riddle
stringlengths
22
397
answer
stringlengths
2
17
Dışı yeşil, içi kızıl balalar, Yanı sıra ufak ufak balalar, Akıllılar arayalar bulalar, Akılsızlar mat olalar kalalar.
KARPUZ
Sakalı var sözü geçmez, Pek uzağı gözü seçmez, Kara nohut eker gider, Taştan taşa seker gider
KEÇİ
Âşık der: nasıl edem? Saz getir, fasıl edem. Bir bardakta iki su, Kavuşmaz nasıl edem?
YUMURTA
Nehir, ırmak ve çayım, Her işte var, çok payım, Yağmur sonu göklerde, Yedi renkli bir yayım.
GÖKKUŞAĞI
Bizde bir dudu var, Eğri büğrü budu var. Yaz gelince çıkar ge lir, Kış gelince çeker gider.
ÇEKİRGE
Baba bana bez getir, Çarşıya git tez getir, Eğilmemiş iplikten Dokunmamış bez getir,
UYKU
Dağdan darı harmanı, Nedir, bunun fermanı? Ne yerdedir, ne gökte; Gelir, salanlı salanlı.
VAPUR
Bir acaip nesne gördüm, Bir kıl üzerinde durur; Cansız canlıyı tutmuş Kanı, damarda kurur.
KAPAN
Karanlık derenin kurdu, Vurdu kapıyı kırdı; Biri içeri girdi, İkisi kapıda durdu.
HIRSIZ
Bir çalışkan oğlum var, Ay gider, yıl gider, Günlerce yol gider, Hep bir adım yol gider.
KAPI
Pırım pırım pırtısı var, Kırk yamadan türküsü var, “Sabah oldu kalk.” Der, Büyük bir ordusu var.
HOROZ
Dudağa değer ucu, Ne getirdin a bacı? Kuruyan ağızların Hepsi sana duacı.
BARDAK
Bir evim var üç katlı, Üstü, kadife kaplı, Orta kat, pamuktandır, Üçüncü, tahta kaplı.
İĞDE
Sunan telli gümüştür, Al, yakana iliştir, Benim sana dediğim, Yapraksız bir yemiştir.
MANTAR
Aşık der: “Kasap ağlar, Al giyinmiş kasap ağlar, Ölen duvar ağlamaz, Öldüren kasap ağlar.
SOĞAN
Karşıdan baktım hıyar, Yanına vardım badisar, Uzun uzun ayakları Yere batmış tırnakları.
PIRASA
Üstünü pabuç yaptım, İçini kebap yaptım, Kestim senede bir gün, Büyük bir sevap yaptım.
KOYUN
Bu gelen arslan mıdır? Gagası taştan mıdır? Kanatları mor çalar, Kendi gülistan mıdır?
GÜVERCİN
Bundan büyük kuşak olmaz; Kimse beline bağlanmaz; Çok hoşa gider süsleri, Tam yedidir renkleri.
GÖKKUŞAĞI
Bugün Cumâ, Medine, Medine’nin adı ne? Bir bardakta iki su, İki suyun adı ne?
YUMURTA
Çarşısı yok, Pazarı yok, Gideni yok, Geleni yok.
MEZARLIK
Uzunluğu urgan gibi, Enliliği yorgan gibi, Bağırır çıkıp gelir, Kuzulu kurban gibi.
TREN
Aldım yerli yemiş, Yiyen tadını bilmiş, Kabuğuna soy da ye, Yanağını öp de ye.
ELMA
Baldan tatlı, olmuşu; Biberden acı, olmamışı; Deveden küçük, ağacı; Pireden küçük, çekirdeği .
İNCİR
Sabah tukur, akşam tukur, Kaynarım ben tıkır tıkır, Hele bir de tatlanırsam, Oynarım Ben şıkır şıkır.
ÇAY
Bilmece bildirmece, Kürkünü sarmış yamaca, Bir karıyla bir koca, Tuz atar bulamaca.
KAR
Hey gidi gidiver, Şu gidiyi tutuver Ne tatlıca eti var, Püsküllüce kuyruğu var.
BALIK
Yaşdır kurutamazsın, Her yerde bulamazsın, Çiçeklerden toplanır, Tadına doyamazsın.
BAL
Elmayı aşıladım alıca; Bir meyve verdi delice; Ne elmaya benzer, ne alıca; Ne anasına benzer, ne babasına.
KATIR
Yola gider, yolcu değil; Ağaca çıkar, insan değil; Yazı yazar, kâtip değil; Semeri var, eşek değil.
SALYANGOZ
Benim bir dedem var, Dedemin kırk kürkü var, Kürkünün kırk cebi var, Kırk cebin kırk bucağı var.
LAHANA
Hoşuna gitti mi bakar, Bâzen baktığını yakar; Nazlısı ise hep akar, Bâzısı olur sakar.
GÖZ
Bulması zor, kaybetmesi kolay; Sende yoksa ederler alay; Dolaşır hep elden ele, İpek saçlı dedirtir kele.
PARA
Gelince ayın sonu, Artık beklersin onu, Ertesi gün alırsın, Meteliksiz kalırsın.
MAAŞ
Senelerce bekler, Bitince emekler; Alır pasaportunu, Daha sonra pinekler.
EMEKLİ
Ara sıra ortaya çıkar, Lafını duyan sararır; Bütün bütçeler yıkar, Borçlar ise kabarır.
ZAM
Bazen güldürür, bazen ağlatır; İnsanı eserine bağlatır, Mevzû saçma olursa, Kimse dinlemez hatır.
TİYATRO
Üç rakamla çalışır, Oynayanlar alışır, On üçü tutturanın, Aklı hemen karışır.
SPOR TOTO
Yemesi kolay, atması zor, Yiyen olur koridor, Kalecinin gıdasıdır, Seyircinin sadasıdır.
GOL
Tokatlaşma, yumruklaşma, Sakın yanına yaklaşma; Sen de silleyi yersin, Sonra döner tersin.
LİG MAÇI
Her kapıya uyar, Hırsızı hemen duyar, Yapılmıştır çelikten, Baktırmaz hiç delikten.
ANAHTAR
Bilmece bildirmece, Bize geldi dün gece, İki kere göz etti, Mum yatırdı sadece.
ELEKTRİK
Sen kaçarsın o gelir, Bulur seni her yerde, Bütün ümidin erir, Sokar başını derde.
BELA
Evlilikte anılır adı, Gelin için çekilmez tadı, Kırılsa bile iki kanadı, Yine derler ona cadı.
KAYNANA
İstekler kağıda yazılır, Hemen geçilir kayıda, Peşini bırakmazsan, Cevap çıkar, altı ayda.
DİLEKÇE
Halkın zevkine uymaz, Tenkidleri hiç duymaz. Kendi bildiklerini okur, Bazen parazit dokur.
TELEVİZYON
Yağmur yağar göl olur, Güneş açar çöl olur, Geçerse iki kamyo n, Tozdan olursun kimyon .
BİZİM SOKAK
Açınca güneş, sayısı çok tur, Kuyruğa bile lüzum yoktur, Fakat yağınca yağmur, Beklemekten olursun hamur.
DOLMUŞ
Bir çakarsın yanmaz, İki Çakarsın kırılır, Çakılmaktan usanmaz, Kutusuyla atılır.
KİBRİT
Kendisi yuvarlak meşinden, Gençler gider peşinden, Kaleye girince, Kimi olur eşinden.
FUTBOL TOPU
Kızım kızım kız gibi, Altı çuvaldız gibi, Kırk kat giysi içinde, Yine üstü buz gibi.
LAHANA
Sesi yok sedası yok, Nazı yok edası yok, Yemek yer su içemez, Ağzı var , dili yok.
BALIK
İnce uzun boyu var, Benekli kabuğu var, Soyunca koklayınız, Pek güzel kokusu var.
MUZ
Su içinde yatarım, Hiç durmadan öterim. İnsanları görünce, Yine suya kaçarım.
KURBAĞA
Tarlada biter, Makine büker; Sabah akşam Elimizi yüzümüzü öper.
HAVLU
Ne kadar çok yese, Olur o kadar çok, Her şeyi yiyince de, Oluverir yok.
YANGIN
Gider Leylâ, Gelir Leylâ; Bir ayak üstünde Durur Leylâ,
KAPI
Paltosu yeşil, Entaresi kırmızı, Bil bakalım Bu kimin kızı?
KARPUZ
Dumanı tüter, İsterse gider, Balık değildir, Denizde yüzer.
VAPUR
Az gitti, uz gitti, Dere tepe düz gitti, Altı ay bir güz gitti, Ben uyanınca bitti.
UYKU
Ufacık mermer taşı, İçinde beyler aşı; Pişirirsen aş olur, Pişirmezsen kuş olur.
YUMURTA
Anaya değmez, babaya değer; Halaya değmez, amcaya değer; Ateşe değmez, sobaya değer, İğneye değmez, ipliğe değer.
DUDAK
Benim iki pencerem var, Etrafı etden duvar; Gece olur kaparım, Gündüz olur açarım.
GÖZ
Uzun uzun yollardan Bir acayip kuş gelir, Bir acayip laf söyler, Gözlerinden yaş gelir.
MEKTUP
Sırtında hörgücü var, Deve desem deve değil; Kendi yazar, kendi oku, Hoca desem hoca değil.
KÖSTEBEK
Gelince katarina, Ben onu tutarina, Parmakla sıkarina, Tırnakla ezerina.
PİRE
Evi yanar türkü çağırır, Deli midir bilmem ne? Kalemsiz de yazı yazar, Kâtip midir, bilmem ne?
SALYANGOZ
Nereden geldin ağ kuşum, Kanlı dereden geldim; Neden üstün kan değil, Daima kenardan eldim.
SÜT
Sivri başlı bir dede , Şeytana uyar gece . Evlerde çalar cengi , Yoktur dedenin dengi .
SİVRİSİNEK
Bir mücevher hokka buldum, Yarısı altun, yarısı gümüş, Hastaya varsam canlanır, Arzu etsem kanlanır.
YUMURTA
Hey heriye heriye, Asker dizilmiş geriye, Bu nasıl insanoğlu, Arka üstü yürüye.
CENAZE
Altı çukur, ova değil, Üstü kubbe, hava değil, İçinde bir bülbül öter, Otuziki kız çevresini bekler.
AĞIZ
Gönül alçak yüz yerde , Yüz yaram var, yüz yerde, Hakk yarattı vallâhi Ben görmüşüm yüz yerde.
UYKU
Ol nedir ki dört ayak üstünde, amma can ı yok; Ana bir hançer dahi noksan, anında kanı yok; Türlü nazik gül bitirir, bülbülün efganı yok; Bilmeceyi halledenin aklı tam, noksanı yok.
GERGEF
Ol nedir ki cismi var, parmak gibi, Giydiği, ak gonca, bir zanbak gibi, Başına koyunca, altun külahı , Göz yaşı durmaz , akar ırmak gibi.
MUM
Güz yelleri üfürdü, Urbasını götürdü, Kışın çıplak kaldı, Düşüncelere daldı, Hasret, yaz günlerine, Bilin bakalım bu ne?
ORMAN
Dört tarafı karanlık Dolaştım Hint’ de Çinde, Ben dünyayı öğrendim, Bir zindan içinde.
SİNEMA
İster sarı giydir, ister lacivert, Paralıya sevk, parasıza dost, Müptelası da var, hastası da, Tutulan için hükmü pek sert.
MODA
Nar narladı, Nar duvarda parladı, Narcı kızı gelmeden, Nar duvarda kalmadı.
GÜNEŞ
Yükseklerden inerken, Döndürürüm deği rmeni, Benim mavi yüzümde, Gezer gemi ve yelken.
SU
Tak tak taktan, çık gel küpden, Arabacı Mahmut, Tekneci Bekir, Seleye sen gir, sepete ben, Anasını sen al, kızını ben.
BADEM
İşte şurda tepede, Hemen doldur sepete, En güzeli yetişir, Eyüp’deki tepe de.
ERİK
Edirne’den sandık getirdik , Sandıkçılar bilmez onu; İçinde boncuk vardır, Boncukçular bilmez onu ; Arasında kâğıt vardır, Kâğıtçılar bilmez onu.
SARIMSAK
Ölçülmez değeri, Köylünün alın teri, Tarlalardan fışkırır, Sofrada en başta yeri.
EKMEK
Faydan yok, zararın çok, Nedir âleme kederin? Seni eken neden ekmiş, O kerata pederin?
TÜTÜN
Beni daldan düşürdüler, Kor ateşde pişirdiler, Yemesi sevap dediler. Dar sokaktan geçirdiler.
KESTANE
Bir kuş tuttum alaca, Bağladım dört ağaca, Mevla 'm bir yuva yap mış, Ne kapı var, ne baca.
TABUT
Ayak ayak varmanın, Hatası yok sormanın; Kaçı günde gölgede, Acaba kırk elmanın?
NAMAZ
Saçaklıdır eteği, Sanki bir bal peteği, Etrafına toplar, Kadın ile erkeği.
KADAYIF
Uzun uzun uzanır Yeşillere bezenir, Kırmızı don giyerek, Arşa doğru uzanır.
AĞAÇ
Yok gecesi gündüzü, Şefkat doludur yüzü, Adımızdır muhakkak, Onun en canlı yüzü.
ANNE
Küçük bir kuşum var, Çiçek gider hoşuna, Uğrar her çiçeğin başına, Emek çeker boşuna.
ARI
Ağzı var dili yok, Nefesi var canı yok , Derisi var kanı yok. Bilin bakalım bu nedir? 405, Dağdan gelir dala dala, Kuyruğunu sala sala, Altın teker bolca şeker, Vız vız eder, pamuk döker.
BALON
Onu kim yapsa, onu istemez; Onu taşıyan, evinde tutmaz; Satın alan, onu kullanmaz; Sahibi ise, sahibi olduğunu bilmez.
TABUT
Taştandır, demirdendir. Yediği hamurdandır; Dünyaları doyurur; Kendi doymaz, nedendir?
DEĞİRMEN
Uzun uzun akalar, Ak sakallı babalar, Gelir gider durmaz, Gece gündüz çabalar.
DALGA
Soluk almadan yaşıyor, İçinde beni taşıyor, İçinde bir kova kuyu suyu taşır da taşıyor.
TAŞIT
On ay Yatar, İki ay kalkar, Feneri yakar, Etrafa bakar.
AĞUSTOS BÖCEĞİ
Türlü türlüsü olur, Hayli sulusu olur, Aptala ad takarlar, Uzun boylusu olur.
ARMUT
Bilmece bildirmece, Resim yapar, gündüz gece, Duvarlara asılır, Her gün ona bakılır. Yapar resim bakınca, Siler çabuk kaçınca, Hatta gülsen sen ona, O dahi güler sana.
AYNA