirtilmektedir. II. Mehmed inşaatla bizzat ilgileniyordu.Ağustos ayında inşaat bitti; hisarın on üç burcu bulunmaktaydı. Üç büyük burcun üstü kurşun çatı ile örtüldü. 400 askerin ve hisarın komutası Firuz Ağa'ya verildi.Rumeli Hisarı'nın inşası ve boğaz trafiğinin kapatılması Bizans İmparatorluğunu endişelendirmiştir.Hisarın yapımının durdurulması için gönderilen iki Bizans elçisi, II. Mehmed'in emriyle idam edildi. Kasım 1452'de iki Venedik gemisi boğazdan geçme teşebbüsünde bulundu, iki hisardan da ateş açıldı ve Antonio Rizzo adlı kaptanın gemisi batırıldı.Denize atlayarak kurtulan Rizzo, esir alındı ve Edirne'ye götürülerek kazığa oturtuldu. Kaptanın affedilmesi için İstanbul'dan ayrılan Venedik elçisi, infazın yapıldığını görünce geri döndü ve Osmanlıların Venedik'e de savaş açtığı kabul edildi.Askerî hazırlıklarda dönemine göre büyük topların yapımına başlandı. Bizans zindanlarından lağımcılar tarafından kaçırılan Urban adlı bir mühendisin yaptırdığı şahi topu bunlardan biriydi, tek güllesi 550 kilogram civarındaydı ve topun uzunluğu 8, çevresi de 2.5 metreydi. Bu topun İstanbul'a götürülmesini Rumeli Beylerbeyi Dayı Karaca Paşa üstlendi.Osmanlı ordusunun mevcudu hakkında çeşitli düşünceler bulunmaktadır, Hammer'a göre 250.000, Barbaro'ya göre 160.000, Sfrantzes ve Dukas'a göre 200.000 asker idi.Kuşatmada denizden destek vermesi için Osmanlı Donanması da hazırlanmıştı; Baltaoğlu Süleyman Paşa'nın komutasına verilen filonun mevcudiyeti hakkında farklı düşünceler mevcuttur; Dukas 300, Yeorgios Francis ise 160 demektedir.Kuşatmadan önce kentin çevresindeki bazı kaleler ve kasabalar Karaca Paşa komutasındaki 10.000 asker tarafından ele geçirildi.Bizans İmparatoru Konstantin, son diplomatik girişim olarak kent dışındaki Rum köylerinin ve bu köylerde yaşayan sivillerin zarar görmemesini rica etti ancak II. Mehmed tam aksini yaparak Rum köylerinde hayvanların otlanmasını ve rastlanılan köylülerin derhal öldürülmesini emretti.İmparator Konstantin'in tepkisi ise İstanbul kapılarını kapatmak ve kentteki Türkleri hapsetmek oldu. Konstantin'in kardeşleri tarafından yönetilen Mora Despotluğu üzerine Osmanlı saldırıları başladı. 6 Nisan 1453'te Osmanlı kara ordusu, Haliç'ten Marmara'ya uzanacak şekilde surların önüne mevzilendi. Aynı gün, Bizans ve müttefikleri tarafından zayıf bulunan Adrianopolis Kapısına Bizans İmparatoru Konstantin ve askerleri konuşlandı.
61
on üç
63
TOBB Ekonomi ve Teknoloji Üniversitesi’nin kurulması fikri 2000'li yılların Türkiye’sinde oluşmuştur. 2000’li yıllar Türkiye'nin büyük çapta bunalımlar yaşadığı bir dönemdir. Üniversite Türkiye’nin dünyaca tanınan bir araştırma ve akademik anlamda bilim üssü olmayı hedeflemektedir.
64
Türkiye’nin dünyaca tanınan bir araştırma ve akademik anlamda bilim üssü olmayı hedeflemektedir
66
Osman Bey 1258 yılında Söğüt’te doğdu. Osman Bey 1 Ağustos 1326’da Bursa’da hayatını kaybetmiştir.1281 yılında Osman Bey 23 yaşında iken Ahi teşkilatından olan Şeyh Edebali’nin kızı Malhun Hatun ile evlendi.Bu evlilikten daha sonra Osmanlı Devleti’nin başına geçecek olan Orhan Gazi doğdu.1281 yılında Osman Beyin babası Ertuğrul Bey 90 yaşında vefat etmiştir.1326’da Osman Bey, Bursa’yı kuşattı. Fakat Osman beyin rahatsızlanması üzerine kuşatmaya Orhan Bey devam etti. Bursa alındıktan sonra başkent yapılmıştır.Osman Gazi son yıllarında yaşının ilerlemesi ve gut hastalığı yüzünden beylik idaresini oğlu olan Orhan Bey'e bırakmıştı.Osmanlı Beyliğinin ilk fethettiği ada İmralı Adasıdır. İmralı Adası 1308 yılında Osman Bey tarafından alınmıştır.İlk Osmanlı parası Osman Bey tarafından bakır olarak akçe adı ile 1324 yılında bastırılmıştır.Osmanlı Beyliğinin ilk başkenti Söğüttür.Osmanlı tarihinde ilk savaş, 1284 yılında Bizans tekfurlarıyla yapılan Ermeni Beli savaşıdır.Osman Beyin ele geçirdiği ilk kale 1285 yılında fethedilen Kolca Hisar Kalesi’dir.Osmanlı beyliğinin ilk kadısı Osman Bey döneminde atanan Dursun Fakih’tir.Osman Bey 1288 yılında Karacahisarı fethetti. Osman Bey 1299 yılında Bilecik'i fethetti.Osman Gazi, babası Ertuğrul Gazi'den yaklaşık 4.800 kilometrekare olarak devraldığı Osmanlı toprağını oğlu Orhan Gazi'ye 16.000 kilometrekare olarak devretmiştir.Osman Bey'in vefatı sonrası yerine Orhan Bey geçti.
67
Osman Bey
69
1324
71
İstanbul'un Fethi, 6 Nisan-29 Mayıs 1453 tarihleri arasındaki kuşatmanın sonucunda Osmanlı Padişahı II. Mehmed komutasındaki birliklerin Bizans İmparatorluğu'nun başkenti İstanbul'u ele geçirmesiyle son buldu. İstanbul, daha önce de defalarca kuşatılmıştı; VII.-VIII. asırlarda Emeviler ve Abbasiler tarafından kuşatıldı ancak başarısız olundu.Osmanlılar da şehri daha önce kuşatmıştı, Matheos Kantakuzinos'un Bizans tahtına geçmesini sağlamışlar ve ödül olarak Çimpe Kalesi'ni alarak Rumeli'de ilk kez toprak kazanmışlardı. Rumeli'ye geçişle beraber bölgede sınırları genişleyen Osmanlılar ilk kez I. Bayezid komutasında 1395 yılında İstanbul'u kuşattı. Bazı kaynaklarda ise 1391 tarihli farklı bir kuşatmadan söz edilmektedir.I. Bayezid'in kuşatmasında mancınıklar kullanıldı, kuşatma üzerine Macar Krallığı günümüz Bulgaristan topraklarına taarruz etti ve İstanbul kuşatması sonlandırıldı. Ertesi yıl kuşatma tekrar başladı ve bu sefer deniz bağlantısını tümüyle koparmak için Anadolu Hisarı inşa edildi. Bizans imparatorunun ateşkes talebi üzerine kuşatma kaldırıldı. Ankara Savaşı'yla beraber Osmanlı Devleti Fetret Devri'ne girdi.Bu dönemde Bayezid'in oğullarından Musa Çelebi tarafından 1412 yılında İstanbul tekrar kuşatıldı. Musa Çelebi, kargaşanın Bizans yüzünden olduğuna ve bazı rakip şehzadelerin Bizans tarafından desteklendiğine inanıyordu. Ancak rakip şehzadelerden I. Mehmed'in harekete geçmesi sebebiyle bu kuşatma da kaldırıldı.Dördüncü kuşatma ise II. Murad döneminde oldu; II. Murad elçiler göndererek Düzmece Mustafa'nın desteklenmemesini talep etti ancak karşılık bulamadı. İsyan ile uğraşan II. Murat, Şehzade Mustafa'ya yardım ettiğine inandığı için Bizans İmparatorluğu'nun üzerine yürüdü ve kuşatma başladı. Bizans İmparatoru VII. İoannis'in Karadeniz kıyılarındaki bazı toprakları ve haraç vermeyi teklif etmesiyle bu kuşatma da kaldırıldı.II. Mehmed tahta geçtiğinde etrafı bütünüyle sarılmış bir şehirle karşı karşıyaydı.
72
deniz bağlantısını tümüyle koparmak için
74
Bu kapsamda yürütülen çalışmalar sonucunda nihai seri üretim aşamasına yönelik Ön Tasarım Çalışmaları Ağustos 2012 içerisinde tamamlanarak başarılı bir şekilde sonuçlandırılmıştır. Bu aşamada Elektronik, Yazılım, Tasarım, Test, Üretim vb. yürütülen her türlü çalışma esnasında uygulanan birçok askeri ve sivil standartlar doğrultusunda sistemin sivil hava sahamızda da uçabilecek güvenilirlik ve teknik yeterliliğe sahip olması hedeflenmiştir.
75
Elektronik, Yazılım, Tasarım, Test, Üretim vb.
77
Çanakkale Onsekiz Mart Üniversitesi Astrofizik Araştırma Merkezi (ÇAAM) ve Ulupınar Gözlemevi 2001 yılında kurulmuş, gözlemevi 19 Mayıs 2002 tarihinde resmen açılmıştır. Merkez ve Gözlemevi Çanakkale merkezine 10km uzaklıkta "Radar Tepesi" nin güney yamacında Ulupınar Köyü'ne yakın bir bölgede, 410 m yükseklikte yer almaktadır. Astrofizik alanında etkinlikler planlamak ve yürütmek amacıyla kurulan merkez 2001 yılından itibaren düzenli olarak gerçekleştirdiği çalışmalarını her sene internet sitesinde de yayınlamaktadır. Gözlemevinde bilimsel amaçlarla kullanılan 4 teleskop ve bir meteoroloji istasyonu bulunmaktadır. Bunlar, 122cm Cassegrain-Nasymth, 60cm Cassegrain, 40cm ve 30cm Schmidt-Cassegrain türü telekoplardır. 60cm ayna çaplı teleskop, Çanakkale Onsekiz Mart Üniversitesi ile İstanbul Üniversitesi tarafından imzalanan ortak bir protokol çerçevesinde Ulupınar Gözlemevinde kurulmuştur. Gözlemevi merkez binasında kütüphane, atölye, sınıf ve konferans salonu bulunmaktadır. Gözlemevinde başta ilköğretim öğrencileri için olmak üzere bilim-toplum etkinlikleri düzenlenmektedir.
78
Astrofizik alanında etkinlikler planlamak ve yürütmek amacıyla
80
Kybele
82
Celâlî isyanları, 16. ve 17. yüzyıllarda, Osmanlı yönetimindeki Anadolu'da Yavuz Sultan Selim döneminde başlayan ve IV. Mehmed dönemine kadar devam eden zaman zarfında devlete karşı ekonomik, sosyal, askerî ve siyasî nedenlerle ayaklananlara verilen addır.'Celâl’e mensup' anlamına gelen Celâlî tabiri, 16. yüzyıl başlarında '1519' isyan eden Bozoklu Şeyh Celâl’le ilgilidir. Celâlî isyanları başlangıçta, Osmanlı idaresinden memnun olmayan zümrelerin ve Şiî eğilimli Türkmen gruplarının Safevîlerin de tahrikiyle devlete başkaldırmaları şeklinde ortaya çıkmış,16. yüzyılın sonlarından itibaren büyük bir mesele hâlini alarak değişik bir mâhiyet kazanmıştır. Osmanlı devlet anlayışı, bu isyanları 'hurûc ale’s-sultân' olarak değerlendirmiş ve kaynaklarda bu ifade sık sık kullanılmıştır. Bu ayaklanmaların adı, bu kapsamdaki ayaklanmaların ilkinin önderi olan Şeyh Celâl’den gelir.Bozoklu 'Yozgat' olan Şeyh Celâl önderliğinde topraksız köylüler, ağır vergilerden ezilenler, toprakları elinden alınmış eski sipahiler, sekbanlar, yerel idarecilerin baskı ve adaletsiz yönetiminden şikâyetçi olan kitleler, 1519 yılında Osmanlı yönetimine başkaldırdı. Tokat yöresinde başlayan ayaklanma, aynı yıl içerisinde kanlı bir biçimde bastırıldı.
83
Bozoklu
85
Süleymaniye Tıp Medresesi’nde okuduğu sanılır. Öğrenimini tamamladıktan ve hekimlik deneyimi kazandıktan sonra, 1791’de Sinan Ağa Medresesi Müderrisliğine (asistan), 1796’da saray hekimliğine, 1803’te Padişah III. Selim’in hekimbaşlığına getirildi. Hekimbaşı olduğu sırada padişahın verdiği para ile Bebek'te "Hekimbaşı Yalısı" adıyla anılan yalıyı aldı; yanında bir botanik bahçesi oluşturdu ve ömrü boyunca bu yalıda yaşadı. 1807’de Padişah III. Selim’in tahttan indirilmesi üzerine hekimbaşılığı sona erdiyse de, on yıl sonra, Padişah II. Mahmud zamanında yeniden hekimbaşı yapıldı. Bu atanma sırasında devrin bir diğer önemli tıp adamı olan Şanizade Ataullah Efendi ile arasında bir siyasi çekişme yaşandı.
86
1796’da
88
Orhan Bey
90
infazın yapıldığını görünce geri döndü ve Osmanlıların Venedik'e de savaş açtığı kabul edildi
92
İslam bilim aletlerini kitaplardan modeller halinde insanlara tanıtmak isteyen Alman fizikçi Eilhard Wiedemann 1900 yılında İslam bilim aletlerinin modellerini yapmaya başlamış, 1928 yılına kadar hayatının yaklaşık 30 yılında beş aletin modelini yapmayı başarmıştır. Fuat Sezgin hocamız “Acaba 30 aleti yapmayı başarabilir miyim?”, “Bir müze olmasa bile bir odayı doldurabilir miyim?” düşüncesi ile başladığı çalışmalarını Frankfurt’ta kurduğu İslam Bilim Tarihi müzesinde 800’den fazla alete ulaştırmıştır. Müzede, İslam kültür çevresinde yetişen bilim insanlarının buluşlarını bilimsel alet, araç ve gereçlerinin yazılı kaynaklara dayanarak yaptırdığı sekiz yüzden fazla örnekleri sergilenmektedir.Aynı binada hayatı boyunca dünyanın her yerinden büyük bir özenle, zorluk ve sıkıntılara katlanarak aldığı 45 000 ciltlik kitaplarla kurduğu Bilim Tarihi Kütüphanesi bulunmaktadır.Bazı kitapları, sahasında orijinal tek nüsha olma özelliğini taşıyan bu kütüphaneİslam Bilimler Tarihi açısından dünyada tek olma özelliğinesahip, koleksiyon bir ihtisas kütüphanesidir.
93
1900
95
Altay, Türkiye'nin geliştirdiği 3+ nesil ana muharebe tankıdır. Şu anda detaylı tasarım aşamasındadır. Milli Tank Üretim Projesi (MİTÜP) çerçevesinde 30 Mart 2007'de yapılan Savunma Sanayi İcra Komitesi toplantısı sonucunda Savunma Sanayii Müsteşarlığı tarafından proje ana yüklenicisi olarak Otokar Otomotiv ve Savunma Sanayi A.Ş. belirlenmiştir. İsmini Kurtuluş Savaşı'nda 5. Süvari Kolordusu'nu komuta eden Fahrettin Altay'dan almıştır. Fahrettin Altay'a ise soyismi Altay Spor Kulübü'nden esinlenerek Mustafa Kemal Atatürk tarafından verilmiştir. Altay adının asıl kökeni ise Orta Asya'da bulunan sıradağlardır. Bu isim Ural-Altay dil ve etnik ailesini niteleyen başlıca iki kelimeden birisidir.
96
Orta Asya'da bulunan sıradağlardır
98
Astrahan ve Azak bölgeleri üzerine
100
Antonio Rizzo
102
Kolca Hisar Kalesi’dir.
104
bakır
106
25 Ocak 2013'te Debian tabanlı ilk kararlı Pardus sürümü 'Pardus 2013 Anadolu Parsı' adı ile yayınlandı. Böylece Pardus projesi kapsamında 2012 yılına kadar geliştirilmiş olan Pardus'a özgü PİSİ paket yönetim sistemi, ÇOMAR yapılandırma yöneticisi, YALI kurulum aracı, Müdür açılış sistemi, Kaptan ilk ayar sihirbazı ve diğer irili ufaklı tüm projeler terk edilerek tamamen Debian tabanına geçilmiş oldu. Pardus'un, Pardus 2013 sürümünden itibaren Kurumsal, Sunucu ve Fatih sürümü olmak üzere 3 ayrı sürümü bulunmaktadır. Kurumsal sürüm, kurum ve kuruluşların ihtiyaçları göz önüne alınarak hazırlanmıştır. Fatih sürümü ise FATİH Projesindeki akıllı tahtalarda kullanmak üzere hazırlanmıştır.
107
Pardus 2013 Anadolu Parsı
109
İstanbul'dan
111
T-155 Panter, Türkiye'nin geliştirdiği seri üretimine 2000 yılında başlanan Makina ve Kimya Endüstrisi Kurumu tarafından üretilen 155mm namlusu kendinden tahrikli bir obüstür. Türkiye 2012 yılına kadar 255 adet teslim aldı; toplamda 400 tane alacak. Pakistan ise toplamda 72 adet teslim aldı. İlk 12 adet 2008-2009 tarihleri arasında, diğer 60 adet 2011 ile 2013 arasında teslim alındı.
112
2000
114
Makina ve Kimya Endüstrisi Kurumu (kısaca MKEK veya MKE), Türk Silahlı Kuvvetlerinin her türlü silah, mühimmat, roket, araç ve gereç ihtiyaçlarını karşılayan devlet kuruluşudur. Uzun süre MKE kısaltmasını kullanmıştır. Osmanlı İmparatorluğu'nda bu kurum "Tophane-i Hümayun" adıyla hizmet vermekteydi. 1921 yılında "Askeri Fabrikaları Umum Müdürlüğü" haline dönüştürülmüştür, daha sonra ise "Makina Kimya Endüstrisi Kurumu" adını almıştır. 01 Ocak 2016 itibarıyla 5548 personeli olan Kurum, Dünya'da 40'tan fazla ülkeye ihracat yapmaktadır. 2011 senesinde kurumun kâr oranı bir önceki seneye göre %180'lik bir artış ile 165 milyon lira olmuştur. İstatistiklere göre kurumun 2011 yılında en fazla silah sattığı ülke ise Suudi Arabistan'dır.
115
5548 personeli
117
1968 ve 1972
119
40-45 PSI
121
Bu başarılardan sonra Mehmet Ali Paşa kuvvetlerini İstanbul'a kadar durdurabilecek herhangi bir güç kalmamıştı. Fransa, Mehmet Ali Paşa'yı destekliyor, İngiltere ise tereddütte kalıyordu. Osmanlı İmparatorluğu isyanı bastırmak için Rusya'dan yardım istemek zorunda kaldı. Padişah, Tuna kıyılarındaki otuz bin kişilik Rus birliğinin İstanbul'u korumak üzere gönderilmesini istedi. Rusya bu isteği kabul edince padişah, Mehmet Ali Paşa ile anlaşmak için yeni çareler aramaya başladı fakat Fransa bu çabaları etkisiz kıldı. Rusya'nın Mısır'a baskısı ve durumun çıkarlarına uygun olmadığını gören Fransa ve İngiltere'nin girişimleri sonucu 14 Mayıs 1833'te Osmanlılarla Mehmet Ali Paşa arasında Kütahya Antlaşması yapıldı. Kütahya Antlaşmasına göre, Kavalalı Mehmet Ali Paşa'ya Mora ve Girit valiliklerinin yanı sıra Suriye valiliği, oğlu İbrahim Paşa'ya da Cidde valiliğine olarak Adana valiliği de verildi. Kütahya Antlaşması, Mısır valisi ile olan anlaşmazlıkları çözümleyecek ilkelerden çok uzaktı. II. Mahmut barışı sağlamış olmakla birlikte kendini güvencede hissetmiyordu. O yüzden Rusya'yla bir karşılıklı yardımlaşma ve saldırmazlık antlaşması yapmaya karar verdi. Rusya da yardımlarının mükâfatını almak için bir antlaşma yapmak istiyordu.
122
Mehmet Ali Paşa kuvvetlerini
124
Pardus için teknik hedefi ve yöntemi belirlenen tasarı hızla ilerlemeye başladı ve 1 Şubat 2005 tarihinde ilk ürün olan Pardus Çalışan CD 1.0 yayımlandı. Tasarının amaçları ve teknik yaklaşımı hakkında Linux camiası ve kullanıcıları bilgilendirmeyi amaçlayan Çalışan CD (canlı CD) beklenenin üzerinde ilgi gördü. Sonrasında geliştirme daha çok özgün yenilik tasarılarına yoğunlaştırıldı ve nihayet 27 Aralık 2005'te Pardus'un ilk kurulabilir sürümü olan Pardus 1.0, ağ üzerinden yayımlanmaya başlandı. Pardus 2011.2 sürümüne kadar kendine özgü PİSİ paket yönetim sistemini kullanan özgün bir Linux dağıtımı olarak yoluna devam etti.
125
Pardus Çalışan CD 1.0
127
1452 yılının nisan ayında
129
Reşidüddin, Mahmud Gazan'ın kardeşi Olcaytu'nun 1304 yılında İlhanlı tahtına geçmesinden sonra vezir olarak kalır. 1312'de işler kötüye gitmeye başlar. Onun meslektaşı Sa'd al-Dawla yetkisinden düşürülür yerine Ali Şah geçer, ve çok geçmeden Reşideddin Fazlullah aşağıya doğru düşmeye başlar. Olcaytu Sunnilik yerine Şiiliği benimseyince 1316 yılında öldürülür ve yerine oğlu Abu Said Bahadur geçer.
130
Sunnilik yerine Şiiliği benimseyince 1316 yılında öldürülür
132
Mehmet Ali Paşa ile
134
Battani'nin astronomideki en çok bilinen başarılarından biri Güneş Yılını 365 gün, 5 saat, 46 dakika ve 24 saniye olarak ölçmüş olmasıdır.
135
Güneş Yılını 365 gün, 5 saat, 46 dakika ve 24 saniye olarak ölçmüş olmasıdır.
137
Ay üzerindeki bir kratere O'na ithafen Abul Wafa adı verilmiştir. Ünlü bilim tarihçisi Plorian Cajori 'History of Mathematics' adlı eserinde onun hakkında şöyle demiştir: Ebul Vefa şüphesiz ki Harezmi'nin matematik ve geometrideki buluşlarını önemli ölçüde geliştirdi. Özellikle de geometri ile cebir arasındaki münasebetler üzerinde durdu. Böylece, bazı cebirsel denklemleri geometri yoluyla çözmeyi başardı ve diferansiyel hesap ve analitik geometri'nin temelini kurdu. Bilindiği gibi, diferansiyel hesap insan zekasının bulduğu mühim ve pek faydalı bir mevzu olup, ilim ve teknolojik muasır gelişmelerin temel kaynağını teşkil etmektedir. Ayrıca Battani'nin trigonometriyle ilgili eserlerini inceleyerek girift ve anlaşılmayan yönlerini açıklığa kavuşturdu. demektedir.
138
Ebul Vefa
140
== Cebir alanındaki çalışmaları == Tamamlama ve Dengeleme ile Hesaplama Üzerine Özlü Kitap (Arapça: الكتاب المختصر في حساب الجبر والمقابلة al-Kitāb al-mukhtaṣar fī ḥisāb al-jabr wal-muqābala) 820 yılı dolaylarında yazılmış bir matematik kitabıdır. Bu kitap ticaret,ölçüm ve yasal miras alanlarında, çok geniş yelpazedeki problemlerin çözümü için örnekler ve uygulamalarla dolu popüler bir hesaplama çalışması olarak halife el-Memun’un teşviki ile yazılmıştır. “Cebir” terimi bu kitapta tanımlanan temel işlemlerden biri olan denklemlerden gelmektedir. ( al-jabr, manası "restorasyon" dır, terimlerin birleştirilmesi veya sadeleştirilmesi için denklemin her iki tarafına bir sayı eklenmesi anlamına gelir). Bu eser aynı zamanda doğu ve batının ilk müstakil cebir kitabı olma özelliğini taşımaktadır. Bu kitap Robert of Chester (Segovia, 1145) ve daha sonra Gerard of Cremona tarafından Latinceye çevrilmiştir. Özgün bir Arapça kopyası Oxford'da bulunmaktadır ve F. Rosen tarafından 1831 yılında tercüme edilmiştir. Latince bir çevirisi Cambridge'de muhafaza edilmektedir. Matematik alanındaki çalışmaları cebirin temelini oluşturmuştur. Bir dönem bulunduğu Hindistan’da sayıları ifade etmek için harfler ya da heceler yerine basamaklı sayı sisteminin kullanıldığını saptamıştır. Harezmî'nin bu konuda yazdığı kitabın Algoritmi de numero Indorum adıyla Latinceye tercüme edilmesi sonucu, sembollerden oluşan bu sistem ve sıfır, 12. yüzyılda batı dünyasına sunulmuştur. Hesab-ül Cebir vel-Mukabele adlı kitabı, matematik tarihinde, birinci ve ikinci dereceden denklemlerin sistematik çözümlerinin yer aldığı ilk eserdir. Bu nedenle Harezmî (Diophantus ile birlikte) "Cebir'in babası" olarak da bilinir. İngilizcedeki "algebra" ve bunun Türkçedeki karşılığı olan "cebir" sözcüğü, Harezmî'nin kitabındaki ikinci dereceden denklemleri çözme yöntemlerinden biri olan "el-cebr"den gelmektedir. Harezmi sıfır rakamını (0) ve x bilinmeyenini kullandığı bilinen ilk kişidir. İkinci dereceye kadar polinom denklemlerinin çözülmesinin kapsamlı bir hesabını sağlamıştır ve terimleri bir denklemin diğer tarafına aktarmaya istinaden, diğer bir deyişle denklemin zıt taraflarındaki benzer terimleri iptal etmek olan, “indirgeme” ve “dengeleme” temel metodlarını ele almıştır. El-Harezmī'nin doğrusal ve ikinci dereceden denklemleri çözme yöntemi, denklemi altı standart formdan birine indirgeyerek başlar. Karelerin köklere eşitlenmesi (ax2 = bx) Karelerin sayıya eşitlenmesi (ax2 = c) Köklerin sayıya eşitlenmesi (bx = c) Karelerin ve köklerin sayıya eşitlenmesi (ax2 + bx = c) Karelerin ve sayı köklere eşitlenmesi (ax2 + c = bx) Köklerin ve sayı karelere eşitlenmesi (bx + c = ax2) Karenin katsayısını bölme ve al-jabr (Arapça: الجبر‎ "düzenleme" or "tamamlama") ve al-muqābala (“dengeleme”) işlemleri.Cebir, denklemin her bir yanına aynı değeri ekleyerek negatif birimleri, kökleri ve kareleri kaldırma işlemidir. Örneğin, x2 = 40x−4x2 denklemi 5x2 = 40x 'e dönüştürülür. Al-Muqābala, aynı türden terimleri denklemin aynı tarafına getirme işlemidir. Örneğin, x2+14 = x+5 denklemi x2+9 = x halini alır. Yukarıdaki gösterimler, kitabın ele aldığı problem türleri için modern matematiksel gösterimi kullanır. Ancak Harezmi’nin zamanında bu matematiksel ifadelerin büyük çoğunluğu henüz bulunmamıştı, bu sebepten dolayı problemleri ve çözümlerini sunmak için basit metinler kullanmak zorunda kaldı. Örneğin bir problemle ilgili şöyle yazmıştır (1831 deki bir çeviriden) Bu işlem “şey” (شيء shayʾ) yerine modern gösterim olan “x” ifadesi kullanılarak şu adımlar izlenerek yapılır; Denklemin kökleri 'p' ve 'q' olsun, sonra , ve Dolayısıyla köklerden biri şu şekildedir: Ebu Hanife Dineverî, Ebu Kamil Şüca bin Aslam, Ebu Muḥammad el-Adli, Abū Yūsuf al-Miṣṣīṣī, Abdülhamid İbni Türk, Sind ibn Ali-Musa, Sahl ibn Bišr ve Şerafeddin al-Tusi’ninde ralarında bulunduğu birkaç yazar da Kitāb al-jabr wal-muqābala adıyla metinler yayınlamışlardır. J. J. O'Conner ve E. F. Robertson, MacTutor History of Mathematics archive’ şöyle yazmışlardır: R. Rashed ve Angela Armstrong şöyle yazar: ==Aritmetik == Harezmi’nin ikinci temel çalışması orijinal Arapçası kaybolmuş fakat Latin tercümesi günümüze ulaşmış olan aritmetik konusu üzerineydi. Bu tercüme büyük olasılıkla 12. yüzyılda, aynı zamanda 1126 yılında astronomic tabloların da çevirisini yapmış olan Adelard of Bath tarafından yapıldı. Latince elyazmaları isimlendirilmemiştir, ancak başladıkları ilk iki sözcükle ifade edilir: Dixit algorizmi ("yani El-Harezmi ") veya Algoritmi de numero Indorum ("Hint Hesap Sanatı üzerine el-Harezmī" ), Baldassarre Boncompagni'nin 1857'de çalışmasına verdiği isimdir. Orijinal Arapça başlığı muhtemelen “Kitāb al-Jam‘ wat-Tafrīq bi-Ḥisāb al-Hind" ("Hint Hesaplamasına Göre Ekleme ve Çıkarma Kitabı") idi. El-Harezmi’nin aritmetik çalışmaları, Hint matematiği ile geliştirilen Hint-Arap rakamlarına dayanan Arap rakamlarını batı dünyasına tanıtmaktan sorumludur. "Algoritma" terimi, el-Harezmi tarafından geliştirilen Hint-Arap rakamlarıyla aritmetik gerçekleştirme tekniğinden türetilmiştir. Hem "algoritma" hem de "algorizm", sırasıyla Harezmī'nin isminin Latince formlarından, “Algoritmi” ve “Algorismi”den türetilmiştir. ==Astronomi== El-Harezmi’nin Zīj el-Sindhind (Arapça: زيج السند هند, "Siddhanta'nın astronomik tabloları") adlı eseri, takvimsel ve astronomik hesaplamalara dayanan,içerisinde bir sinus değeri tablosu ile birlikte 116 adet takvimsel, astronomik ve astrolojik veriyi barındıran, yaklaşık 37 bölümden oluşan bir çalışmadır. Bu, Zijes olarak bilinen ve Hint astronomik yöntemlerine dayanan birçok Arapça Zijes'den ilkidir. Çalışma güneşin, ayın ve o dönemde bilinen beş gezegenin hareketlerini gösteren tablolar içerir. Bu eser İslam astronomisinde dönüm noktasını oluşturmuştur. Şimdiye dek Müslüman gök bilimciler öncelikli olarak araştırma yaklaşımını benimsemişler, başkalarının eserlerini tercüme edip keşfedilmiş bilgileri öğrenmişlerdi. Orijinal Arapça versiyon (820) kayıptır, ancak muhtemelen Adelard of Bath(Ocak 26, 1126). tarafından Latinceye çevrilen, İspanyol gökbilimci Maslamah İbn Ahmed el-Mecriti'nin (1000) bir versiyonu, günümüze ulaşmıştır. Günümüze ulaşan bu el yazması Latince çevirilerden dört tanesi; Bibliothèque publique (Chartres), Bibliothèque Mazarine (Paris), Biblioteca Nacional (Madrid) ve Bodleian Kütüphanesi (Oxford) 'da muhafaza edilmiştir. ==Trigonometri== El-Harezmi’nin Zīj al-Sindhind adlı eseri ayrıca sinus ve kosinüs trigonometrik fonksiyonlarının tablolarını içerir. Küresel trigonometri ile ilgili bir tez de kendisine atfedilir. ==Coğrafya== Harizmî Coğrafya alanında da tanınmış biridir ve coğrafya alanında birçok araştırmalar yapmıştır. Dağlar ve kum yuvaları konusunda ölçüm ve hesapları bulunmaktadır. El-Harezmî'nin üçüncü önemli eseri, onun ‘Coğrafya’sı olarak da bilinen, 833 yılında bitirdiği Kitāb ūūrat el-Arḍ’dır (Arapça: كتاب صورة الأرض, "Dünyanın Tanımı Kitabı"). Bu çalışma Batlamyus’un 2. yüzyılda yazdığı Coğrafya’sının yeniden düzenlenmesi olup genel bir bilgilendirme ile birlikte şehirlere ait 2402 adet koordinatın listesini ve coğrafi özellikleri içermektedir. Kitāb Ṣūrat al-Arḍ’ın Strasbourg University Library’de muhafaza edilen yalnızca bir adet kopyası günümüze ulaşmıştır. Latince bir tercümesi Madrid'deki Biblioteca Nacional de España'da bulunmaktadır. Bu kitap, “hava bölgeleri” sırasına göre düzenlenmiş olan enlem ve boylam listesiyle başlar. Paul Gallez'in (şüpheli tartışması) işaret ettiği gibi, bu mükemmel sistem, varolan belgelerin neredeyse hiç okunmaz hale gelebilecek kadar kötü bir durumda bulunduğu birçok enlem ve boylamın çıkarımına olanak tanır. Bu eserin ne Arapça ne de Latince tercümesi, dünyanın haritasını içermez; ancak bununla birlikte, Hubert Daunicht eksik olan haritayı koordinatların listesinden yararlanarak yapmayı başardı. Daunicht, el yazması içerisindeki kıyı noktalarının enlem ve boylamlarını okumakta veya onları okunaklı olmayan içerikten çıkarmaktadır. Noktaları grafik kağıdına aktardı ve düz çizgi ile birbirine bağladı, kıyı şeridi orijinal haritadaki gibi yaklaşık olarak elde edildi. Daha sonra aynı işlemleri nehirler ve şehirler için uyguladı. El-Harezmi, Batlamyus’un Kanarya Adaları’ndan Akdeniz’in doğu kıyları boyunca yaptığı Akdeniz’in uzunluğu ile ilgili aşırı büyük olan öngörüleri düzeltti. Batlamyus bu uzunluğu 63 derece boylamdan fazla tahmin ederken, el-Harezmi neredeyse tam doğru olacak şekilde 50 derecelik bir boylam olarak tahmin etmiştir. Harezmi ayrıca, Atlantik ve Hint okyanuslarını, Batlamyus’un karalar tarafından kapatılmış denizler olarak tanımlamasının aksine,onları birer açık deniz kütlesi olarak tasvir etmiştir. Harezmi’nin baş meridyeni, Marinus ve Batlamyus’un kullandığı çizginin yaklaşık 10 ° doğusunda, Fortunate Isles’da idi. Çoğu Ortaçağ Müslüman atlası el-Harezmî'nin baş meridyenini kullanmaya devam etmiştir. ==Yahudi takvimi== El-Harezmi içlerinde Risāla fi istikhrāj ta’rīkh al-yahūd (Arapça: رسالة في إستخراج تأريخ اليهود, "Yahudi Devrinin Çıkarılması") başlıklı bir yahudi takvimi tezi’ninde bulunduğu birçok farklı eser yazmıştır.19 yıllık ara geçiş döngüsü olan metonik döngüyü tanımlar; Tishrei'nin ayın ilk gününde haftanın hangi gününde düşeceğini belirleme kuralları; Anno Mundi veya Yahudi yılı ile Seleukos dönemi arasındaki süreyi hesaplar; İbrani takvimini kullanarak güneş ve aya ait ortalama boylamın belirlenmesine ilişkin kurallar verir. Benzer bulgular, el-Bîrûnî ve Maimonides'in eserlerinde bulunmuştur. ==Diğer çalışmaları== İbn-i Nadim, arapça kitapların bir dizini olan Kitab-ı Fihrist adlı eserinde el-Harezmî’nin Kitab-ı Ta'rīkh (Arapça: كتاب التأريخ) isimli bir tarih kitabından bahseder. Original el yazması günümüze ulaşmamıştır; ancak, metropol piskoposu Mar Elyas bar Shinaya'nın 11. yüzyılda bulduğu bir kopyası Nusaybin’e ulaşmıştır. Berlin, İstanbul, Taşkent, Kahire ve Paris'teki birçok Arapça el yazmasının içerdiği materyaller kesin olarak ya da belli olasılıkta Harezmi’den gelmiştir. İstanbul el yazması güneş saatleri hakkında bir yazı içerir; Fihrist, Harezmi’yi Kitāb ar-Rukhāma (Arabic: كتاب الرخامة‎) ile tanııtır. Mekke'nin yönünü belirleme gibi diğer yazmalar küresel astronomi üzerinedir. Sabah genişliği (Ma‘rifat sa‘at al-mashriq fī kull balad) ve yükseklikten azimutun belirlenmesi (Ma‘rifat al-samt min qibal al-irtifā‘) üzerine yazılmış olan iki metin özel bir ilgiyi hak eder. Harezmi ayrıca usturlab yapımı kullanımı üzerine iki kitap yazmıştır.
141
Harezmi
143
topraksız köylüler, ağır vergilerden ezilenler, toprakları elinden alınmış eski sipahiler, sekbanlar, yerel idarecilerin baskı ve adaletsiz yönetiminden şikâyetçi olan kitleler
145
Kitab'ul Kamil: Trigonometri ve astronomiden bahseden meşhur eseridir. Birinci bölümde yıldızların hareketinden önce bilinmesi gereken meseleler, ikinci bölümde yıldızların hareketlerinin incelenmesi, üçüncü bölümde yıldızların hareketlerine arız olan şeyler anlatılmaktadır. Eserin yazma bir nüshası Paris National Kütüphanesi'nde 1138 numarada kayıtlıdır. Eser Sedilot tarafından tercüme edilerek basılmıştır.
146
1138
149
Haritanın kayıp parçalarını arama çabaları sırasında, Topkapı Sarayı Müdürü Tahsin Öz tarafından, dünya haritası olduğu sanılan bir başka Pîrî Reis haritası bulunmuştur.
150
Topkapı Sarayı Müdürü Tahsin Öz
152
Turkcell Aralık 2014 itibarıyla 2G/EDGE teknolojisinde Türkiye nüfusunun %99,81'ini, 3G teknolojisinde ise nüfusun %91,21'ini kapsama alanı altına almıştır. Dünyanın ilk üç taşıyıcılı mobil internet teknolojisini de hizmete sunmuştur. Bu teknoloji ile 3G'de 63,3 Mbps indirme 11,5 Mbps gönderme hızlarına ulaşmak mümkün olmuştur.
153
63,3 Mbps
155
«Gölgeler Bilgisi Hakkında Risale» (Risāle fī ʿİlm eẓ-Ẓilāl)’sinin 44. bölümünde EbūʿAbdallāh Muḥammed b. İbrāhīm er-Raḳḳām1 (ö. 715/1315) yüzer pusulayla bağlantılı bir güneş saati tarif etmektedir2. Murcia’lı bu astronom,matematikçi ve tabipti ve Nasiriler döneminde Granada’da faaliyet gösteren bilginlerdendi. Bir tahta parçasının üstüne oturtulan manyetik taş, ahşap diske hâkkedilmiş güneş saati için kuzeygüney yönünü ayarlamaya yaramaktadır.Saat ipek iplerde asılı olarak dengede tutulmaktadır.Oldukça benzer bir araç Pedro Nunes (1537)’e atfedilmektedir (bir sonraki model).
156
Nasiriler
158
23
160
Ağustos 2012 içerisinde
End of preview. Expand in Data Studio

TurHistQuadRetrieval

An MTEB dataset
Massive Text Embedding Benchmark

Question Answering dataset on Ottoman History in Turkish

Task category t2t
Domains Encyclopaedic, Non-fiction, Academic, Written
Reference https://github.com/okanvk/Turkish-Reading-Comprehension-Question-Answering-Dataset

Source datasets:

How to evaluate on this task

You can evaluate an embedding model on this dataset using the following code:

import mteb

task = mteb.get_task("TurHistQuadRetrieval")
evaluator = mteb.MTEB([task])

model = mteb.get_model(YOUR_MODEL)
evaluator.run(model)

To learn more about how to run models on mteb task check out the GitHub repository.

Citation

If you use this dataset, please cite the dataset as well as mteb, as this dataset likely includes additional processing as a part of the MMTEB Contribution.


@inproceedings{9559013,
  author = {Soygazi, Fatih and Çiftçi, Okan and Kök, Uğurcan and Cengiz, Soner},
  booktitle = {2021 6th International Conference on Computer Science and Engineering (UBMK)},
  doi = {10.1109/UBMK52708.2021.9559013},
  keywords = {Computer science;Computational modeling;Neural networks;Knowledge discovery;Information retrieval;Natural language processing;History;question answering;information retrieval;natural language understanding;deep learning;contextualized word embeddings},
  number = {},
  pages = {215-220},
  title = {THQuAD: Turkish Historic Question Answering Dataset for Reading Comprehension},
  volume = {},
  year = {2021},
}


@article{enevoldsen2025mmtebmassivemultilingualtext,
  title={MMTEB: Massive Multilingual Text Embedding Benchmark},
  author={Kenneth Enevoldsen and Isaac Chung and Imene Kerboua and Márton Kardos and Ashwin Mathur and David Stap and Jay Gala and Wissam Siblini and Dominik Krzemiński and Genta Indra Winata and Saba Sturua and Saiteja Utpala and Mathieu Ciancone and Marion Schaeffer and Gabriel Sequeira and Diganta Misra and Shreeya Dhakal and Jonathan Rystrøm and Roman Solomatin and Ömer Çağatan and Akash Kundu and Martin Bernstorff and Shitao Xiao and Akshita Sukhlecha and Bhavish Pahwa and Rafał Poświata and Kranthi Kiran GV and Shawon Ashraf and Daniel Auras and Björn Plüster and Jan Philipp Harries and Loïc Magne and Isabelle Mohr and Mariya Hendriksen and Dawei Zhu and Hippolyte Gisserot-Boukhlef and Tom Aarsen and Jan Kostkan and Konrad Wojtasik and Taemin Lee and Marek Šuppa and Crystina Zhang and Roberta Rocca and Mohammed Hamdy and Andrianos Michail and John Yang and Manuel Faysse and Aleksei Vatolin and Nandan Thakur and Manan Dey and Dipam Vasani and Pranjal Chitale and Simone Tedeschi and Nguyen Tai and Artem Snegirev and Michael Günther and Mengzhou Xia and Weijia Shi and Xing Han Lù and Jordan Clive and Gayatri Krishnakumar and Anna Maksimova and Silvan Wehrli and Maria Tikhonova and Henil Panchal and Aleksandr Abramov and Malte Ostendorff and Zheng Liu and Simon Clematide and Lester James Miranda and Alena Fenogenova and Guangyu Song and Ruqiya Bin Safi and Wen-Ding Li and Alessia Borghini and Federico Cassano and Hongjin Su and Jimmy Lin and Howard Yen and Lasse Hansen and Sara Hooker and Chenghao Xiao and Vaibhav Adlakha and Orion Weller and Siva Reddy and Niklas Muennighoff},
  publisher = {arXiv},
  journal={arXiv preprint arXiv:2502.13595},
  year={2025},
  url={https://arxiv.org/abs/2502.13595},
  doi = {10.48550/arXiv.2502.13595},
}

@article{muennighoff2022mteb,
  author = {Muennighoff, Niklas and Tazi, Nouamane and Magne, Loïc and Reimers, Nils},
  title = {MTEB: Massive Text Embedding Benchmark},
  publisher = {arXiv},
  journal={arXiv preprint arXiv:2210.07316},
  year = {2022}
  url = {https://arxiv.org/abs/2210.07316},
  doi = {10.48550/ARXIV.2210.07316},
}

Dataset Statistics

Dataset Statistics

The following code contains the descriptive statistics from the task. These can also be obtained using:

import mteb

task = mteb.get_task("TurHistQuadRetrieval")

desc_stats = task.metadata.descriptive_stats
{}

This dataset card was automatically generated using MTEB

Downloads last month
44