id
stringlengths
21
21
score
float64
1
4
sentence1
stringlengths
26
100k
sentence2
stringlengths
36
31.4k
lang
stringclasses
8 values
1558606299_1558982883
4
Koronavirüs salgınında bir ilk! Kronik rahatsızlığı bulunmayan 21 yaşındaki genç hayatını kaybetti Yeni tip koronavirüs salgını nedeniyle 433 kişinin hayatını kaybettiği İngiltere'de, bilinen bir kronik hastalık geçmişi olmayan ve belirti göstermeyen 21 yaşındaki Chloe Middleton isimli genç kadın, koronavirüs nedeniyle hayatını kaybetti. Çin'in Hubei eyaletine bağlı Vuhan kentinde ortaya çıkan ve dünyayı etkisi altına alan yeni tip koronavirüs salgını nedeniyle şu ana dek 19 binin üzerinde insan hayatını kaybetti, toplam vaka sayısı ise 450 bine yaklaştı. Uzmanlar; burun akıntısı, boğaz ağrısı, kuru öksürük, yüksek ateş ve kronik rahatsızlık gibi belirtilerin Kovid-19 belirtileri arasında yer aldığını ifade ederken, İngiltere'de ilk kez uzman açıklamalarının dışında bir ölüm gerçekleşti. KRONİK RAHATSIZLIĞI BULUNMAYAN GENÇ HAYATINI KAYBETTİ Reuters'ın İngiliz The Sun gazetesini kaynak gösterdiği haberine göre, İngiltere'de bilinen bir kronik hastalık geçmişi olmayan ve belirti göstermeyen 21 yaşındaki Chloe Middleton isimli genç kadın, koronavirüs nedeniyle hayatını kaybetti. "BU PANDEMİYİ CİDDİYE ALIN" Genç kızın ailesi yaptığı açıklamada, "Bu pandemiyi ciddiye alın, 21 yaşındaki kızımızın canını aldı ve farklı bir tıbbi sıkıntısı yoktu" dedi. İNGİLTERE'DE ÖLÜ SAYISI 422'YE ÇIKTI Öte yandan, İngiltere Kamu Sağlığı Kurumu'nun açıklamasına göre, koronavirüs kaynaklı ölüm sayısı dün gece 335'ten 433'e çıkmış, vaka sayısı da 8 bin 227 olmuştu.
Koronavirüs nedeniyle genellikle yaşlılar hayatını kaybetse de uzmanlar, tekrar tekrar gençlerin de tehlikede olduğu uyarısını yapıyor. İngiltere'de de koronavirüs nedeniyle şu ana kadar 427 kişi hayatını kaybederken, salgın 21 yaşındaki bir genç kızın ölümüne yol açtı. KORONAVİRÜSÜN EN GENÇ KURBANI Buckinghamshire'da yaşayan 21 yaşındaki Chloe Middleton'un ailesi, genç kızın daha önce hiçbir rahatsızlığı olmadığını söylüyor. İngiliz medyası, Chloe Middleton'un yaşamını yitirmesini koronavirüsün en genç kurbanı olarak duyurdu. "KIZINI KAYBEDEN BİR ANNE OLARAK KONUŞUYORUM" Genç kızın annesi Diane Middleton, Facebook hesabından "Herkes lütfen koronavirüsü tekrar düşünsün. 21 yaşındaki kızını kaybeden bir anne olarak konuşuyorum." mesajını paylaştı. Chloe'nin teyzesi Emily Mistry ise, yine sosyal medya hesabında, "Güzel ve iyi kalpli 21 yaşındaki yeğenim koronavirüs yüzünden öldü. Hiçbir sağlık sorunu yoktu. Tasavvur edilemecek bir acı, paramparça olduk. Virüs yayılmıyor, insanlar virüsü yayıyor. Uyarıları hayata geçirin, kendinizi ve diğerlerini koruyun." dedi. Middleton Ailesi, İngiltere'de yaşayan herkese evlerinde kalmaları yönünde çağrıda bulundu. 18 YAŞINDAKİ BİR GENÇ DE YAŞAMINI YİTİRMİŞTİ İngiltere'de pazar günü koronavirüs 18 yaşındaki bir genç erkeğin yaşamını yitirmesine yol açtığı bildirilmişti, ancak doktorlar koronavirüsün ölümle doğrudan ilgisi olmadığını açıkladı. LONDRA EN ÇOK ETKİLENEN YERLERDEN İngiltere'de özellikle başkent Londra ve ülkenin güneydoğusu koronavirüsten en çok etkilenen yerler. Okulların tatil edildiği ülkede, halktan sokağa çıkmaması isteniyor. Tüm pub, restoran ve dükkanlar kapalı. "ACİL YARDIM ÜNİTELERİNE TALEP ÜÇ HAFTA İÇİNDE ZİRVE YAPABİLİR" İngiltere hükümetine danışmanlık yapan epidemiyolog Prof. Neil Ferguson, parlamento komitesine bugün yaptığı uyarıda, "Eğer mevcut önlemler beklentilerimiz doğrultusunda işe yararsa, o zaman acil bakım ünitelerine talebin iki buçuk üç hafta içinde artıp zirve yapacağını daha sonra da düşeceğini görebiliriz."söyledi. Baş sağlık danışmanı yardımcısı Dr. Jenny Harries de bu durumun ancak 'insanların sosyal etkileşimleri kesmeye devam etmeleri halinde gerçekleşebileceğini' ifade etti.
tr
1558587819_1558386605
2
Türk Kızılay Genel Başkanı Kerem Kınık, koronavirüsün yol açtığı tedirginliğin, yurt genelinde kan bağışının ve depolardaki kan stoklarının azalmasına neden olduğunu belirtti. Kan bağışında yaşanan azalmanın, kritik stok seviyesini zorladığına dikkati çeken Kınık, "Türkiye genelindeki kan ihtiyacımız normal zamanlara göre hafif azaldı. Rutin ameliyatlar durdurulurken sadece efektif vakalar yapılıyor ancak talasemi hastaları, lösemili çocuklar, trafik kazaları gibi ihtiyaç duyulan kanı tedarik etmek durumundayız." ifadelerini kullandı. "Kan stoklarımız kritik seviyelere yaklaşıyor" Kınık, gönüllü kan bağışçılarına ulaşabilmek adına farklı yöntemlerin devreye girmesini sağladıklarını dile getirerek, şunları söyledi: "Kan stoklarımız kritik seviyelere yaklaşıyor. Böyle bir trend olursa, bizi sıkıntıya düşürebilir. Kızılay, kan stoklarında en kötü senaryoya göre hazırlıklı olmak zorunda. Bu kan ürünlerimizde son kullanma tarihli ürünler. Trombosit dediğimiz kan ürünü, 5 gün içerisinde bağışçıdan alındıktan sonra iletilebiliyor. Elektrosit de 40 gün içerisinde. Stokta bunları fazla tutamıyoruz. Çıkarmak zorundayız. Bu anlamda bir alarm durumu söz konusu." "Kan bağışı merkezleri toplumun en sağlıklı insanlarının geldiği noktalar" Kınık, "Yaklaşık 3 ay önceki duruma göre stoklarımızda yüzde 50 gibi bir azalma söz konusu oldu. Bu kritik seviye değil ama 30 bin ünite stok gibi depolarımızda var. Biz bunları 50 binlerin üzerinde görmek istiyoruz. Günlükte 9 bin ünite aldığımız kan bağışları da günde 3-4 üniteye düştü." dedi. Türkiye genelinde 300 civarında Kızılay Kan Bağış Merkezi bulunduğunu bildiren Kınık, "Seyyar kan bağışı ünitelerimiz, tırlarımız, platformlarımız ve kan bağışı merkezlerimiz... Buralar hastane değil. Hastanelerin içinde de değil. Buralar sağlıklı insanların geldiği, toplumun en sağlıklı insanlarının geldiği ve kan bağışında bulunduğu ortamlar." değerlendirmesinde bulundu. "Kan bağışı vermek bağışıklığı düşürmüyor" Kerem Kınık, kan bağışı noktalarının sürekli dezenfekte edildiğine işaret ederek, vatandaşların kan bağış merkezlerine gelerek güvenle kan verebileceğini belirtti. Kan bağışının, bünyenin bağışıklığını düşürmek bir yana, kök hücreleri aktive ettiği için bağışıklığı canlandırdığını vurgulayan Kınık, şöyle devam etti: "Koronavirüs kan yoluyla bulaşmıyor. Koronavirüslü bir hastanın kanını bir başkasına verseniz bile bu hastalık bulaşmaz. Bu hastalık sadece solunum yoluyla, damlacık enfeksiyonu yoluyla bulaşıyor. Kan yoluyla bulaşması söz konusu değil. Kan bağışçılarımızın, öncesinde muayenelerini, laboratuvar testlerini yapıyoruz. Kan sayımlarına, tansiyonlarına, ateşlerine ve genel sağlık durumlarına bakıyoruz. Bu anlamda da bir sıkıntı olmaz." "Gençleri kan bağışına davet ediyoruz" Türk Kızılay Genel Başkanı Kerem Kınık, kan bağışında yaşanan düşüş nedeniyle özellikle genç gönüllüleri kan bağışında bulunmaya davet ederek, şunları kaydetti: "Genç kan bağışçılarımızı, aferez ve trombosit kan bağışçılarımızı, bu dönemde kan bağışı yapmaya davet ediyoruz. Merkezlerimiz hastanelerin dışında sağlıklı ortamlar. Biz vatandaşlarımıza, zorunluluk olmadıkça evden çıkmayın diyoruz ama bu bir zorunluluktur. Fırından ekmek almaya gidiyorsunuz, alışveriş yapmaya gidiyorsunuz, bu da onun gibi kısıtlı bir süre. Sadece 15 dakika bir işlem. Bir hastanede sizin bağışlayacağınız trombositi bekleyen lösemili yavrumuz olabilir. Her hafta o kanı almazsa hayatına devam edemeyecek olan talasemi hastalarımız var. Onlar için 15 dakikanızı ayırın. Türk Kızılayın web sitesinden ya da sosyal medyadaki adreslerinden kendilerine en yakın kan bağış noktası adresini bulabilir, oraya gidebilirler." "Biz bu operasyonları günlük yapıyoruz. Şu anda bu trendle giderse, 2-3 ay içinde sıkıntıya girebiliriz. Günlük 9 bin ünite almamız gereken kanı, bugünlerde 3 ile 4 bin civarında alıyoruz." diyen Kınık, "Bunu yukarı doğru çıkarmamız gerekiyor. Önce günlük ihtiyacımızı karşılayacağız. Sonra stoklarımızı dolduracağız. Ümit ediyorum büyük bir sıkıntı yaşamayız ama vatandaşlarımızı bu anlamda biraz daha duyarlı olmaya ve fedakarlık yapmaya bekliyoruz." ifadelerini kullandı.
Sizlere daha iyi bir hizmet sunabilmek için sitemizde çerezlerden faydalanıyoruz. Sitemizi kullanmaya devam ederek çerezleri kullanmamıza izin vermiş oluyorsunuz. Detaylı bilgi almak için 'Çerez Politikasını' ve 'Gizlilik Politikasını' inceleyebilirsiniz. TAMAM Daha fazla bilgi X
tr
1558579213_1558605782
1
İl Emniyet Müdürlüğü Asayiş Şubesi ekipleri, Sorgun ilçesinde sağlıksız koşullarda bir araya gelerek kumar oynayan kişilerin olduğu ihbarı üzerine çalışma başlattı. 13 BİN 475 LİRA CEZA Bir adrese düzenlenen operasyonda kumar oynarken suçüstü yakalanan M.A, M.Ç, F.T, A.G, K.K, S.S, H.A, Y.B, R.Ö, İ.E. ve A.A'ya Kabahatler Kanunu'na göre kişi başı 1225 lira olmak olmak üzere 13 bin 475 lira idari para cezası kesildi. Ayrıca bu kişiler hakkında yeni tip koronavirüs (Kovid-19) tedbirleri kapsamında alınan tedbirlere aykırı davrandıkları gerekçesiyle adli şilem başlatıldı.
Irak'ta korona virüsüne karşı alınan önlemler çerçevesinde sokağa çıkma yasağı ilan edilmesine rağmen bazı vatandaşlar yasağa uymuyor. Korona virüsle mücadele eden Iraklı bir doktor yasağa uymayan vatandaşları uyarmak için sosyal medyada görüntü paylaştı. Görüntüde ağlamaya başlayan Iraklı doktor, "Çoğu kişi sokağa çıkma yasağına uymuyor. Lütfen evde kalın, çok kişi bize geliyor, çok sayıda insan kaybettik. 7 gündür buradayız ve gece gündüz çalışıyoruz. Hayatlarımızı sizin için feda ettik. Lütfen evde kalın" şeklinde konuştu. Öte yandan Irak'ta korona virüs salgını nedeniyle 4 kişinin daha hayatını kaybetmesi sonucu ölü sayısı 27'ye yükseldi. Vaka sayısı ise 50 daha artarak 316'ya ulaştı.
tr
1558575938_1558463603
4
Otobüslerde korona virüs denetimi DÜZCE(İHA) – ? İçişleri Bakanlığınca yayımlanan genelgeyle koronavirüs tedbirleri kapsamında, şehir içi ve şehirlerarası çalışan toplu ulaşım araçlarında yolcu sayısının yarıya indirilmesi ve araçlarda yolcuların güvenli mesafede oturmasına yönelik Düzce Belediyesi Zabıta Müdürlüğü ekipleri... DÜZCE(İHA) – ? İçişleri Bakanlığınca yayımlanan genelgeyle koronavirüs tedbirleri kapsamında, şehir içi ve şehirlerarası çalışan toplu ulaşım araçlarında yolcu sayısının yarıya indirilmesi ve araçlarda yolcuların güvenli mesafede oturmasına yönelik Düzce Belediyesi Zabıta Müdürlüğü ekipleri denetim gerçekleştirdi. İçişleri Bakanlığı tarafından yayımlanan genelgeye göre; İlimizdeki tüm şehir içi ve şehirlerarası çalışan toplu taşıma araçları (şehirlerarası yolcu otobüsleri dahil); geçici bir süreliğine araç ruhsatında belirtilen yolcu taşıma kapasitesinin %50'si oranında yolcu kabul edecek; araç içindeki yolcuların oturma şekli yolcuların birbirleriyle temasını engelleyecek şekilde olacaktır. Düzce Belediyesi Zabıta Müdürlüğü ekipleri, şehir içi hizmet veren yolcu otobüslerine yönelik denetim gerçekleştirdi. Şehirdeki farklı noktalarda denetim yapan ekipler, toplu taşıma araçlarını tek tek durdurarak yolcu sayılarını ve yolcuların güvenli mesafede oturup oturmadığını kontrol etti. Ekipler, kurallara uymayan yolcuları ve şoförleri ikaz etti. Denetimlere periyodik aralıklarla devam edileceği belirtildi. "Evde kal " çağrısı dolayısıyla Düzce'de toplu ulaşım araçlarında yoğunluk gözlenmedi. - DÜZCE Kaynak: İHA
Zabıta ekipleri marketleri denetledi Sağlık Bakanlığının almış olduğu kararlar ve İçişleri Bakanlığı tarafından yayımlanan genelgeler çerçevesinde Düzce Belediyesi Zabıta Müdürlüğü ekipleri koronavirüsle mücadele kapsamında vatandaşları korumak ve salgının yayılmasını engellemek amacıyla uygulamada herhangi bir aksaklığa... Sağlık Bakanlığının almış olduğu kararlar ve İçişleri Bakanlığı tarafından yayımlanan genelgeler çerçevesinde Düzce Belediyesi Zabıta Müdürlüğü ekipleri koronavirüsle mücadele kapsamında vatandaşları korumak ve salgının yayılmasını engellemek amacıyla uygulamada herhangi bir aksaklığa meydan verilmemesi için denetimlerini aralıksız sürdürüyor. İçişleri Bakanlığının valiliklere koronavirüs tedbirleri kapsamında marketlere ilişkin ek bir genelge daha göndermesinin ardından Düzce'de zabıta ekipleri marketlere denetimde bulundu. İçişleri Bakanlığı tarafından yayımlanan genelgeye göre; "İlimizdeki tüm marketler 09: 00-21: 00 saatleri arasında hizmet verecektir. Market içindeki en fazla müşteri sayısı müşteriye doğrudan hizmet sunulan toplam alanın (depolar, idari bürolar vb. hariç) onda biri kadar olacaktır (Örneğin marketin müşterilerin hizmetine sunulan alanı 100 metrekare ise aynı anda içeride en fazla 10 müşteri olması gerekecek). İlimizdeki tüm marketler hizmet alanı büyüklüğüne göre içeride bulunabilecek maksimum müşteri sayısını market girişlerine asarak ilan edecektir. İçeride belirlenen sayıda müşteri bulunması için gerekli tedbirleri alacaktır. Market içinde belirlenen sayıda müşteri var ise içerden müşteri çıkmadan başka müşteri içeriye alınmayacaktır. Marketler aynı zamanda içeriye girmek için bekleyen müşterilerin en az bir metre mesafe ile beklemeleri gerektiğini sürekli hatırlatacaklar ve market girişinde görülecek şekilde bu hususu belirten afiş asılacaktır." Düzce Belediyesi Zabıta Müdürlüğü ekipleri genelge kapsamında şehirdeki tüm marketlerde denetim gerçekleştirdi. Marketlerde müşteri sayısını, sosyal mesafe tedbirlerine uyulup uyulmadığı, tedbir afişi asılıp asılmadığını kontrol etti. Ekipler ayrıca hijyen kurallarına ilişkin kontroller de yaptı. - DÜZCE Kaynak: İHA
tr
1559296692_1558563137
1
Ülkemizin aktif fay hatlarının geçiş güzergahında bulunması ve aktif deprem kuşağında yer alması nedeniyle gerek yurt içi gerekse yurtdışında bulunan kara ve denizlerde büyük, orta ve küçük şiddetlerde depremler meydana geliyor. Durum böyle olunca vatandaşlarımız son depremlerden haberdar olmak isteyerek arama motorlarında Deprem mi oldu, nerede, saat kaçta, kaç şiddetinde? şeklinde aramalarla yurtta ve dünyada meydana gelen en son depremleri öğrenmeye çalışıyor. İşte Deprem mi oldu, nerede, saat kaçta, kaç şiddetinde sorularının cevaplarını bulabileceğiniz 26 Mart Kandilli Rasathanesi ve AFAD son depremler listesi… KANDİLLİ RASATHANESİ SON DEPREMLER LİSTESİ İÇİN TIKLAYINIZ... AFAD SON DEPREMLER LİSTESİ İÇİN TIKLAYINIZ...
Ankara Emniyet Müdürlüğü'nün Twitter hesabından yapılan açıklamada, bazı sosyal medya hesaplarından 'Ankara'ya tabut sevk edildiği' ve 'Bir hastanede 104 vatandaşın koronavirüsten vefat ettiği' şeklinde toplumda infial uyandırmaya yönelik gerçek dışı paylaşımlar yapıldığı belirtildi. Açıklamada, şu ifadelere yer verildi: "BU TÜR PAYLAŞIMLARA İTİBAR EDİLMEMELİ" "İlk paylaşımı yaydığı tespit edilen üniversite öğrencisi A.B.S. isimli şahıs, ilimizde yakalanarak gözaltına alınmıştır. İkinci paylaşımın ise sosyal medya üzerinden FETÖ/PDY terör örgütü adına paylaşımlar yapan, İngiltere'den açılmış bir hesap olduğu tespit edilmiş, gerekli işlemler başlatılmıştır. Vatandaşlarımızın bu tür asılsız ve provokatif paylaşımlara itibar etmemelerini önemle rica ederiz."
tr
1558563657_1558240441
1
Çin'in Vuhan şehrinde ortaya çıkan yeni tip Koronavirüs (Covid-19) Antarktika dışında tüm dünyayı sardı. Başta Asya, Avrupa ve Amerika kıtasını vuran Koronavirüs'ün tek vurmadığı kıta olan Antarktika'da sadece 4 bin kişi yaşıyor. Bu kıtada ikamet edenler küresel bir kriz haline gelen Koronavirüs'ü dünyanın bu çok uzak köşesinden takip ediyor. Uzmanların soğuk havada yaşama ihtimali daha fazla dediği Koronavirüs'ün şu anda tek görülmediği yer Antarktika: Neredeyse tamanı buz ve karla kaplı. Amerikan Washington Post gazetesinde yer alan haberde, Antarktika kıtasında araştırma için bulunan İtalyan Alberto Della Rovere ülkesinde yaşanan felaketi dünyanın bir ucunda endişe ile takip ediyor. İTALYAN EKİP AİLELERİ ADINA ENDİŞELİ WhatsApp üzerinden İtalya'daki akrabaları ve arkadaşlarıyla konuşan 35 kişilik İtalyan araştırma ekibinin lideri Alberto Della Rovere, "Şu anda burada daha güvendeyiz. Arkadaşlarımız da bize bunu söylüyor, ancak biz burada hem yakınlarımız hem de ülkemiz için endişeliyiz." dedi. "Şu anda Antarktika dünyanın en güvenli yeri." diyen Rovere, dışarıyla irtibatları olmadığı için Koronavirüs bulaşma ihtimalinin bulunmadığını belirtiyor. Rovere, Koronavirüs bulunmamasına rağmen Antarktika'ya sınırlı sayıda giriş ve çıkış yapanların düzenli doktor kontrolünden geçtiğini ifade ediyor. Antarktika'da birçok ülkenin araştırma ekipleri bulunuyor. ABD'nin araştırma ekibinden yer alan Amundsen-Scott da gönderdiği bir fotoğrafın altına, "Bizim için endişelenmeyin." notunu düştü. Antarktika'da bulunanlar şu anda Koronavirüs olmadan hayatlarını idame ettiriyor, ancak bu onlar için tehlike yok anlamına gelmiyor. ANTARKTİKA'DA 28 ÜLKENİN ARAŞTIRMA İSTASYONU VAR Virüs Antarktika'ya ulaşırsa karantina merkezleri kurulamadığı ve yeterli tıbbi malzeme olmadığı için bu kıtadakiler daha büyük risk altında olacak. Şu anda Antarktika kıtasında 28 ülkenin araştırma istasyonları bulunuyor. En büyük istasyon ise ABD'ye ait bulunuyor. Antarktika'nın Ross Ice Shelf bölgesinde bulunan McMurdo İstasyonu'nda bin kişi yaşıyor. EN FAZLA ZİYARETÇİ EKİM-ŞUBAT DÖNEMİNDE Buraya gelenler bir ya da iki dönem kalıyor ve araştırmalara katkıda bulunuyor. Antarktika'da nüfusun en yoğun olduğu dönem ise ekim-şubat ayları arası. Bu dönem Antarktika için yaz anlamına geliyor. Yaz aylarında tatil maksadıyla gelen insanları sayısı da artıyor. --- --- ---
Çeyrek altın kaç lira oldu? Dün, yeni tip corona virüs (Kovid-19) salgınının ekonomik etkilerini azaltmak için ABD Merkez Bankası'nın (Fed) sınırsız varlık alım programına gitmesinin ardından altın fiyatlarında yukarı yönlü hareket gözlemlendi.Gram altın dün en yüksek 342 lira seviyesini gördükten sonra günü 335 liradan tamamlamıştı. Bugün ise saat 16.50 itibarıyla 335 liradan alıcı buluyor. Çeyrek altın 521 lira, Cumhuriyet altını da 2.142 lira seviyelerinde.Altının ons fiyatı ise 1.608 dolarda dengelendi.Öte yandan ABD'de 2 trilyon dolarlık teşvik paketinin senatoda ikinci kez reddedilmesiyle dün ABD borsaları satıcılı seyretmesine karşın, Asya ve Avrupa borsalarında yüzde 7'lere varan güçlü yükselişlerin gözlemlendiği belirtildi.Bugün yurt içinde reel kesim güven endeksi ve imalat sanayi kapasite kullanım oranı yurt dışında ise ABD'de dayanıklı tüketim malları ve sermaye malları siparişleri, Almanya'da da Ifo endeksleri başta olmak üzere veri gündemi takip edilecek.
tr
1558563681_1558377216
1.5
4 trilyon dolar milli geliri (Gayri safi yurtiçi hasıla) ile dünyanın 4'üncü büyük ekonomisi olan Almanya Koronavirüs salgını yüzünden resesyonun (ekonomik durgunluk) eşiğine geldi. IFO iş ortamı endeksi şubat ayındaki 96 seviyesinden 86,1'e düştü. Bu temmuz 2009'dan beri en düşük seviye olarak kayda geçti. IFO Enstitüsü'nden yapılan açıklamada Alman ekonomisinin şokta olduğu belirtildi. Almanya'da beklentiler endeksi 93,1'den 79,7'ye gerilerken, cari şartlar endeksi 99'dan 93'e düştü. Son veriler Avrupa'nın en büyük ekonomisinin resesyona ilerlediğini gösterdi. ÇİN YAVAŞLADI, DÜNYA DURDU
Maskelerin sipariş edildiği Kenya’da kaybolduğu tahmin ediliyor.Koronavirüs vakaları dünya genelinde artış gösterirken koruyucu donanım konusunda da sıkıntılar yaşanıyor. Almanya Savunma Baknalığı sözcüsü, Kenya'dan sipariş verilen altı milyon solunum maskesinin kaybolduğunu doğruladı. Haber portalı Spiegel'in, Bakanlığın bir iç yazışmasına dayandırdığı haberinde geçen Cuma günü teslim edilmesi gereken maskelerin Kenya'da havaalanında kaybolduğuna dikkat çekti. Sözcü, Savunma Bakanlığı’nın olayın nasıl meydane geldiğini aydınlatmaya çalıştığını ve maskelerle ilgili bir ödeme yapılmadığı için herhangi bir zararın meydana gelmediğini belirtti. Kenya’nın olayla ilgili sorumluluğunun ise henüz netleşmediği belirtildi, ancak sözleşmenin geçersiz olduğu vurgulandı. Almanya'da maske acil ihtiyaç Almanya'da doktor ve sağlık çalışanlarının koronavirüs salgını nedeniyle acil olarak maskeye ihtiyacı bulunuyor. Alman Ordusu da hükümetin kriz yönetimi tarafından Sağlık Bakanlığı için gerekli koruyucu ekipmanı satın almak için lojistik destek vermekle görevlendirilmişti. Maskelerin kaybolmasının yaratacağı etkinin henüz belirsiz olduğu belirtildi. Spiegel’e göre ise altı milyon maske beklenen ilk büyük teslimatlardandı. Haber portalı, yetkililerin ilk büyük teslimatta böyle bir sıkıntı yaşanmasını "can sıkıcının ötesinde" bulduklarını aktardı. AFP / SSB, HS © Deutsche Welle Türkçe
tr
1558585456_1559014803
1
Tüm sağlık personelinin corona virüs salgınına karşı verdiği mücadele sürerken, İlkadım ilçesindeki Gazi Devlet Hastanesi'nin acil servisinde görevli kadın doktor Z.K., dün şiddet mağduru oldu. İddiya göre, eli kapıya sıkışan Deniz A., yanına kuzeni Gamze Kanık'ı da alıp, hastaneye geldi. Hasta kabulde görevli sekreter, 2 kıza corona virüs tedbirleri nedeniyle 'Burada sadece hasta kalsın' uyarısında bulundu. 'SEN NE BİÇİM DOKTORSUN?' Dışarı çıkmayı kabul etmeyen kuzenler ise pratisyen hekim Z.K.'nin yanına gitti. Doktorun eline dokunduğu Deniz A., "Canımı acıttın, sen ne biçim doktorsun?" diyerek, bağırmaya başladı. İkili doktoru muayene masası ve duvar arasına sıkıştırdı. Kanık doktorun kafasına vurmaya başladı. Yaşanan arbede sonrası doktor Z.K., beyaz kod vererek, polis çağırdı. Hastaneye gelen İlyasköy Polis Merkezi ekipleri, Gamze Kanık ve Deniz A.'yı gözaltına aldı. İşlemlerinin ardından adliyeye sevk edilen kuzenlerden Gamze Kanık tutuklandı, Deniz A. ise adli kontrol şartıyla serbest bırakıldı. 'DOKTORDAN ŞİKAYETÇİYİM' 'Kasten yaralama ve hakeret' suçundan tutuklanan Kanık'ın polise verdiği ifadesinde, 'Kuzenim Deniz ile acile gittik. Kuzenimin parmağı sıkışmıştı. İstediği röntgeni göstermek için doktorun yanına gittik. Doktor kontrol etmek için parmağına bastırdı. Kuzenimin canı acıdı ve doktora, 'Ne yapıyorsun sen, canım acıdı, yavaş bastır' dedi. Doktor da 'Eşkıya mısınız nesiniz?' diyerek, elini yukarı kaldırdı. Tokat atacak sandım. Doktor benim saçıma daldı, ben de karşılık vermek için ona daldım. Doktordan şikayetçiyim" dediği öğrenildi. 'KAFAMA VURMAYA BAŞLADILAR' Pratisyen hekim Z.K. ise ifadesinde, şunları söyledi: "Acil serviste travma bölümünde çalışıyordum. İsmini şu an öğrendiğim kişiler travma bölümüne 2 erkek 2 kadın olarak geldiler. Ben de virüs salgını sebebiyle kendilerini uyararak, 'Burada sadece hasta kalsın. Diğerleri dışarı çıksın' dedim. Bunun üzerine Gamze Kanık ve Deniz A., 'Dışarıdayız ya görmüyor musun?' diyerek serzenişte bulundu. Bu sırada Deniz A.'nın parmağını muayene ederken elime alır almaz, 'Canımı yakıyorsun. Ne biçim doktorsun, sen doktor musun?' diye bağırıp üzerime yürüdü. Gamze Kanık'la birlikte üzerime yürüyerek beni muayene masası ile duvar arasına sıkıştırdılar. Boğazımı sıkarak kafama vurmaya başladılar. Arbede sırasında güvenlik görevlileri ve personel gelerek beni kurtardı. Başıma aldığım darbelerden dolayı başım ağrıdı, görevime devam edemedim."
Reçete yazılarak 5 gün rapor verilen hasta, korona şüphelisi olarak yakalandı Reçete yazılarak 5 gün rapor verilen hasta, korona şüphelisi olarak yakalandı Yüksek ateş şikayeti ile geldi taburcu edildi daha sonra korona virüs şüphelisi olarak alındı Önce taburcu edildi ardından korona virüs şüphelisi diye alındı Denizli'de hastanede reçete yazılarak, 5 günlük iş... Reçete yazılarak 5 gün rapor verilen hasta, korona şüphelisi olarak yakalandı Yüksek ateş şikayeti ile geldi taburcu edildi daha sonra korona virüs şüphelisi olarak alındı Önce taburcu edildi ardından korona virüs şüphelisi diye alındı DENİZLİ - Denizli'de hastanede reçete yazılarak, 5 günlük iş göremezlik raporu verilerek evine gönderilen şahıs hastaneden çıktıktan kısa bir süre sonra korona virüs şüphelisi olarak peşine düşen polis ve özel sağlık ekipleri tarafından yakalandı. Edinilen bilgiye göre, akşam saatlerinde yüksek ateş şikayeti ile Denizli Devlet Hastanesi'ne gelen M.E., isimli şahıs korona virüs şüphelisi olarak muayene edildi. Doktor muayenesinin ardından reçete yazılan ve 5 günlük iş göremezlik raporu yazılan şahıs hastaneden taburcu edildi. Evine gitmek üzere yola koyulan M.E.'yi polis ekipleri haber merkezine yapılan ihbar sonrası Örnek Caddesi üzerinde korona virüs şüphelisi olduğu gerekçesiyle durdurdu. Özel tertibatlı sağlık ve polis ekipleri olay yerine gelerek şahısı ambulansla ve ve Denizli Devlet Hastanesi'ne götürdü. M.E.'nin hastanedeki işlemleri devam ediyor. Kaynak: İHA
tr
1559300771_1558744812
2
Milli Eğitim Bakanı Ziya Selçuk, Sağlık Bakanı Fahrettin Koca ile corona virüsü ile ilgili görüşmelerinin ardından yaptığı son dakika açıklamalarında Liselere Geçiş Sınavı ile Üniversite sınavı (YKS)'ye ilişkin değerlendirmelerde bulunuldu. Milli Eğitim Bakanı Ziya Selçuk tarafından yapılan açıklama sonrası vatandaşlar arama motorlarında merakla LGS ertelenecek mi ve üniversite sınavı YKS ne zaman yapılacak? Şeklinde sorularla araştırmalarına yoğun şekilde devam ediyor. Peki, LGS ertelenecek mi? Üniversite sınavı YKS ne zaman yapılacak? İşte Bakan Selçuk'un son dakika açıklamalarından detaylar…
Türkiye’deki corona salgını nedeniyle Milli Eğitim Bakanı Ziya Selçuk ve Sağlık Bakanı Fahrettin Koca bugün yeniden bir araya geldi. Alınan ve alınacak tedbirler üzerine konuşan bakanlar ortak açıklama yaptı. Bakan Koca şunları söyledi: * 185 ülkede 8 milyara yakın insan endişe içinde. Hastalığa karşı elimizde güçlü bir koz var yakalanmamak. Bu hastalığa karşı irademiz var. * Mücadeleyi organize eden güçtür devlet, uygulama size bağlıdır. Hiçbir hekim, virüsün size bulaşmasını önleyemez, bunu siz önleyebilirsiniz. Gerekli durumlarda maske takarak önleyebilirsiniz, temastan kaçarak önleyebilirsiniz. * Orta yaşlardaki vaka sayısı az değil. Farkında olmadığınız bir hastalığınız varsa virüs onu ortaya çıkaracak. Dikkatli olmalısınız. * Misafir gelirse sarılmak yok. El öpmek yok. Uygulamayı tatil olarak görmeyin. Çocuklarınızın eğitimi devam ediyor. Verilen ara uzatılacak. * Eğitime verilen ara uzatıldı. Birazdan bakan bey de değinecek. * Unutmayın, aldığımız tedbirler kadar güçlüyüz. Bu arada kamuoyunun daha net bir bilgiyi alması için bir şey söylemek istiyorum. * Vaka sayılarını bildirmeye uğraşıyoruz. Bundan sonraki dönemde, hem toplam hasta sayısını, test sayısını, kaybettiğimiz vaka sayısını, yoğun bakımda olan hasta sayısını, entübe olan hasta sayısını ve iyileşen hasta sayısı olmak üzere, dijital ortamda her gün güncellenerek bunu kamuoyu ile paylaşmış olacağız. * Yoğun bakındaki 60 yaş üstü iki hasta taburcu edildi. * Hastanelerle ilgili özellikle şüpheli olan vakalarla ilgili, o hastaları ayırıyoruz. Pandemi ile ilgili hastaların yoğun bakımları ve servisleri ayrı. Bunlara bakan sağlık ekipleri de ayrı. * Yoğun bakımda 136 hasta bulunuyor. İlaçlarla birlikte bu hastaların tedavisine başlandı. * 3750 kutu daha sipariş verildi. Bu arada faydasının olup olmadığını görmek istiyoruz. * 83 milyonun test yaptırması gerekmiyor. * Testi yaptırdığınızda negatif çıkabilir ve siz kendinizi daha özgür hissedebilirsiniz. Ama 3-5 gün sonra pozitif çıkabilir ve bir başkasına bulaştırabilirsiniz. * Herkes bu virüsü taşıyor olduğunu ve bunu birilerine bulaştıracak gibi davranıyor olmalı. 3-5 gün sonra test tekrar pozitif çıkabilir. Bu nedenle biz 14 gün sürecini vurguluyoruz. * Başta Çin, İran, İtalya ve Avrupa öyküsü olanlara test uygulandı. Devamında ateş, öksürük yakınması olan neredeyse herkes, solunum sıkıntısı olan herkese uygulandı. * Dolayısıyla dün İstanbul’da bir hastanemizde kuyruklar oluştu. Bu doğru bir yaklaşım tarzı değil. Testi hekim uygun gördüğünde yaptırılabilir. Kiminle temas ettiyse o kişileri taramak istiyoruz, ancak bu şekilde yayılımını önleyebiliriz. Eğer bir semptomu varsa test yapılır. * Hiçbir test ücret karşılığı yapılsın istemiyoruz. İzin verdiğimiz merkezlerde üniversiteler dahil olmak üzere kiti bizden olmak üzere asla vatandaşımızdan ücret almamak üzere bir gayret ve çaba içindeyiz. * Ayrıca, maalesef bu dönemde bir takım algıları oluşturmak isteyenler az da olsa, olduğunu görüyoruz. * Bayılan, anında kaybedilen, düşen 4-5 vaka dün servis edildi sosyal medyada. Biz bu hastalığı şöyle biliyoruz, öncelikle mevsimsel griple başlayan, sonrasında solunum sıkıntısıyla bu hastalık ilerler. * Bu hastalık anında düşmenizle, anında kaybedilme ile anında bir ölümle sonuçlanan bir seyirle gitmiyor. Bu tip şeylere asla inanmayın. Ve bu anlamda bu algıyı oluşturmak isteyenlerle ilgili, ilgili birimler yasal çerçevede harekete geçtiler. * Corona virüsü dağılımı genel. Genç, orta yaşlı ya da yaşlı insanlarda görünüyor. Orta yaşlı, yaşlı ve kronik hastalarda daha ağır seyrediyor. * Ben Çin’den özellikle, bilim insanlarıyla bilim kurulunun tecrübelerini paylaşmalarını istedik. Başka bir talebimiz olmadı ancak Çin bize her açıdan destek olmak istediğini belirtti. * Ülkemiz maske üretimi konusunda yeterli donanıma sahip. * Bu süreçte yurt dışına ihracı daha ön planda tutan, içeride de fiyatları yükselten, daha önce 14 kuruşa aldığımız maskeleri 3-4 liraya alamadığımız dönemleri gördük. * Bu anlamda bir takım operasyonlar yapıldı, depolardaki mallara el konuldu. Üretimin sadece bakanlığa yapılması üzerine çok sıkı tedbirler aldık. Farklı bir yaklaşım olursa, devamı gelecektir. * Hem okullarda hem bir takım iş adamlarımız dahil olmak üzere üretimler yapılıyor. Hem kamu hastaneleri hem de üniversite hastaneleri dahil olmak üzere, maske, tulumlar verilmek üzere. Bugün özel sektör, bu noktada çok zorlandıklarını söylediler. * Biz hangi fiyattan alıyor isek, o rakamla özel sektöre vermeyi de başlatmış olduk. Önümüzdeki günlerde, istismar edenlere asla fırsat vermeyeceğimizi, özellikle hekim ve sağlık çalışanlarımızı malzemesiz bırakmayacağımıza emin olun. * Ben her türlü imkanı zorlayacağımı biliyorum. Ama şunu da vurgulamak istiyorum, N95’i herkes kullanmamalı. * Aslında N95, siz hastaysanız, temas ettiğiniz hastayı koruyan bir maske de değil. * Önümüzdeki günlerde bu anlamda daha yoğun malzemenin olacağını ve eksiklik oluşturmayacağımızı ısrarla belirtmek istiyorum. Özel sektörün de dernekler üzeriden taleplerini alıp, onlara da vermeyi düşünüyoruz. * O yüzden şu dönemde farklı bir yaklaşım içine girmeyin. Sağlık çalışanlarımızı ve vatandaşlarımızı malzemesiz bırakmak istemiyoruz. Bununla ilgili her türlü kavgaya hazırız. * Çapa, Cerrahpaşa ve Ege Üniversiteleri hastanelerinin her birine maske, tulum olmak üzere birer kamyon malzeme gönderildi. TATİL 30 NİSAN’A KADAR UZATILDI Bakan Ziya Selçuk ise şu ifadeleri kullandı: * Sayın Cumhurbaşkanımız ile görüştük. * Uzaktan eğitme başlandı. Bu hafta test haftasıydı. Önümüzdeki hafta eğitime devam edeceğiz. Telafinin ne zaman nasıl olacağı bilim kurulunun kararlarıyla doğrudan ilgili. * Eğitime verilen ara 30 Nisan’a kadar uzatıldı. * Ücretli öğretmenlerle ilgili mevcut mevzuat, derse giren öğretmenlerimizin ücretini alması konusunda. * Bizim telafi eğitimi olarak hazırlıklarını sürdürdüğümüz bütün eğitim çalışmalarında her türlü senaryoya açığız. * Bu süre içinde de derslere ücretli öğretmenlerimizin girmesi söz konusu olacak. Bu konuyla ilgili gerekli çalışmalar devam ediyor. * Bu sınavlar konusu başından beri gündemimizde. DGS’nin nasıl yapılacağına ilişkin 3 senaryomuz var. * Genel olarak sınavların ertelenmesi ya da ertelenmemesi bilimsel metodolojinin doğrultusunda belli olacak. * Bunun kararını YÖK ve ÖSYM verir. Bu anlamda, bu iki kurumla da istişaremiz devam ediyor. Öğrencilerimizin sınav stresini en asgari düzeye indirecek tedbirleri alıyoruz. * Uzaktan eğitimdeki konularla sınav olacaklarını açıklayarak bu stresi asgari düzeye indirmeye çalışıyoruz. * Özel kurslar da kapalı olacak. Biz eğitimi telafi ederiz, biz bunu telafi ederiz. Ama hastalığı telafi edemeyiz, konu bütün çocuklarımızın sağlığı. * Meslek liselerimiz birçok kalemde maske gibi malzemelerin üretimini yapıyor. Çocuklarımıza verdiğimiz mesajlara biraz daha dikkat edersek, biz bu süreci atlatırız.
tr
1558579038_1558635921
1
Eskişehir'de hırsızlık iddiasıyla 4 kişi yakalandı Eskişehir'in Çifteler ilçesinde hırsızlık yaptığı iddia edilen 4 kişi gözaltına alındı. Eskişehir'in Çifteler ilçesinde hırsızlık yaptığı iddia edilen 4 kişi gözaltına alındı. Belpınar Mahallesi'nde bir evde yaşayan B.K'ye ait evin bahçesinde bulunan ahırdan 60 küçükbaş hayvanın çalınması üzerine çalışma başlatan Jandarma Suç Araştırma Timi ve Asayiş Şubesi ekipleri, M.D, H.D, M.T. ile Ö.T'yi gözaltına aldı. Jandarma, yaptığı çalışmada şüphelilerin çalınan hayvanların Konya'nın Kadınhanı ilçesi Kolukısa Mahallesinde bulunan ağıllarına götürdükleri tespit etti. Güvenlik güçleri, bulunan hayvanları sahibine teslim etti. Kaynak: AA
25 Mart 2020 Benzinin litre fiyatına bu gece yarısından geçerli olmak üzere 7 kuruş zam yapıldı. Enerji Petrol Gaz İkmal İstasyonları İşveren Sendikasından (EPGİS) aldığı bilgiye göre, Ankara'da ortalama 5,10 liradan satılan benzinin litre fiyatı 5,17 lira olacak. Benzinin litresi İstanbul'da 5,01 liradan 5,08 liraya, İzmir'de 5,10 liradan 5,17 liraya yükselecek. Akaryakıt Fi̇yatlarının Hesaplanması Akaryakıt fiyatları, Türkiye'nin de dahil olduğu Akdeniz piyasasındaki işlenmiş ürün fiyatlarının ortalaması ile dolar kurundaki değişiklikler baz alınarak rafineriler tarafından hesaplanıyor. Bu hesaplanma sonucunda dağıtım firmalarınca uygulanan fiyatlar, rekabet ve serbesti nedeniyle şirketler ve kentlere göre küçük değişiklikler gösterebiliyor.n idari izinli sayılacağını duyurdu. Kaynak: AA
tr
1606251145_1542947266
3
Kültür ve Turizm Bakanı Ersoy "Çeşme Projesi Değerlendirme Toplantısı"na katılacak Kültür ve Turizm Bakanı Mehmet Nuri Ersoy, yarın Ege Turizm Planı kapsamındaki "Çeşme Projesi Değerlendirme Toplantısı"na katılacak. Kültür ve Turizm Bakanı Mehmet Nuri Ersoy, yarın Ege Turizm Planı kapsamındaki "Çeşme Projesi Değerlendirme Toplantısı"na katılacak. Bakanlıktan yapılan yazılı açıklamaya göre, Bakan Ersoy başkanlığında Bakanlık bünyesinde oluşturulan Çeşme Projesi Çalışma Grubu ile Ege Turizm Planı kapsamındaki "Çeşme Projesi Değerlendirme Toplantısı" yapılacak. Kültür ve Turizm Bakanlığının koordinasyonundaki Çeşme Projesi Çalışma Grubunda, İzmir Valiliği, İzmir Büyükşehir Belediyesi, Çeşme Belediyesi, İzmir Ticaret Odası, TMMOB İzmir, Mimarlar Odası, Peyzaj Mimarlar Odası, Şehir Plancıları Odası, İnşaat Mühendisleri Odası, Çevre Mühendisleri Odası, İzmir Yüksek Teknoloji Üniversitesi, İzmir Ekonomi Üniversitesi, Çeşme Turistik Otelciler Birliği, Alaçatı Turizmciler Derneği, İzmir İl Kültür ve Turizm Müdürlüğü ile Ege Turistik İşletmeler ve Konaklamalar Birliğinden yetkililer bulunuyor. İzmir Çeşme Alaçatı'daki The Stay Warehouse Otel'de yarın basına kapalı gerçekleştirilecek toplantının ardından basın açıklaması yapılacak. Kaynak: AA
Kültür ve Turizm Bakanı Mehmet Nuri Ersoy, İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Tunç Soyer ile Ege Turizm Merkezi-Çeşme Projesini görüştü. Bakan Ersoy, İzmir Ticaret Odasındaki görüşmenin ardından gazetecilere yaptığı açıklamada, Soyer ile projeyi detaylı şekilde değerlendirdiklerini aktardı. Büyükşehir Belediyesinin turizm alanında yapmış olduğu çalışmaların projeye uygulanabilecek olan kısımlarını proje içerisine dahil edeceklerini aktaran Ersoy, "İzmir'in buraya, bu projenin İzmir'e katacağı ortak projeleri beraber değerlendireceğiz. Çok faydalı bir çalışma olduğunu düşünüyorum." dedi. Ersoy, projenin siyaset üstü olduğunu, Ege, İzmir ve Çeşme için çok faydalı olacağına inandıklarını ve herkesin görüşüne saygılı olduklarını vurguladı. Tunç Soyer de güzel bir buluşma olduğunu belirterek, tüm projeyi dinlediklerini söyledi Projenin İzmir ve Ege için son derece yararlı bir çalışma olacağına inandığını ifade eden Soyer, "Birlikte çalışma iradesi bizim için her şeyden önemli." diye konuştu. Soyer, kent merkeziyle ilgili hazırladıkları projeyi de bakanlığa sunacaklarını sözlerine ekledi. AA / Politika
tr
1548742691_1484576672
1
Tepebaşı Belediyesi Park Bahçeler Müdürlüğü personeli için düzenlenen eğitim çalışmasında, bitki yetiştiriciliğinde sürdürülebilirlik ele alındı. Tepebaşı Belediyesi, personelinin bilinçlendirilmesi adına yürüttüğü eğitim çalışmalarını kesintisiz sürdürüyor. Bu kapsamda Park Bahçeler Müdürlüğü personeline yönelik bitki yetiştiriciliğinde sürdürülebilirlik konusu ele alındı. Tepebaşı Belediyesinin Zincirlikuyu Mahallesi'nde bulunan şantiyesinde düzenlenen eğitimde, bitkilerin dayanıklılığı açısından personelin bilinçlendirilmesi hedeflenirken, besleme, bitki sağlığının korunması, bitkilerin bakımında dikkat edilmesi gereken hususlarda kritik bilgiler çalışanlara aktarıldı. Personelin yoğun katılımı ile düzenlenen eğitimde Ziraat Mühendisi Ünal Çolakel, personelin sorularını da yanıtladı. Tepebaşı Belediyesi yetkilileri, çalışanlarının mesleki bilgilerini güncel tutmak amacı ile gerçekleştirilen eğitim faaliyetlerinin devam edeceğini bildirdi. - ESKİŞEHİR İhlas Haber Ajansı / Güncel
02.01.2020 14:36 | Son Güncelleme: 02.01.2020 14:41 Tepebaşı Belediyesi vatandaşların daha temiz ve güvenilir bir çevrede yaşamlarını sürdürmeleri için gerekli önlemleri alırken bu doğrultuda gerçekleştirdiği çalışmalara devam ediyor. Çevre Koruma ve Kontrol Müdürlüğü tarafından sürdürülen geri kazanım uygulamaları ile bilinçli tüketim alışkanlığı kazandırılırken, atık oluşumu da engelleniyor. Bu kapsamda toplanan ambalaj atıkları, bitkisel atık yağlar, atık piller ve tekstil atıklarının miktarları, Tepebaşı halkının geri kazanım uygulamaları ve bilinçli tüketim alışkanlığı konusunda ne kadar duyarlı ve bilinçli olduğunun da göstergesi durumunda. 9 bin ton ambalaj atığı, 173 ton bitkisel atık yağ 2019 yılı verilere göre, Tepebaşı Belediyesi tarafından geri kazanımı sağlanan ambalaj atık miktarı 9 bin tona ulaştı. Muhtarlıklarda, Belde Evleri'nde, okullarda, camilerde ve çeşitli kurum, kuruluşlarda bulunan bitkisel atık yağ toplama noktalarında 2019 yılı boyunca 173 ton bitkisel atık yağ toplandı. Toplanan bitkisel atık yağlar lisanslı geri kazanım firmasına gönderilerek biodizel üretimine katkı sağlandı. Böylece doğaya atılmayan her damla bitkisel atık yağ için topraklarımız ve su kaynaklarımız kirletilmemiş oldu. Öte yandan atık elektrikli ve elektronik eşyalar da 2019 yılı itibari ile 100'e yakın noktada toplandı. Toplanan 9 ton atık elektrikli ve elektronik eşya da geri kazanıma katkı sağladı. 5 ton atık pil, 300 ton tekstil atığı Tepebaşı bölgesinde 2019 yılında toplanan 5 ton atık pil ise tarım amaçlı kullanılabilecek binlerce hektar toprağı ağır metal kirliliğinden korudu. 2017 yılında başlayan tekstil atıklarının toplanması çalışmaları da vatandaşlardan büyük destek gördü. 2019 yılı içerisinde 300 ton tekstil atığı toplandı. Tekstil atıklarının geri dönüşümü ile doğa korunurken ekonomiye de katkı sağlandı. Ayrıca tekstil atıklarından elde edilen kullanılmamış kıyafetler de Tepebaşı Belediyesi tarafından ihtiyaç sahiplerine yardım olarak ulaştırılıyor. Toplam 83 bin ton ambalaj atığı Tepebaşı Belediyesi Çevre Koruma ve Kontrol Müdürlüğü yetkilileri, 2009 yılından bu yana toplanan ambalaj atığı miktarının 83 bin tona ulaştığını bildirdi. Toplanan 83 bin ton ambalaj atığı ile 275 milyon kwh elektrik, 91 milyon litre petrol ve 28 bin ton da hammadde tasarrufu sağlandı. Ayrıca 900 bin adet yetişkin ağaç da kurtarılırken, 1 milyon 900 bin ton da karbondioksit oluşumu engellenmiş oldu. - ESKİŞEHİR Kaynak: İHA
tr
1572459573_1639310206
2
Petrol yükseldi, altın yatay Petrol İhraç Eden Ülkeler Örgütü (OPEC) ve diğer petrol üreticilerinin oluşturduğu OPEC+ Grubu'nun toplantısı beklenirken, ABD'de stratejik petrol alımlarına ilişkin teklifin de etkisiyle petrol fiyatları yükseldi. Petrol İhraç Eden Ülkeler Örgütü (OPEC) ve diğer petrol üreticilerinin oluşturduğu OPEC+ Grubu'nun toplantısı beklenirken, ABD'de stratejik petrol alımlarına ilişkin teklifin de etkisiyle petrol fiyatları yükseldi. ABD'de, iki partiden Senato ve Kongre üyeleri, 3.0 milyar dolarlık petrol alım kaynağının oluşturulmasına dönük teklifi verdi. Teklif ile, artan petrol stoklarını eritmek için, ülkenin Stratejik Petrol Rezervleri'ne eklenmek üzere, ABD'li üreticilerden toplam 3.0 milyar dolarlık hampetrol alınması öngörülüyor. Brent ham petrolünün varil fiyatı yüzde 0.15 artışla 32.47 dolara, ABD Batı Teksas hafif ham petrolünün varil fiyatı da yüzde 2.54 artışla 29.90 dolara yükseldi.Güçlenen doların etkisiyle altın fiyatları yatay hareket ediyor. Euro dolar karşısında yüzde 0.14 düşüşle 1.08712 dolara kadar düştü; euro bu düzey ile dolar karşısında geçen yılın aynı gününe göre de yüzde 3.06 aşağıda kalıyor.Küresel emtia piyasalarında;gümüş, yüzde 0.41 düşüşle 14.97 dolardan,altın, yüzde 0.05 düşüşle 1,647.81 dolardan,bakır, yüzde 2.44 artışla 5,024.00 dolardan,platin, yüzde 0.47 düşüşle 736.13 dolardan,paladyum yüzde 1.16 artışla 2,206.96 dolardan işlem görüyor.İç piyasada ise gram altın 358 liradan, çeyrek altın 521 liradan, Cumhuriyet altını da 2,142 liradan satılıyor.Petrol İhraç Eden Ülkeler Örgütü (OPEC) ve diğer petrol üreticilerinin oluşturduğu OPEC+ Grubu Bakanlar İzleme Komitesi, petrol üretiminde kısıntı miktarlarını içeren planı hazırladı.Rusya basınında, adı açıklanmayan kaynaklara dayandırılan haberlere göre, taslak planda, her ülke için hazırlanan üretim kotaları yer alıyor.Buna göre, OPEC Genel Sekreteri Muhammed Barkindo, yarın yapılması planlanan toplantı öncesinde, her ülke ile kendilerine ayrılan üretim kotalarını ayrı ayrı görüşüp, önerilen üretim kotasını kabul etmeye hazır olup olmadıklarına ilişkin yaklaşımlarını öğrenecek.OPEC+ Grubu, Perşembe günü düzenlenmesi beklenen ortak toplantıda ele almak üzere, üç aylık bir üretim kısıntısı üzerinde duruyor. Üzerinde anlaşma sağlanırsa, üretim kısıntısı için üç aylık dönem Mayıs ayı başında başlayacak ve Temmuz ayının sonunda tamamlanacak. Kaynak: DHA
Dün 41,64 dolara kadar çıkan Brent petrolün varil fiyatı, günü 41,51 dolar seviyesinde tamamladı. Brent petrolün varili, bugün saat 09.19 itibarıyla kapanışa göre yüzde 1,13 artışla 41,98 dolardan işlem gördü. Aynı dakikalarda Batı Teksas türü (WTI) ham petrolün varili 39,33 dolardan alıcı buldu. Petrol İhraç Eden Ülkeler Örgütü (OPEC) dün Ortak Bakanlar İzleme Komitesi (JMMC) toplantısı düzenledi. JMMC toplantısının ardından, mayıs ve haziran aylarında kotalarının üzerinde petrol üretimi yapan OPEC üyelerinden Irak ve Nijerya'nın temmuz, ağustos ve eylül aylarında üretimlerinden daha fazla kesinti yapmayı kabul ettikleri bildirildi. Söz konusu OPEC üyelerinin ek petrol kesintisi yapacak olmasının küresel piyasadaki arz fazlasını düşürmekteki etkisine dikkati çeken uzmanlar, bunun fiyatları yukarı yönlü desteklediğini belirtiyor. Brent petrolde teknik olarak 42,03 ile 42,11 dolar aralığının direnç, 41,83 ile 41,69 dolar aralığının ise destek bölgesi olarak izlenebileceği ifade ediliyor.
tr
1628702390_1628786465
4
Yukarı Çık Türkiye'de ilk: Bir hastanın beyin omurilik sıvısında koronavirüs tespit edildi Nöbet geçirdiği için hastaneye kaldırılan epilepsi hastasına yapılan tetkikler sonucunda beyin omurilik sıvısında koronavirüse rastlandı. Türkiye'de ilk kez böyle bir durumla karşılaştıklarını ifade eden Doç. Dr. Melda Türkoğlu, "Vaka olarak dünya literatürüne bildireceğiz" dedi Türkiye'de ilk kez bir hastanın beyin omurilik sıvısında koronavirüs tespit edildi. Ankara'da Gazi Üniversitesi Hastanesi'nde tedaviye olumlu cevap veren Burakhan Sönmez yoğun bakımdan çıktı. Doç. Dr. Melda Türkoğlu, "Bu hasta literatürde de bir iki vakadan biri. O nedenle biz bunu vaka olarak dünya literatürüne bildireceğiz" dedi. Ağız ve Diş Sağlığı Merkezinde hasta kabul bölümünde çalışan epilepsi hastası Burakhan Sönmez, geçen hafta evinde bulunduğu sırada nöbet geçirerek yere düştü. Sönmez, ailesi tarafından Gazi Üniversitesi Hastanesi'ne kaldırıldı. Tedaviye alınan Sönmez'de yüksek ateş tespit edildi. Bunun üzerine Sönmez'e boğazdan alınan sürüntüyle PCR testi uygulandı. Test sonucu negatif çıkmasına rağmen, Sönmez'in nöbet geçirmesi sırasında yere düşmesi nedeniyle beyin tomografisi çekilerek, beyin omurilik sıvısından örnek alındı. Yapılan tetkiklerde beyin omurilik sıvısında koronavirüs tespit edildi. Sönmez, bunun üzerine yoğun bakımda tedavi altına alındı. Tedaviye olumlu cevap veren Sönmez, 3 gün sonra yoğun bakımdan çıkarılarak, servise alındı. 'DÜNYA LİTERATÜRÜNE BİLDİRECEĞİZ' Burakhan Sönmez’in tedavi sürecini yürüten Gazi Üniversitesi İç Hastalıkları Yoğun Bakım Öğretim Üyesi Doç. Dr. Melda Türkoğlu, koronavirüsün üst ve alt solunum yolu enfeksiyonuna yol açan bir virüs gibi görünmesine rağmen tüm vücudu etkileyen multisistemik bir hastalık olduğuna dikkat çekti. Hastanın nörolojik şikâyetleri olduğunu ve nöbet geçirerek hastaneye geldiğini anlatan Doç.Dr. Türkoğlu, "Yaptığımız beyin omurilik sıvısı incelemesinde mikrobiyolojik olarak bunu gösterdik. Türkiye'de böyle başka bir vaka duymadık, bu ilk gibi. Çin'den Türkiye'ye getirilen 'Favipiravir' adlı ilacı solunum semptomlarında çok erken dönemde kullanmaya başladık. Akciğerlerin buna çok iyi cevap verdiğini gördük. Burakhan'da da koronavirüsü saptadığımız anda bu ilaca başladık ve başarı elde ettiğimizi düşünüyorum. Bu hasta literatürde de bir iki vakadan biri. O nedenle biz de bunu vaka olarak dünya literatürüne bildireceğiz. Olumlu giden bir süreci oldu. Bunu da dünyayla paylaşmanın bu konudaki bilgiyi artıracağını düşünüyoruz" diye konuştu. 'TEDAVİYE ERKEN BAŞLAYINCA CEVABI MÜKEMMEL OLDU' DHA'da yer alan habere göre koronavirüsün pek çok organı etkileyebildiğini kaydeden Doç. Dr. Türkoğlu, "Özellikle bu hastalarda 'sitokin fırtınası' dediğimiz vücudun kendi bağışıklık cevabının çok yoğun olması çok daha yoğun bir şekilde karşımıza çıkıyor. Bu 'sitokin fırtınası' dediğimiz şey solunum enfeksiyonu gibi görünen enfeksiyonla karaciğeri, kalbi, böbrekleri, kasları bütün vücudu etkileyen bir hastalığa dönüşüyor. Literatürde değişik vakalarda çok farklı sistemlerin tutulduğunu görüyoruz. Bu durumu hastanemize gelen Burakhan Sönmez'de yaşadık. Bu genç hastamızın beyin omurilik sıvısında koronavirüs tespit ettik. Bu hastayı 3 gün yoğun bakımda izledikten sonra servis bölümüne devrediyoruz. Bundan da çok mutluluk duyuyoruz. Hastayı ilk yatırdığımızda 'nasıl bir süreç içerisinde ilerlerler' diye biraz korktuk, çekindik. Ama tedaviye de erken başlayınca hastanın cevabı mükemmel oldu" ifadelerini kullandı. 'KORONAVİRÜS BELİRTİLERİ YOKTU' Kardeşinin durumunun şu anda gayet iyi olduğunu dile getiren Çağrı Sönmez ise, "Kardeşimde koronavirüs belirtileri yoktu. Ancak biraz ateşi vardı. Öksürük veya solunum yoluyla ilgili bir sıkıntısı yoktu. Ateşini düşüremedikleri için doktorlarımız bu virüsten şüphelendi. Kendisi epilepsi hastası olduğu için omurilik sıvısına bakıldı. Biz kullandığı ilaçlardan zannediyorduk; ama sonra tekrar test yaptılar. Ciğerlerinde bir şey çıkmayınca omurilik sıvısına baktılar. Omurilik sıvısında Covid-19 pozitif çıktı. Şu an durumu gayet iyi" diye konuştu. Az önce okuduğunuz haber, bağımsız bir medya organı tarafından size sunuldu. Bağımsız gazetecilik; sermayeye karşı halkı, sömürüye karşı emeği, eşitsizliğe karşı adaleti, savaşlara karşı barışı, piyasacılığa karşı temel hakları, talana karşı doğayı, erkek şiddetine karşı kadınları, istismara karşı çocukları savunmanın olmazsa olmaz koşuludur. Siz de gerçeğin sesini yükseltmek adına sorumluluk almak istiyorsanız, sadece birkaç dakikanızı ayırarak BirGün’e abone olabilir ve ‘#BirGünBenim’ diyebilirsiniz. Şimdiden sonsuz teşekkürler… BirGün bizim; hepimizin.
Tüm dünyayı etkisi altına alan corona virüsü için çalışmalar devam ederken alınan tedbirler sonrası vaka ve ölüm oranlarında ciddi düşüşler kaydedilmişti. Corona virüsü için son dakika bilgileri gelmeye devam ederken, Türkiye'de virüs için bir ilk de yaşandı. İşte detaylar. Son dakika corona virüsü haberleri...
tr
1602526419_1556386292
2
Palandöken Belediye Başkanı Muhammet Sunar tarafından oluşturulan 10 kişilik PALTİM ekibi, ilçede belirlediği kadınların kapısını çalıp, 10 Mayıs Anneler Günü nedeniyle kadınlara bir buket çiçek ve çeşitli hediyeler verdi. Yaklaşık 173 bin nüfusun yaşadığı ilçede herkesi yakından tanıyan PALTİM ekibi, Başkan Muhammet Sunar'ın isteği üzerine bu kez de unutulan annelerin kapısını çaldı. Kapıyı açtıklarında karşılarında elinde çiçek ve hediyelerle PALTİM ekibini gören anneler duygu dolu anlar yaşadı. Palandöken ilçesinin Kazım Yurdalan Mahallesi'nde oturan 3 çocuk annesi Pamuk Gullebi, ekibin uzattığı çiçek ve hediyeleri alarak duygulandı. Hayatında ilk kez anneler gününün kutlandığını, yine ilk kez çiçek ve hediye alındığını belirten Gullebi, "Eşim yıllar önce öldü. Bir kızım İzmit'te evli, oğlumun biri cezaevinde diğeri ise engelli benimle birlikte. Hiçbir gelirim yok. Bizi her zaman olduğu gibi bugünde de hatırlayan başkanımızdan Allah razı olsun" diye konuştu. Eşiyle birlikte Yenişehir semtinde yaşayan Tülay Sucu ise, "18 yıllık evliyim. Çocuğum olmadı. Bugün ilk kez biri benim anneler günümü kutlayıp ve çiçek verdi. Bu mutluluğu bana yaşatan başkanımıza ve PALTİM ekibine teşekkür ediyorum" dedi Gün boyu, anneler gününü hatırlatan ziyaretlerde bulunan PALTİM ekibi, birçok aileye de ramazan paketi dağıttı.
Koronavirüse karşı yürüttüğü etkin mücadeleyle takdir toplayan Palandöken Belediyesi, örnek bir hizmeti daha uygulamaya aldı. Belediye bünyesinde kurulan, kısa adı PALTİM Olan Palandöken Belediyesi Toplum İletişim Merkezi, 60 yaş üzeri vatandaşlarla birlikte, kronik hastalığı olan ve engelli vatandaşların ihtiyaçlarını kapıya teslim edecek. Palandöken ilçesinin dört bir yanında dezenfekte yapan, fırınlar ve kuaförler başta olmak üzere hijyen ve fiyat denetimlerini sıklaştıran Palandöken Belediyesi, bünyesinde oluşturduğu PALTİM ile 60 yaş üzeri vatandaşların, kronik hastalığı olanların ve engellilerin bütün ihtiyaçlarını, kapıya teslim edecek hizmeti devreye aldı. Palandöken Belediye Başkanı Muhammet Sunar, “Siz evde kalın, biz bütün ihtiyaçlarınızı kapınıza getirelim” diyerek hizmetin detaylarını paylaştı. Başkan Sunar, “Bu virüs musibetini kısa sürede atlatmamız için ‘evde kal’ uyarılarını dikkate alıp uygulamalıyız. Özellikle 60 yaş üzeri vatandaşlarımızın, kronik hastalığı bulunan vatandaşlarımızın ve engelli kardeşlerimizin evlerinde kalmaları, mücadelenin en önemli ayağı. Bu önemin bilinciyle, yeni bir hizmeti devreye aldık. ‘Siz evde kalın, biz bütün ihtiyaçlarınızı kapınıza getirelim’ diyerek belediyemiz bünyesinde oluşturduğumuz PALTİM’i 60 yaş üzeri vatandaşlarımızla birlikte, Kronik hastalığı olan ve engelli vatandaşlarımızın hizmetine sunduk. Evden çıkmadan karşılayacakları ihtiyaçlarını kapılarına teslim edeceğiz. İnşallah kurallara uyan, uyarıları dikkate alan vatandaşlarımızla bu virüsü birlikte yeneceğiz” diye konuştu PALANDÖKEN’DE TEDBİRLER ÜST DÜZEYDE Palandöken ilçesinde koronavirüs ile mücadele noktasında yürütülen çalışmaları da paylaşan Başkan Sunar, içerisinde gönüllülerinde olduğu yaklaşık 30 kişilik bir ekiple ilçenin dört bir yanında dezenfeksiyon işlemi uyguladıklarını belirtti. Zabıta ekiplerinin de hijyen ve fiyat denetimleriyle sahada olduğunu bildiren Başkan sunar, “Hükümetimiz örnek bir disiplin ve kararlılıkla Koronavirüsüne karşı mücadele yürütüyor. Palandöken Belediyesi olarak bizlerde aynı disiplin ve kararlılıkla mücadelemizi sürdürüyoruz. 30 kişilik ekibimizle ilçemizin her noktasında dezenfekte yapıyoruz. Yine zabıta ekiplerimizle hijyen ve fiyat denetimlerini aralıksız sürdürüyoruz. Tedbirlerimizi üst düzeyde aldık. Takdir Allah’ın.” Şeklinde konuştu KAMU ÇALIŞANLARINA TEŞEKKÜR Koronavirüs ile mücadelede göstermiş oldukları fedakarlık ve özveriden dolayı tüm kamu çalışanlarına da teşekkür eden Başkan Sunar, “Fedakarca emeklerini ortaya koyan tüm kamu çalışanlarına Palandökenliler adına teşekkür ediyorum” dedi.
tr
1570450136_1641514751
1
80 yaşında korana virüsü yendi 80 yaşında korana virüsü yendi Bursa'da korona virüsü testi pozitif çıkan 80 yaşındaki Nazmiye Gergin'den müjdeli haber geldi. 80 yaşında korana virüsü yendi BURSA - Bursa'da korona virüsü testi pozitif çıkan 80 yaşındaki Nazmiye Gergin'den müjdeli haber geldi. Sağlığına kavuşan yaşlı kadın dün tedavi gördüğü hastaneden alkışlarla taburcu edildi. İznik'in Çiçekli köyünde yaşayan 80 yaşındaki Nazmiye Gergin, nefes almakta güçlük çekmeye başlayınca yakınları tarafından 28 Mart tarihinde İznik Devlet Hastanesine getirildi. Korona virüs belirtileri gösterdiği öğrenilen Gergin, karantina altına alındı. Yaşlı kadının gelen test sonucu pozitif çıkınca tedavi süreci başladı.10 gündür hastanede tedavi gören Nazmiye nine dün sağlığına kavuşarak taburcu edildi. Doktor ve hemşirelerin alkışlar eşliğinde uğurladığı Nazmiye Gergin, Çiçekli köyündeki evinde istirahate çekildi. Karantina süresini evinde tamamlayacak olan Gergin, "İlk başta çok korktum öleceğim sandım. Boğazımdan iltihap geldi. Bugün çok şükür iyileştim. Tüm doktor ve hemşireler sağolsunlar. Hepsine ayrı ayrı teşekkür ediyorum" diye konuştu. Nazmiye Nine korona virüsüne yakalananlara da tavsiyelerde bulundu. "Korkmasınlar, ben iyi olacağım desinler" diyen Gergin,"Ben direndim iyi oldum. Moral çok önemli" ifadelerini kullandı. Korona virüsü nasıl yendiği sorusuna da yanıt veren Gergin, "Ben sarımsağı ve soğanı eksik etmem. Hergün yerim. Bahçemde soğan ekerim sürekli. Bol bol sarımsak, soğan yiyin" uyarısında bulundu. Kaynak: İHA
Kanyon yakınlarında selde mahsur kalan turistler çit sayesinde kurtuldu Kanyon yakınlarında selde mahsur kalan turistler çit sayesinde kurtuldu Bursa'da dün etkili olan sel İznik ilçesinde de hayatı durma noktasına getirdi. Kanyon yakınlarında selde mahsur kalan turistler çit sayesinde kurtuldu BURSA - Bursa'da dün etkili olan sel İznik ilçesinde de hayatı durma noktasına getirdi. Kanyonu ile meşhur Sansarak bölgesine gelen günübirlikçi 10 kişi sel sularında mahsur kaldı. Vatandaşlar bahçe çitlerini köprü yaparak kurtuldular. Alınan bilgiye göre, İstanbul'dan gezmek için Bursa'nın İznik ilçesine gelen 10 kişilik grup kanyonu gezdikten sonra yağmura yakalandı. Şiddetli yağış sele dönüşünce dereler taştı. Daha önce geçtikleri bölgeden geriye dönemeyen grup, bahçe çitlerinden kendilerine köprü kurarak karşıya geçtiler. O anları kaydeden bir gezgin ise hayatında ilk kez böyle bir şeyle karşılaştığını söyledi. Kaynak: İHA
tr
1538176216_1485180058
2
04.03.2020 13:41 | Son Güncelleme: 04.03.2020 13:41 Amasya'da heyelan nedeniyle kapanan köy yolu, İl Özel İdaresi ekipleri tarafından açıldı. Amasya İl Özel İdaresine bağlı Yol ve Ulaşım Hizmetleri Müdürlüğü ekipleri, güvenli ulaşımı tehlikeye sokan köy yollarında ve virajlarda genişletme yaparak vatandaşların yaşayacağı mağduriyetin önüne geçiyor. Amasya-Tokat karayolu üzerinde önemli bir noktada yer alan Albayrak'ta, köy içi yolunda meydana gelen heyelan sonucunda; İl Özel İdaresi ekipleri kapanan yolu hızlı bir şekilde açarak trafik güvenliğini sağladı. Ayrıca ekipler Albayrak köy yolunda bakım-onarım ve iyileştirme çalışmalarını da gerçekleştirerek vatandaşların daha konforlu ve güvenli yolculuk yapmalarını sağladı. İl Özel İdaresi Genel Sekreteri Erdin Acar, "İl Özel İdaresi olarak köy yollarımızda zaman zaman gerçekleşen doğal afetlere anında müdahale ederek trafik güvenliğini sağlarken, diğer taraftan da köy yollarımızda teknik ekiplerimizin yapmış olduğu etüt çalışmaları sonucunda gerekli bakım-onarım ve iyileştirme çalışmalarını da yürütmekteyiz" dedi. - AMASYA Kaynak: İHA
02.01.2020 11:17 | Son Güncelleme: 02.01.2020 11:22 Amasya'nın Göynücek ilçesine bağlı Ayvalıpınar köyünde gerçekleştirilen içmesuyu ve kanalizasyon hattı çalışmaları tamamlandı. Amasya İl Özel İdaresi 2019 yılı yatırım programı çerçevesinde yürütülen çalışmalar sonucunda, Ayvalıpınar köyünde kanalizasyon ve içmesuyu hattı tamamen değişerek köyün alt yapısı uzun yıllar hizmet edecek şekilde dayanıklı hale getirildi. Köyün ekonomik ömrünü dolduran içmesuyu şebekesi tamamen değiştirilerek yaklaşık 4 bin 300 metre çeşitli tip ve ebatlarda boru kullanılmak suretiyle içmesuyu sorunu giderilmiş oldu. Ayrıca 50 metreküp içmesuyu deposu yapılarak evlere daha sağlıklı içmesuyu ulaştırıldı. Alt yapı çalışmalarının diğer bir kolu olan kanalizasyon hattı ile ilgili olarak da yaklaşık 5 bin 500 metre olan ana hattın tamamen değiştirilmek suretiyle çeşitli fosseptik, baca, kapak ve çatal kullanılarak köy daha sağlıklı kanalizasyon alt yapısına kavuşmuş oldu. İl Özel İdaresi Genel Sekreteri Erdin Acar, "Köylerimizin de şehirlerdeki gibi alt yapısının sağlam temellere dayandırılması için projelerimizi titizlik içerisinde sürdürmekteyiz. Köylerde yaşayan vatandaşlarımızın tamamlanan bu alt yapı çalışmaları ile hem sağlıklı içmesuyu hem de kokusuz ve hijyenik kanalizasyon hatlarına kavuşması sağlanmış olacaktır" ifadelerini kullandı. - AMASYA Kaynak: İHA
tr
1491465225_1589629857
1
Programın uygulayıcı kuruluşlarından olan ve 2019’da gönderdiği her iki projeden birine toplam 1 milyon 200 bin TL destek sağlanan Yaşar Üniversitesi Bilgi ve Teknoloji Transfer Ofisi BİGG-Y, iş fikri olan yeni dönem genç girişimcilerini arıyor. Girişimci adayları, 15 Şubat tarihine kadar başvuruda bulunabilecek. TÜBİTAK 1512 BİGG Destekleme Programı ile genç girişimcilere, teknoloji ve yenilik odaklı iş fikirlerini, katma değer ve nitelikli istihdam oluşturma potansiyeli yüksek, uluslararası ölçekte rekabet gücü olan teşebbüslere dönüştürebilmeleri için 200 bin TL hibe desteği veriyor. Programın Türkiye çapındaki 23 uygulayıcı kuruluşundan biri olan Yaşar Üniversitesi BİGG-Y, 2020 yılı 1. çağrı dönemi kapsamında başvuruları almaya başladı. 6 projeye 1 milyon 200 bin TL hibe desteği Bilgi ve Teknoloji Transfer Ofisi Müdürü Necip Özbey ve BİGG-Y Proje Yürütücüsü Ayşe Şen, programın geçtiğimiz döneminde 122 girişimci ekibin başvuruda bulunduğunu belirterek, “Bu ekiplerden uygun bulunan 58’inin, BİGG-Y kapsamında verilen eğitim ve mentörlük programından faydalanması sağlandı. Eğitim sürecinden sonra seçilen 11 girişimci ekibin proje bilgileri, TÜBİTAK’a gönderildi. TÜBİTAK, bu 11 projeden 6 tanesini, tamamı geri ödemesiz 200 bin TL’lik destekle ödüllendirdi. Yüzde 50’den fazla başarı oranı gösteren BİGG-Y olarak, yeni dönem için genç girişimcileri arıyoruz” dedi. Kimler başvurabiliyor? BİGG Destek Programı’na, herhangi bir lisans programından bir yıl içerisinde mezun olabilecek durumda olanlar, yüksek lisans ve doktora öğrencileri ve mezuniyetinden en fazla 10 yıl geçmiş lisans, yüksek lisans, doktora mezunları başvurabiliyor. Programa; akıllı ulaşım, ileri imalat ve sanayi 4.0, enerji ve temiz teknolojiler, iletişim ve sayısal dönüşüm, sağlık ve iyi yaşam, sürdürülebilir tarım ve beslenme alanlarında yer alan iş fikirleri için başvuru yapılabiliyor. Programa dahil olmak isteyen, bu şartları sağlayan ve daha önce tekno girişim desteği almamış girişimci adayları, Yaşar Üniversitesi BİGG-Y’ye başvurarak hayallerindeki iş fikrini gerçekleştirme imkanı elde edebilecek. Ücretsiz ofis, mentörlük ve girişimcilik eğitimleri BİGG-Y Proje Yürütücüsü Ayşe Şen, Yaşar Üniversitesinin; Celal Bayar Üniversitesi, Adnan Menderes Üniversitesi, Katip Çelebi Üniversitesi, sivil toplum kuruluşları ve iş dünyası işbirliğiyle kurduğu özgün mekanizma ile tüm paydaşların iş fikri olan girişimcilere ulaşması, yoğunlaştırılmış girişimcilik eğitimi ve mentörlük hizmetlerinin verilmesi ve iş planının hazırlanması süreçlerine etkin bir şekilde dahil edildiğini belirtti. Ayşe Şen, “BIGG-Y’den destek alan girişimcilere, Yaşar Üniversitesi bünyesinde bulunan Minerva Kuluçka Merkezinde ücretsiz ofis, mentörlük ve girişimcilik eğitimleri de sağlanmakta. Nesnelerin interneti ve büyük veri alanında teknoloji geliştiren Noderix A.Ş’den üniversiteler için akıllı arama motoru yazılımı yapan Univerlist’e, haritacılık alanında büyük yenilikler getiren Fieldtech’den mobil teknolojiler geliştiren Bitabak’a kadar pek çok girişimi bünyesinde barındıran Minerva, İzmir’in en aktif girişimcilik ekosistemlerinden biri olarak biliniyor. Belirtilen alanlarda iş fikri olan ve bunu hayata geçirmek için fırsat arayan genç girişimcileri, BİGG-Y ayrıntılı bilgi almak ve başvuruları için 15 Şubat’a kadar http://bigg-y.yasar.edu.tr/ web sayfasını ziyaret etmeye davet ediyoruz” diye konuştu. İHA
Katar'dan yola çıkan 292 Türk İzmir'e indi(2) YURDA YERLEŞTİRİLDİLER Katar'dan yola çıkarak İzmir Adnan Menderes Havalimanı'na getirilen 291 Türk vatandaşı, otobüslerle Manisa'ya getirildi. Yoğun güvenlik önlemi altında yurtlara getirilen 291 Türk vatandaşı kendilerini görüntüleyen gazetecilere el salladı. Celal Bayar Üniversitesi yerleşkesi içerisinde yer alan Gençlik ve Spor Bakanlığına bağlı Manisa'daki KYK Muradiye Yurdu'na sağlık kontrollerinin ardından yerleştirildi. Otobüslerden 10 kişilik gruplar halinde sosyal mesafe kurallarına uygun olarak indirilen vatandaşlar AFAD ve UMKE ekiplerinin yaptıkları sağlık kontrollerin ardından yurtta bulunan odalara tek tek yerleştirildi. Her türlü ihtiyaçları devlet tarafından karşılanan vatandaşların odalarına bireysel temizlik ve bakım malzemeleri de bırakıldı. Burada 14 gün karantina altında tutulacak vatandaşların çevre güvenliği ise Jandarma ekiplerince sağlanıyor. Öte yandan, Manisa'ya 23 Nisan tarihinde Ukrayna'dan getirilen 298 Türk vatandaşıyla birlikte, koronavirüs nedeniyle karantina da tutulanların sayısı 589'a yükseldi. Demirören Haber Ajansı / Güncel
tr
1612142220_1578810652
1
İstanbul Şişli'de Ramazan Bayramı öncesi polis ekipleri uyuşturucu satıcılarına yönelik geniş çaplı operasyon düzenledi. Şişli İlçe Emniyet Müdürlüğü ekipleri, Şişli Kuştepe Mahallesinde uyuşturucu madde ticareti yapıldığı ihbarı üzerine çalışma başlattı. Polis ekipleri, 8 adrese eş zamanlı operasyon düzenledi. Operasyonlara motorize yunus ekipleri, Özel Harekat polisi ve Narkotik Suçlarla Mücadele Şube Müdürlüğü'ne bağlı Ceviz adındaki narkotik köpeği de katıldı. OPERASYONDA UYUŞTURUCU MADDELER VE BİR MİKTAR NAKİT PARA ELE GEÇİRİLDİ Operasyonların düzenlendiği adreslerde yapılan aramalarda ruhsatsız tabanca, bir miktar metamfetamin uyuşturucu madde, bir miktar bonzai , 33 extacy uyuşturucu hap ve uyuşturucu ticaretinden kazanıldığı düşünülen 2 bin 230 lira para ele geçirilirken, 3 şüpheli gözaltına alındı. Gözaltına alınan şüpheliler Şişli İlçe Emniyet Müdürlüğü Kuştepe Polis Merkezi Amirliğine götürüldü.
İstanbul’da polis ekipleri, bir tekstil atölyesi deposunda 5 bin 575 adet COVID-19 test kiti ele geçirdi. Operasyon; İstanbul Emniyetine bağlı Kaçakçılık Suçlarıyla Mücadele Şube Müdürlüğü ekiplerince gerçekleştirildi. İSTİHBARAT GELDİ Polis ekipleri koronavirüsü salgınına yönelik fahiş fiyat artışı, izinsiz üretim, stokçuluk konularıyla ilgili yapılan çalışmalarda; bir tekstil atölyesi deposunda, yetkisiz olarak COVID-19 test kiti bulundurulduğu bilgisine ulaştı. Şişli, Cumhuriyet Mahallesi, Nakiye Elgün Sokak üzerindeki adrese düzenlenen operasyonda, 5 bin 575 adet COVID-19 Test Kiti (hızlı tanı kiti) ele geçirildi. SERBEST KALDILAR Konu ile ilgili iş yeri sahibi 2 kişi hakkında 1262 sayılı İspençiyari ve Tıbbi Müstahzarlar Kanunu ile TCK 237 sayılı kanuna Muhalefet suçlarından işlem yapıldı. Şüphelilerin sevk edildikleri adli makamlarca serbest bırakıldığı öğrenildi.
tr
1592201688_1617897198
2
Caddeyi saksafon sesiyle şenlendirdi Kırklareli'nin Lüleburgaz ilçesinde müzisyen Gurbet Mınar'ı (54) korona virüs bile engelleyemedi. Kırklareli'nin Lüleburgaz ilçesinde müzisyen Gurbet Mınar'ı (54) korona virüs bile engelleyemedi. 15 yaşından beri müzikle uğraşan Mınar, İstanbul Caddesi'nde saksafonuyla çaldığı müziklerle Lüleburgazlılara moral konserleri veriyor. Mınar, "Çaldığım şarkılar insanlara moral oluyor" dedi. Lüleburgaz'da 15 yaşından beri müzisyenlik yapan ve bu işten hem keyif alan hem de ekmeğini kazanan Gurbet Mınar'ı korona virüs salgını bile engelleyemedi. Lüleburgaz'ın en işlek caddesi olan İstanbul Caddesi'nde saksafonuyla unutulmaz şarkıları seslendiren Mınar, hem ekmeğini müzikten kazanıyor hem de Lüleburgazlılara moral veriyor. "Ekmek parası için çalıyorum" Korona virüs günlerinde insanlara bir nebze olsun moral vermek istediğini söyleyen Mınar, "Allah'tan herkesin yardımcısı olmasını istiyorum. Çoluk çocuğumuza bir parça ekmek götüreyim diye müzik çalıyorum. Mahallede durmaktansa burası daha güzel geliyor. İnsanlara hem moral oluyor. İnsanlar artık hastalık nedeniyle moral olarak çökmüş" diye konuştu. Repertuvarında sayısız eser bulunan Mınar, öğlen saatlerinde açtığı "Müzik tezgahında" mini konserler veriyor. Bakımlı saksafonuyla vatandaşların da ilgisini çeken Mınar, sosyal mesafe ve maske kuralını da gözettiğini söyledi. Mınar, "Ezberimde olan bütün şarkıları çalıyorum. Çaldığım şarkılar insanlara moral oluyor. Sosyal mesafe ve maske kuralına uyuyorum. Müziğimi çalmadığım zamanlarda maskemi takıyorum" ifadelerini kullandı. - KIRKLARELİ Kaynak: İHA
Kısıtlama sonrası korkutan rehavet görüntüsü Kısıtlama sonrası korkutan rehavet görüntüsü -Binlerce kişi oraya akın etti Kırklareli'nin Lüleburgaz ilçesinde 4 günlük sokağa çıkma kısıtlamasının ardından binlerce Lüleburgazlı ilçenin merkezindeki yayalaştırılmış bölge olan İstanbul Caddesi'ne akın etti. Kısıtlama sonrası korkutan rehavet görüntüsü -Binlerce kişi oraya akın etti KIRKLARELİ - Kırklareli'nin Lüleburgaz ilçesinde 4 günlük sokağa çıkma kısıtlamasının ardından binlerce Lüleburgazlı ilçenin merkezindeki yayalaştırılmış bölge olan İstanbul Caddesi'ne akın etti. 0-14 yaş grubunun da sokağa çıkma izninin denk gelmesiyle birlikte İstanbul Caddesi en kalabalık günlerinden birini yaşadı. Lüleburgaz'da Ramazan Bayramı'nda korona virüs tedbirleri kapsamında uygulanan 4 günlük sokağa çıkma kısıtlamasının ardından İstanbul Caddesi eski günlerini aratmadı. Yasak boyunca ıssız bir havaya bürünen ilçenin en işlek merkezi olan İstanbul Caddesi bölgesi tarihi günlerinden birini yaşadı. 0-14 yaş grubu çocukların belirli saatler arasında sokağa çıkma izninin de denk gelmesiyle birlikte binlerce Lüleburgazlı merkeze akın etti. İlçenin simgelerinden biri olan kısıtlama günlerinde güvercinlere kalarak hüzünlü bir havaya bürünen Kongre Meydanı, yasağın ardından çocuk sesleriyle doldu. Çocuklar meydanda kurulan döner salıncaklarda sallanırken, balonculardan aldıkları balonlarla oyun oynadı. Ancak bu görüntünün dışında işi olmayan vatandaşların da dışarı akın etmesi korkutan rehavet görüntüsü oluşturdu. Maske kuralına uyuluyor Öte yandan sokağa çıkan vatandaşların maske takma zorunluluğuna uyduğu gözlemlendi. Vatandaşların genel olarak sosyal mesafe kuralına da uyduğu görülürken, polis ekipleri sık sık anons yaparak uyarılarda bulundu. Kaynak: İHA
tr
1620641054_1638263847
2
Türkiye Eğitim Gönüllüleri Vakfı (TEGV) koronavirüs döneminde başlayan uzaktan eğitim sürecinde çocukların ve velilerin tecrübelerini değerlendirmek amacıyla bir araştırma gerçekleştirdi. Araştırma, Türkiye’nin 7 coğrafi bölgesinde, 31 şehirden 368 TEGV velisiyle yapıldı. Araştırmaya katılan velilerin yüzde 54’ünün 1-2 çocuğu, yüzde 34’ünün 3’ten fazla çocuğu, yüzde 12’sinin ise 5’ten fazla çocuğu var. Dün TEGV Genel Müdür Sait Tosyalı ve Eğitim Programları Müdürü Devrim Uygan Deniz katılımıyla yapılan online basın toplantısında rapordan ilginç veriler paylaşıldı. Onlardan öne çıkanlar şöyle: EBA’yı her gün düzenli olarak takip eden çocukların oranı yüzde 69. Bu takibin yüzde 83’ü televizyon kanalları üzerinden yapılıyor. EBA çevrimiçi portal üzerinden asenkron eğitim takibi oranı 47, canlı ders katılım oranı ise yüzde 11. Velilerin yüzde 47’si EBA’yı düzenli, yüzde 36’sı belirli aralıklarla takip ediyor. Çocukların yüzde 37’si velisinden destek istiyor. Destek yoğunlukla Matematik ve problem/test çözme, araştırma ödevleri ve İngilizce alanlarında yoğunlaşıyor. Çocukların Yüzde 50’si uzaktan eğitimde, bilgisayar, yüzde 59’u cep telefonu, yüzde 28’i tablet kullanırken yüzde 4 ise hiçbir araç kullanmıyor. Çocukların hafta içi öğretmenleriyle düzenli olarak görüşme oranı yüzde 48, haftada 1-2 gün görüşme oranı yüzde 31, geçen 1,5 ayda yalnızca 1 ya da 2 kez görüşme oranı ise yüzde 21. Düzensiz ve nadiren iletişim kuranların toplam oranı yüzde 51. Davranışları değişti Çocukların yalnızca yüzde 3’ü öğretmenleriyle ile sohbet ediyor. Geçen 1,5 aylık süre içerisinde çocukların yüzde 7’si öğretmenleriyle; yüzde 39’u ise arkadaşlarıyla iletişim kurmadı. Çocukların yüzde 20’sinde davranış değişimi oluştuğu bildirildi. Çocukların yüzde 11’inde sıkılma, yüzde 9’unda ani duygu durum değişiklikleri, yüzde 9’unda yerinde duramama, yüzde 7’sinde ise sürekli telefon kullanma gibi duygusal ve psikolojik etkiler görüldü. ‘Ücretisiz tablet dağıtılmalı’ TEGV araştırma sonucuna göre, iletişim sorunlarını ortadan kaldırmak ve uzaktan eğitimi toplumun her kesiminde normalleştirmek için birtakım çözüm önerileri de sundu. Bu öneriler ise şöyle: Korona döneminde tecrübe edilen ve başarılı sonuçlar alınan yüz yüze eğitimde, canlı sınıf modeline ihtiyaç duyuluyor. Bu model için toplumun her kesiminin alım gücüne uygun olarak fiyatlandırılmış basit tabletlerin piyasaya sürülmesine ve internet erişiminin kamu ve özel sektör iş birliğiyle düşük gelirli bölgelerde ücretsiz olarak sağlanmasına ihtiyaç var. Eğitim sisteminde kitap, defter gibi geleneksel araçların yerini, tabletlerin alması konuşulmaya başlanmalı. Normal zamanda ve bu gibi kriz anlarında eğitsel araçların devamlılığı sağlanmalı. Çocukların İngilizce ve matematik alanında yalnız çalışmaları daha zor. Bir yetişkin desteğine daha fazla ihtiyaç duyulan bu alanlarda verimli etüd modelleri çalışılmalı.
2002’den bu yana etkinliklerini sürdürmekte olan Samsun Büyükşehir Belediyesi Eğitim Parkı, bu güne kadar 3.385 gönüllüsü ile yaklaşık 60.000 çocuğa, Matematikten Fene, Okumadan Sanata, İngilizceden Bilişime kadar pek çok alanda eğitim desteği sağladı.TEGV; çocuklarımıza daha güvenli ve çocuk dostu bir mekan sunabilmek amacıyla taşımak durumunda kaldığı Etkinlik Noktası için, Samsun il sınırları içinde yine dezavantajlı bir bölgede yer arayışlarına başladı. Bu konuda sunabileceğiniz çözüm ve yer önerileri için, [email protected] ve [email protected] adreslerinden TEGV yetkilileri ile iletişime geçebilirsiniz.Etkinlik Noktası için Aranan özellikler:- 200-300 m² kapalı alan, yaklaşık 100 m² açık alan ( tercihen) - Yürüme mesafesinde en az 1-2 ilkokul/ortaokul bulunan - Tercihen müstakil bina ya da bağımsız girişli, bahçeli bölünebilir dükkan.
tr
1606848393_1589353444
2
Sudan'da iktidarın üçlü mekanizmasını oluşturan Egemenlik Konseyi, hükümet ve sivil koalisyon Özgürlük ve Değişim Bildirgesi Güçleri (ÖDBG), aralarındaki anlaşmazlıkları sona erdirme ve basına yansıtmama kararı aldı. Sudan'daki geçiş dönemine özel Ortak Medya Mekanizmasından yapılan açıklamada, "Geçiş döneminin ortakları, anlaşmazlıkların sona erdirilmesi ve ihtilaflı konuların basına yansıtılmaması konusunda anlaştı." ifadesi kullanıldı. Açıklamada, üç tarafın da geçiş döneminin görevlerini tamamlama konusunda birlikte çalışma niyetini vurguladığı belirtildi. Dün Egemenlik Konseyinden yapılan açıklamada, iktidar ortaklarıyla yapılan toplantıda Sağlık Bakanının görevden alınması konusunda fikir birliğine varıldığı ifade edilmiş ancak gerek hükümet gerekse ÖDBG ayrı ayrı yaptıkları açıklamalar ile bakanın görevinden alınması için bir tavsiyede bulunmadıklarını, bir anlaşmanın da söz konusu olmadığını bildirmişlerdi. Sudan'da 30 yıllık Ömer el-Beşir iktidarının askeri darbeyle devrilmesinin ardından 21 Ağustos 2019'da 39 ay sürecek asker-sivil ortak geçici yönetimi başlamıştı. İktidarın üçlü mekanizmasını ordu, sivil hükümet ve hükümetin siyasi referansı ÖDBG oluşturuyor. Ülkede silahlı gruplarla nihai barışın sağlanması, yasama meclisinin kurulmasının ardından seçimlerle iktidarın tamamen sivillere geçeceği bir yönetim hedefleniyor. AA / Güncel
Sudan'da Egemenlik Konseyi'nden "darbe için çabalayan siyasi gruplar var" açıklaması Sudan Egemenlik Konseyi Başkanı Orgeneral Abdulfettah el-Burhan, asker-sivil geçici ortak yönetimi çökertmeyi hedefleyen ve darbe için çalışan siyasi gruplar olduğunu iddia etti. Sudan Egemenlik Konseyi Başkanı Orgeneral Abdulfettah el-Burhan, asker-sivil geçici ortak yönetimi çökertmeyi hedefleyen ve darbe için çalışan siyasi gruplar olduğunu iddia etti. Ülkedeki en üst otorite Egemenlik Konseyi (Devlet Başkanlığı) Başkanı Orgeneral Burhan, devlet televizyonunda yayımlanan konuşmasında, "(Devrik Cumhurbaşkanı Ömer el-Beşir'in lideri olduğu eski iktidar partisi) Ulusal Kongre'nin aralarında bulunduğu siyasi gruplar, darbe çığırtkanlığı yapıyor. Bu gruplar, geçiş döneminin başarılı olmasına izin vermeyeceklerini söylüyorlar." dedi. Burhan, "Ulusal Kongre, ordunun halktan yana tavır almasından zararlı çıkan tek taraf. Bu nedenle fitne ve çatışma çıkarmak için çabalıyorlar. Bize ulaşan tüm mesaj ve deliller onların geçiş döneminin tamamlanmasına izin vermeyecekleri yönünde." diye konuştu. Ordu içerisinde yer edinmeye çalışan bazı siyasi partilerin bulunduğunu dile getiren Burhan, "O yüzden sürekli olarak, orduyu siyasetten uzak tutun mesajını verdik." ifadesini kullandı. Sudan'da 30 yıllık Ömer el-Beşir iktidarının askeri darbeyle devrilmesinin ardından 21 Ağustos 2019'da 39 ay sürecek asker-sivil ortak geçici yönetimi başlamıştı. Kaynak: AA
tr
1493022867_1497538125
3
Samsun'da bir çöp konteynerinde bulunan cesedin kafası ve gövdesi bulunurken, belinden aşağı ve kollarının kayıp olduğu öğrenildi. Olay, İlkadım ilçesi Reşadiye Mahallesi Ilgaz Sokak üzerinde meydana geldi. Edinilen bilgiye göre, İlkadım Belediyesi Temizlik İşleri Müdürlüğüne ait çöp kamyonu, sokak üzerindeki çöp konteynerindeki çöpü kamyona boşaltıp 150 metre gittikten sonra işçiler, çöp kamyonunu preslemeden önce kontrol etti. Poşetin içinde 40-45 yaşlarında erkek cesedi olduğunu fark eden temizlik işçileri polise haber verdi. Kimliği belirsiz erkek şahsın cesedi çök kamyonundan alınarak otopsi için Samsun Eğitim ve Araştırma Hastanesi morguna kaldırıldı. Cesedin kafasının ve gövdesinin poşet içinde çöp konteynerine atıldığı belinden aşağısı ve kollarının ise kayıp olduğu öğrenildi. Parçalanan cesedin geri kalan parçalarının bulunmasına çalışılıyor. Olayla ilgili soruşturma devam ediyor.
17.01.2020 13:57 | Son Güncelleme: 17.01.2020 13:59 Samsun'da çöp toplama kamyonunda bulunan cesetle ilgili gözaltına alınan yabancı uyruklu 5'i kadın 11 şüpheli adliyeye sevk edildi. İl Emniyet Müdürlüğü Asayiş Şubesi Cinayet Büro Amirliği ekiplerince yürütülen çalışmalar kapsamında gözaltına alınan yabancı uyruklu 12 kişinin emniyetteki işlemleri tamamlandı. Zanlılardan biri serbest bırakılırken, 11'i sağlık kontrolünden geçirildikten sonra geniş güvenlik önlemleri altında adliyeye sevk edildi. İlkadım ilçesi Reşadiye Mahallesi Ilgaz Sokağı'nda 5 gün önce akşam saatlerinde temizlik görevlileri, çöp toplama kamyonunda battaniyeye sarılı çöp poşetinde parçalanmış ceset bulmuştu. Polisin yürüttüğü çalışma sonucu cesede ait kol ve bacaklar da Çaykara Sokak'taki bir çöp konteynerinde poşette tespit edilmişti. Kaynak: AA Haber Videosu
tr
1598426157_1593060106
1
Boyacı, Kırklareli Milli Eğitim Müdürlüğünün telekonferans yöntemiyle gerçekleştirdiği "Pandemi Günlerinde Eğitim Zirvesi" konferansında yaptığı konuşmada, koronavirüs salgını döneminde Milli Eğitim Bakanlığının eğitim alanında çok ciddi adımlar attığını ifade etti. Türkiye'nin hızlı müdahale stratejisini diğer ülkelerin hiçbirinde çok fazla göremediklerini vurgulayan Boyacı, yaklaşık 18 milyon öğrenci, 1 milyona yakın öğretmen ve 52 bin okula sahip Türk eğitim sisteminin gelişmelere çok hızlı bir tepki verdiğini dile getirdi. Avrupa'da, özellikle İspanya'da bununla ilgili çeşitli uygulamalar yapıldığına dikkati çeken Boyacı, "Ama Avrupa genelinde bu büyüklükteki bir öğrenci ve öğretmen kitlesine ilişkin maalesef çok ciddi bir girişimde bulunulmadı." dedi. Boyacı, dünyanın eğitimi yeniden şekillendirmeye çalıştığını vurgulayarak şöyle devam etti: "Diğer ülkeler, Türk milli eğitim sisteminin deneyimlerini bize sorar hale geldiler. Türkiye'nin beğenelim veya beğenmeyelim, eksiğiyle gediğiyle bu süreç içerisinde geliştirdiği müdahale stratejileri dünyada örnek oldu. Elbette bunların mükemmel olduğunu söyleyemeyiz. Elbette sıkıntılarımız var, elbette bunların daha iyileri yapılabilir. Özellikle geldiğimiz nokta itibarıyla Bakanlığın diğer bakanlıklarla, özellikle Sağlık Bakanlığı ile gerçekleştirdiği faaliyetler dünyada gerçekten bu dönem içerisinde otantik, telif bir model olarak dünyaya örnek niteliği taşıyor." - "Eğitimde temel sorunları büyük ölçüde çözdük" Türkiye'nin geçen 20 yılda eğitimde temel sorunlarını büyük ölçüde çözdüğünü aktaran Boyacı, şunları kaydetti: "Mesela 1990'lı yıllarda ciddi bir öğretmen açığı vardı o kapandı. Her yıl 1 milyon 200 bin öğrenci okula başlıyor, okul ve derslik ihtiyacımız vardı. Büyük ölçüde kapandı. FATİH Projesi arzu edilen değişim ve dönüşümü tam olarak amaçları doğrultusunda sağlayamadı ama Türkiye'nin 52 bin okulu internet omurgasına sahip oldu ve öğretmenler için devasa bir bilişim sistemi oluşturuldu. Bakın bunu küçümsemeyin. Dünyanın hiçbir ülkesinde 52 bin okulu dijital altyapı üzerine işleyen başka bir sistem yok." Öğretmenlerin gayret ve azimleriyle daha iyi işler yapabileceğini vurgulayan Boyacı, "Mili olan ve bizi biz yapan kültürel kodlarımızdaki değerleri canlandırmaya, bunları modern anlamda inşa etmeye, öğrencilerimize ve öğretmenlerimize sunmaya gayret gösterdik. Burada önemli olan gönül köprüleri kurmak. Bu köprülerde ilerlemek önemlidir." diye konuştu. (AA)
Uluslararası Enerji Ajansının (IEA) Küresel Enerji Görünümü Raporu'nda, Kovid-19 salgınının bu yıl kömür, petrol, doğal gaz, yenilenebilir enerji ve elektrik gibi kaynaklarla karbon emisyonlarına etkisi ele alındı. Rapora göre, bu yıl enerji talebi, 2008 küresel finansal krizi sonrasında yaşanan düşüşten 7 kat daha sert bir düşüşle yüzde 6 gerileyecek. Bu düşüş, dünyanın en büyük üçüncü enerji tüketicisi Hindistan'ın enerji talebinin tamamıyla yok olması anlamına geliyor. Enerji talebindeki düşüş, en fazla gelişmiş ekonomileri etkileyecek. ABD'de yüzde 9 ve Avrupa Birliği'nde yüzde 11'lik talep düşüşü görülecek. Krizin enerji talebine etkisi, salgının yayılmasını önlemeye yönelik tedbirlerin süresine ve sertliğine bağlı olacak. Küresel olarak sokağa çıkma kısıtlamasının yıl boyunca nisan ayının başındaki seviyede devam etmesi halinde her ay yüzde 1,5 düşüş olacak. Elektrik talebi ise bu yıl 1930'lardaki "Büyük Buhran"dan sonra yaşanan en büyük düşüşle yüzde 5 gerileyecek. DÜŞÜK KARBONLU KAYNAKLARIN KULLANIMI ARTACAK Öte yandan, rüzgar, güneş, hidroelektrik ve nükleer gibi düşük karbonlu kaynakların kullanımı, bu yıl da artmaya devam ederek küresel enerji üretiminin yüzde 40'ını karşılayacak. Bu payla, düşük karbonlu kaynaklar kömürden elektrik üretimini geçmiş olacak. Rüzgar ve güneşten elektrik üretimi, 2019 ve 2020'nin başlarında tamamlanan yeni projelerin etkisiyle yılın geri kalanında da yükselmeye devam edecek.
tr
1620372688_1572293243
1
Dede Korkut'un namazgahında binlerce kişi buluştu - Dede Korkut'un namazgahında binlerce kişi buluştu Vatandaşlara olumsuz hava koşulları nedeniyle yağmurluk ve maske dağıtıldı İl Müftüsü Bekir Gerek: "Eskişehir'de 80'i avlu dışında olmak üzere 435 cami avlusunda cuma namazı kılındı" Eskişehir Dede Korkut Parkı içinde bulunan Mihriye... - Dede Korkut'un namazgahında binlerce kişi buluştu Vatandaşlara olumsuz hava koşulları nedeniyle yağmurluk ve maske dağıtıldı İl Müftüsü Bekir Gerek: "Eskişehir'de 80'i avlu dışında olmak üzere 435 cami avlusunda cuma namazı kılındı" ESKİŞEHİR - Eskişehir Dede Korkut Parkı içinde bulunan Mihriye Hatun Camii'de, cuma namazı için bir araya gelen binlerce kişilik cemaat, sosyal mesafe ve belirlenen kurallara uygun olarak namazlarını kıldılar. Namaz için belirlenen alana gelen vatandaşlara olumsuz hava koşulları nedeniyle yağmurluk ve maske dağıtımı gerçekleşti. Aynı zamanda girişlere yerleştirilen dezenfektanları da kullanmaları belirtildi. Dede Korkut'un namazgahı olarak bilinen camide, namaz kılınmasına belirlenen kurallar ve vakitlerde devam edilecek. İl Müftüsü Bekir Gerek: "Vatandaşlarımız Cuma'yı çok özlemişti" Eskişehir genelinde 435 cami de cuma namazı kılındığını belirten Eskişehir İl Müftüsü Bekir Gerek, konuyla ilgili olarak şunları söyledi: "Eskişehir'imizde tam 435 mekanda cuma namazı kılındı. Bunların 80 tanesi cami avlusu dışı, geri kalanları da cami avlularında kılındı. Özellikle vatandaşlarımızın rahat ulaşabileceği park alanlarını tercih ettik. Vatandaşlarımız Cuma'yı çok özlemişti. Birlikte öngördüğümüz gibi yaklaşık 10 bin kardeşimizle birlikte cuma namazı kıldık. Vatandaşlarımız girişlerde dezenfektan kullandı ve önceden işaretlenen yerlerde saf tuttu. Vatandaşlarımıza çok teşekkür ediyorum, herkes seccadesini kendisi getirdi. Herkes kurallara ve verilen talimatlara uygun bir şekilde bugün uzun bir aradan sonra cuma namazı kılmış olduk. Bundan çok büyük bir bahtiyarlık duyduk. Vatandaşlarımızın da Cuma'yı çok özlediklerini hep beraber görmüş olduk. Kaynak: İHA
Maliyetine satışta Eskişehir'den levrek ve çipura rekoru Tarım ve Orman Bakanı Bekir Pakdemirli'nin açıklamasıyla, zincir marketlerde başlatılan maliyetine levrek ve çipura satışına Eskişehir'den rekor geldi. Tarım ve Orman Bakanı Bekir Pakdemirli'nin açıklamasıyla, zincir marketlerde başlatılan maliyetine levrek ve çipura satışına Eskişehir'den rekor geldi. Balıkçı esnafı Erkan Arslanbenzer, son 6 gün içinde kent genelinde yaklaşık 25 ton balık satıldığını belirterek, bunun Eskişehir için bir rekor olduğunu söyledi. Geçtiğimiz günlerde Tarım ve Orman Bakanı Bekir Pakdemirli, vatandaşların Korona virüs (Covid-19) salgınına karşı daha fazla balık tüketebilmesi için zincir marketlerde 3 gün boyunca levrek ve çipuraların maliyetine satılacağını duyurdu. Eskişehir'de balıkçılık yapan Erkan Arslanbenzer ise, kendi işletmesiyle kampanyaya katılarak, destek vermişti. Çipura ile levreği zincir marketler gibi maliyetine satan Arslanbenzer, kampanyanın ilk 6 saatinde 2 tonun üzerinde satış yapmıştı. Kilo fiyatı 15 liralara kadar inen çipura ve levreklere vatandaşlar da yoğun ilgi gösterirken, balıkçılar tarafından kent genelinde son 5-6 gün içerisinde yaklaşık 25 ton balık satıldığını belirtiliyor. "Kampanya aslında dün itibariyle bitti, biz bugün hala devam ediyoruz" Beraat Kandili nedeniyle vatandaşa ücretsiz balık ekmek de dağıtan Balıkçı Erkan Arslanbenzer, "Bu zor zamanlarımızda biraz elimizi taşın altına koyalım dedik. 2-3 saat bedava balık dağıtalım istedik. Bence iyi de oldu. Sabahtan bir yoğunluk vardı. Tekrar yoğunluk başladı. Herhalde akşama kadar devam eder. Yaklaşık 2 bin ya da 2 bin 500 ekmek arası düşünüyoruz inşallah. Şimdilik 250 kilo balık temizledik, 150 kilo daha temizleyeceğiz. Daha ilave gelirse inşallah devam edeceğiz. Kampanya aslında dün itibariyle bitti. Biz bugün hala devam ediyoruz. Allah izin verirse bir hafta daha devam ederiz" ifadelerini kullandı. "Eskişehir'de 6 gün içerisinde yaklaşık 20-25 ton balık tüketilmiştir" Ayrıca Balıkçı esnafı Arslanbenzer, Bakan Pakdemirli'nin başlattığı maliyetine satış kampanyası hakkında da Eskişehir'den rekor geldiğini söyleyerek, "Yaklaşık 6-7 ton kadar tüketildi. Bundan sonra da bence daha fazla talep olur. Bağışıklık sistemine iyi geldiği için bence bu zaman en doğal şey balık tüketmek. Vatandaşın da talebi çok. Sırf bizim burası da değil. Marketler de baya sattı. Baya yoğunluk var. Eskişehir'de yaklaşık 20-25 ton balık tüketilmiştir. 20 tonun üzerinde rahat vardır, 6 gün içerisinde oldu. Bu Eskişehir için bir rekordur bence" dedi. - ESKİŞEHİR Kaynak: İHA
tr
1571230632_1548193679
2
Kıbrıs Türk Tabipler Birliği Başkanı Dr. Özlem Gürkut, bugün sosyal medyadan yaptığı paylaşımla ülkemizde sağlık sisteminin yeterli olmadığı takdirde normal hayatımıza dönmenin büyük risk olacağını belirterek, sağlık hizmeti kapasitesinin artırılarak oluşabilecek daha yoğun hasta talebini karşılamaya yetecek hale getirilmesinin şart olduğunu ifade etti. Dr. Özlem Gürkut'un yaptığı paylaşım şöyle: "COVID 19 nedeni ile kayıplar yaşamaya devam ediyoruz. En baştan beri canla başla çalışan sağlık çalışanları, sağlık örgütlerimiz üzgün ama en yüksek sorumluluk bilinci ve mücadele azmi ile yola devam ediyoruz. Amacımız toplumumuzu, insanlarımızı korumak. Ülkemizin en az zararla bu zor zamanları atlatmasına katkıda bulunmak, doğru adımlar atılması için öncü olmak. Hastanelerimizin yatak kapasitesinde, yoğun bakım olanaklarında, solunum destek cihazlarının sayısında ve kullanılacak ilaç ve malzemede gerekli artışı yapmamız, organizasyonu tamamlamamız ve yol haritamızı çizmemiz çok önemlidir. Hazır olduğumuz ve daha çok hastaya tıbbi yardım verebilecek kapasiteye ulaştığımız zaman risk grubundaki (60 yaş üstündeki ve kronik hastalığı olanlarla, tütün kullananlar) kişileri korumaya devam ederken risk grubunda olmayan kişilerimizi kontrollü olarak normal yaşama döndürmeye başlayabileceğiz. Hastalık bulaş hızını kontrollü tutmayı başararak kazandığımız bu süreyi sağlık kapasitesini geliştirmenin yanı sıra, kamusal yaşamda, sosyal yaşamda, temel ihtiyaçların karşılanmasında risk grubunu korumaya yönelik düzenlemeleri de yaparak değerlendirmemiz lazımdır. Sosyal mesafenin korunmasına imkan sağlayan, hijyeni sağlamaya yönelik düzenlemeleri de içeren önlemler de alındıktan ve enfeksiyon kontrolü sağlanabilir hale getirildikten sonra iş yerleri peyder pey açılmalıdır. Ancak bunun olmazsa olmaz şartı sağlık hizmeti kapasitesinin artırılarak oluşabilecek daha yoğun hasta talebini karşılamaya yetecek hale getirilmesidir. Unutmamamız gereken şey ise bu virüsün artık yok olmayacağı, karşılaştıkça daha önceden hastalığı geçirip veya aşılanarak (ki henüz aşı geliştirilmemiştir) bağışık hale gelmemiş olan herkesi enfekte edeceğidir. Bizler sonsuza kadar evlerimizde saklanamayacağımıza, sınırlarımızı kapalı tutamayacağımıza göre, sağlık hizmeti kapasitemizi artırmadığımız sürece sokağa çıkıp sınırlarımızı açtığımız gün yine uçakla bir yolcu gelecek ve yine “10 Mart 2020” tarihine döneceğiz."
Kıbrıs Türk Tabipleri Birliği Başkanı Özlem Gürkut, dün akşam hükümetin aldığı ek tedbirlerin ardından bugün kendi aralarında görüştüklerini belirtti. Şu ana kadar alınan kararların, korunma ve sağlık kontrolü anlamında bir ilerleme olarak söylenebileceğini belirten Gürkut, ancak önümüzdeki 14 günde sokağa çıkmanın en asgari düzeye çekilmesi gerektiğini kaydetti. Vatandaşların sadece en acil durumlar için dışarıya çıkmaları gerektiğine dikkat çeken Gürkut, bu anlamda bakanlar kurulunun tekrar değerlendireceğini söyledi. Şu an da bakanlar kurulunun devam ettiğini söyleyen Gürkut, kendisinin de başbakanlığa toplantıya çağrıldığını ifade etti. Birkaç saat sonra başbakanlığa görüşmeye gideceğini söyleyen Gürkut, “Umuyorum izah ederiz de daha sıkı tedbir alırlar” dedi.
tr
1563184957_1554843555
3
TOKAT'ta, 3 kişi, koronavirüs salgını nedeniyle dışarı çıkması yasaklanan 65 yaş ve üstü vatandaşlar için farkındalık oluşturmak amacıyla bir binaya 'Eğer bu yazıyı okuyorsan şu an dışarıdasın. Evde kal' yazılı pankart astı. 3 kişi, evde kalması gerekenlere kendilerinin yardımcı olacağını da belirtti.Dünyayı etkisi altına alan koronavirüsten en çok etkilenen 65 yaş üstü kişilerin sokağa çıkmaması için ülke genelinde seferberlik ilan edildi. Zile ilçesinde yaşayan Cem Bozdemir (25), Ediz Bozdemir (17) ve Ayhan Çamok (35), koronavirüse karşı dışarı çıkma yasağına uymayan 65 yaş ve üstük işiler için farkındalık oluşturmak amacıyla şehir merkezinde bulunan bir binaya pankart astı. Dışarı çıkamayan vatandaşların ekmek, gıda gibi ihtiyaçlarını gönüllü olarak karşılayan 3 kişi astıkları pankarta, "Eğer bu yazıyı okuyorsan şu an dışarıdasın. Sevdiklerin için evde kalmalısın. 65 yaş üstündeysen üzülme. Evde de olsan yalnız değilsin. Biz sana yardıma hazırız. Sen yeter ki evde kal. Güzel dedem, güzel ninem" yazdı.Tüm uyarılara rağmen bu yaş grubundaki bazı kişilerin dışarıda dolaştığını söyleyen Cem Bozdemir, "Biz de bir farkındalık yaratmak için pankart astık. Yaşlılarımızın sözümüzü dinlemediğini görüyoruz. Hastalığın çoğalmaması için, hasta olmamaları için pankart astık. Eğer bu yazıyı okuyorlarsa dışarıdadırlar" diye konuştu.Farkındalık oluşturmak için afiş astıklarını belirten Ayhan Çamok, 65 yaş üstü ihtiyaç sahiplerine gerekli desteği sağladıklarını, ihtiyaçlarını alıp evlerine bıraktıklarını belirterek, ''Sevdikleri için evde kalsınlar'' dedi.
TOKAT'ın Zile ilçesinde, 3 genç, koronavirüs salgını nedeniyle dışarıya çıkmayan ihtiyaç sahibi yaşlı komşularının market alışverişlerini gönüllü olarak yapıyor. Dünyayı etkisi altına alan koronavirüsten en çok etkilenen 65 yaş üstü kişilerin sokağa çıkmaması için seferberlik ilan edildi. Zile ilçesinde yaşayan Cem Bozdemir (25), Özcan Danbura (25) ve Ayhan Çamok (35), koronavirüse karşı önlem olarak evlerinden dışarı çıkmayan ihtiyaç sahibi yaşlı komşularının gıda, ekmek gibi günlük alışverişlerini yapmaya başladı. Paketleri alan vatandaşlar ise virüsten dolayı dışarı çıkmadıklarını ve gençlerin kendisine yardımcı olduğunu belirterek teşekkür etti. Demirören Haber Ajansı / Güncel
tr
1587544805_1500683778
2
Dunya.com internet sitesinde yer alan yazılı ve görsel içerik; izinsiz olarak kaynak gösterilse dahi kısmen ya da tamamen kopyalanamaz, başka yerde kullanılamaz. Piyasa verileri FOREKS Bilgi İletişim Hizmetleri A.Ş. tarafından sağlanmaktadır. BIST hisse senetleri, VİOP ve tahvil-bono verileri 15 dakika gecikmeli verilmektedir. BIST isim ve logosu "koruma marka belgesi" altında korunmakta olup izinsiz kullanılamaz, iktibas edilemez, değiştirilemez. BIST ismi altında açıklanan tüm bilgilerin telif hakları tamamen BIST'e ait olup, tekrar yayınlanamaz. YASAL UYARI Yazılım ve Sistem Yönetimi: Bilgin Pro Gizlilik Politikası | Kullanım Koşulları
Ev satın almak için bankalardan konut kredisi kullanacaklara müjdeli haber Ziraat Bankası'ndan geldi. Ziraat Bankası yüzde 0.49 faiz oranlı konut kredisi kampanyası başlattı. Türkiye'nin en büyük kamu bankası olan Ziraat Bankası ile ilgili faiz indirim gelişmeleri yakından takip ediliyor. Bu bağlamda vatandaşlar Ziraat Bankası konut, taşıt ve ihtiyaç kredisi faiz oranlarını merak ediyor. 3 – 240 ay vadeli en uygun konut kredisi ürününü sunan Ziraat Bankası, TOKİ Sosyal Konut Projesi için konut kredisi kullanacak dar gelirlilere 0.49 faizli konut kredisi başvurusunu hayata geçirdi. 21 Ocak 2020 itibari ile uygun faiz oranı ile ihtiyaç, konut ve taşıt kredisi çekmek isteyenler Ziraat Bankası'nın yeni kredi paketlerini bekliyor... DETAYLAR İÇİN BİR SONRAKİ SAYFAYA GEÇİNİZ
tr
1584783868_1573761452
2
İngiltere Başbakanı Johnson, ABD Başkanı Trump'la görüştü İngiltere Başbakanı Boris Johnson, ABD Başkanı Donald Trump'la yeni tip koronavirüsle (Kovid-19) mücadeleyi görüştü. İngiltere Başbakanı Boris Johnson, ABD Başkanı Donald Trump'la yeni tip koronavirüsle (Kovid-19) mücadeleyi görüştü. Koronavirüs tedavisi gördüğü hastaneden taburcu edildikten sonra Johnson'ın konuştuğu ilk yabancı lider Trump oldu. İngiltere Başbakanlık Ofisi 10 Numara'dan yapılan açıklamaya göre, görüşmede Trump, Johnson'a geçmiş olsun dileklerini iletti. Liderler, salgına karşı koordine edilmiş uluslararası mücadele verilmesinin önemini vurguladı. Görüşmede, salgınla mücadelede İngiltere-ABD iş birliğinin sürdürülmesinin gerekli olduğu bildirildi. Liderler ayrıca en kısa zamanda serbest ticaret anlaşması imzalamak da dahil olmak üzere ikili ilişkileri güçlendirmek için birlikte çalışmaya devam etme taahhüdünde bulundu. İngiliz basınındaki haberlerde, görüşmenin Johnson'ın taburcu olduktan sonra yeniden işleri eline almaya başladığını gösterdiği belirtildi. Yoğun bakında tedavi görmüştü Başbakan Johnson'ın koronavirüs testi 27 Mart'ta pozitif çıkmıştı. Johnson, bu tarihten 10 gün sonra belirtiler devam ettiği için 5 Nisan akşamı hastaneye kaldırılmış, ertesi gün yoğun bakıma alınmıştı. Oksijen tedavisi uygulanan ve solunum cihazına bağlanmadığı bildirilen Başbakan, 9 Nisan'da yoğun bakımdan çıkmış, 12 Nisan'da da taburcu edilmişti. Londra yakınlarındaki bir Başbakanlık konutunda dinlenmeye devam eden Johnson'ın bir süre çalışmayacağı belirtilmişti. Kaynak: AA
Yeni tip koranavirüs (Kovid-19) tedavisi gören İngiltere Başbakanı Boris Johnson'ın 3 gün sonra yoğun bakımdan çıktığı bildirildi. Başbakanlık’tan yapılan açıklamada, "Başbakan, bu akşam yoğun bakımdan odaya alındı. Burada iyileşmesinin ilk evresi boyunca yakından takip edilecek." ifadelerine yer verildi. Açıklamada, Johnson’ın "moralinin gayet iyi olduğu" kaydedildi. Yoğun bakımda 3 gün kaldı "Ateş ve öksürük" belirtileri gösteren Johnson'ın, 27 Mart'ta yapılan Kovid-19 testi pozitif çıkmıştı.O tarihten itibaren kendisini izole eden 55 yaşındaki Başbakan Johnson, 3 Nisan'da yayımladığı videoda, "Hala ateşim var ve bu nedenle hükümetin tavsiyesi uyarınca, bu belirti gidene kadar kendimi tecrit etmeyi sürdürmem gerekiyor." ifadelerini kullanmıştı. Durumu düzelmeyen, ateş ve öksürük gibi belirtileri devam eden Johnson, 5 Nisan akşamı hastaneye kaldırılmış, durumunun kötüleşmesi üzerine de ertesi gün yoğun bakıma alınmıştı. 3 gün yoğun bakımda kalan Johnson’a oksijen tedavisi uygulandığı ancak solunum cihazına bağlanmadığı bildirilmişti.
tr
1589506598_1593530735
2
2 katlı ahşap ev küle döndü Bartın'da çıkan yangında iki katlı ahşap ev kullanılamaz hale geldi. Bartın'da çıkan yangında iki katlı ahşap ev kullanılamaz hale geldi. Yangın anı cep telefonuyla an be an kaydedildi. Yangın, Ulus ilçesine bağlı Şirinler Köyünde meydana geldi. Edinilen bilgilere göre, Cafer Doğan ve Hasan Doğan'a ait iki katlı ahşap evde henüz belirlenemeyen bir nedenle yangın çıktı. Evden dumanların yükseldiğini gören vatandaşlar, durumu itfaiye ekiplerine haber verdi. Ulus Belediyesi ve Kastamonu'nun Pınarbaşı ilçesi itfaiye ekiplerinin müdahale ettiği yangın uzun süren uğraşlar sonucu söndürülürken, ev kullanılamaz hale geldi. Yangın sırasında evde kimsenin bulunmaması olası bir faciayı önlerken, jandarma tarafından soruşturma başlatıldı. - BARTIN Kaynak: İHA
Aspiratör bacasındaki 8 yavru kuş telef olmaktan son anda kurtarıldı Aspiratör bacasındaki 8 yavru kuş telef olmaktan son anda kurtarıldı Bartın'ın Ulus ilçesindeki bir evin aspiratör bacasında yuva kuran kuşların yavruları telef olmaktan son anda kurtarıldı. Aspiratör bacasındaki 8 yavru kuş telef olmaktan son anda kurtarıldı BARTIN - Bartın'ın Ulus ilçesindeki bir evin aspiratör bacasında yuva kuran kuşların yavruları telef olmaktan son anda kurtarıldı. Ülke genelinde yaşanan korona virüs salgını sonrası memleketi Bartın'ın Ulus ilçesine bağlı Akören Söküller köyüne giden Hasan Şimşek, evinin mutfağındaki aspiratörün bacası çekmeyince kontrol etmeye başladı. Bu sırada bacadan gelen kuş seslerini de duyan Şimşek, boruyu çıkarttığında kuşun yuva yaptığını ve yavruladığını fark etti. Aspiratör bacasında yavru kuşları telef olmaktan kurtaran Hasan Şimşek, borunun içinden 8 yavru kuşu çıkartarak, balkonda onlara yeni bir yuva yaptı. Yaşanan olayla ilgili İHA'ya açıklamalarda bulunan Hasan Şimşek, " Aspiratör bacası çekmez oldu. Tıkalı gibiydi. Bende boruyu çıkarttığımda içinde kuş yavruları varmış. Onları alarak onlara yeni bir yuva yaparak annelerine kavuşturduk. Yanmaktan son anda kurtardık" dedi. Kaynak: İHA
tr
1557298080_1635640253
2
İNŞAAT malzemeleri üreticisi İranlı Pahram ve Melihe Koştinetikhoşa çifti, 1,5 yıl önce Alanya'ya yerleşmiş; yerleşik yabancılara verilen oturma izninde, İran vatandaşlarına mülk edinme zorunluluğu getirilince, çift İran'daki mülklerini satıp, Alanya'dan ev almaya karar vermişlerdi. Karı-koca, İran'daki gayrimenkullerine alıcı çıkınca da 9 Şubat günü, kan hastalığı olan kızları Soruşa'yı, piyano hocası İranlı müzisyen Siyaveş Shahani ile eşi Esin İpekoğlu Shahani'ye emanet edip, 3 günlüğüne ülkelerine gitmişlerdi. Ancak 12 Şubat günü geri dönmeyi planlayan çift, İran'da 'yurt dışından geldikleri' gerekçesiyle 14 gün karantinaya alınmışlardı. Karantina sürelerinin dolmasının ardından da Türkiye, 2 ülke arasındaki sınır kapılarını kapatmış, karı-kocanın Türkiye'ye girişlerine izin verilmemişti. Soruşa Koştinetikhoşa'nın aylık tedavisi ise anne-babanın izin belgesi olmadığı için yapılamamış, küçük kızın tedavisi için tüm kapıları çalan Shahani çifti, Soruşa'nın ya ailesinin yanına gönderilmesi ya da anne-babanın yurda alınması için yetkililerden yardım istemişlerdi. YARDIM ÇIĞLIĞI KARŞILIK BULDU Küçük Soruşa, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ile Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu'na seslenerek "Tayyip Amca, Mevlüt Amca, lütfen beni aileme kavuşturun. Ailemi çok özledim. Akşamları onlar için ağlıyorum. Ailem çok üzgün. Benim daha önce ağabeyim öldü, benim de rahatsızlığım var. Lütfen ailemi bana getirin ya da beni oraya gönderin" diye yardım istemişti. Soruşa’nın yardım çağrısına Alanyalı Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu kayıtsız kalmadı. Aile dün kızlarına kavuştu. Kurulan iletişim sayesinde konuya dahil olan Bakan Çavuşoğlu gereken talimatları verdi. İranlı çocuk Esendere (Hakkari) Sınır Kapısı’ndan çıkış yaparak ailesine teslim edildi. Geçiş, Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu'nun talimatıyla güvenlikli bir şekilde gerçekleşti. Aile süreçte kendilerine destek veren Çavuşoğlu’na teşekkür etti. (HABER MERKEZİ)
Koronavirüs salgını sürecinin başladığı günlerde Ukrayna'da olan ve ulaşım yolları kapandığı için Alanya'ya dönemeyen Zihni Yayla, Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu'ndan yardım istediğini söyledi. Bakan Çavuşoğlu'nın sosyal medya hesabına yazdığı mesajla durumunu aktaran Yayla, yaşadığı süreci şöyle anlattı: "Sayın bakanımıza Facebook sayfasından yazarak yardım istedim. Bir süre sonra konsolosluk aracılığı ile feribot bileti geldi. Bu biletle feribota bindim ve 24 saat süren yolculuktan sonra Sakarya'ya indim. Oradan da karayoluyla Alanya'ya geldim. Bu süreçte yardımlarını esirgemeyen ve Alanya'ya gelmemi sağlayan Dışişleri Bakanımız sayın Mevlüt Çavuşoğlu'na şükranlarımla birlikte teşekkürlerimi sunarım. Sayın bakanımız benim için ülkemizin cihan pusulasıdır" dedi. (İBRAHİM İPBÜKER)
tr
1485380103_1628279949
2
03.01.2020 12:45 | Son Güncelleme: 03.01.2020 12:50 İstanbul Anadolu Yakası'nın çeşitli noktalarında 1 ay boyunca buldukları boş evlere giren 4 akraba, 1 milyon lira değerinde değerli eşya çaldı. En son Kartal'da bir binaya giren çete, polis tarafından suçüstü yakalandı. İstanbul Anadolu Yakası'nın çeşitli noktalarında 4 akraba tarafından gündüz vakti yapılan organize hırsızlıklar pes dedirtti. Ağabey Ç. (29), Muhammed Ç. (16), Gönül B. (12) ve Selçuk G. (32) isimli akrabaların kendi aralarında kurduğu hırsızlık çetesi ile son 1 ayda 1 milyon lira değerinde hırsızlık yaptıkları öğrenildi. Karı koca kılığında giriyorlardı Çetenin yöntemi ise akıllara durgunluk verdi. Çalıntı araçla apartmanların önüne gelen hırsızlar, karı koca kılığında içeri girerek tüm dairelerin kapısını çalıyordu. İçeride kimse olmayan evlere ise kadının çantasına sakladığı suç aletleri ile girip değerli eşyaları çalarak kaçıyorlardı. Kartal'da yakalandılar Bu şekilde 1 ay içerisinde 11 vakaya karışan çete, İstanbul Asayiş Şube Müdürlüğü Hırsızlık Büro Amirliği ekiplerinin radarına takıldı. Ekipler hırsızların girdikleri binaların yakınlarında bulunan güvenlik kameralarından soygunları gerçekleştirenlerin aynı kişiler olduğunu fark etti. Polisler izlemeye aldığı 4 kişiyi Kartal'da suçüstü yakaladı. Yakalanan şahıslar sorgulanmak üzere Gayrettepe'de bulunan İstanbul Asayiş Şube Müdürlüğüne götürüldü. Şahıslar sorgularının tamamlanmasının ardından yargılanmak üzere tutuklanarak adliyeye sevk edildi. - İSTANBUL Kaynak: İHA
Anadolu Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından yapılan yazılı açıklamada, E.E.'nin aynı gün yakalanarak gözaltına alındığı ve bugün tutuklandığı kaydedildi. Açıklamada şu ifadeler kullanıldı: * 06.06.2020 tarihinde İstanbul ili Kartal ilçesinde mağdur D.E.'nin boşanma aşamasında olduğu eşi E.E. tarafından parkta konuştukları esnada fiziksel şiddete maruz bırakıldığının ihbarı üzerine Cumhuriyet Başsavcılığımızca derhal soruşturma başlatılarak mağdurun beyanı ve adli raporu temin edilmiş, aynı gün yakalanan şüpheli E.E. de gözaltına alınmıştır. * 07.06.2020 tarihinde Cumhuriyet Başsavcılığımızda hazır edilen ve toplanan delillere göre üzerine atılı eylemleri gerçekleştirdiği yönünde kuvvetli şüphe bulunan E.E., ifadesini müteakip sevk edildiği İstanbul Anadolu Nöbetçi Sulh Ceza Hakimliğince Kasten Nitelikli Yaralama suçundan tutuklanarak cezaevine gönderilmiştir. * Soruşturma kapsamında maddi gerçeği her yönüyle açığa çıkarmak ve sorumlular hakkında yasal gereğine tevessül etmek amacıyla gereken tüm işlemler titizlikle yapılmaktadır. Kamuoyuna ve tüm basın/yayın kuruluşlarına saygıyla duyurulur.
tr
1494278873_1647578072
1
Tarım Sigortaları Havuz İşletmesi Anonim Şirketi'nden yapılan açıklamaya göre, Serpil Günal aynı zamanda, Tarım Sigortaları Havuz İşletmesi AŞ ile Tarım Sigortaları Havuzu (TARSİM) Yönetim Kurulu Üyesi olarak görevini sürdürecek. Ankara'da 1974 yılında doğan Günal, TED Ankara Koleji'nden sonra 1998 yılında ODTÜ Fen Fakültesi Matematik bölümünden mezun oldu. 1998 yılında Ziraat Bankası Bankacılık Okulu'nu bitirdi. 2006 yılında Atılım Üniversitesi İşletme bölümünden yüksek lisans derecesini alan Günal, 1999 yılında Ziraat Bankası Ticari Krediler Birimi'nde iş hayatına başladı. Günal, 2001-2012'de Bireysel Pazarlama Bölüm Başkanlığı'na atandı. Serpil Günal, Nisan 2012-Mayıs 2013 döneminde Ziraat Bankası Bireysel Pazarlama Bölüm Başkanlığı Bankasürans Birimi'nde Sigorta ve Diğer Acentelik Ürünleri Yöneticisi, Mayıs 2013-Ocak 2017 döneminde Ziraat Bankası Dağıtım Genel Müdür Yardımcılığı, Banka Sigortacılığı Birimi'nde Bankasürans Yöneticisi olarak görev aldı. Ocak 2017 itibarıyla Ziraat Sigorta ve Ziraat Emeklilik Operasyon Genel Müdür Yardımcısı, Ağustos 2018-Ocak 2020 döneminde ise Teknik Genel Müdür Yardımcısı olarak görevini devam ettiren Günal, evli ve bir çocuk annesi.
Kredi faizlerinin düşmesinin ardından vatandaşlar kredi yapılandırması konusunda araştırmalara başladı. Koronavirüs pandemisi öncesinde yüksek faiz oranlarıyla kredi kulanan vatandaşlar, kredi faizlerinin düşmesinin ardından bankalardan yapılandırma istiyot ancak yapılan görüşmelerde bankalardan red cevabı alan vatandaşlar, kredi yapılandırması için ne yapmaları gerektiği sorusuna yanıt arıyor. İşte "Vakıfbank, Ziraat Bankası ve Halkbank kredi yapılandırması yapıyor mu?" ve "Kredi yapılandırması olacak mı?" sorusunun yanıtı ve kredi yapılandırması hakkında detaylar... Kredi yapılandırması için dava yolu açık Bilindiği üzere tüketici mahkemeleri vatandaşların aldıkları hizmet sonrasında haklarını korumayı amaçlıyor. Bankalardan yüksek faizle çekilen krediler için hazırlanan sözleşmelerde, gelecekte faizlerin yükselişi ve düşüşünün kullanıcıları etkilemeyeceğine dair ibare bulunsa da, buna karşı mahkeme yoluna gitmek mümkün. Tüketiciler bu noktada konuyu mahkemeye taşıyarak kredinin yeni faiz oranları üzerinden yapılandırılması için ihtiyati tedbir kararı verilmesini isteyebilirler. 6502 sayılı kanunun 39/4 maddesi delaletiyle Konut Finansmanı Sözleşmeleri Yönetmeliği'nin 12/1-a bendi uyarınca kredi faiz oranında değişiklik yeniden finansmanı gerektirir. Bankaların konut kredilerini yapılandırmaması, hâkim durumun kötüye kullanılmasıdır. 4054 sayılı kanunun 58. maddesi kapsamında, tüketici mahkemesi olayın hâkim durumun kötüye kullanılması olup olmadığını bilirkişiye tespit ettirebilir. Siz de böylece ödediğiniz bedelle krediniz yapılandırılsaydı ödeyeceğiniz bedel arasındaki farkı bu dava yoluyla bankanızdan talep edebilirsiniz. Dava yolunda kredi tarihinin bir önemi yok Kredi faizleri konusunda çözüm bulamamanız gibi bir durum yok. Çünkü kredi kullandığınız tarih bu noktada önemli değil. İster yakın, ister uzak bir tarih olsun, kredi yapılandırması isteyebilirsiniz. Bankaların konut kredilerini yapılandırmaması hakim durumun kötüye kullanılmasıdır ve 4054 sayılı kanunun 58. maddesi kapsamında, tüketici mahkemesi bu durumu bilirkişiye tespit ettirebilir. Konut kredisi faiz oranları ne kadar? Kamu bankaları sıfır konutlar için 15 yıla kadar ayılık yüzde 0.64 faizli kredi sunuyor. İkinci el konutlar için ise 15 yıl vade ve aylık yüzde 0.74 faizli kredi imkanı sağlanıyor. Üst limit 750 bin TL Vakıfbank, Halkbank ve Ziraat Bankası konut kredi için yaptıkları ortak açıklamada; üç büyük ilde (İstanbul, Ankara ve İzmir) krediye konu olacak konutlar için 750 bin TL, diğer şehirler için ise en fazla 500 bin TL’ye kadar kredi kullandıracağını duyurdu. Kredi kullanımında yüzde 10’dan başlayan, düşük özkaynak/peşinat oranı uygulanacak.
tr
1513486541_1488323956
2
Bursa Büyükşehir Belediyesi, muhtemel deprem sonrası müdahale süreçlerini Başkan Alinur Aktaş başkanlığındaki toplantıyla ele aldı. Belediye bürokratların tam kadro katıldığı toplantıda, afet koordinasyonuna ilişkin planlama çalışmaları ile birimlerin görevleri konusunda yapılan hazırlıklar değerlendirildi. SAĞLAM BİNALAR İNŞA ETMEK ZORUNDAYIZ Afet koordinasyonuna ilişkin planlama çalışmalarının ‘geliştirilmek üzere’ tamamlandığını açıklayan AKP’li Başkan Aktaş, “Büyükşehir belediyemizin. Sıkıntılı bölgelerimiz var. Sağlam binalar inşa etmek zorunda olduğumuz gibi bugüne kadar yapılanlarla ilgili dönüşümü de sağlıklı şekilde sonuçlandırmamız gerekiyor” dedi. AFETE HAZIRLIKLI OLALIM Muhtemel afet durumlarında gerçekleştirilecek faaliyetleri Bursa için sürekli diri tuttuklarını söyleyen Aktaş, şöyle konuştu: * 3 milyon 50 bin kişilik nüfusa sahibiz. Şehirde sıkıntılı binalar ile bölgeler bulunmakta. Allah’a hamdolsun, 100-150 yıllık süreçte yıkıcı-öldürücü deprem yaşamadık. Bu olmayacağı anlamına gelmez. * Bir anda Erzincan, Elazığ, Akhisar ve Kütahya’dan çıkabiliyor. İşin yeri ve zamanı belli değil. Bundan sonraki süreçte sağlam binalar yapmak zorunda olduğumuz gibi bugüne kadar yapılanlarla ilgili de mümkün olduğu kadar gerekli dönüşümü temin etmek lazım.
AKP’li Bursa Büyükşehir Belediyesi, tanıtım hizmetleri için 30 milyon liralık ödeme yaptı En borçlu belediyeler arasında yer alan AKP’li Bursa Büyükşehir Belediyesi, “Proje, Yatırım ve Hizmetlerin Kamuoyuna Duyurulması” hizmeti için 30 milyon 392 bin liralık ihale yaptı. Sözcü'den Deniz Ayhan'ın haberine göre, AKP'li belediyenin satın aldığı hizmetler arasında, yemek ikramı, 5 yıldızlı otelde konaklama, sahne süslenmesi, yerel ve ulusal kanallarda tanıtım yer aldı. Organizasyonlar 2021'e kadar devam edecek. Belediyenin ikram edeceği yemek menüsünde, kuver tabağı, iri kıyım rokalı mevsim salata, ezine beyaz peynir ve kavun, közde patlıcan salata, deniz börülce, lakerda, karides söğüş, kalamar tava, buğulama veya ızgara balık, 17 çeşit ordöv tabağı, soğuk içecek, çay ve kahve bulunuyor. 14 Ekim 2019-11 Ekim 2021 arasındaki tanıtım programına 30 milyon 392 bin TL ödendi. Büyükşehir Belediye Başkanı Alinur Aktaş, daha önce yaptığı açıklamada, belediyenin borçlu olduğunu belirterek, “Ama iflas etmiş durumda değiliz” demişti. Ayrıca, organizasyonlardaki ikramlarda da 8 kişilik masalara antep fıstık ve bademli karışık çerez tabağı, tatlı-tuzlu kuru pasta da verilecek. KONUKLAR LÜKS OTELLERDE AĞIRLANACAK Organizasyonlar kapsamında Bursa'ya gelen konuklar, 5 ve 4 yıldızlı otellerde ağırlanacak. Konuklar için hediye çantaları da hazırlanacak. AKP'li Belediye daha önce de, çiçek alımı, sosyal ve kültürel hizmetler için otobüs kiralaması, tanıtım materyalleri yaptırılması ve ‘hoş geldin bebek' seti alımı için 15 milyon 169 bin 550 TL harcamıştı. Mart 2019 tarihinde de 3 milyon 76 bin 500 TL'ye kentteki, spor, sosyal ve kültürel hizmetlerde kullanılmak üzere 7 aylık araç kiralanmıştı. 28 Mart'ta ise 5 milyon 894 bin TL'lik yeşil alanlarda kullanılmak üzere mevsimlik çiçek alımı yapılmıştı.
tr
1493408005_1610570242
1
TRT'den yapılan açıklamada, 2018 yılından bu yana Uluslararası Haber Kanallarının Genel Yayın Yönetmenliğini yapan Serdar Karagöz'ün, uluslararası yayınlardan sorumlu Genel Müdür Yardımcılığına getirildiği belirtildi. Açıklamada ayrıca, "Bugün itibarıyla dijital platformlarda test yayınına başlayan TRT Deutsch ve yakın zamanda ailemizin yeni üyesi olacak TRT Russia ile hedefimize daha güçlü bir şekilde yürüyeceğiz." denildi. TRT Yönetim Kurulu Başkanı ve Genel Müdürü İbrahim Eren de Karagöz'de yeni görevinde başarılar diledi. Serdar Karagöz Kimdir? Bilgi Üniversitesinde Siyaset Bilimi lisans eğitimi alan Karagöz, aynı üniversitenin İnsan Hakları Hukuku yüksek lisans programının ardından ABD'de The New School University'de "Media Studies" alanında yüksek lisans programını tamamladı. Karagöz, ABD'de bulunduğu dönemde "The New York Times Syndication" departmanında çalıştı. Turkuvaz Medya Grubu bünyesinde BM Diplomasi Muhabirliği ve grubun New York temsilciliğini yapan Karagöz, 2013'te Sabah Gazetesi Dış Haberler Müdürü olarak Türkiye'ye döndü. Karagöz, "Daily Sabah" gazetesini 2014 yılında kurdu ve Genel Yayın Yönetmenliğini üstlendi. Serdar Karagöz, 2018'den bu yana TRT World ve TRT Arabi kanallarını bünyesinde barındıran TRT Uluslararası Haber Kanalları Genel Yayın Yönetmenliği görevini yürütüyordu. Kaynak: TRT Haber
Gazeteye göre, yılda 90 bin dolar (yaklaşık 620 bin TL) ya da altında kazanan alt dilimdeki New Yorklular evlerinde kalırken, şehrin en çok kazanan yüzde birlik diliminin üçte birinden fazlası şehri terk etti. Akıllı telefonlardan toplanarak nüfus değerlendirmesinde kullanılan veriler, akıllı telefonları olmayanları es geçtiği ve çoğunlukla kent sakinleri hakkında bazı varsayımlara dayandığı için "noksan" kabul ediliyor. Ancak, bu veriler büyük çaptaki hızlı nüfus değişimlerini ölçmede faydalı olabilir.
tr
1589341074_1595223395
1
Tüm dünyayı etkisi altına alan koronavirüs salgını yaklaşık 3 milyon kişiye bulaştı. 300 bin kişinin de ölümüne sebep oldu. Ülkemizde ise mart ayında görülen virüsün etkileri hala sürüyor. Yaklaşık 3 bin kişinin vefat ettiği ülkemizde virüsün yayılımını azaltmak amacıyla tedbirler alınıyor. Salgın tehlikesi devam ederken hastanelerden adeta çıkamayan sağlık çalışanlarına ülkece moral veriliyor. Dilovası Engelli ve Engelli Aileleri Yardımlaşma ve Dayanışma Derneği de bu kapsamda sağlık çalışalarına moral vermek amacıyla evde hazırladığı poğaça ve tatlıları onlara ikram etti. ‘ONLARI UNUTMADIK’ Konuyla ilgili açıklama yapan Dilovası Engelli ve Engelli Aileleri Yardımlaşma ve Dayanışma Derneği Başkanı Abdulsamet Elden, “Dilovası Engelli ve Engelli Aileleri Yardımlaşma ve Dayanışma Derneği olarak dünyayı etkisi altına alan Covid-19 salgınından dolayı gecesini gündüzüne katan ailesinden sevdiklerinden ödün vererek sağlığımız için mücadele eden sağlık çalışanlarımızı unutmadık. Bu anlamda derneğimiz Başkan Yardımcısı Gülcan Yılmaz ve yönetim kurulu üyemiz Ayşegül Tuna sağlık çalışanları için yapmış oldukları açma, poğaça ve el tatlısı yaparak Dilovası Devlet Hastanesi’ne gitti” dedi. ‘YANLARINDAYIZ’ Sözlerini sürdüren DENAD Başkanı Abdulsamet Elden, “Hastane Müdürü Şükrü Gözalan, ekibimize teşekkür ederek duydukları memnuniyeti dile getirdi. Bu anlamda biz de DENAD ailesi olarak sağlık çalışanlarımıza göstermiş oldukları özverili çalışma ve fedakarlıklarından dolayı teşekkür ediyoruz. Allah sağlık çalışanlarımızın yar ve yardımcısı olsun diyor ve onları alkışlıyoruz. Sağlık çalışanlarımızın imkanlarımız dahilinde her zaman yanlarında olacağımızı belirtmek istiyoruz” ifadelerini kullandı.
Koronavirüs sürecinde vatandaşlarını rahatlatmak için kesenin ağzını açan Türkiye’de verilmeye devam edilen yardımlar merak ediyor. Covid-19 salgını nedeni ile işlerinde aksaklık olan vatandaşlar kiralarını ödemekte zorlandığı için devlet tarafından kira yardımları devam ediyor. Sosyal Yardımlaşma ve Dayanışma Vakfı tarafından başvuruları kabul edilen ve her ay kira için yardım yapılan süreçte pek çok kişi başvuru şartlarını ve yapılan yardım miktarını merak ediyor. Sosyal Yardımlaşma ve Dayanışma Vakfı ve Çevre ve Şehircilik Bakanlığı tarafından ortak yürütülen kira yardımında başvurusu onaylanan vatandaşlara 48 ay(2 yıl) boyunca her ay düzenli olarak kira yardımı yapılıyor. İhtiyaç sahibi ailelere kira yardımı 2020 yılında kira yardımları yapılacak mı sorusu araştırılırken Covid-19 virüsünün ülkemizde girmesi ile birlikte kira yardımlarının yapılacağı da kesinleşmişti. Kira yardımı her yıl binlerce kişiye sağlanırken koronavirüs sonrasında başvurularda da artışlar yaşandı. Genel olarak kira yardımları Aile, Çalışama ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı tarafından verilse de bu işi koronavirüs sonrasında Sosyal Yardımlaşma ve dayanışma Vakfı ile Çevre ve Şehircilik Bakanlığı üstlenmiş durumda. Kira yardımı dışında ihtiyaç sahibi ailelere gıda, yiyecek, yakacak, barınma ve çocukların masrafları için de yardımlar yapılmaktadır. Barınma ihtiyacı en büyük hak ve ihtiyaçlardan olduğu için devlet tarafından her yıl pek çok ihtiyaç sahibi aile veya kişiye bu yardımlar yapılmaktadır. e-Devlet üzerinden kira yardımı başvurusu nasıl yapılır? Kira yardımı başvurusu nasıl yapılmaktadır? Çevre ve Şehircilik Bakanlığı ihtiyaç sahibi ailelerin başvuru yapabilmeleri için e-Devlet üzerinden tüm imkanları sağlamaktadır. https://www.turkiye.gov.tr/cevre-ve-sehircilik-hak-sahibi-ailelere-kira-yardm-yaplmas-3971 adresi üzerinden başvuruları kabul eden bakanlık sadece evi kentsel dönüşüme uğrayan vatandaşlara kira yardımı yapmaktadır. Maddi olarak kötü durumda olan ailelere yapılan bu yardım başvurusu için Sosyal Yardımlaşma ve Dayanışma Vakfının ya resmi intenet sitesi üzerinden ya da bizzat giderek başvuru yapılması gerekmektedir. T.C kimlik fotokopisi, ikametgah belgesi, gelir belgesi, muhtarlığın vermiş olduğu muhtaçlık belgesi ve kira yardımı başvuru formu ile başvurular yapılabilmektedir. Başvuru incelendikten sonra eğer olumlu bir sonuç çıkarsa kira yardımı alacak vatadaşlara illere göre farklılıklar olsa da 500 TL ile 960 TL arasında kira yardımı yapılacaktır. En çarpıcı magazin haberlerinden, en yeni teknolojik gelişmelere, objektif haberler tüm ayrıntılarıyla Haberport mobil uygulamasında! Hemen indir!>>>Android Uygulaması Linki - İOS Uygulaması LİNKİ Gündemin en çok merak edilen haberlerini görüntülemeye başlamak için hadi, sen de Twitter hesabımızı Takip Etmeye başla. >>> Haberport'u Twitter'dan Takip Et Güncelleme Tarihi: 02 Mayıs 2020, 21:50
tr
1553561731_1553515970
4
Batı Mahallesi Dr. Orhan Maltepe Caddesi'ndeki 4 katlı bir binanın üçüncü ve dördüncü katlarındaki balkonlar, saat 01.30 sıralarında büyük bir gürültüyle çöktü. Çökme sırasında herhangi gibi can kaybı ya da yaralanma olmadığı öğrenildi. Olay sonrası apartman sakinleri evlerinden çıkarak sokağa çıktı. İhbar üzerine, olay yerinde polis, itfaiye ve belediye ekipleri sevk edildi. Olay yerine gelen polis ekipleri, çevrede güvenlik önlemi alırken, belediye ekipleri de binada incelemelerde bulundu. Balkonları çöken bina, ekipler tarafından mühürlenirken, yanındaki bina da tedbir amaçlı olarak ekipler tarafından boşaltıldı. OTELE YERLEŞTİRİLDİLER Mühürlenen 2 binada oturan bazı vatandaşlardan bazıları yakınlarının evine giderken, bazıları da Pendik Belediyesi ekiplerince otele yerleştirildi. Binada bulunan yaşlı iki kadın ise belediye ve sağlık ekiplerince binadan indirilerek, Pendik Belediyesi tarafından otele yerleştirildi. Binaların yıkılıp yıkılmayacağı, incelemelerin tamamlanmasından sonra netleşecek.
Pendik'te 4 katlı bir binanın üçüncü ve dördüncü katındaki balkonlar çöktü. Çökmenin nedenini belirlemek için binada inceleme başlatıldı. Batı Mahallesi Dr. Orhan Maltepe Caddesi'ndeki 4 katlı bir binanın üçüncü ve dördüncü katlarındaki balkonlar, saat 01.30 sıralarında büyük bir gürültüyle çöktü. Çökme sırasında herhangi gibi can kaybı ya da yaralanma olmadığı öğrenildi. İhbar üzerine, olay yerinde polis, itfaiye ve belediye ekipleri sevk edildi. Polis ve itfaiye ekipleri, binada oturan vatandaşları tahliye ederek, çevrede güvenlik önlemi aldı. İtfaiye ve belediye ekipleri olayla ilgili inceleme başlatırken, binadaki incelemelerini ise sürdürüyor. Öte yandan, olay sonrası bazı apartman sakinlerinin valizlerini alarak evlerinden ayrıldıkları görüldü. BİNA MÜHÜRLENDİ Pendik'te balkonları çöken bina belediye ekiplerince mühürlendi. Batı Mahalle Dr. Orhan Maltepe Caddesi'nde Pendik Devlet Hastanesinin yanında bulunan 4 katlı binanın bazı balkonları çöktü. Bunun üzerine binadakiler tahliye edildi. Daha sonra Pendik Belediyesi ve İstanbul İtfaiyesi ekipleri binada incelemelerde bulundu. İncelemeler sonucu giriş katında lokanta ve iş yerleri bulunan 4 katlı bina belediye ekiplerince mühürlendi. Balkonları çöken binanın bitişiğindeki binada bulunanlar da tedbiren tahliye edildi.
tr
1544259223_1611945335
1
Güney Avustralya'daki Myponga şehrinde bir kırmızı karınlı siyah yılan, zehirli kahverengi yılana saldırıp onu yedi.
Haftasonu hava nasıl olacak ? Cumadan itibaren üç gün yağış var Ülkede Cuma gününden başlayarak 3 gün sağanak bekleniyor. Meteoroloji Dairesi’nin 21 – 27 Mayıs dönemini kapsayan hava tahmin raporuna göre, alçak basınç sistemi nedeniyle hava yarın sıcak olacak. Diğer günlerde ise bölge üst atmosferdeki serin ve nemli hava kütlesinin etkisi altında kalacak. Hava yarın az bulutlu, zamanla parçalı bulutlu; Cuma günü ise parçalı bulutlu, akşam saatlerinde yer yer sağanak yağmurlu olacak. Cumartesi ve Pazar havanın parçalı bulutlu, yer yer sağanak veya gök gürültülü sağanak yağmurlu, haftaya Pazartesi ise havanın parçalı bulutlu olması bekleniyor. Hava tahmin raporuna göre haftaya Salı ve Çarşamba günleri ise havanın az bulutlu zamanla parçalı bulutlu olacağı öngörülüyor. Yarın en yüksek hava sıcaklığının iç kesimlerde 39 – 42 derece, sahillerde 33 – 36 derece olması, diğer günlerde ise sıcaklığın iç kesimlerde ve sahillerde 27 – 30 derece dolaylarında seyretmesi bekleniyor. İlgili dönemde rüzgarın genellikle Güney ve Batı yönlerden orta kuvvette, yağışlı günlerde yer yer kuvvetli eseceği öngörülüyor.
tr
1573450662_1610484961
1
Erkenci yem bezelyesi 'Arda' çiftçinin yüzünü güldürüyor Aydın'ın Söke ilçesinde ıslah edilip geliştirildikten sonra ekimi yapılan 'Arda' isimli yem bezelyesi 5 ay sonra hasat edildi. Aydın'ın Söke ilçesinde ıslah edilip geliştirildikten sonra ekimi yapılan 'Arda' isimli yem bezelyesi 5 ay sonra hasat edildi. Yıllarca tek ürün olarak pamuk eken bölge çiftçisi, alternatif ürün yetiştirmenin mutluluğunu yaşadı. Tekirdağ'da bir firma tarafından geliştirip ıslah edilen ve Tarım ve Orman Bakanlığınca desteklenen 'Arda' isimli yem bezelyesi, Kasım ayında ekiminin ardından Nisan ayında biçilmeye başlandı. Yem bezelyesi çeşidini eken ve biçime başlayan çiftçi Kemal Kocabaş, Söke Ovası'nda hem pamuk hem de hayvancılık yaptığını, yem bezelyesini hayvancılıkta kaba yem ihtiyaçlarını karşılamak için ektiklerini söyledi. Kocabaş yeni ektikleri ürün çeşidi ile ilgili olarak, "Hem yem bezelyesinin erkenci olup kısa sürede yetişmesi, hem yüzde 14 protein oranı ile kaliteli bir ot olması, hem de köklerinde organik azot toplaması sebebiyle gübre tasarrufu bizim için bir avantaj. Bunun yerine ikinci bir ürün olarak pamuğumuzu nisan sonuna kadar rahat bir şekilde ekebiliyoruz. Ot ve silajdaki yemleme değerleri yoncaya yakın olduğu için bu yüzden tercih ediyoruz" dedi. 5 ay gibi kısa bir sürede biçtikleri yem bezelyesi sayesinde hem münavebe yaptıklarını hem de tarlanın azot ihtiyacı sağlandığı için azotlu gübreyi pamukta daha az kullandıklarını anlatan çiftçi Kocabaş, Söke bölgesinde pamukta görülen kök hastalıklarını bu sayede çok daha az gördüklerini dile getirdi. Firma sahibi Ziraat Mühendisi İrfan Ekmen, geliştirdikleri yerli ürün hakkında bilgi verdi. Bakanlıkça ürün çeşidinin dekara 60 lira, ot ve veya silaja 20 lira sertifikalı tohum desteği, 21 lira gübre mazot desteği ile birlikte toplamda dekara 101 lira olarak desteklendiğini kaydeden Ekmen, sadece pamuk değil nisan ayında ekilmesi gereken ayçiçeği, patates, mısır, domates, çeltik ve soya gibi birçok tarım ürünü öncesi tarlanın boş kaldığı aylar içerisinde ekilip kış yağmurları ile yetiştiğini söyledi. Ekmen, ürünün köklerinde organik azot biriktirdiği için ekildiği tarlanın organik madde artışını sağladığını sözlerine ekledi. - AYDIN Kaynak: İHA
Malatya’da gece yarısı silahlı saldırıya uğrayan 1 kişi yaralandı. Olaydan sonra kaçan şüpheli, bir süre sonra yakalandı. Olay, Pazartesi’ni Salı’ya bağlayan gece 00.45 sıralarında Yeşilyurt ilçesine bağlı Çukurdere Mahallesi Vaizoğlu Camii civarında meydana geldi. Edinilen bilgilere göre, belirlenemeyen bir nedenle Kemal S. tarafından silahla açılan ateş sonucunda vücuduna isabet alan 1 kişi yaralandı. Kimliği hakkında bilgi edinilemeyen yaralı şahıs olay yerine gelen 112 sağlık ambulansı ile Eğitim ve Araştırma Hastanesi’ne kaldırılırken, firar eden 40 yaşlarındaki şüpheli ise polis ekipleri tarafından 1 saat sonra yakalanarak gözaltına alındı. Polis ekipleri olay yerinde inceleme yaparken, başlatılan soruşturma ise sürüyor. iha- malatyahaber.com
tr
1585589993_1585627260
4
İstanbul Büyükçekmece Bahçelievler Mahallesi’nde dün gece yarısı bir villada kalabalık bir grup tarafından parti yapıldığı yönünde ekipler bilgi aldı. Ekipler bahçeli lüks villada eğlence partisi düzenlendiğini görünce kapıyı çalıp eve girdi. Evde incelemede bulunan ekipler, adreste 36 yaşındaki Nijerya uyruklu Ebuka John E.’nin (36) yeni doğan çocuğu için parti düzenlediğini tespit etti. Partiye katılanların sosyal mesafe kuralına uymadığını ve içeride yabancı uyruklu 46 kişinin bulunduğunu tespit etti. Ebuka John E. ile partiyi organize etmesinde yardımcı olan Mehmet A. (24), Selman E. (33), Mustafa E. (26) ve Eren Ç. (27) isimli şahısları gözaltına alıp emniyete götürdü. Adreste davetli olarak bulunan yabancı uyruklu 46 kişiye “1593 Sayılı Hıfzıssıhha Kanununa Muhalefet” suçundan 3 bin 180 TL idari para cezası uygulayan ekiplerin, gözaltına alıp mahkemeye sevk ettiği ev sahibi ve 4 organizatör hakkında ise 3 ay ev hapsi cezası hükmü verildi.
İstanbul Büyükçekmece'de bir villada, parti düzenleyerek yeni tip corona virüsle (Covid-19) mücadele kapsamında uyulması gereken sosyal mesafe kuralını ihlal eden 5 kişiye ev hapsi uygulanırken, eğlenceye katılan 46 kişiye de idari para cezası kesildi. Büyükçekmece İlçe Emniyet Müdürlüğü ekipleri, Bahçelievler Mahallesi'nde devriye görevi yürütürken, bahçeli bir villada Nijeryalı Ebuka John E'nin, yeni doğan bebeği için parti verdiğini belirledi. Polis ekipleri, parti sahibi Ebuka John E. ile birlikte partiyi organize ettikleri belirlenen Mehmet A, Selman E, Mustafa E. ve Eren Ç'yi gözaltına aldı. Partiye katılan ve Covid-19'la mücadele tedbirlerini ihlal eden 46 kişiye ise 146 bin 280 lira idari para cezası uygulandı.Emniyetteki işlemlerin ardından adliyeye sevk edilen 5 kişiye ise 3 ay ev hapsi hükmü uygulandı. RAMAZAN AYI İÇİN CORONA VİRÜS TEDBİRLERİ
tr
1577276042_1627597711
2
Belarus Devlet Başkanı Aleksandr Lukaşenko Kovid-19 salgını ile ilgili yaptığı toplantıda, ülkedeki son duruma ilişkin açıklamalarda bulundu. Koronavirüs salgınından çok diğer hastalıklara yönelik durumla ilgilendiğini söyleyen Lukaşenko, hastanelerde diğer hastalıklar nedeniyle yatan insanların unutulmaması gerektiğini belirtti. Lukaşenko, son zamanlarda koronavirüs psikozu yüzünden hastanelerde yatanların kendini bıraktığını ve hayat için mücadele etmekten vazgeçtiğini belirterek, “İnsanlar korkuyor. Bu yüzden şunu söylemek istiyorum; ülkemizde koronavirüsten bir kişi bile ölmedi. Bir kişi bile. Ölenler sahip oldukları bir grup kronik hastalıktan dolayı öldüler” diye konuştu. Lukaşenko koronavirüsün sebep değil, “kronik hastalıkların geliştirdiği bir atmosfer” olduğunu savundu. 'Hiç kimse koronavirüsten ölmeyecek' Hastanelerdeki Kovid-19 teşhisi konulan hastaların endişelenmemesini isteyen Lukaşenko, “Ülkemizde hiç kimse koronavirüsten ölmeyecek. Bunu açıkça duyuruyorum. Bu benim inancım sadece geçmiş yıllardaki analize dayanmıyor. Bizim tecrübemiz var. Bizim tecrübemizden, Çin’in, ABD’nin, Avrupa’nın tecrübesinden yola çıkarak nasıl çalışılacağını görüyoruz. İnsanları kurtaracak ilaç kombinasyonunu bulduk. Bu yüzden her kişi için mücadele etmeyeceğiz, savaşacağız. Eğer bu insan kendini bırakmadıysa kesinlikle iyileşecektir" ifadelerini kullandı. Öte yandan, Belarus Sağlık Bakanlığından yapılan açıklamaya göre, ülkede son bir günde Kovid-19 kaynaklı 3 kişi daha hayatını kaybetti ve toplam ölü sayısı 29’a ulaştı. 341 kişide daha Kovid-19 tespit edilmesiyle toplam vaka sayısı ise 2 bin 919’a çıktı. Bugüne kadar 203 kişinin iyileştiği ülkede, yaklaşık 68 bin test yapıldı.
Belarus'ta son 24 saatte 883 vaka tespit edildi, 4 kişi hayatını kaybetti. Toplam vaka sayısı 47 bin 751'e çıkarken ölü sayısı 263'e yükseldi. Belarus Sağlık Bakanlığı'ndan yapılan açıklamada, son 24 saatte 883 kişide yeni tip koronavirüs (Kovid-19) tespit edilmesiyle vaka sayısının 47 bin 751'e çıktığı belirtildi. Açıklamada, ölü sayısının 4 artarak 263, iyileşenlerin sayısının da 949 artarak 23 bin 15 olduğu kaydedildi. Karantinanın ilan edilmediği ülkede, şimdiye kadar 609 bin 671 Kovid-19 testi yapıldı. Devlet Başkanı Aleksandr Lukaşenko ise, Mogilyov kentinde yaptığı konuşmada salgına ilişkin açıklamalarda bulundu. Ülkede, Kovid-19 ile mücadelenin henüz sona ermediğini belirten Lukaşenko, "Şimdiye kadar aşırı senaryolardan kaçınmayı başardık, üstelik ülke sınırlarını kapatmadık" dedi. Belarus'ta, ilk Kovid-19 vakası 27 Şubat'ta tespit edilmiş, ilk Kovid-19 kaynaklı ölüm ise 31 Mart’ta 75 yaşındaki bir erkeğin hayatını kaybetmesiyle gerçekleşmişti.
tr
1550473905_1494506274
1
Kayseri'de endemik bitki "kır navruzu" (Iris farashae) çiçek açtı. Kayseri Doğa Koruma ve Milli Parklar Şube Müdürlüğünden yapılan yazılı açıklamaya göre, dünyada sadece Kayseri'de yetişen ve türü tehdit altında olan kır navruzu, bu yılın ilk görüntülerini verdi. Nokta endemiği olan, dünyada sadece bir bölgede bulunan kır navruzunun tek yayılış alanı Kayseri'de, ilkbaharın gelmesiyle yeni filizler belirmeye başladı. Kır navruzu için Kayseri Doğa Koruma ve Milli Parklar Şube Müdürlüğünce 2019 yılında çalıştay düzenlenmiş, "Kır Navruzu Tür Eylem Planı"nda sorumlu kurumların ayıracağı kaynak miktarı, iş birliği, hangi işlerin ne zaman ve nasıl yapılacağı tanımlanmıştı. 2020-2024 yıllarını kapsayan tür eylem planı ile türü tehdit eden unsurlar belirlenmiş olup bu kapsamda gerekli önlemler alınacak, okullarda konu ile ilgili eğitim verilecek, türün korunması ve çoğalması için tohum toplaması yapılarak izlenmesi sağlanacak. AA / Güncel
14.01.2020 15:06 | Son Güncelleme: 14.01.2020 15:06 Kayseri'de geçen yıl jandarma sorumluluk bölgesinde çeşitli suçlarından 150 şüpheli tutuklandığı bildirildi. Valilikten yapılan açıklamaya göre, geçen yıl İl Jandarma Komutanlığı ekiplerince cinayet, uyuşturucu ticareti, terör ve hırsızlık gibi 668 olayla ilgili yakalanan 984 kişiden 150'si tutuklandı. Öte yandan uyuşturucu ile mücadele kapsamında düzenlenen operasyonlarda 6 kilo 538 gram bonzai, 52 bin 242 sentetik hap, 28 bin 122 kök Hint keneviri, 37 kilo 238 gram kubar esrar, 1 kilo 844 gram toz esrar, bin 443 extacy, 1 kilo 451 gram metamfetamin, 9 bin 269 paket gümrük kaçağı sigara ele geçirildi. Kaynak: AA
tr
1578844117_1588022025
2
15 Nisan 2020 Uluslararası Para Fonu (IMF), yeni tip koronavirüs (Covid-19) salgınının etkisiyle mali dengelerin neredeyse tüm ülkelerde bu yıl kötüleşmesinin beklendiğini, salgının finansal ve ekonomik sonuçlarının mali açıklar ile kamu borç oranlarında önemli bir artışa neden olacağını bildirdi. IMF, Mali İzleme Raporu'nun Nisan 2020 sayısını "Covid-19 Pandemisi Sırasında İnsanları Destekleyen Politikalar" başlığıyla yayımladı. Salgının maliye politikası eylemlerine olan ihtiyacı benzeri görülmemiş bir seviyeye yükselttiğine dikkat çekilen raporda, salgının insani maliyetinin endişe verici bir düzeyde arttığı, üretim ve kamu finansmanı üzerindeki etkisinin ağır olacağının öngörüldüğü aktarıldı. Raporda, hükümet müdahalelerinin hızlı, uyumlu ve sağlık krizinin ciddiyetiyle orantılı olması gerektiği vurgulanarak, mali araçların en önemli rolü üstlenmesi gerektiği kaydedildi. "Likidite desteği iflas riskini azaltır" Önceliğin insanlarının hayatını kurtarmak olduğunun altı çizilen raporda, bunu için test ile tedavi harcamalarının karşılanması ve düşük maliyetli bir aşının geliştirilmesinin gerektiği belirtildi. Raporda, salgına mücadeleye yönelik sosyal mesafenin de önemine işaret edilerek, bu durumun üretimde azalma, düşük vergi gelirleri ve insanlar ile işletmeleri koruma ihtiyacıyla daha yüksek maliyetleri beraberinde getirdiği aktarıldı. Sosyal mesafe uygulamasının ücretli izin, işsizlik yardımları, maaş yardımı ve vergi ertelemeleri gibi büyük, geçici ve hedef odaklı önlemlerle yapılabileceğinin belirtildiği raporda, aynı şekilde işletmelere yönelik likidite desteğinin de iflas riskini azaltabileceği bildirildi. Önlemlerin bedeli 3,3 trilyon dolar Raporda, "Covid-19 salgını ile bunun finansal ve ekonomik sonuçları, mali açıklar ve kamu borç oranlarında önceki tahminlere göre önemli bir artışa neden olacaktır." değerlendirmesine bulunuldu. Üretim düştükçe gelirin daha da keskin bir şekilde düşeceğine vurgu yapılan raporda, şunlar kaydedildi: "İnsanları ve şirketleri desteklemek için gerekli sağlık giderleriyle vergi ve harcama önlemlerinin doğrudan mali bedeli de olacaktır. Bunun halihazırda küresel olarak 3,3 trilyon dolar olduğu tahmin ediliyor. Ayrıca, kamu sektörü kredileri ve sermaye takviyesi (1,8 trilyon dolar) ile teminatlar ve diğer şartlara bağlı yükümlülükler (2,7 trilyon dolar) finansal ve finansal olmayan teşebbüsleri desteklese de mali risk yaratıyor. Bu zamana kadar alınan politika tedbirlerine dayanarak, mali dengelerin 2020'de neredeyse tüm ülkelerde kötüleşmesi bekleniyor." "Covid-19'un kamu maliyesine etkisinin boyutu belirsiz" Raporda, bu durumun pandemi, finansal koşullarda ani kötüleşme, zayıf dış talep ve düşük emtia fiyatları gibi çoklu şoklarla karşı karşıya olan gelişmekte olan ekonomiler için daha endişe verici olduğu ifade edildi. IMF'nin raporunda, şu değerlendirmelere yer verildi: "Covid-19'un kamu maliyesi üzerindeki etkisinin boyutu, şu an için oldukça belirsiz ve sadece pandeminin süresine değil aynı zamanda ekonomik toparlanmanın hızına bağlı olacaktır. Kamu sektörü desteği, krediler ve teminatlar gibi araçlar dahil olmak üzere olağanüstü bir ölçekte sağlandığından, mali riskleri yönetmede şeffaflık çok önemli." Raporda, salgının kontrol altına alınmasıyla, geniş kapsamlı, koordineli mali teşviklerin ekonomik toparlanmayı desteklemede daha etkili bir araç haline geleceği belirtilerek, ekonomiler toparlandığında borç sürdürülebilirliğinin sağlanmasında ilerle kaydedilmesinin gerekeceği kaydedildi. Kaynak: AA
İstanbul/Şarku'l Avsat 16-21 Mart haftasında yalnızca 281 bin olan başvurular, 23-28 Mart’ta arasında 6,9 milyon, 30 Mart-4 Nisan haftasında 6,6 milyon ve 6-11 Nisan tarihlerindeyse 5 milyon 245 bindi. Son rakamla birlikte beş haftada işsizlik maaşına başvuranların sayısı 26,4 milyonu geçti. Küresel finansal krizin kendini gösterdiği 2008-2010 yılları arasında 8,8 milyon kişinin işsiz kaldığı ülkede, 2009’dan bu yana gerçekleşen yeni istihdam ise 22,4 milyondu. ABD’de geçen ay açıklanan verilere göre tarım harici sektörlerde istihdam martta 701 bin kişi azaldı. Bu hem 2009’dan bu yana en sert düşüş, hem de 2010’dan bu yana kaydedilen ilk kayıptı. Yaklaşık 50 yılın en iyi seviyesinde devam eden işsizlik ise yüzde 3,5’ten yüzde 4,4’e yükselmişti. Uluslararası Para Fonu (IMF), hem üretimi hem tüketimi durduran koronavirüs salgını nedeniyle ABD’nin 2020’de yüzde 5,9 küçüleceğini öngörüyor.
tr
1552836795_1552018306
3
Çin'in Vuhan şehrinde ortaya çıkan ve dünyanın birçok ülkesine yayılan Koronavirüs ile ilgili Türkiye'nin verdiği mücadele üzerine açıklamalarda bulunan Aydın Milletvekili ve AK Parti MKYK Üyesi Metin Yavuz, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan başkanlığında alınan tedbirler ile Türkiye'nin bu sıkıntıyı da en az zararla atlatacağını belirtti. Son olarak dün Çankaya Köşkünde gerçekleştirilen Koronavirüsle Mücadele Eşgüdüm Toplantısı'nda ekonomik önlemler üzerine alınan yeni kararların ekonomik istikrara büyük fayda sağlayacağını belirten AK Partili Yavuz, ''İnsanı yaşat ki devlet yaşasın kültürüne sahip olan hükümetimiz, devreye sokacağı bu yeni paket ile vatandaşının yanında olduğunu bir kez daha göstermiş ve tüm dünya ya bir kez daha örnek olmuştur. Başkan Erdoğan'a ve tüm kadrolarına ne kadar teşekkür etsek azdır. İlk olarak 2019 Aralık ayında Çin'in Vuhan şehrinde tespit edilen Koronavirüs, Tayland, Japonya ve Amerika'dan sonra, Avrupa'da ilk olarak 27 Ocak'ta Fransa'da tespit edildi. Şubat ayı başında Çin'de ölümler hızla artarken; Avustralya, Kanada, Almanya, Birleşik Arap Emirliği, Vietnam, Filipinler gibi ülkelerden de yeni vaka haberleri gelmeye başladı. Koronavirüs, Şubat ayının son haftasına girildiğinde Güney Asya'dan Kuzey Avrupa'ya kadar geniş bir alanı etkisi altına almıştı. Pek çok ülke sınırlarını insan trafiğine kapatmaya yönelik tedbirler aldı. Başkan Erdoğan liderliğinde oluşturulan operasyon merkezi ve Bilim Kurulu ile Türkiye, bu gelişmeleri en başından itibaren yakından takip etmiş ve gereken tedbirlerini de süratle alarak hayata geçirmiştir.'' dedi. 14 GÜN KURALI VURGUSU Yurt dışından gelen vatandaşların olası Koronavirüs salgınına maruz kalabilme ihtimalleri göz önünde bulundurularak, Türkiye'de bu salgının yayılmasını önlemek için getirilen 14 Gün Kuralının önemine vurgu yapan Yavuz, ''Çin'de başlayan ve tüm dünyaya yayılan Koronavirüs salgınında 18 Mart itibarıyla kadar 7 bin 900'ün üzerinde kişi hayatını kaybetti. Virüsten etkilenen 198 bini aşkın kişiden neredeyse 83 bini iyileşti. Dünyada en fazla vaka sayısı Çin'de; ardından İtalya ve İspanya geliyor. Şuan Avrupa'yı resmen etkisi altına almış durumda. Bu salgının ülkemiz de yayılmasını engellemek için bir dizi tedbirler alındı. Örneğin, 3 Şubat'ta Çin'den başlayarak bu güne kadar birçok yabancı ülke ile yolcu trafiğini durdurduk. Yabancı ülkelerde bulunan vatandaşlarımızın yurdumuza dönüşlerine izin verilmiş olup, onlara da 14 gün evde karantina zorunluluğu getirdik. Bu karantina süreci bu salgın ile mücadelemizde gerçekten çok önemli. Bunun yanı sıra, okulların tatil edilmesi ve uzaktan eğitime geçilmesi, kamu çalışanlarının yurt dışı görevlerinin ertelenmesi, spor müsabakalarının seyircisiz oynanması, hastanelere ziyaretçi sınırlaması, kamuda çalışan hamilelere, süt izninde olanlara, engellilere ve 60 yaş üzeri personele 12 gün idari izin verilmesi, özel kreşleri, gündüz bakımevlerini, özel çocuk kulüplerinin tatil edilmesi, kışlalardaki askerlerin çarşı izinlerinin ertelenmesi, Ceza-infaz kurumlarındaki görüşler ile nakillere ara verilmesi, tiyatro, sinema, gösteri merkezi, konser salonu, nişan/düğün salonu, çalgılı/müzikli lokanta/kafe, gazino ve birçok mekanın faaliyetlerini geçici bir süreliğine durdurulması ile Koronavirüsün kontrol altında tutulması sağlanmıştır.'' dedi. "BÖYLE BİR PAKET DÜNYANIN HİÇBİR YERİNDE YOK" Salgının yayılmasının önlenmesi amaçlı alınan tedbirlerden dolayı ekonomik istikrarın sürekliliği açısından yeni bir paket hazırlandığını ve böyle bir uygulamanın dünyanın hiçbir ülkesinde yapılmadığını belirten Aydın Milletvekili ve AK Parti MKYK Üyesi Metin Yavuz, ''Bu süreci sağlıklı bir şekilde yürütmek için, dün Başkan Erdoğan'ın Çankaya köşkünde gerçekleştirdiği Koronavirüsle Mücadele Eşgüdüm Toplantısı'nda ekonomik önlemler üzerine yeni kararlar alınmıştır. Ekonomik İstikrar Kalkanı adını verdiğimiz bir paketle, Koronavirüs salgınının etkilerini azaltmak için toplamda 100 milyar liralık bir kaynak seti devreye sokulacak. Yeni ekonomik tedbirler paketiyle, Koronavirüs salgınıyla ilgili tedbirlerden etkilendiği için nakit akışı bozulan firmaların bankalara olan kredi anapara ve faiz ödemelerini asgari 3 ay ötelenecek ve gerektiğinde bunlara ilave finansman desteği sağlanacak. Esnaf ve sanatkarların Halkbank'a olan kredi borçlarının anapara ve faiz ödemeleri 3 ay süreyle ve faizsiz olarak ertelenecek. Kredi Garanti Fonu limitini 25 milyar liradan 50 milyar liraya çıkartacak, kredilerde önceliği gelişmelerden olumsuz etkilendiği için likidite ihtiyacı oluşan ve teminat açığı bulunan firmalar ile KOBİ'lere verilecek. Vatandaşlarımız için uygun ve avantajlı şartlarda sosyal amaçlı kredi paketleri devreye alınmasını teşvik edilecek. 500 bin liranın altındaki konutlarda kredilendirilebilir miktarını yüzde 80'den yüzde 90'a çıkartılacak ve asgari peşinatı yüzde 10'a düşürülecek. Nisan, Mayıs ve Haziran aylarında temerrüde düşen firmaların kredi siciline "mücbir sebep" notu düşülmesi sağlanacak. Asgari ücret desteği devam ettirilecek. En düşük emekli maaşı 1.500 liraya yükseltilecek. Emeklilerin bayram ikramiyesini de Nisan ayı başında ödüyoruz. Yine emeklilerimizin maaş promosyon ödemeleri de, şubelere gitmelerine gerek kalmaksızın, doğrudan hesaplarına yatırılacak. Aile, Çalışma ve Sosyal Politikalar Bakanlığımızın belirlediği kriterlere göre ihtiyaç sahibi ailelere yapılacak nakdi yardımlar için ilave 2 milyar liralık bir kaynak ayrılacak. Tek başına yaşayan 80 yaş üstü yaşlılarımız için, sosyal hizmet ve evde sağlık hizmetlerinden oluşan periyodik takip programı da devreye girecek. Ekonomik istikrarın sürekliliği bakımından böyle bir paket dünyanın hiçbir ülkesinde uygulanmadı. Başkan Erdoğan liderliğindeki Türkiye yine tüm dünya ya örnek olmuştur.'' dedi. "20 BİN YENİ ÖĞRETMEN ATAMASI HAYIRLI OLSUN" Milli Eğitim Bakanlığı tarafından dün gerçekleştirilen 20 bin sözleşmeli öğretmen atamasına da değinen Aydın Milletvekili ve AK Parti MKYK Üyesi Metin Yavuz, ''Başkan Erdoğan liderliğinde devletimiz iş ve işlemini hiçbir zaman aksatmaz. Bakın dün Milli Eğitim Bakanlığımızca, 79 farklı alanda 69 ilimize 19 bin 921 öğretmenimizin ataması yapıldı. Atama sonuçları 'e-devlet' ve 'personel.meb.gov.tr' adresinden öğrenilebilecek. Hayırlı ve uğurlu olsun inşallah'' ifadelerini kullandı.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, bugün itibarıyla dünyada yeni tip koronavirüs (Kovid-19) hastalığı teşhis edilen kişi sayısının 200 bine, bu hastalıktan ölen kişi sayısının ise 8 bine yaklaştığını belirterek hastalık teşhisi konanlardan 80 bininin iyileştiğini, kalanlarının tedavisinin sürdüğünü bildirdi. Erdoğan, Çankaya Köşkü'nde başkanlık ettiği Koronavirüsle Mücadele Eş Güdüm Toplantısı'nın ardından düzenlediği basın toplantısında yeni tip koronavirüsün (Kovid-19) ilk olarak 2019 yılı Aralık ayında Çin'in Vuhan şehrinde tespit edildiğini, ocak ayının birinci yarısında, hastalığın tam teşhisinin konulmasının ardından ilk ölüm haberinin geldiğini hatırlattı. Hastalığın Tayland, Japonya ve Amerika'da da görüldüğünü, ocak ayının son haftasında Çin yönetiminin Vuhan'dan başlayarak virüsün görüldüğü şehirleri karantinaya almaya başladığını anlatan Erdoğan, virüsün Avrupa'da ilk olarak 27 Ocak'ta Fransa'da tespit edildiğini kaydetti. Erdoğan, Dünya Sağlık Örgütünün, ocak sonunda "acil durum" ilan etmeye karar verdiğini, şubat başında Çin'de ölümler hızla artarken Avustralya, Kanada, Almanya, Singapur, Birleşik Arap Emirlikleri, Vietnam, Filipinler gibi ülkelerden yeni vaka haberlerinin geldiğini ifade etti. Yolcu gemilerinden sınır kapılarına, uçaklardan trenlere kadar tüm ulaşım araçlarında karantina tedbirlerinin yaygınlaştırılmaya başlandığını anlatan Cumhurbaşkanı Erdoğan, Şubat ayının 10'una gelindiğinde, Kovid-19 teşhisi konulanların sayısının 40 bini geçtiğini, ölenlerin sayısının 1000'e yaklaştığını ve SARS salgınındaki can kaybını geride bıraktığını vurguladı. Filipinler, Japonya, Fransa, Güney Kore gibi, Çin dışındaki ülkelerde de ölümlerin başlamasıyla salgının dünya çapındaki faturasının ağırlaştığını söyleyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, şubat ayının üçüncü haftasında, İran'da ve hemen ardından İtalya'da virüs salgınının hızla yayıldığının görüldüğünü dile getirdi. Cumhurbaşkanı Erdoğan, şubat ayının son haftasında virüsün, Güney Asya'dan Kuzey Avrupa'ya kadar geniş bir alanı etkisi altına aldığını, Suudi Arabistan'ın 27 Şubat itibarıyla umre ziyaretlerini askıya aldığını açıkladığını hatırlattı. Erdoğan, mart ayının ilk haftasında İran'daki, ikinci haftasında ise İtalya'daki ölümlerin dikkat çekici düzeyde arttığını anımsatarak Dünya Sağlık Örgütünün de 11 Mart'ta dünya çapında "koronavirüs pandemisi", yani salgın ilan ettiğine değindi. Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Pek çok ülke, hava yolu ulaşımı başta olmak üzere sınırlarını insan trafiğine kapatmaya yönelik tedbirler aldı. Aynı şekilde, insanların günlük hayatlarında evlerinde kalmalarını sağlamaya yönelik pek çok önlem açıklandı. Bugün itibarıyla dünyada Kovid-19 hastalığı teşhis edilen kişi sayısı 200 bine, bu hastalıktan dolayı ölen kişi sayısı ise 8 bine yaklaşmıştır. Hastalık teşhisi konanlardan 80 bini iyileşirken, kalanlarının tedavisi sürmektedir." bilgisini paylaştı. "Her ülkenin farklı tedbirleri var" Erdoğan, her ülkenin, Kovid-19 tehdidine karşı farklı tedbirlerle mücadele ettiğini, kiminin hızla sınırlarını kapatıp sıkı karantina yöntemlerine başvururken, kimilerinin de hastalığın serbestçe seyrine izin vererek doğal bağışıklık sistemini harekete geçirmeyi tercih ettiğini aktardı. Cumhurbaşkanı Erdoğan, şöyle devam etti: "Türkiye, en başından itibaren bu hastalıkla ilgili gelişmeleri yakından izlemiş, tedbirlerini de süratle alarak hayata geçirmiştir. Henüz işin çok başında, 6 Ocak'ta Sağlık Bakanlığımız bünyesinde bir operasyon merkezi, 10 Ocak'ta da Bilim Kurulu oluşturarak gelişmeleri anbean takibe aldık. 14 Ocak'ta Kovid-19 Hastalığı Rehberinin ilk versiyonunu hazırlayarak konuyla ilgili herkesi, teşhisten tedaviye kadar tüm süreçlerle ilgili bilgilendirdik. 20 Ocak'tan itibaren, hastalığın görüldüğü Çin'in Vuhan şehri, Hong Kong, Hindistan, Endonezya, Malezya, Myanmar, Filipinler, Singapur, Tayland, Tayvan, Amerika, Rusya ve Vietnam'dan gelen tüm yolcuları ülkemize girişte taramadan geçirmeye başladık. YÖK'ten ve 12 üniversiteden akademisyenlerin katılımıyla oluşturulan Bilim Kurulumuzun belirlediği tedbirlerin ilgili kurumlar tarafından süratle hayata geçirilmesini temin ettik. 27 Ocak'ta, Dışişleri Bakanlığımız seyahat uyarılarını yayınlamaya başladı. 1 Şubat'ta, Dışişleri, Sağlık ve Milli Savunma Bakanlıklarımızın iş birliğiyle, Çin'in Vuhan kentindeki vatandaşlarımızı askeri bir uçakla ülkemize getirerek karantinaya aldık. Karantina sonunda bu yolculardan hiçbirinde, hamdolsun, virüs çıkmadı. Riskli bölgelere yapılan tüm uçuşlarda, yolcuların termal kamerayla taranması ve uçakta bilgilendirilmesi işlemine geçtik. 3 Şubat'ta, Çin'e olan tüm uçuşları durdurduk. Bu tarihten sonra da aşamalı olarak önlemleri genişlettik." "8 sınır kapısında sahra hastaneleri kurduk" Erdoğan, 23 Şubat'ta hastalığın ortaya çıktığı ve yayılmaya başladığı İran'dan Türkiye'ye olan tüm hava, kara ve demir yolu geçişlerini kapattıklarını, 27 Şubat'ta İran, Irak ve Gürcistan'la olan 8 sınır kapısında sahra hastaneleri kurduklarını, 29 Şubat'ta İtalya ile Türkiye arasındaki tüm yolcu trafiğini durdurduklarını anlattı. Umreden dönen herkesin 2 Mart'ta sağlık muayenesinden geçirilmesini kararlaştırdıklarını ve vatandaşlara 14 günlük karantina kuralına uymalarını tavsiye ettiklerini aktaran Erdoğan, 6 Mart'ta, son 14 gün içerisinde İtalya'da bulunan yabancı uyrukluların Türkiye'ye girişini yasakladıklarını, Türk vatandaşları için de 14 günlük evde karantina zorunluluğu getirdiklerini vurguladı. "Birileri farklı şeyler söyleyebilir, bütün hedefimiz insan hayatıdır" Cumhurbaşkanı Erdoğan, 10 Mart'ta, Sağlık Bakanı Fahrettin Koca'nın Türkiye'de ilk defa, Avrupa'dan gelen bir vatandaşta Kovid-19 testinin pozitif çıktığı bilgisini kamuoyuyla paylaştığını belirterek 12 Mart'ta başkanlığında yapılan toplantıda, oldukça önemli tedbirler alarak hemen uygulamaya geçirdiklerinin bilgisini verdi. Erdoğan, "Bunlar arasında, okulların tatil edilmesi ve uzaktan eğitime geçilmesi, kamu çalışanlarının yurt dışı görevlerinin ertelenmesi, spor müsabakalarının seyircisiz oynanması gibi hususlar da yer alıyordu. Birileri farklı şeyler söyleyebilir, bütün hedefimiz insan hayatıdır." dedi. Altyapısı uygun Mesleki ve Teknik Anadolu Liselerini, dezenfektan ve cerrahi maske üretimi yapabilecek hale getirdiklerini, uzaktan eğitimi, hem internet, hem televizyon aracılığıyla vererek tüm çocukların erişebilmesine imkan sağladıklarını ifade eden Erdoğan, şöyle devam etti: "Haziran ayında yapılacak Liselere Geçiş Sınavı ve üniversiteye giriş sınavının soru hazırlıkları da tatil süreleri göz önünde bulundurularak yapılacaktır. Gelişmelere göre, bu sınavları da ileri bir tarihe ertelemeyi gündemimize alabiliriz. 20 bin öğretmenimizin daha atamasını gerçekleştirdiğimizin müjdesini milletimizle paylaşmak istiyorum, hayırlı olsun. Hani diyorlar ya 'istihdam durdu', 20 bin öğretmen..." Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, 13 Mart'ta, Türkiye'deki vaka sayısının 5'e çıktığını, aynı gün, yine başkanlığında yapılan kapsamlı bir toplantıda yeni kararlar aldıklarını hatırlattı. Almanya, Fransa ve İspanya dahil 9 Avrupa ülkesi ile olan hava yolu ulaşımını durdurduklarını, hastanelere ziyaretçi sınırlaması getirdiklerini, kamuda çalışan hamilelere, süt izninde olanlara, engellilere ve 60 yaş üzeri personele 12 gün idari izin verdiklerini, özel kreşleri, gündüz bakım evlerini, özel çocuk kulüplerini tatil ettiklerini, kışlalardaki askerlerin çarşı izinlerini durdurduklarını ifade eden Erdoğan, ceza-infaz kurumlarındaki görüşler ile nakillere ara verdiklerini bildirdi. Cumhurbaşkanı Erdoğan, acil olmayan duruşmaların ve diğer adli işlemlerin ertelenmesinin yolunun açıldığı bilgisini verdi. (Sürecek) AA / Güncel
tr
1641687779_1640986883
3
Osmaniye Devlet Hastanesi morgundan alınan 22 yaşındaki şehit Piyade Uzman Onbaşı Ertuğrul Köse’nin Türk bayrağına sarılı naaşı, helallik alınmak için Osmaniye merkez Mevlâna Mahallesi’ndeki baba ocağına getirildi. Baba İsmail Köse, anne Fatma Köse ve mahalleliden helallik alınmasının ardından şehit Köse’nin naaşı, cenaze namazının kılınacağı Osmaniye Merkez Asri Mezarlık Camii’ne getirildi. Burada yapılan törene, şehidin ailesi ve yakınlarının yanı sıra Adalet Bakan Yardımcısı Uğurhan Kuş, Osmaniye Valisi Dr. Erdinç Yılmaz, Garnizon K. Topçu Albay Emin Yılmaz Sancaktar, Emniyet Müdürü Ahmet Selçuk Okumuş katıldı. Şehit Köse, kılınan cenaze namazının ardından şehitlikte gözyaşları arasında toprağa verildi.
Bakanlıktan yapılan yazılı açıklamada, "Pençe-Kaplan Operasyonu bölgesinde, 21 Haziran 2020 tarihinde teröristlerle çıkan çatışmada 1 kahraman silah arkadaşımız yaralanmış ve kaldırıldığı hastanede yapılan tüm müdahalelere rağmen kurtarılamayarak şehit olmuştur" denildi. 2 TERÖRİST ETKİSİZ HALE GETİRİLDİ Açıklamada ayrıca, söz konusu çatışmada, bölücü terör örgütü mensubu 2 teröristin de silahları ile birlikte etkisiz hale getirildiği kaydedildi. ŞEHİDİN KİMLİĞİ BELLİ OLDU Kuzey Irak'ta devam eden Pençe Kartal operasyonunda Osmaniyeli Piyade Uzman Onb. Ertuğrul Köse şehit oldu. P.Uzm.Onb. Ertuğrul Köse'nin Osmaniye Merkez Mevlâna Mahallesinde ikamet eden ailesine şehit haberi Garnizon K. Topçu Albay Emin Yılmaz Sancaktar ve Vali Yardımcısı Adem Yılmaz tarafından verildi. Şehidin naaşı yarın öğle namazını müteakip Osmaniye Merkez Asri Mezarlık Camii'nde kılınacak cenaze namazı ve yapılacak tören sonrası Osmaniye Merkez Şehitliğine defnedilecek.
tr
1572315508_1557562239
1
ABD'nin Louisana eyaletindeki Crowley şehrinde polis, sokağa çıkma yasağını korku filmi serisi "The Purge"de kullanılan siren sesiyle duyurması, duyanların tedirgin etti. Şehirde koronavirüsün yayılmasını durdurmak için saat 21.00'da sokağa çıkma yasağı ilan edilmişti. Şehrin emniyet müdürü, yapılan hatanın ardından özür diledi. İnsanları uyarmak için sireni çalarak sokakları dolaşan ABD’li polisler, evlerinde siren sesini duyup tanıyan insanları tedirgin etti. Olayın duyulması üzerine şehrin emniyet müdürü, bir açıklama yayınlamak zorunda kaldı: Dün gece Crowley Emniyet Müdürlüğü tarafından sokağa çıkma yasağını duyurmak için 'Purge Sireni' kullanıldı. Kurumumuzun bu sürece dahil olduğu inancı ile çok sayıda şikayet aldık. Purge Sireni'nin kullanımıyla ilgimiz yok ve sokağa çıkma yasağı için hiçbir siren kullanmayacağız. THE PURGE KONUSU The Purge filmleri, ABD'de 12 saatlik periyotlar boyunca tüm suçların yasal hale getirilmesini konu alıyor. Siren de bu sürecin başladığını belirtmek için kullanılıyordu.
Edepsizler! Yaşlı adamı koronavirüs bahanesiyle durdurup başına kolonya döktüler 24.03.2020 23:17 Edepsizler! İstanbul'da çekildiği iddia edilen görüntülerde yaşlı adamı zorla durduran şahısları koronavirüs bahanesiyle maske takıp başına kolonya döktüler. O anları cep telefonu kamerasıyla kaydeden şahıslar sonrada görüntüleri sosyal medyada üzerinde paylaştılar. Hızla yayılan görüntüler tepkiler çığ gibi büyüdü. Yaşlı adamı durduran bir grup genç, zorla yüzüne maske takarak başına kolonya döktü. Sosyal medyada yayılan görüntü, büyük tepki topladı. GÖRÜNTÜLERE TEPKİLER ÇIĞ GİBİ... Sosyal medyada hıza yayılan bir görüntü, kullanıcıların tepkisini çekti. Görüntüde yaşlı bir adamı durduran gençler, yüzüne zorla maske takarak başına kolonya döktü. Görüntüde "Virüsün birini bulduk" diyen şahıs, gitmek isteyen yaşlı adamı "Bak lan buraya" diyerek zorla durduruyor. "Virüs vakasına yakalanmış acil müdahale timi geldi" diyerek yaşlı adama maske takan genç, başına da kolonya döküyor. "Kesinlikle kimseye bulaşmıyorsun, doğru hastaneye gidiyorsun" diyen genç, yaşlı adamı gönderiyor. Görüntülerin sosyal medyada paylaşılmasının ardından tepkiler çığ gibi büyüdü. Yaşlı adamın hakarete uğradığını söyleyen sosyal medya kullanıcıları, Emniyet Genel Müdürlüğü'ne de zanlıların yakalanması için ihbarda bulundu.
tr
1506142235_1620065917
2
27.01.2020 21:37 | Son Güncelleme: 27.01.2020 21:42 Elazığ'da meydana gelen 6,8 büyüklüğündeki depremin ardından ülke genelinde başlayan yardım kampanyalarına Bafra ilçesi de iki tırla destek oldu. AFAD ile yapılan görüşmelerin ardından Samsun Büyükşehir Belediyesi koordinasyonu ile Bafra Belediyesi tarafından başlatılan yardım kampanyasına kısa süre içinde ciddi oranda katılım oldu. 19 Mayıs Belediyesi ve Yakakent Belediyesi de Bafra Belediyesinin öncülük ettiği kuru gıda kampanyasına destek verdi. Bafralı bir iş adamı tarafından depremzedelerin ihtiyacını karşılamak amacıyla hazırlanan bir tır dolusu içme suyunun gündüz saatlerinde gönderilmesinin ardından, bir tır dolusu kuru gıda ve ihtiyaç maddelerinin yüklendiği ikinci tır da yola çıktı. Bafra'da kısa süre içinde toplanan kuru gıda maddelerinin yüklendiği tır, Bafra Kaymakamı Cevdet Ertükmen, AK Parti Samsun Milletvekili Av.Orhan Kırcalı, Bafra Belediye Başkanı Hamit Kılıç ve AK Parti Bafra İlçe Başkanı Av.İbrahim Semiz tarafından dualarla yolcu edildi. Bafra Belediye Başkanı Hamit Kılıç yaptığı açıklamada, "Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan başta olmak üzere devletimizin tüm kademeleri kısa süre içinde deprem bölgesindeki vatandaşlarımızın yardımına koştu. Ülkemizin her bir tarafından yaramızı sarmak için halkımız seferber oldu. Deprem bölgemizde eksikliği hissedilen hiçbir şey yok. Büyükşehir Belediyemizin AFAD ile görüşmelerinin ardından başlattığı kampanyada Bafra Belediyesi olarak bizler de üzerimize düşen görevi yerine getirmek istedik. Gündüz saatlerinde Bafralı bir iş insanımızca bir tır dolusu içme suyu bölgeye ulaşmak için hareket etti. Bir başka iş insanımız kampanyada toplanan ürünleri ulaştırmak üzere bir tırı ücretsiz olarak görevlendirdi. Pazar günü başlayan ve pazartesi günü sona eren kuru gıda ve ihtiyaç maddelerinden oluşan ikinci tırımızı da deprem alanında bulunan yetkililere ulaştırılmak üzere dualarla yolcu ettik. Yaşanan depremin ardından hızlıca yaralarımızı sarmak amacıyla hayata geçen kampanyamıza destek veren 19 Mayıs ve Yakakent Belediyelerimiz başta olmak üzere, hayırsever iş insanlarımıza, kısa süre içinde adeta bir seferberlik anlayışı ile destek veren kadirşinas Bafralı hemşehrilerime en kalbi teşekkürlerimi iletmek istiyorum. Allah, birlik ve beraberliğimizi daim etsin" dedi. - SAMSUN Kaynak: İHA
Korona virüs salgını tedbirleri nedeniyle 13 Mart tarihinden itibaren camilerde namaz kılmak yasaklanmıştı. Normalleşme planları kapsamında bugün ilk kez cemaatle birlikte namaz kılındı. Belirlenen camilerde sosyal mesafe kuralına uygun olarak 1.5 metre aralıklarla cemaatin saf düzeni alması sağlandı. Namaz öncesi Bafra Belediyesi ekipleri namaz kılacak vatandaşları maske takmaları konusunda uyarılarda bulunarak maskesi olmayan cemaate ise maske dağıtımı yaptılar. Bafra Müftüsü Necmettin Kayar’ın kıldırdığı Cuma namazını AK Parti Samsun Milletvekili Av.OrhanKırcalı,Bafra Kaymakamı Cevdet Ertürkmen, ve AK Parti İlçe Başkanı Av.İbrahim Semiz ile birlik Büyük Camide eda eden Bafra Belediye Başkanı Hamit Kılıç düşüncelerini “Allah'a hamd olsun. Normalleşme süreciyle birlikte ibadete açılan camilerimize İstanbul'un fetih gününde Cuma namazı ile yeniden kavuşmuş olmanın heyecanını yaşadık. Dezenfeksiyonunu ve bahçe bakımını yaptığımız camilerimizde vatandaşımıza maske dağıtımı gerçekleştirdik. Yüce Allah kıldığımız namazları, ettiğimiz duaları kabul eylesin. Cumamız mübarek olsun.” Şeklinde ifade etti. Aylar sonra cuma namazını kılmanın mutluluğunu yaşadıklarını ifade eden vatandaşlar, bu virüs salgınının kısa sürede bitmesi temennisinde bulundular.
tr
1605578059_1594653333
2
Serie A yönetimi, ligin 13 Haziran'da başlamasının planladığını açıkladı. Takımların 18 Mayıs itibarıyla antrenmanlarına devam edeceği duyuruldu. Kulüpler ve lig yönetimi bugün video konferans yöntemiyle bir toplantı gerçekleştirirken, sezonun yeniden başlayacağı tarih ele alındı. Serie A Lig Birliği’nden yapılan yazılı açıklamada, kulüplerin belirlenen sağlık koşullarına uygun şekilde ligin 13 Haziran'da yeniden başlaması konusunda anlaştığı belirtildi. Buna göre, Serie A'da 2019-2020 sezonu müsabakaları, hükümet onay verirse kaldığı yerden 13 Haziran'dan itibaren başlayacak. İtalyan spor basınında çıkan haberlerde de ligin 2 Ağustos'ta sona erecek şekilde planlandığı ve buna göre her 3-4 günde bir maç yapılacağı kaydedildi. Diğer yandan, Gençlik ve Spor Bakanı Vincenzo Spadafora, bugün Temsilciler Meclisinde yaptığı konuşmada, takımların 18 Mayıs'tan itibaren toplu antrenmanlara başlaması için izin verdiklerini, herkesin sağlığına dair güvence temin edildikten sonra ligin başlayacağını ifade etti. Spadafora ayrıca, İtalya Futbol Federasyonu Başkanı Gabriele Gravina'nın, federasyon olarak Bilim Kurulunun önerdiği tedbirleri kabul ettiklerini kendilerine söylediğini aktardı. Daha önce yaptığı bir başka açıklamada bakan Spadafora, ligin başlamasının salgın eğrisinin gidişatına bağlı olduğunu belirtmişti
Yukarı Çık İtalya'da liglerin geleceği belirsiz Koronavirüs nedeniyle liglere ara verilen İtalya'da maçların yeniden başlayıp başlamayacağı belirsizliğini koruyor. Kulüpler ligin tamamlanması yönünde görüş bildirirken, hükümet ise sezonun iptal edilmesi gerektiğini belirtiyor Yeni tip koronavirüs (Covid-19) salgını sebebiyle liglerin askıya alındığı İtalya'da maçların yeniden oynanıp oynanmayacağına ilişkin belirsizlik sürüyor. Geçtiğimiz günlerde Spor Bakanı Vincenzo Spadafora, mevcut şartlarda Serie A'da sezonunun kaldığı yerden yeniden başlaması ihtimalinin azaldığını belirtmişti. İtalya Futbol Federasyonu Başkanı Gabriele Gravina ise, "Ligi bitirmemiz ve oynamamız lazım. Ben bu koltukta oturduğum sürece ligi iptal etmem" diye cevap verdi. KULÜPLER OYNANMASINI İSTİYOR Hükümet ile federasyon arasında görüş ayrılığının yaşandığı söz konusu dönemde kulüpler lige devam edilmesinden yana. Serie A'da yer alan 20 kulüp, maddi şartları da göz önünde bulundurarak sezonu bitirmek istiyor. İHA Az önce okuduğunuz haber, bağımsız bir medya organı tarafından size sunuldu. Bağımsız gazetecilik; sermayeye karşı halkı, sömürüye karşı emeği, eşitsizliğe karşı adaleti, savaşlara karşı barışı, piyasacılığa karşı temel hakları, talana karşı doğayı, erkek şiddetine karşı kadınları, istismara karşı çocukları savunmanın olmazsa olmaz koşuludur. Siz de gerçeğin sesini yükseltmek adına sorumluluk almak istiyorsanız, sadece birkaç dakikanızı ayırarak BirGün’e abone olabilir ve ‘#BirGünBenim’ diyebilirsiniz. Şimdiden sonsuz teşekkürler… BirGün bizim; hepimizin.
tr
1552868611_1563509998
3
Ordu'da korona virüsü tedbirleri Ordu'da korona virüsü tedbirleri kapsamında şehir içi toplu taşıma saatleri değiştirildi. Ordu'da korona virüsü tedbirleri kapsamında şehir içi toplu taşıma saatleri değiştirildi. Ordu Büyükşehir Belediyesi, vatandaşların yoğun olarak kullandığı toplu taşımalarda virüse karşı alınacak tedbirler doğrultusunda bazı toplu taşıma araçları ve saatlerinde değişiklik yaptı. Değişiklikler kapsamında 57-TOKİ-Üniversite hattı iptal edilirken, 58/A TOKİ-Devlet Hastanesi Hattı TOKİ'den 07.30 kalkış, 17.00'de Devlet Hastanesinden kalkış olarak düzenlendi. Öte yandan 62/A Organize Sanayi-Devlet Hastanesi Hattı 07.30 Organize Sanayi'den kalkış, 17.00 Devlet Hastanesi'nden kalkış olarak değiştirildi. Tüm hatlarda son sefer saati 21.30 olarak değiştirilirken, 52 No'lu hattın son sefer saati 22.30 olarak belirlendi. Rögarlar kireçleniyor Öte yandan Ordu Su ve Kanalizasyon İdaresi (OSKİ), il genelinde özellikle vatandaşların yoğun olarak yaşadığı şehir merkezlerinde kanalizasyon hattı muayene bacaları ile yağmur suyu ızgaralarında kireç ile dezenfekte işlemi gerçekleştiriyor. Hijyeni artırmak için çeşmelere sıvı sabun haznesi de monte eden OSKİ ekipleri korona virüsü vakalarının yayılmasının önlenmesi amacıyla çalışmalarını yoğun bir şekilde sürdürmeye devam edecek. - ORDU Kaynak: İHA
Ordu'da 'Evde kal, evde hayat var' Ordu'da Ordu Büyükşehir Belediyesi ve Valilik iş birliğinde vatandaşların yoğun olarak kullandığı muhtelif yerler ve toplu taşıma araçlarına, 'Evde Kal' yazıları yerleştirdi. Ordu'da Ordu Büyükşehir Belediyesi ve Valilik iş birliğinde vatandaşların yoğun olarak kullandığı muhtelif yerler ve toplu taşıma araçlarına, 'Evde Kal' yazıları yerleştirdi. Vatandaşların ortak kullanım alanlarında bir dizi önlem alan Ordu Büyükşehir Belediyesi, havaalanı, hastaneler, sahil ve gezinti alanları, piknik ve mesire alanları, köprüler, cadde ve sokaklar, parklar ve cami çevreleri ile toplu taşıma araçlarına 'Evde kal, evde hayat var. 1 metreden fazla yaklaşma' yazılı tabela ve pankartlar yerleştirdi. Mümkün olduğunca evlerimizde kaldığımızda salgının büyük ölçüde önleneceği bilindiğinden yapılan çalışmalarda, evde kalmanın gerekliliğine ve sosyal mesafeyi korumaya dikkat çekiliyor. - ORDU Kaynak: İHA
tr
1577021542_1576473161
3
Yeni tip koronavirüs salgını nedeniyle 14 Mart'tan bu yana olağanüstü halin uygulandığı İspanya'da antrenmanlara dönme girişiminde bulunan ilk La Liga kulübü olan Real Sociedad, Spor Yüksek Konseyinden (CSD) gelen uyarıların ardından futbolcularına "evde antrenmana devam" talimatı gönderdi. Kültür ve Spor Bakanlığına bağlı olan CSD'nin yetkilileriyle gerçekleştirilen görüşmenin ardından yeni bir açıklama yapan Real Sociedad, "Toplumun ihtiyaçlarına uygun hareket etme ve saygı gösterme isteğine her zaman olduğu bugün de karşılık vererek, futbolcularımızın evlerinde bireysel antrenmanlarına devam etmesi kararını aldık." şeklinde kamuoyunu bilgilendirdi. Bask kulübü, Covid-19 salgınından dolayı durdurulan antrenmanların, tüm çalışanlarının sağlık koşullarının garanti altına alınmasından sonra, diğer kurum ve kuruluşların iş birliğiyle tekrar başlatılması gerektiğini anlayışla karşıladığını vurguladı. Öte yandan, CSD Başkanı Irene Lozano da konuya ilişkin twitter hesabından yaptığı açıklamada, "Sporcuların antrenmanları tabii ki yeniden başlayacaktır. Ancak bu, futbolun bağımsız ve sorumsuz bir tavrı şeklinde olmayacaktır. Bu, yavaş yavaş normale dönecek bir topluma giden yolda atılacak adım olacaktır." ifadelerini kullandı. Real Sociedad Kulübü, cumartesi günü yaptığı açıklamada, A takım futbolcularının, gruplar halinde ve sosyal mesafeye dikkat ederek yarından itibaren Zubieta Tesisleri'nde antrenmanlara başlayacağını duyurmuştu.
Real Sociedad, salı günü küçük gruplar hâlinde çalışmalara başlayacağını açıkladı. Sociedad, koronavirüs salgınından sonra İspanya'da antrenmanlara dönen ilk takım olacak İspanya La Liga ekiplerinden Real Sociedad, yeşil sahalara dönüyor. Bask ekibi, yaklaşık 1 aylık aranın ardından tekrar antrenmanlara başlayacağını duyurdu. Real Sociedad, böylece koronavirüs salgınından sonra İspanya'da idmanlara dönen ilk takım olacak. Kulüpten yapılan açıklamada sağlık açısından tüm güvenlik önlemlerinin alınacağının altı çizildi. Buna göre futbolcuların iki ve üçerli gruplar hâlinde çalışacağı ve sosyal mesafeye dikkat edeceği belirtildi. Ayrıca oyuncular ve teknik heyetin koronavirüs testleriyle düzenli olarak kontrol altında tutulacağı ifade edildi. Diğer yandan mavi - beyazlı ekip, ülkede liglerin durdurulması nedeniyle bazı ekonomik tedbirler de aldı. Real Sociedad, maaşlarda yüzde 20 oranında indirime gidilmesi konusunda futbolcularıyla anlaşmaya vardı.
tr
1614670292_1622122775
1
HABERTURK.COM Enis Yıldırım'ın haberine göre Trabzon’un Çaykara İlçesi’nde meydana gelen ve 3 kişinin hayatını kaybettiği kaza yerine incelemeye giden Trabzon Emniyet Müdürü Metin Alper'in, Yomra ilçesi Kaşüstü mahallesinde seyir halinde olan bir araç dikkatini çekti. Emniyet Müdürü Alper, telsizden anons ederek, aracın durdurulmasını ve araçta arama yapılmasını istedi. Emniyet Müdürü Alper’in anonsu üzerine polis ekipleri harekete geçti. ŞÜPHELİ ARACI KENARA ÇEKTİ Kısa bir süre sonra yol kesen polis, aracı durdurdu. Araçtan, İstanbul’da yaşayan ve çay toplamak için izin alarak memleketine geldiği belirlenen Mustafa K. çıktı. Görevli ekipler, çay toplama iznini gösteren araç sürücüsünden ehliyet ve ruhsatını istedi. 2 BİN 473 TL PARA CEZASI KESİLDİ Hiç ehliyeti olmadığını belirten aracın sürücüsü Mustafa K.'nin, bin 200 kilometrelik İstanbul-Trabzon yolunda uygulamaya yakalanmadan geçtiği ortaya çıktı. Sürücüye, ehliyetsiz araç kullanmaktan 2 bin 473 TL ceza yazıldı. Araç, sürücünün ehliyetli olan babası Aziz K.’ya teslim edildi. Polis ayrıca araç sahibine de para cezası uyguladı.
HABERTURK.COM Geminin, İstanbul Boğazı'ndan geçmesi için sökülen parçalarının tekrar monte edileceği ve kullanılacak olan 165 metre yükseklikteki vincin de 25 günde hazır hale getirileceği öğrenildi. Enis Yıldırım'ın haberine göre, Doğu Akdeniz’deki sondaj çalışmalarından sonra Karadeniz’de arama faaliyetinde bulunacak olan Fatih Sondaj Gemisi’ne yüklenecek olan 860 ton ağırlığındaki platform parçalarının yüklenmesinde kullanılacak olan dev vinç Trabzon Havalimanı'na uçakların iniş kalkışını da etkileyecek. Trabzon Liman İşletmeciliği A.Ş. Genel Müdürü Muzaffer Ermiş, “Kurulan vinç, Trabzon’un her yerinden görülebilecek büyüklükte. Bin 200 ton ağırlığında, bin 600 ton kaldırma kapasitesinde 165 metre uzunluğunda bir vinç" dedi. Bu arada limanın havalimanına yakın olması nedeniyle tedbirler alındığı açıklandı. Fatih Sondaj Gemisi şu an Trabzon açıklarında ve liman giriş hazırlığında bulunuyor.
tr
1584526210_1601430334
2
Tüm dünyayı beklenmedik bir anda saran, ümit veren çalışmalar olsa da nasıl tedavi edeceğimizi henüz net bir şekilde bilmediğimiz COVID-19 pandemisi başta insan psikolojisi olmakla birlikte her şeyi baştan aşağıya etkiledi. İş yapış şekillerimiz bir anda alışageldiğimiz süreçlerin dışına çıktı. Yüz yüze görüşmeler yerini online görüşmelere bıraktı ve karantina dönemi içinde evden çalışmak hiç olmadığı kadar önemli hale geldi. Online satış modeline sahip işletmeler dışında çoğu marka satışlarında kayda değer düşüşler yaşadı. Uzaktan çalışma yöntemlerine bir şekilde hakim olsak da tüm şirketin baştan aşağıya uzaktan çalışmasına hazırlıksız yakalandık. Özellikle satış ekipleri ve iletişime geçmek durumunda kaldıkları müşterileri bu durumu ilk zamanlar tam oturtamadı bunun en önemli nedeni ise ‘’belirsizlik’’ durumunun olmasıydı. Yani tam anlamıyla ile bir VUCA (Değişken, Belirsiz, Karmaşık, Muğlak) dönemi. Bu belirsiz pandemi döneminde Avasant LLC Dünya çapında ‘’COVID-19’un Sektörlere Etki Endeksi’’ni oluşturdu. En önemli 11 sektörü ve bunları etkileyen 4 belirleyici etki derecesi birlikte inceleyelim. 11 Ana sektörde Personel, Operasyonlar, Tedarik Zinciri ve Gelirler dikkate alınarak hazırlanan etki endeksinde en sert şekilde etkilenen sektörlerin İmalat, Seyahat ve Ulaşımın olduğu göze çarpıyor. Buna karşın ılımlı bir seviyede etkilenen sektörler ise, Banka, Finansal Servisler ve Sigorta ve Kamu Sektörü olduğunu görebiliyoruz. Banka, Finansal Servisler ve Sigorta Salgın bankaları ve büyük kurumları küresel ekonomi için tahminlerini azaltmaya itti. Örneğin, Ekonomik İş birliği ve Kalkınma Örgütü (OECD), neredeyse tüm ekonomiler için 2020 büyüme tahminlerini düşürmüştür. Salgının yükselişinin küresel GSYİH büyümesini %1,5'e, mevcut %2,9'luk artışın yarısına ve bazı ekonomileri durgunluğa gönderebileceği konusunda uyardı. Tüketicilere ilişkin olarak, dijital bankacılık hizmetlerine duydukları arzu arttıkça, birçok geleneksel finans kurumu dijital inovasyon çabalarını hızla takip etmek zorunda kalacaktır. COVID-19'un ardından, mobil ve dokunmasız ödeme seçenekleri daha fazla önem kazanacaktır. Sigorta sektörü, sigortalının poliçelerini iptal ettirme durumu ile karşı karşıya. Yapay zekayı hasar iddialarına, sorgulara ve diğer poliçe hizmet süreçlerine dahil ederek, sigortacılar daha doğru bilgiler sunabilir ve müşteri deneyimlerini düzenleyebilir. Duygusal zeka algoritmaları aracılığıyla empati yapmak, yapay zekayı insancıllaştırabilir ve müşterilerin benzersiz ihtiyaçlarını karşılamak için kişiselleştirilmiş öneriler sunabilir. Empatik AI, şirketlerin müşteri motivasyonu ve niyeti, ses tonu, belirli durumlarda nasıl davrandıkları ve hatta çevrelerinde olup bitenler hakkında bilgi edinmesini sağlayan bağlamsal konuşmalara olanak tanır. Bankalar ve sigortacılar, doğrudan kişisel temas olmadan müşteri etkileşimlerini yönetmek için dijital sanal aracıları ve sohbet botlarını giderek daha fazla kullanacak. Personel, Operasyonlar, Tedarik Zinciri ve Gelir gibi değişken unsurlara bakılırsa bu sektör üzerindeki etki, borsalardaki düşüşün büyüklüğüne ve diğer faktörlere bağlı olarak orta veya şiddetli olabilir. Enerji ve Kaynaklar Salgının enerji, kamu hizmetleri ve kaynaklar üzerindeki etkisi birçok nedenden dolayı oldukça büyük olabilir. Belirsizliğin devam etmesi durumunda majör etkinin etkisi tüm dünyayı negatif şekilde etkileyebilir. Avasant Ortaklarından Robert Joslin, petrol tüketiminin nasıl etkilenebileceğine dair şu analizi sunuyor: “ABD'de ulaşımla ilgili petrol tüketimi yaklaşık %28'dir ve diğer ülkeler için daha düşük olduğunu varsayabilirim. Bu %28 'in sadece küçük bir yüzdesi havacılık yakıtı, %10 ile %20'dir, bu nedenle uçuşlarını kesen havayollarının etkisi muhtemelen petrol endüstrisi için önemli olmayacaktır. Araç tüketimi, yukarıda bahsedilen %28'in %40'ına daha yakın olduğundan, etki daha fazla kendi kendine karantina ve evden çalışma yönergeleri ile çok daha önemli olabilir. Bu daha uzun vadeli bir etki bile olabilir. Uzaktan işgücünü hiç denememiş olan bazı kuruluşlar, uzaktan çalışmanın aslında onlar için etkili bir şekilde çalıştığını keşfedebilir ve bu, pandemi bittiğinde bile bu modeli daha agresif bir şekilde benimsemelerini sağlayabilir.” Şu anda, durumun iyileşmesinin ne kadar süreceği belirsizdir. Personel, Operasyonlar, Tedarik Zinciri ve Gelir gibi değişken unsurlara bakılırsa enerji ve kaynaklar sektörünün üzerindeki genel etki ana olarak değerlendiriliyor. Sağlık ve Yaşam Bilimleri Salgının bu sektör üzerindeki etkisi karışık olacaktır. Bazı alanlardaki zorlukların yanı sıra, sağlık ürünlerine ve hizmetlerine olan ihtiyaç artmaktadır. Bugünden sonra Hastaneler insanların şifa buldukları yerler olmaktan çok herhangi bir olumsuzluk durumu dışında gitmek istemeyecekleri yerler olma ihtimaline sahipler. Bu nedenle İnsanlar üzerinde önleyici tıp alternatiflerinin öngörülebilir bir yükselişi söz konusu olabilir. Bununla birlikte, Asya'dan gelen çok fazla hammadde ile, önümüzdeki birkaç ay içinde Çin'deki hammadde kıtlığı ve fabrika kapanışları nedeniyle ilaç kıtlığı bekleniyor. Personel, Operasyonlar, Tedarik Zinciri ve Gelir gibi değişken unsurlara bakılırsa etki derecelendirmelerine dayanarak, sağlık ve yaşam bilimleri sektörü üzerindeki genel etkinin potansiyel olarak olumlu ve olumsuz ekonomik etkilerin bir karışımıyla önemli olarak değerlendiriliyor. Yüksek Teknoloji ve Telekomünikasyon Yüksek Teknoloji ve Telekomünikasyon sektörü pandemiden çok çeşitli şekillerde etkilenecek. Örneğin; bu alanda iş olarak çalışan kişilerin seyahat engeli nedeniyle üretim ve imalat noktasında kısıtlı çalışma durumları nedeniyle etkileneceğini biliyoruz. Öte yandan tam dijitalizasyona sahip yüksek teknoloji şirketlerinin ise gelirlerinde artış görülebilmektedir. Salgının bu sektör üzerindeki genel etkisi karışık olacak. Personel, Operasyonlar, Tedarik Zinciri ve Gelir gibi değişken unsurlara bakılırsa etki derecelendirmelerine dayanarak, yüksek teknoloji ve telekomünikasyon sektörü üzerindeki genel etki ana olarak değerlendiriliyor. Medya ve Eğlence Bu sektör pandemi tarafından ciddi anlamda çok etkilendi. Spor tarafında taraftarlar, liglerin sona erdiği veya askıya alındığı için şok oldular. Öte yandan, milyonlarca kişi evde kalıyor ve bu da Netflix, Hulu, Amazon, Disney+, YouTube, Apple TV, Blue TV, Tivibu, ve diğerleri gibi akış platformlarının geliri önemli ölçüde artıracak. Aynı zamanda, insanlar sinema salonlarından kaçtıkça yapımcılar ve sinema salonları için gelirler de azalacak. Medya ve eğlence sektörü bazı alanlarda acı çekecek, ancak daha fazla insan dijital platformların akış hizmetlerine kaydolduğu ve online haber kaynaklarını okuduğu veya izlediği için diğerlerinden daha fazla yeni talep görecekler. Personel, Operasyonlar, Tedarik Zinciri ve Gelir gibi değişken unsurlara bakılırsa etki derecelendirmelerine dayanarak, medya ve eğlence sektörü üzerindeki genel etki ana olarak değerlendiriliyor. Kamu Sektörü Hükümetler ve diğer kamu kurumları pandemi ve bu belirsizliğin yarattığı endişe ile bunu takip eden panik ve benzeri durumlarla başa çıkmak için mücadele ediyorlar. Dünya çapında binlerce okul kapatıldı ve milyonlarca öğrenci, öğretmen, yönetici, veliler ve okulları destekleyen işletmeler etkilendi. Buna karşın Online eğitim platformları ileride daha fazla güç kazanacak. Hükümetler, ekonomilerin daha öngörülebilir bir gelecekle yüz yüze gelmesini sağlamak için hızlı hareket etmeli ve eylemlerini net bir şekilde iletmelidir. Personel, Operasyonlar, Tedarik Zinciri ve Gelir gibi değişken unsurlara bakılırsa etki derecelendirmelerine dayanarak, kamu sektörü üzerindeki genel etki önemli bulunuyor. Perakende Perakendecilerin geliri, duruma bağlı olarak olumsuz etkilenecek veya birkaç durumda olumlu etkilenecektir. Hizmet sektörleri çalışanlarının, müşterilerine yardımcı olmak için hazır olmaları gerektiği için bu durumdan büyük ölçüde etkileneceklerdir. Müşteriler, diğer müşterilerden korkmadan perakende yerlerini ziyaret etmelidirler. Öte yandan, müşteriler alışverişe gitmek için evden çıkmak yerine online alışveriş yaparken bu alanda faaliyet gösteren şirketlerin satışları da nispeten artmıştır. Online satışların yanı sıra, COVID-19 bu sektöre ezici bir darbe indirecektir. İyileşmenin ne kadar süreceği ile fazlaca ön görü bulunmaktadır ancak henüz net bir şey söylenmemiştir. Personel, Operasyonlar, Tedarik Zinciri ve Gelir gibi değişken unsurlara bakılırsa etki derecelendirmelerine dayanarak, perakende sektörü üzerindeki genel etkiyi ciddi olarak değerlendiriliyor. İmalat İmalat sektörü, COVID-19'dan en sert şekilde etkilenecek sektörlerden biri olacak. Otomobil ve ilaç sektörleri, Çin'deki arz sorunları nedeniyle bu durumdan kötü bir şekilde etkilendi. Üretimdeki azalma, tesislerin kapanması nedeniyle kısa vadeli bir etkiye neden olabilir. Ancak tüketimin geri döneceği ve kısa vadede üretim talebini yakalamak için potansiyel olarak yükselebileceği ön görülmektedir. Pandemi rahatladığında, üreticilerin hızla tam kapasiteye geri dönmeleri gerekir. Bununla birlikte, üretim hattındaki işçiler geri döndüklerinde bile, üreticiler diğer ülkelerdeki COVID-19 salgınlarının kötüleşmesi nedeniyle yurtdışında ihracatlarını zayıflatabilirler. Personel, Operasyonlar, Tedarik Zinciri ve Gelir gibi değişken unsurlara bakılırsa etki derecelendirmelerine dayanarak, imalat sektörü üzerindeki genel etki ciddi olarak değerlendiriliyor. Üniversiteler ve Kolejler Yükseköğretim sektörü, etkileri yıllar boyunca olabilecek pandemi ile agresif bir şekilde ilgilenmektedir. Enfeksiyonların kampüslere yayılmasının sınırlanması çabalarının ötesinde, üniversitelerin ve işletme okullarının puanları yıllarca süren yavaş alımdan sonra online öğretime ve sınavlara geçmektedir. Salgın online öğretim platformlarını daha da güçlendirmiştir. Uzun vadede, üniversiteler, hem öğrenci harçlarından daha az gelir hem de bir sonraki alımlarında daha az uluslararası ve daha yüksek ücret ödeyen öğrencilerin olmama riski nedeniyle önemli ekonomik sarsıntıya girebilirler. Bu sektör COVID-19 tarafından sert bir şekilde etkilenebilir. Personel, Operasyonlar, Tedarik Zinciri ve Gelir gibi değişken unsurlara bakılırsa etki derecelendirmelerine dayanarak, üniversiteler sektörü üzerindeki genel etki büyük ölçüde değerlendiriliyor. Kar Amacı Gütmeyen Sivil Toplum Kuruluşları Kar amacı gütmeyen kuruluşlar için gelir COVID-19 sonrasında büyük ölçüde etkilenecektir. Bir yandan, bazı kar amacı gütmeyen kuruluşlar pandemi ile mücadele etmek için daha fazla fon bulacaklar, ancak genel olarak, dünya çapındaki resesyon büyük olasılıkla bağış ve bağışların azalmasına neden olacak. Personel, Operasyonlar, Tedarik Zinciri ve Gelir gibi değişken unsurlara bakılırsa etki derecelendirmelerine dayanarak, kar amacı gütmeyen kuruluşlar sektöründeki genel etki büyük ölçüde değerlendiriliyor. Seyahat ve Ulaşım Seyahat ve Ulaşım sektörü COVID-19 pandemisinden en sert şekilde etkilenen sektörlerin başında geliyor. Panik yayıldıkça hükümetler benzeri görülmemiş önlemler alıyorlar. Seyahatlerdeki kesinti ve kısıtlama küresel ekonomi için ciddi sonuçlar yaratıyor. Ertelenen tüm konferansların yanı sıra on binlerce iş seyahati ve tatil iptal edildi. Yaklaşık 2,7 milyon insanı istihdam eden ve küresel olarak kapasiteyi düşürmeye devam ettikçe 113 milyar dolardan fazla kayıp gelirle karşı karşıya kalan havayolları için aşırı finansal ve operasyonel baskılar artıyor. Personel, Operasyonlar, Tedarik Zinciri ve Gelir gibi değişken unsurlara bakılırsa etki derecelendirmelerine dayanarak, seyahat ve ulaşım sektörü üzerindeki genel etki ciddi olarak değerlendiriliyor. Genel Değerlendirme OECD tahminleri haklıysa ve koronavirüs yayılmaya devam ederse, küresel iş dünyası sonunda milyarlarca dolar kaybedebilir. Bu listedeki birçok endüstri sert bir şekilde etkilenecektir. Yukarıda belirtildiği gibi, OECD, pandeminin potansiyel olarak yılın küresel büyümesini, pandemi başlamadan önce araştırma grubunun tahmin ettiği yüzde 2,9 yerine yüzde 1,5'e indirebileceğini söyledi. Küresel üretim 2019'da yaklaşık 86,5 trilyon dolardı, bu da COVID-19'un ardından 1,5 trilyon dolarlık ekonomik faaliyetin kaybedilebileceği anlamına geliyor. Bu korkunç senaryolar karşısında sağlam bir iş sürekliliği planı şart. Ve aslında, bir pandemiden kurtulmak için senaryolar içeren bir iş sürekliliği planı daha da önemlidir, ancak yeterli sayıda işletmenin süreklilik planlarında pandemik senaryolar yer almıyor. Genel stratejilerde doğal afetler, terör, kazalar vb. durumlar yer alıyor ancak yeni dönemde artık pandemi durumunda da süreklilik planları yapılması kritik öneme sahip. İnsanların her şey yoluna girdiğinde nasıl davranış gösterecekleri oldukça kritik öneme sahipken, bu dönemde ciddi şekilde etkilenen sektörlerin bundan sonra en azından eskisi olmayacağı kesin. Genel olarak değerlendirmelerde insanların bundan sonraki davranışları tartışılıyor. Ancak asıl sorun bu değil, asıl sorun sektörlerin bundan sonraki davranışları olacaktır. Ümit ÜNKER TEDi Eğitim Danışmanlık Kurucu – Genel Müdür [email protected] www.umitunker.com
TIBB-I NEBEVÎDEN GÜNÜMÜZE SAĞLIK - Hazırlayan: HÜSEYİN ÇETİNSOY Ekonomik İş birliği ve Kalkınma Örgütü (OECD) tarafından yayınlanan bir raporda obez olanların sağlık hizmetlerinden daha sık yararlanma eğiliminde olduğu belirtilmiştir. Araştırma, obezlerin normal kişilere göre yaklaşık 2,5 kat daha fazla sağlık harcaması yaptığını belirlemiştir. Ayrıca OECD ülkelerinde obezite kaynaklı hastalıkların tedavisinin, toplam sağlık harcamalarının yüzde 8,4’ünü oluşturduğu anlaşılmıştır. OECD raporuna göre, 2020’den 2050 yılına kadar obezite kaynaklı harcamaların en fazla malî yükü Amerika Birleşik Devletleri’ne getireceği ifade edilmiştir. 2020-2050 yılları arasında obeziteye bağlı hastalık harcamasının ABD sağlık sistemine ayrılan yıllık bütçenin yüzde 20’sine denk gelmesi beklenmektedir. Toplam bütçe baz alındığında obeziteye bağlı hastalıklara ayrılacak harcamalar her bir ABD vatandaşına 644 dolara mal olacaktır. Raporda Türkiye ile ilgili rakamlar da yer almıştır. Söz konusu dönemde Türkiye sağlık harcamalarının yüzde 12’sinin obeziteye bağlı hastalıklara ayrılacağı ön görülmektedir. Bu da kişi başına 99 dolar harcama anlamına gelmektedir. Rapordan da anlaşılacağı üzere hem maddî hem manevî kaybımıza sebep olan aşırı yeme hastalığını günümüzden on beş asır öncesi mu’cize olarak haber veren Hz. Peygamber’in (asm) ikazlarına uymak zorundayız. Tıbb-ı Nebevî tavsiyelerine göre hayatımızı düzenleyerek sağlık ve maneviyatımızı korumalıyız. Aksi halde sadece kendi maddî ve manevî hayatımıza zarar vermekle kalmayıp umumun hakkına zarar verme durumu da ortaya çıkacaktır. Bu da büyük bir vebal unsurudur. Kul hakkına girmektir. Hz. Peygamber (asm) “Müslüman, elinden ve dilinden başka Müslümanların zarar görmediği kimsedir.” (Buhârî, “Îmân”, 4-5; Müslim, “Îmân”, 64-65) buyurarak bizleri bu konuda uyarmıştır.
tr
1577788489_1507055382
1
Kocaeli’de Koronavirüs salgınına karşı amansız bir mücadele veren Büyükşehir Belediyesi, virüse karşı personellerini eğitiyor. Koronavirüs’ten dolayı vefat eden vatandaşların cenaze işlemlerinin kurallara uygun bir şekilde yapılması için Cenaze Hizmetleri Şube Müdürlüğü personellerine, Sağlık ve Sosyal Hizmetler Daire Başkanlığı Sağlık İşleri Şube Müdürlüğü uzmanları tarafından eğitim verildi. ALINMASI GEREKEN ÖNLEMLER AKTARILDI Kocaeli Büyükşehir Belediyesi Kent Mezarlığı Hizmet Binası’nda gerçekleşen eğitimde, cenaze hizmetleri personellerine Covid-19 tanısı ile vefat eden kişilere uygulanacak prosedür anlatıldı. Eğitimde personellerin eldiven, maske (N95/FFP2), gözlük/yüz koruyucu ve sıvı geçirmez önlük kullanmaları belirtildi. Cenaze yıkama alanlarının 1/10 oranında çamaşır suyu veya klor tablet ile dezenfekte edilmesinin gerekliliği aktarıldı. Ayrıca personellere el hijyeni, standart enfeksiyondan korunma ve kontrol önlemleri ile solunum sekrasyonları ve temas önlemleri konularında eğitim verildi.
Kocaeli Büyükşehir Belediyesi yarıyıl tatilinde öğrencilerin daha temiz ve hijyenik bir ortamda eğitim-öğretim görebilmesi amacıyla kent genelindeki okullarda ilaçlama çalışması yaptı. Yarıyıl tatilinde 668 okul ilaçlandı. 12 İLÇEDE İLAÇLAMA Kocaeli Büyükşehir Belediyesi, Sağlık ve Sosyal Hizmetler Dairesi Başkanlığı, Veteriner Hizmetleri Şube Müdürlüğünce yapılan çalışmalar kapsamında, çocukların daha temiz ve hijyenik ortamlarda eğitim alması amaçlanıyor. Yarıyıl tatilinde Kocaeli genelinde bulunan tüm ilkokul, ortaokul ve liselerde 20 ekip ile ilaçlama çalışması yaptı. 668 OKULDA İLAÇLAMA Büyükşehir Belediyesi, vektör mücadelesi hizmeti işi kapsamında 12 ilçede devlet okulları binalarında ilaçlama yapıyor. İlaçlamalar okul binalarının özellikle temizlik ve hijyen acısından riskli olan lavabo, tuvalet, kazan dairesi ve depo bölümlerinde yapılıyor. 3’er kişiden oluşan 20 ekip yarıyıl tatilinde 668 okulda ilaçlama çalışması yaptı. İLAÇLAR DOĞA DOSTU İlaçlama hizmetinde kullanılan ilaçlar, halk sağlığı alanında kullanılan ürünlerden oluşuyor. İnsan sağlığına zararsız olan ilaçlarla yapılan ilaçlama hizmetiyle okul binalarında hijyen temizliğine önem verilerek, öğrenci sağlığının korunması hedefleniyor.
tr
1511647085_1522644345
1
Olay, 10 Ocak günü meydana geldi. İzmir Emniyet Müdürlüğü'nde tekniker olarak görev yaptıktan sonra emekli olan Yusuf Sağlam'ı cep telefonundan arayan kişi, kendini bankacı olarak tanıtıp, kredi kartı aidatını iade edeceklerini söyledi ve Sağlam'dan telefonuna gönderdiği şifreleri onaylamasını istedi. Aidat borcunun yatırılacağını düşünerek, şifreleri onaylayan Sağlam, telefonu kapattıktan sonra bankaya gitti. Banka görevlileri, Sağlam'a kredi kartından 16 bin TL'lik fatura ödemesi yapıldığını söyledi. Sağlam, durumu polise bildirdi. Polis, yapılan araştırmalar sonunda Yusuf Sağlam'ın Adana'daki fatura ödeme merkezi sahipleri tarafından dolandırdığını belirledi. Sağlam'ın kredi kartı bilgilerini kullanarak gelen müşterilerin ödemelerinin yapıldığını tespit eden polis, şüphelileri yakalamak için başlattığı çalışmaya devam ediyor. 'BÖYLE BİR ŞEY YAŞAYACAĞIM HİÇ AKLIMA GELMEZDİ' Yalnızca emekli maaşıyla geçindiğini söyleyen Sağlam, 36 ay boyunca borç ödemek zorunda olduğunu belirterek, "16 bin TL dolandırıldım. Vatandaşlarımız dikkatli olsunlar. Başka kimsenin başına gelmesin. Mağduriyetimin giderilmesini istiyorum. Emekli maaşımla geçinmeye çalışırken, bir de dolandırıldığım parayı ödemek zorunda kalacağım. 36 ay boyunca bankaya aylık 772 TL ödemem gerekiyor. Yıllardır İzmir Emniyet Teşkilatı'na hizmet vermiş birisi olarak böyle bir şey yaşayacağım hiç aklıma gelmezdi. Nasıl kandım bilemiyorum" dedi.
16.02.2020 18:35 | Son Güncelleme: 16.02.2020 18:37 Denizli'de 2 otomobilin çarpışması sonucu meydana gelen trafik kazasında 1 kişi yaralanırken, kaza sonrası araç içerisinde büyük panik yaşandı. Edinilen bilgiye göre kaza, akşam saatlerinde İzmir Bulvarında meydana geldi. Yaşar Celal C. idaresindeki 20 ALV 15 plakalı otomobil, Kıymet Ş. yönetimindeki 20 BVZ 679 plakalı otomobil ile çarpıştı. Çarpmanın etkisiyle Kıymet Ş. idaresindeki otomobil emniyet şeridine kadar sürüklendi. İhbar üzerine olay yerine sağlık ve polis ekipleri sevk edildi. Bölgeye gelen sağlık ekipleri kazada yaralanan Yaşar Celal C.'yi ambulansla Denizli Devlet Hastanesine kaldırdı. Kaza yapan araçlar çekici yardımıyla olay yerinden kaldırılmasının ardından trafik normale döndü. Polis kazayla ilgili soruşturma başlatırken, kaza sonrası araçlarda bulunanlar arasında büyük panik yaşandı. Öte yandan, Kıymet Ş.'nin kullandığı aracı arkadaşından kısa süreliğine bir yere gitmek için geçici süre ile emanet aldığı öğrenildi. - DENİZLİ Kaynak: İHA
tr
1625700287_1604442919
3
İngiltere'de Kovid-19 nedeniyle ölenlerin sayısı 40 bin sınırına ulaştı İngiltere'de, yeni tip koronavirüs (Kovid-19) nedeniyle ölenlerin sayısı 176 artarak 39 bin 904 oldu. İngiltere'de, yeni tip koronavirüs (Kovid-19) nedeniyle ölenlerin sayısı 176 artarak 39 bin 904 oldu. Ulaştırma Bakanı Grant Shapps'ın günlük basın toplantısında verdiği bilgiye göre, ülkede virüs nedeniyle ölenlerin sayısı son 24 saatte 176 artışla 39 bin 904'e yükseldi. Ülkedeki toplam vaka sayısı da 1805 artarak 281 bin 661'e çıktı. Bir günde 220 bin 57 testin yapıldığı ülkede, toplam test sayısı ise 5 milyon 5 bin 565 oldu. Bakan Shapps, ülkede 15 Haziran'dan itibaren toplu taşımada maske takmanın da zorunlu hale geleceğini bildirdi. İngiltere'de 15 Haziran itibarıyla temel ihtiyaç maddeleri dışındaki ürünleri satan perakende dükkanlarının ve bazı ortaokulların açılması öngörülüyor. Ülkede mayıs ayı ortasından itibaren gidilen kademeli gevşeme adımlarıyla bazı sektörlerde işbaşı yapılmış, ilkokulların ilk ve son sınıfları eğitime başlamış, açık hava pazarları ve oto galeriler faaliyete geçmişti. Kaynak: AA
İngiltere'de Kovid-19 ölümleri 32 bin 692 oldu İngiltere'de yeni tip koronavirüs (Kovid-19) nedeniyle yaşamını yitirenlerin sayısı 32 bin 692'ye yükseldi. İngiltere'de yeni tip koronavirüs (Kovid-19) nedeniyle yaşamını yitirenlerin sayısı 32 bin 692'ye yükseldi. Sağlık Bakanlığının açıklamasına göre, ülkede son 24 saatte Kovid-19 nedeniyle 627 kişi daha hayatını kaybederken, toplam ölü sayısı 32 bin 692'ye çıktı. Vaka sayısı ise 3 bin 43 artarak 226 bin 463 oldu. Son 24 saatte 85 bin 293 test yapılırken, toplam test sayısı tekrarlar dahil 2 milyon 7 bin 146'ya yükseldi. Bu arada Ulaştırma Bakanı Grant Shapps, parlamentoda yaptığı konuşmada, salgında 42 Londra Ulaşım İdaresi çalışanı, 10 da demiryolları personelinin hayatını kaybettiğini açıkladı. Kovid-19 nedeniyle ölen sağlık ve bakımevi çalışanlarının sayısının da 150'yi geçtiği belirtiliyor. İngiltere, Kovid-19 kaynaklı can kaybı sayısı bakımından Avrupa'da birinci, dünyada da ABD'den sonra ikinci sırada bulunuyor. Kaynak: AA
tr
1502248704_1513729103
2
Türkiye Gazetesi Türkiye Gazetesi Tüketici ve Çevre Hakları Federasyonu (TÜÇEDEF) Başkanı Osman İlhan “Tüketiciler abone merkezinde neye imza attığını görmeli, sözleşmenin bir nüshasını almalı” dedi. Tüketicilerin abonelik taahhütleri bulunmasına rağmen daha indirimli, daha uygun paketler için tüketicinin yeni aboneliğe ikna edildiğini anlatan İlhan “Yeni aboneliklerde bir önceki abonelik sonlandırılıyor. Yeni abone yapan şirket, öncekindeki taahhüt bedelini ödeyeceğini söylüyor ama ödemiyor. 3-4 ay sonra o bedele icra geldiğinde öğreniyor tüketici. Bunun üzerine avukat, mahkeme ve icra masraflarıyla büyük bedeller ödeniyor” diye konuştu. Tüketicilerin ayrıca “Siz faturalarınızı düzenli ödüyorsunuz, kredi size çıktı, ücretsiz telefon veriliyor” diyerek kandırıldığını ifade eden Osman İlhan “Tüketicilere yeni telefon, kulaklık, oyun aleti satarak faturasına yansıtıyor. Bunu bilmeden imzalayan tüketici de mağdur oluyor. 40 liraya abone olduğunu zannediyor ama 80 lira ödüyor. Araştırdığımızda ‘o çalışan görevini kötüye kullanmış, işten attık’ diyerek sorumluluktan kaçıyorlar. GSM operatörleri bayilerini sık sık denetlemeli. Tüketiciye bu tür aboneliklerde 3 ay cayma hakkı getirilmeli” ifadesini kullandı.
Türkiye Gazetesi Türkiye Gazetesi Tüketici ve Çevre Hakları Federasyonu (TÜÇEDEF) Genel Başkanı Osman İlhan, öz geçmiş (CV) hazırlama platformlarında yapılan dolandırıcılığa dikkat çekerek tüketicileri uyardı. İlhan, tüketicilerin, CV bankalarından hizmet alırken başka bir web sayfasına yönlendirildiğini belirterek “Tüketici, CV temin etmek için herhangi bir arama motorundan faydalanarak CV programı bulup indiriyor. CV hazırlamak isterken tüm kişisel bilgilerini oraya aktarıyor. Kimlik numarasını, telefon numarasını, adresini oraya yazarak bütün bilgilerini paylaşmış oluyor. CV bankası da bir süre sonra tüketicimizden fahiş fiyat talep ederek, ‘CV bankamıza üye oldun, şu pakete üye oldun’ gibi uyarılar gönderiyor. CV bankaları, daha sonra o bedeli alabilmek adına tüketicileri icraya veriyor. CV doldurulurken açılan web sayfaları açmayın” dedi. İlhan dolandırıcılığa karşı ise şu önerilerde bulundu: Mümkünse belgeyi bilgisayara indirerek doldurun. Kimlik fotokopisi vermeyin. CV için kişisel bilgilerinizi verirken belgenin en altına kalemle ‘Ben X firmaya iş başvurusunda bulunmak için bu formu doldurdum’ diye yazıp tarih ekleyin. Çünkü o firma ya da ilgili kişi, kişisel bilgileri alıp başka yerde kullanabilir. E-Devlet’ten kontrol edin Tüketicilerin e-Devlet üzerinden üzerine kayıtlı abonelikleri görebildiğini hatırlatan İlhan, tüketicilerin, e-Devlet’ten mutlaka abonelik kontrolünü yaptırması ve istenmeyen bir abonelikle karşılaştığında söz konusu aboneliği derhâl sonlandırması gerektiğini söyledi.
tr
1546583365_1629167334
2
Diyanet İşleri Başkanlığı, "Cuma namazı kılınmayacak" iddialarına yanıt verdi Diyanet İşleri Başkanlığı, sosyal medyada yayılan 'Cuma namazı kılınmayacak' iddialarını yalanladı. Diyanet İşleri Başkanı Prof. Dr. Ali Erbaş'ın, Ahmet Hamdi Akseki Camii'nde "Tedbir Mümin'den Takdir Allah'tandır" konulu hutbe irad edip Cuma namazını kıldıracağı bildirildi. Diyanet İşleri Başkanlığı'ndan Cuma namazı açıklaması geldi. Sosyal medyada yayılan 'Cuma namazı kılınmayacak' iddiaları Diyanet İşleri Başkanlığı'nca yalanlandı. "CUMA NAMAZI KILINACAKTIR" Diyanet İşleri Başkanlığı Özel Kalem Müdürü Hasan Güçlü konu ile şu açıklamada bulundu: "Koronavirüs nedeniyle 13 Mart Cuma günü, Cuma namazının kılınmayacağına dair, Sayın Diyanet İşleri Başkanımızın Sosyal Medya Hesabından yapılmış gibi gösterilen ve gerçekle ilgisi olmayan bir ekran görüntüsünün, çok sayıda sosyal medya gruplarında paylaşıldığı öğrenilmiştir. Söz konusu paylaşım gerçek dışıdır. Cuma namazının kılınmaması gibi bir durum söz konusu değildir. İtibar edilmemesi istirham olunur.'' DİYANET İŞLERİ BAKANLIĞI'NDAN CUMA NAMAZI AÇIKLAMASI Diyanet İşleri Başkanlığı Basın Müşavirliği sosyal medya hesaplarından yapılan duyuruda Başkan Erbaş'ın yarın (13 Mart) Ankara Ahmet Hamdi Akseki Camii'nde "Tedbir Mümin'den Takdir Allah'tandır" konulu hutbe irad edip Cuma namazı kıldıracağı bilgisi paylaşıldı.
Ankara Cumhuriyet Başsavcılığınca, Diyanet İşleri Başkanı Ali Erbaş'ın ramazanın ilk cuma hutbesine ilişkin Ankara Barosunun 26 Nisan'daki açıklaması nedeniyle başlatılan soruşturma sürüyor. Edinilen bilgiye göre başsavcılık, baronun açıklamasına ilişkin Diyanet İşleri Başkanlığı ve diğer şikayet dilekçelerini birleştirdi. Soruşturma kapsamında da baroya yazı göndererek 11 yöneticinin açıklamayla ilgili yazılı savunmalarını talep etti. Yazılı savunma için 11 yöneticiye 15 günlük süre tanındığı, süre sonunda kovuşturmaya gerek görülmesi halinde de Adalet Bakanlığından izin talep edilebileceği belirtildi. Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı, Ali Erbaş'a yönelik açıklama nedeniyle başlatılan soruşturma kapsamında, daha önce, açıklamayı kimin kaleme aldığının, metnin altında kimlerin imzası bulunduğunun tespiti için Ankara Barosundan ıslak imzalı Yönetim Kurulu kararını talep etmişti.
tr
1581923195_1617042694
1.5
Korana virüs tedbirleri kapsamında karantinaya alınan bir mahallemizde bu akşamdan itibaren karantina kalkıyor. Karakoçan Belediye Başkanı Ayhan Akbaba, Karakoçan İlçesine bağlı Kulubaba Mahallesinde yeni vakaların olmaması nedeniyle bu gece itibariyle karantinanın kalkacağını duyurdu. Karakoçan Belediye Başkanı Ayhan Akbaba, “Kulubaba Mahallemizdeki karantina uygulamasına şükürler olsun yeni vakaların olmaması nedeniyle bu gece itibariyle son verilecektir. Bu süreci en güzel şekilde evlerinde oturarak tamamlayan Mahalle sakinlerimize geçmiş olsun. Bu karantina sürecimizi çok iyi yöneten Kaymakamımız Sayın Nebi Çanga’ya, özveriyle çalışan Emniyet Teşkilatımıza, Vefa Sosyal Destek Guruplarımıza, Sağlık camiamıza ve Belediye personellerime İlçemiz adına teşekkürü bir borç biliyorum” dedi.
Elazığ'da Karakoçan ilçesinde vaşak görüntülendi Elazığ'ın Karakoçan ilçesinde sayılarında son yıllarda artış gözlenen nesli koruma altındaki vaşaklar görüntülendi. Elazığ'ın Karakoçan ilçesinde sayılarında son yıllarda artış gözlenen nesli koruma altındaki vaşaklar görüntülendi. İlçeye bağlı Çavuşyolu köyünde sürü çobanlığı yapan Muhammet Arslan, arazide hayvanlarını otlatırken ağaç üzerinde kediye benzettiği bir hayvan fark etti. Yanına yaklaştığında vaşak olduğunu anlayan Arslan, cep telefonuyla görüntüledi. Öte yandan, köy sınırlarındaki bir tesise inen başka bir vaşağın görüntüsü de kameraya yansıdı. Görüntülerde bir süre tesis yakınlarında gezinen vaşak daha sonra gözden kayboluyor. Karakoçan Belediye Başkanı Ayhan Akbaba, AA muhabirine yaptığı açıklamada, Karakoçan ilçesinin yemyeşil doğası ve ormanlık alanlarıyla yabani hayvanların barınması açısından önemli bir potansiyele sahip olduğunu söyledi. Yaban hayvanlarının korunması için özellikle kış aylarında yiyecek bulmakta zorluk çeken yaban hayvanları için doğaya yem bıraktıklarını ifade eden Akbaba, bölgede sayılarında son yıllarda artış gözlenen vaşakların ilçenin yaban hayatı açısından önemli bir gelişme olduğunu kaydetti. Kaynak: AA
tr
1604126188_1520868174
1
Xinhua ajansının haberine göre, Şingyün-201 ve Şingyün-202 uyduları, ülkenin kuzeybatısındaki Ciuçüen Uydu Fırlatma Merkezi'nden Kuaicou-1A taşıyıcı roketiyle uzaya fırlatıldı. Uydular, önceden planlanmış yörüngelerine girdi. Xingyun Satellite Co. tarafından geliştirilen uydularda, uzay tabanlı IOT iletişim teknolojilerine yönelik testler yapılacak, pilot uygulamalar üzerinde çalışılacak, uydular arası lazer iletişim uygulamaları denenecek. Çin, daha önce de astronot taşıyacak deneysel uzay aracını, ülkenin güneyindeki Haynan Adası kıyısındaki Vınçang Uzay Fırlatma Merkezi'nden 5 Mayıs'ta, Long March-5B roketiyle yerel saatle 18.00'da yörüngesine göndermişti. Deneysel uzay aracıyla, uzay şartları ile yörüngeye girişi sırasında bir bazı gözlemler yapılmış ve 3 boyutlu yazıcı teknolojisi denenmişti. (AA)
2020 Yılı Yatırım Programı'ndan yapılan derlemeye göre, kamu yatırımları için bu yıl ayrılan 77,1 milyar lira tutarındaki kaynağın 25,2 milyar liralık kısmı ulaştırma ve haberleşme sektörüne tahsis edilecek. Bu sektörü, yaklaşık 12,3 milyar lirayla iktisadi ve sosyal alanlarda yapılacak diğer kamu hizmetleri, 11,8 milyar lirayla enerji, 11,1 milyar lirayla eğitim, 6,1 milyar lirayla sağlık ve 5,2 milyar lirayla tarım izleyecek.
tr
1562376098_1576968072
1.5
İl Emniyet Müdürlüğü Kaçakçılık ve Organize Suçlarla Mücadele Şubesi ekipleri, kent merkezinde usulsüz yöntemlerle tek kullanımlık maske üretimi yapıldığı bilgisini aldı. Bunun üzerine polis ekipleri, beraberindeki İl Sağlık Müdürlüğü ve İl Ticaret Müdürlüğü görevlileri ile Adıyaman Organize Sanayi Bölgesinde faaliyet gösteren bir tekstil imalathanesine operasyon düzenledi. İmalathanede, Sağlık Bakanlığı'ndan izin alınmadan, usulsüz ve steril şartlara aykırı şekilde maske üretildiği tespit edilen 5 bin tek kullanımlık maske bulundu. Hakkında idari işlem başlatılan firma sahibine 4703 Sayılı Ürünlere İlişkin Teknik Mevzuatın Hazırlanması ve Uygulanmasına Dair Kanun kapsamında da idari para cezası kesildi.
Adıyaman İl Umumi Hıfzıssıhha Kurulu tarafından alınan karar ile Adıyaman'a bağlı bütün ilçelere giriş ve çıkışlar yasaklandı. Karar ile Adıyaman genelinde ilçeler arası toplu taşıma, özel araç, yaya gibi yapılacak tüm giriş çıkışlar 13 Nisan 2020 günü saat 24.00'ten itibaren 14 gün süre ile kısıtlandı. Karar doğrultusunda Adıyaman İl Emniyet Müdürlüğü ile İl Jandarma Komutanlığına bağlı ekipler, Adıyaman'ın giriş ve çıkış noktalarında uygulama başlattı. İl merkezi ile ilçelerin giriş ve çıkışlarında yapılan uygulamalarda acil çağrı merkezleri çalışanları, PTT, kargo şirketleri çalışanları, basın mensupları, yaşlı bakımevi, huzurevi, rehabilitasyon merkezleri, çocuk evleri gibi sosyal koruma, bakım merkezleri çalışanları, birinci derece yakınlarının cenaze defin işlemlerini gerçekleştirecek ve katılacak olanlar, teşhis tedavi ve randevu ile sağlık birimlerine gitme, ikametine gitme durumunda olanlar, hastalık durumuna ait belgeyi, cenazeye ait bilgiler ve görevli olduklarına dair belgeye sahip olanlar ile seyahat belgesi olan kişilerin seyahatine izin veriliyor. Belirtilen şartları taşımayan ve seyahat belgesi olmayan kişilerin giriş ve çıkışlarına izin verilmiyor. Alınan kararın 14 gün boyunca devam edeceği belirtildi.
tr
1497103853_1561866172
1
AA Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron, yeni yıl dolayısıyla ülkenin Orleans kentinde askerlere yönelik düzenlenen toplantıda, uçak gemisi Charles De Gaulle'un nisan ayına kadar Chammal Operasyonu'na destek amacıyla Ortadoğu bölgesinde görev yapacağını belirtti. AA'nın haberine göre; geminin aynı zamanda Avrupalı ülkeleriyle yapılacak ortak operasyonlarda kullanılacağını ifade eden Macron, terör örgütü DEAŞ tehditinin arttığını savundu. Fransa'nın başkenti Paris'te 17 Kasım 2015'te meydana gelen, 130 kişinin öldüğü ve DEAŞ'ın üstlendiği terör saldırılarının ardından, 24 Rafale savaş uçağı kapasiteli Charles De Gaulle uçak gemisi Doğu Akdeniz'e gönderilmişti. Gemi, geçen yıl Güney Çin Denizi'nde de gönderilmişti. Fransa, Chammal Operasyonu'nu 19 Eylül 2014'te Irak'ta DEAŞ tehdidine karşı özellikle hava saldırılarıyla başlatmış, operasyon daha sonra Suriye'deki DEAŞ tehdidini de içine alacak şekilde genişletilmişti.
29 Mart 2020 Pazar, 02:00 Yeni tip koronavirüs salgınının Avrupa’da en ağır etkilediği ülkelerden İtalya’ya, Çin ve Rusya’dan giden yardımlar Paris’in gündeminde. Rusya tarafından İtalya’ya gönderilen askeri uzmanların salgının merkez noktalarından görülen Bergamo’da çalışmalarına başladığı duyuruldu. Avrupa’yı da kasıp kavuran salgınla birlikte sosyal devlet, sağlık sistemlerindeki eksiklikler tartışmaların merkezindeyken Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron, AB’nin daha güçlü bir dayanışma sergilemesi gerektiği çıkışı yaptı. İtalyan basınına demeç veren Macron, İtalya’nın yanında olduklarını kaydetti. Diğer yandan da “Çin ve Rusya’dan yardımlarla ilgili çok fazla açıklama var, ama neden Fransa ve Almanya’nın İtalya’ya 2 milyon maske ve önlük gönderdiğini söylemiyoruz” ifadesi dikkat çekti. Bunun yeterli olmadığını ancak yardımların devam edeceğini söyledi. Roma’dan AB’ye eleştiriler son dönemde artmış durumda. ‘İLAÇ GELİŞTİRİLDİ’ Öte yandan Rusya, salgınla mücadele çerçevesinde yarından itibaren sınırlarını geçici olarak kapatacağını açıkladı. Rus diplomatlara ve nakliye kamyonlara izinlerin ise süreceği gündeme yansıdı. Beş kişinin yaşamını yitirdiği, 1264 vakanın olduğu ülkenin Federal Biyomedikal Ajansı ise dün virüsü tedavi edecek ilacın geliştirildiğini duyurdu.
tr
1625783356_1625814745
4
Son Dakika | Yolcusunu darbeden taksici hakkında iddianame düzenlendi Son dakika habere göre Taksim'de aracına aldığı yabancı uyruklu kadın yolcu ile önce tartışan ardından darb ettiği ve yol ücretini aldığı iddia edilen taksi şoförü hakkında "hukuki alacağını tahsil etmek amacıyla yağma yapmak" ve "basit yaralama" suçlarından 2 yıla kadar hapis cezasına çarptırılması istemiyle... Taksim'de aracına aldığı yabancı uyruklu kadın yolcu ile önce tartışan ardından darb ettiği ve yol ücretini aldığı iddia edilen taksi şoförü hakkında "hukuki alacağını tahsil etmek amacıyla yağma yapmak" ve "basit yaralama" suçlarından 2 yıla kadar hapis cezasına çarptırılması istemiyle iddianame hazırlandı. İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığınca hazırlanan iddianamede, 24 Şubat 2020'de taksi s¸oförü olan şüpheli Cengiz Kabak'ın sevk ve idaresindeki 34 TDH 90 plaka sayılı ticari taksi ile Dolapdere Caddesi'nden Taksim istikametine seyir halinde bulunduğu, bu sırada Fas uyruklu kadın müs¸teki Chaımae Hamdı'yı yol üzerinden aldığı belirtildi. Kasımpas¸a Sosyal Tesisleri mevkisinde yer alan ıs¸ıklarda trafik yogˆunlugˆu sebebiyle şüpheli Cengiz Kabak ile müs¸teki Chaımae Hamdı'nın tartıs¸maya bas¸ladıgˆı, tartıs¸manın kavgaya dönüs¸tügˆü anlatılan iddianamede, araç içerisindeyken şüpheli Cengiz Kabak'ın, müs¸teki Chaımae Hamdı'ya s¸oför koltugˆundan arkaya uzanarak elinin tersiyle vurdugˆu, bunun üzerine müs¸tekinin taksi ücretini ödemeksizin araçtan indigˆi ifade edildi. Müs¸teki Hamdı'nın araçtan inmesi sonrasında şüpheli Cengiz Kabak'ın da araçtan inerek müs¸tekinin pes¸inden taksi ücretinin tahsili amacıyla gittigˆi aktarılan iddianamede, müştekinin beyanında, şüphelinin kendisinin arkasından gelerek kendisini yere yatırdığını, bogˆazını sıktıgˆını, ayagˆını gögˆüs kısmına dayadıgˆını ve yumruk attıgˆını söylediği kaydedildi. İddianamede, yaşanan olaylar sonrasında ise şüpheli Kabak'ın müştekiden aldığı parayla aracına binerek olay yerinden uzaklaştığı ve müs¸teki Chaımae Hamdı'nın alınan doktor raporu uyarınca basit tıbbi müdahale ile giderilebilir ve hayati tehlike geçirmeyecek biçimde yaralandıgˆı belirtildi. Kamera görüntüleri detayları iddianamede yer aldı Ticari taksinin araç içi ve araç önü kamera görüntülerinin incelendiği belirtilen iddianamede, şu bilgilere yer verildi: "Görüntülerde şüpheli ile müşteki arasında tartışma yaşandığının açık bir şekilde fark edildiği, tartıs¸ma sırasında s¸üpheli Cengiz Kabak'ın elinin tersi ile müs¸teki Chaımae Hamdı'ye vurdugˆu ve araç dıs¸ındaki kamera görüntülerinde ise olay anını gösterir bir görüntü olmamakla birlikte s¸üpheli Cengiz Kabak'ın müs¸teki Chaımae Hamdı'nın pes¸inden gittigˆi anlaşılmıştır." Her he kadar müs¸teki Chaımae Hamdı ifadesinde s¸üpheli Cengiz Kabak'ın kendisini kolundan tutarak zorla taksiden indirdigˆini beyan etmis¸ ise de incelenen kamera görüntüleri uyarınca müs¸teki Chaımae Hamdı'nın, s¸üpheli Cengiz Kabak'ın kendisine araç içerisinde vurması sonrasında es¸yalarını da toplayarak kendiligˆinden araçtan indigˆinin belirlendigˆi anlatılan iddianamede, bu haliyle müs¸teki Chaımae Hamdı'nın bu beyanına itibar etme olanagˆının bulunmadıgˆı değerlendirildi. Müştekinin taksiden inmesi sonrasında s¸üpheli Cengiz Kabak'ın, müs¸teki Chaımae Hamdı'nın pes¸inden gittigˆi, kamera görüntüleri uyarınca elinde para ile geri dönerek aracına bindigˆi ifade edilen iddianamede, s¸üpheli Cengiz Kabak'ın taksi ücretinin tahsili amacıyla müs¸teki Chaımae Hamdı'nın pes¸inden gitmesi ile s¸üpheli Cengiz Kabak'ın eylemlerinin hukuki alacagˆının tahsili amacıyla yagˆma suçunu olus¸turdugˆu değerlendirilmesinde bulunuldu. İddianamede, şüpheli Cengiz Kabak hakkında "hukuki alacağını tahsil etmek amacıyla yağma yapmak" ve "basit yaralama" suçlarından 8 aydan 2 yıla kadar hapis cezasına çarptırılması isteniyor. Başsavcılıkça onaylanan iddianame, İstanbul Ağır Ceza Mahkemesine gönderildi. Öte yandan savcılık tarafından müşteki Chaımae Hamdı hakkında "hakaret" ve "basit yaralamaya teşebbüs etme" suçlarından "şüpheli" sıfatıyla açılan soruşturmada ise takipsizlik kararı verildi. Takipsizlik kararında, "Müştekinin (Cengiz Kabak) iddia ettiği suçların işlediğine dair, sair delillerle ve kamu tanıklarının anlatımları ile doğrulanamayan soyut iddiasından başka kamu davasının açılmasını gerektirecek nitelikte yeterli delil elde edilemediği tüm soruşturma evrakı kapsamından anlaşılmıştır" denildi. Kaynak: AA
Kadın müşterisini darp eden taksi şoförünün 2 yıla kadar hapsi istendi İstanbul'da taksisine binen Faslı kadın müşterisini aralarında çıkan tartışmanın ardından darp ettiği iddia edilen taksi şoförü hakkında yürütülen soruşturma tamamlandı. Savcılıkça hazırlanan iddianamede taksi şoförünün iki ayrı suçtan 2 yıla kadar hapsi istendi. İstanbul Beyoğlu'nda 24 Şubat tarihinde taksisine binen Fas uyruklu kadına trafik nedeniyle yaşadıkları tartışmanın ardından darp uyguladığı iddia edilen taksi şoförü Cengiz K., hakkında İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığınca yürütülen soruşturma tamamlandı. Savcılıkça hazırlanan iddianamede, Chaımae Hamdı 'müşteki', taksi şoförü Cengiz K. 'şüpheli' olarak yer aldı. İddianamede, Kasımpaşa Sosyal Tesisleri Mevkii'nde yer alan ışıklarda yaşanan trafik yoğunluğu sebebiyle müşteki ile şüpheli arasında tartışma yaşandığı ve tartışmanın kavgaya dönüştüğü belirtildi. Şüpheli Cengiz K.'nın müştekiye araç içerisinde şoför koltuğundan arkaya uzanarak vurduğunun belirtildiği iddianamede, müştekinin taksi ücretini ödemeden arabadan indiği kaydedildi. İddianamede, müşteki arabadan indikten sonra, taksi şoförü Cengiz K.'nın da arabadan taksi ücretini almak için indiği ifade edildi. TAKSİCİ PEŞİNDEN GİDİP KADINA YUMRUK ATMIŞ Müştekinin iddianamede yer alan ifadesinde, şüphelinin peşinden gelerek kendisini yere yatırıp boğazını sıktığı, ayağını göğüs kısmına dayadığını ve yumruk attığını söylediği belirtildi. Tartışmanın yansıdığı kamera görüntülerine ilişkin ifadelerin yer aldığı iddianamede, "Kameranın ses kaydetme özelliği bulunmadığı için tarafların ne söylediğinin anlaşılamadığı, ancak hal ve hareketlerden tartışma olduğunun açık bir biçimde fark edildiği, bir süre sonra şüpheli Cengiz K'nin şoför koltuğundan arka sağ tarafına dönmek suretiyle müşteki Chaımae Hamdı ile kavga etmeye devam ettiğinin görüldüğü, tartışma sırasında şüpheli Cengiz K'nın elinin tersi ile müşteki Chaımae Hamdı'ye vurduğu sonrasında müşteki Chaımae Hamdı'nın araç içerisinden indiği, hemen arkasından ise müşteki Cengiz Kabak'ın inerek müşteki Chaımae Hamdı'nın peşinden gittiği, araç dışındaki kamera görüntülerinde ise olay anını gösterir bir görüntü olmamakla birlikte şüpheli Cengiz K.'in müşteki Chaımae Hamdı'nın peşinden gittiği, bir süre görüntü açısında kimsenin olmadığı, sonrasında şüpheli Cengiz K.'nin elinde paraya benzeyen bir cisim olduğu halde aracın önünden şoför mahalline geçtiği ve olay yerinden ayrıldığının görüldüğü" ifade edildi. 2 YIL HAPİS İSTENDİ İddianamede, şüpheli taksi şoförü Cengiz K.'nın 'Hukuki alacağını tahsil etmek amacıyla yağma' ve 'Basit yaralama' yaralama suçundan 8 aydan 2 yıla kadar hapsi talep edildi. Kaynak: İHA
tr
1618971409_1593398426
2
Mersin Emek ve Demokrasi Platformu, Gezi eylemlerinin yıld önümü dolayısıyla direnişte yaşamını yitirenleri andı. “Gezi şehitleri onurumuzdur, susmayacağız, sinmeyeceğiz, boyun eğmeyeceğiz” pankartının açıldığı açıklamaya birçok siyasi parti ve kitle örgütünün temsilcileri katıldı. Platform adına basın metnini Genel-İş Sendikası Mersin Şube Başkanı Kemal Göksoy okudu. Gezi eylemlerinde emek ve demokrasi güçlerinin çok büyük bir direniş sergilediğini söyleyen Göksoy, “İktidarın tek tip insan yaratma girişimi doğayı, çevreyi insanı yok sayma mantığı çok ciddi bir darbe aldı. Gezi direnişi ile birlikte iki aya yakın bir süre insanlar direndi. Mücadele ettiler, dayanıştılar, kolektifler kurdular, paranın egemen olmadığı kardeşliğin, eşitliğin ve özgürlüğün Türkiye’sini yaratmak istediler" dedi. Direniş sırasında İstanbul ve tüm Türkiye’nin sokaklarında 8 kişiyi toprağa verdiklerini hatırlatan Göksoy, "Kimileri yenildiğimizi sanıyor Gezi’de. Ama biz o günden sonra daha inançlı, daha kararlı bir şekilde her haksızlığa karşı sesimizi yükseltmeye, tek adam rejimine karşı çıkmaya ve aklın bilimin, emeğin, dayanışmanın, eşitliğin, özgürlüğün ve barışın öncülüğünde kurulacak yeni bir dünya yaratmak için mücadele etmeye devam edeceğiz” dedi. Açıklama alkışlarla son buldu. (Mersin/MA) Gezi'nin yıl dönümünde aileler konuştu: Adaletin peşinde koşmaya devam "Eşitlikten, özgürlükten, adaletten korkanlar Gezi'den korkmaya devam ediyor" Gezi Parkı direnişinin zaman tüneli (Gün gün dakika dakika yaşananlar)
Cumhuriyet Meydanında basın açıklaması düzenlemek isteyen Emek ve Demokrasi Platformu, sayı sınırı engeli ile karşılaştı. Polis tarafından, yalnızca 10 kişinin açıklama yapılacak alana girmesine izin verileceği bildirilince, sendika ve parti üyeleri ile polis arasında gerginlik yaşandı. Kısa süreli gerginliğin ardından isimleri daha önce bildirilen 10 kişi açıklamanın yapılacağı alana geçerek, basın açıklamasını gerçekleştirdi. Alana alınmayan yurttaşlar ise geride durarak, sınır engelini sloganlarla protesto etti. "BİZ BUGÜN BURADA AÇIKLAMAMIZI ÇOK SINIRLI BIR ŞEKİLDE YAPIYORUZ" Emek ve Demokrasi Platformu adına basın açıklamasını yapan Kemal Göksoy, "Cumhuriyet Meydanı yıllardır 1 Mayıs’ın kutlandığı alandır. Biz bugün burada hükümetin sınırlamalarıyla birlikte açıklamamızı, çok sınırlı bir şekilde yapıyoruz. Açıklama alanına alınmayan kurum temsilcisi arkadaşlarımız var. Biz insanların yasaklara boğdurulmasını gerçekten anlamış değiliz" dedi. "Bugün görüyoruz ki, asıl mümkün olmayan, asıl akıl dışı olan bu düzendir" diyerek konuşmasını sürdüren Göksoy, son olarak şu ifadeleri kullandı: "Bu düzenin çarkları bizim emeğimizle, aklımızla, bilgimizle dönüyor, öyle ise biz bu düzeni emekten, demokrasiden, barıştan yana değiştirebiliriz. Biz emekçiler sermaye değil halk egemenliğini esas alan, sömürüye karşı emeğin haklarını koruyan, toplumsal zenginliğe el koyan yüzde 1’in değil toplumun yararını esas alan yeni bir toplumsal düzeni kurmak için seferber olacağız. İnsan onuruna yaraşır bir iş ve ücret, kamusal sosyal güvenlik ve sendikal hakların eksiksiz güvence altına alındığı yeni bir toplumsal düzen kuracağız. Demokrasinin ve ifade özgürlüğünün tahrip edilmediği yeni bir toplumsal düzen kuracağız. Her türlü ayrımcılığa, cinsiyetçiliğe ve ötekileştirmeye karşı eşit yurttaşlığın, yurtta, bölgede ve dünyada barışın benimsendiği yeni bir toplumsal düzen kuracağız.” (Mersin/EVRENSEL) İzmir'de sağlık emekçileri 1 Mayıs'ı kutladı: Yaşamak ve yaşatmak istiyoruz
tr
1542472054_1585733262
1
DELİCE.. 1951-1952 yıllarında İspanya Hükümeti, Türkiye’den çok yüksek miktarda odun kömürü satın almak istiyor. O güne kadar İspanya’ya yapılan ihracat kalemleri arasında yer almayan bu talebin bir de özel şartı vardı: Kömürler İskenderun’dan Saroz Körfezi’ne kadar Akdeniz ve Ege sahillerinde doğada kendiliğinden yetişen *”delice”* ağacından elde edilmesi isteniyordu.❗ İstek dönemin Hükümeti tarafından yüksek getirisinden sevinçle karşılanıyor, ülkemizde bol miktarda bulunan delice kömürü ihraç edilmeye başlanıyordu. Görgü tanıklarının anlattıklarına göre, limanların üzeri gemi yüklemeleri sebebiyle kara bir bulut ile kaplanıyor göz gözü görmüyordu! O yıllarda Ankara’da görev yapan ABD Ticaret Ataşesi, dönemin Dışişleri Bakanı’na ihraç edilen kömürün İspanya tarafından nasıl değerlendirildiği ya da nerelerde kullanıldığını araştırıp araştırmadıklarını soruyor. Aldığı cevap, getirisinin önemli olduğu, nerede kullanıldığının Türkiye’yi ilgilendirmediği şeklinde oluyor. Bunun üzerine ataşe konuyu kendisi araştırıyor ve otoyollarda dolgu malzemesi olarak kullanıldığı bilgisine ulaşıyor. Bununla yetinmeyip ABD’de tanıdığı mühendislerden bilgi alıyor ve otoyolda kömür dolgunun bir yararı olmadığını öğreniyor. Öğrendiklerini Bakan’a iletiyor, Türkiye’nin rahatsız olmadığını, gelirden dolayı memnun olduklarını söylüyor, konu kapanıyor… *Delice ağacının zeytin aşılamak için en uygun ağaç olduğunu bilenler Türkiye’ye oyun oynamışlardı.* Sonuç olarak İspanya dünyanın en büyük zeytinyağı ihracatçısıdır *ve ne tesadüf ki aynı yıllarda Türkiye margarinle tanışmıştır…* NOT: Aşılanmamış zeytin ağacına “delice” denir. Marshall yardımlarıyla Ege ve Akdeniz bölgemizdeki milyonlarca zeytin ağacımız kökünden sökülerek gemilerle Avrupa’ya götürüldü. ABD bize bu ağaçların yerine milyonlarca kavak ve çam(çıra) fidanı verdi. Kavak ağacı memlekette alerjik hastalıklar başlattı. Çam ağacı ise bildiğimiz yağlı çıra idi. Dağlarımıza ovalarımıza her yere diktik. Oksijendeb başka hiç bir işe yaramayan bu ağaç, ülkemizin dağına bayırına dikilen saatli bomba oldular. Bu ağaçlar yandığı zaman kozalakları patlayarak yanar halde 200 metre uzağa fırlamakta oradaki çam ağaçlarını da tutuşturmaktadır. Bugüne kadar kimi gördüysem yetkili yetkisiz, beyinli beyinsiz herkese anlattım. “ABD liler bizim ormanlarımızı çam (ÇIRA) ağaçlarıyla dolduruyor, bir kibrit çakmasıyla 100 savaş uçağının verdiği zararı veriyorlar. Şimdi soruyorum size devletimiz bu çamh ağaçlarının yerine zeytin, ceviz, badem, inciur, sakız ağacı dikse hem bu yağaçlar kolay kolay yanmaz hemde köylümüze bir gelir olur. Hala çam dikiyoruz bıkıp usanmadan. ( Alıntıdır)
AA Türkiye'den bu sezon yapılan 80 milyon dolarlık sofralık zeytin ihracatının 48 milyon doları Avrupa ülkelerine gerçekleşti. Ege İhracatçı Birliklerinden derlenen verilere göre, Türkiye, zeytin ihracatının başladığı Ekim 2019'dan Nisan 2020'ye kadar yaklaşık 80 milyon dolarlık ihracata imza attı. Siyah ve yeşil olarak ihraç edilen zeytinde en fazla talep ise Avrupa'dan geldi. Toplam ihracatın yüzde 60'ını oluşturan 48 milyon dolarlık zeytin Avrupa ülkelerine gönderildi. EN FAZLA TALEP ALMANYA'DAN Yeni tip koronavirüs (Kovid-19) öncesi artış trendine giren ancak salgın sonrası yatay seyreden siyah zeytin ihracatı ise 61 milyon dolar olarak gerçekleşti. Siyah zeytin ihracatında 20 milyon dolarla Almanya ilk sırada yer aldı. Geleneksel zeytin pazarı arasında bulunan Romanya'ya ise 10 milyon 100 bin dolarlık ihracat yapıldı. Türkiye'nin komşu ülkesi Irak'a ise 9,1 milyon dolarlık siyah zeytin gönderildi. Siyah zeytini ağırlık olarak gıda sanayinde kullanan ABD'ye ise 4,3 milyon dolarlık ürün gönderildi. Yeşil zeytin ihracatında ise ihracat 19 milyon dolarda kaldı. Yeşil zeytine sofralarında yer veren Irak'a 4,2 milyon dolarlık ihracat gerçekleşirken, bunu 3,8 milyon dolarla Almanya ve 1,8 milyon dolarla ABD izledi. ZEYTİNYAĞI İHRACATINDA DÜŞÜŞ Zeytinyağı ihracatında ise düşüş eğilimi dikkati çekti. Kasım 2019 - Nisan 2020 arasında gerçekleştirilen zeytinyağı ihracatı, geçen yılın aynı dönemine göre yüzde 31 düşerek, 84 milyon 410 bin dolardan 58 milyon 300 bin dolara geriledi. Zeytinyağı ihracatında ilk sırada 16 milyon 200 bin dolarla ABD yer aldı. Bunu 8 milyon 600 bin dolarla İspanya ve 3,2 milyon dolarla Japonya izledi. Afrika ülkelerine yapılan zeytinyağı ihracatı ise gelecek adına umut verdi. Afrika'ya yapılan zeytinyağı ihracatı geçen sezona göre yüzde 16 artarak 3 milyon 800 bin dolara çıktı.
tr
1534908109_1507670160
1.5
29.02.2020 15:33 | Son Güncelleme: 29.02.2020 15:34 Ağrı'da, Türk Kızılay Ağrı Şubesi tarafından Suriye'nin İdlib kentinde rejim güçlerince düzenlenen hava saldırısında şehit olan askerler için mevlid merasimi düzenlendi. Ağrı merkez camisinde öğle namazı öncesi düzenlenen programda, şehitler için Kur'an-ı Kerim okutularak, dualar edildi. Kılınan öğle namazının ardından Kızılay Ağrı Şubesi gönüllülerince vatandaşlara lokum ikram edildi. Program sonrasında konuşan Kızılay Ağrı Şubesi Orhan Tatlı, "Kızılay Ağrı Şubesi olarak, İdlib kentindeki şehitlerimiz için mevlid programı düzenledik. Vatandaşlarımızın yoğun katılımı oldu. Hepimizin yüreği yandı. Hepimizin canı acıyor. Allah mekanlarını cennet eylesin. Yaralılarımıza Allah acil şifalar versin. Allah bir daha böyle acılar yaşatmasın" dedi. - AĞRI Kaynak: İHA
28.01.2020 12:53 | Son Güncelleme: 28.01.2020 12:58 Elazığ'da meydana gelen 6.8 şiddetindeki depremin ardından bölgedeki depremzedeler için Kızılay Ağrı Şubesi yardım kampanyası başlattı. Ağrı'da Kızılay Şubesi tarafından başlatılan yardım kampanyası kapsamında toplanan yardım malzemeleri Çarşamba günü Elazığ'a gönderilecek. Ağrılıların kendilerini arayarak, yardımda bulunmak istediklerini ve bunun üzerine yardım kampanyası başlattıklarını belirten Kızılay Ağrı Şube Başkanı Orhan Tatlı, yaptığı açıklamada: "Cuma günü saat 20.55'te 6.8 şiddetinde Elazığ ve Malatya'da meydana gelen depremden sonra Kızılay Ağrı Şubesi olarak, neler yapabiliriz? diye hemen Genel Merkez ile görüştük. Arkadaşlarımız zaten olay yerindeydiler. Bizlerde gelen yardım talepleri doğrultusunda kampanya başlattık. Cumartesi günü yardım kampanyasına başladık. Bu kampanyamızla ilgili durum çok farklı bir şekilde işledi aslında. Vatandaşlarımızın isteği üzerine bizde yardım kampanyasını başlattık" dedi. "Kız çocukları kumbaralarındaki harçlıklarını yolladı" Ayrıca 3 küçük kız çocuğunun da kendileri aracılığı ile kumbaralarındaki biriktirdikleri harçlıklarını deprem bölgesine göndermek istemelerinin çok güzel bir davranış olduğunu ifade eden Tatlı: "Arkadaşlarımız şuan 3 araçla sahadalar. Esnaf ve vatandaşlarımızdan telefonlar geliyor. Nerden malzeme alınacaksa arkadaşlarımız hemen oraya gidiyor. Vatandaşlardan bazıları malzemeleri direk buraya getiriyor. Dün 3 kız çocuğumuz kumbaralarında biriktirmiş oldukları 150 TL'lik harçlıklarını Şubemize getirip teslim ettiler. Fransa'da yaşayan Ağrılı Yasemin adında küçük bir kızımız da 50 Euro para desteğinde bulundu. Gelen paketlerin içinde çocuklara çikolata gönderen ablalarımız var. Bu hassasiyetle insanlarımız yaklaşıyor. Bizde bu konuda aracıyız. Kızılay halkımızın yanında, sahada. İlçelerden aşırı bir talep olunca çıkarmayı düşündüğümüz Tırımızı Çarşamba gününe erteledik. Çarşamba günü, battaniye, gıda, ısıtıcı, çocuk bezi, su vs. toplanan tüm malzemeleri Elazığ'a sevk edeceğiz" ifadelerini kullandı. - AĞRI Kaynak: İHA
tr
1561345928_1643944514
2
Serdar ALTINTEPE / İSTANBUL,() KORONAVİRÜS salgını nedeniyle alınan önlemler kapsamında iller arası otobüs seferlerine kısıtlama kararının getirilmesinin ardından Bayrampaşa'da bulunan 15 Temmuz Demokrasi Otogarı'ndaki sakinlik havadan görüntülendi. İçişleri Bakanlığı'ndan yapılan açıklamaya göre, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın koronavirüs salgınına ilişkin açıkladığı tedbirlerin detaylarının yer aldığı genelge, 81 il valiliğine gönderildi. Genelgede, Sağlık Bakanlığı ve Bilim Kurulunun tavsiyeleri doğrultusunda alınan kararların etkinliğinin artırılarak virüsün yayılmasının engellenmesi ile toplum sağlığı ve kamu düzenini korumak için şehirlerarası yolcu taşımacılığı yapılan otobüs seferleriyle ilgili ek tedbirlerin alınması zaruriyetinin oluştuğu belirtildi. Genelde sonrası ise çok sayıda otobüs seferi iptal edildi. 15 Temmuz Şehitler Otogarı, seyahat kısıtlamasının ardından havadan görüntülendi. Havadan çekilen görüntülerde hafta sonu yoğunluğun yaşandığı otogarda sakinliğin olduğu görüldü. (FOTOĞRAF)
İçişleri Bakanlığı, 81 İl Valiliğine 'Düğün Törenlerinde Uygulanacak Tedbirler' konulu genelge gönderdi. Buna göre düğünler, bulaşma riskini azaltmak amacıyla mümkün oldukça açık havada yapılacak ve süre kısa tutulacak. Düğünlerde karşılama, uğurlama ve takı merasimi sırasında tokalaşılmayacak, toplu fotoğraf çekimi yapılmayacak. Genelge ile yeni tip korona virüsü salgınının görüldüğü andan itibaren Sağlık Bakanlığı ve Koronavirüs Bilim Kurulunun önerileri, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın talimatları doğrultusunda salgının/bulaşmanın toplum sağlığı ve kamu düzeni açısından oluşturduğu riski yönetme, sosyal izolasyonu temin, mesafeyi koruma ve yayılım hızını kontrol altında tutmak amacıyla birçok tedbir kararı alınarak uygulamaya geçirildiği hatırlatıldı. Genelgede yer alan bazı maddeler şöyle: * Düğünler, bulaşma riskini azaltmak amacıyla mümkün oldukça açık havada yapılacak ve süre kısa tutulacak. * Her masada yeterli sayıda en az yüzde 70 alkol içeren kolonya veya el antiseptiği bulundurulacak. * Misafirlerin girişlerde mutlaka ateş ölçümleri yapılacak. 38 dereceden yüksek olan kişilerin en yakın sağlık kuruluşuna yönlendirilmesi sağlanacak. * Masalar arası en az 1,5 metre, sandalyeler arası 60 cm olacak şekilde düzenlenecek. * Düğünlerde karşılama, uğurlama ve takı merasimi sırasında tokalaşılmayacak, toplu fotoğraf çekimi yapılmayacak, takılar toplama kutusuna konulacak. * Düğün mekanlarında gelin ve damat hariç halay çekilemeyecek, dans edilemeyecek, gösteri yapılamayacak. * Köy ya da sokak düğünlerinde yemek verilmesi durumunda tek kullanımlık malzemeler tercih edilecek. * Düğün mekânının misafir kapasitesi mesafe planına göre belirlenecek. Bu kapasiteye uygun sayıda misafir kabul edilecek ve kapasite bilgisi düğün mekânının girişinde görülebilir bir yere asılacak. * Hazırlanan plan çerçevesinde mekânın girişlerinde ve sıra oluşabilecek her noktada mesafeyi sağlamaya yardımcı yer işaretlemeleri yapılacak. * Temizlik, maske ve mesafe kuralları ile uyulması gereken diğer kurallara ilişkin bilgilendirme afişleri düğün yapılacak mekânların girişlerine ve içerisinde uygun yerlere asılacak. * Ateş ölçen personel/sorumlu tıbbi maske ve yüz koruyucu kullanacak. * Düğün mekânlarının girişlerinde ve ortak kullanım alanlarında (ana salon, bina girişi, kantin/kafeterya, lavabolar vb.) el antiseptiği veya dezenfektan bulundurulacak. * Teması mümkün olduğunca azaltabilmek için bunların mümkünse fotoselli olmaları ve misafirlerin ellerini dezenfektan/el antiseptiği ile temizlemelerinden sonra içeri girişleri sağlanacak. * Sadece misafirlerin dinlemesine yönelik müzik yayını (canlı müzik dâhil) yapılabilecek. * Düğün mekânlarında bulunan kantin/kafeteryalarda temizlik, maske kullanımı ve mesafenin korunması ile ilgili tedbirlere uyulacak, buralarda tek kullanımlık bardak, tabak vb. malzemeler kullanılacak. KAPALI ALANLARDA YAPILACAK DÜĞÜNLERDE ALINACAK TEDBİRLER Genelgeye göre kapalı alanlarda gerçekleştirilen düğünlerde alınacak tedbirler ise şöyle sıralandı: * Kapalı alanlarda yapılacak düğünlerde mekânın sağlıklı havalandırılması için iki düğün arasında en az 1 saatlik zaman bırakılacak. * Bu süre zarfında şartlara göre kapı/pencere açılarak veya merkezi sistemlerle doğal hava sirkülasyonu sağlanacak. Düğün yapılacak kapalı mekânlarda bulunan çocuk oyun alanları kullanılmayacak. * Açık alan, kır ve bahçe düğünlerinde ise açık mekânlarda bulunan çocuk oyun alanlarındaki sık dokunulan yüzeylerin temizlik ve dezenfeksiyonu sağlanacak. Ulaşılabilir alanlarda el antiseptiği bulundurulacak. * Korona virüsü bulaşma riskini artıracağı için 1 metreden yakın temas gerektiren aktiviteler yapılmayacak. * Asansör içerisinde mesafeyi korumak amacıyla kişilerin durması gereken alanlar, aralarında en az 1 metre mesafe olacak şekilde yer işaretleriyle belirlenecek. ORTAM TEMİZLİĞİ * Genelgeye göre düğün mekânlarının temizliği günlük olarak yapılacak ve bu mekânlar düzenli olarak havalandırılacak. * Düğün mekânlarının temizliğinde özellikle sık dokunulan yüzeylerin temizliğine azami düzeyde dikkat edilecek. Temizlik yapan personel tıbbi maske ve eldiven kullanacak. * Genel tuvaletlerin giriş kapısı mümkünse otomatik kapı sistemi olarak düzenlenecek, düzenlenememesi halinde uygun şekilde paravan konularak giriş kapıları açık tutulacak. * Ayrıca tuvaletlerde devamlı sıvı sabun, tuvalet kâğıdı, kâğıt havlu ve çöp kutusu bulundurulacak ve teması mümkün olduğunca azaltabilmek için muslukların, sıvı sabun ünitelerinin mümkünse fotoselli olmaları sağlanacak. * El kurutma cihazlarının kullanımına izin verilmeyecek. * Merkezi havalandırma sistemleri bulunan alanların havalandırması doğal hava sirkülasyonunu sağlayacak şekilde düzenlenecek, kapı ve pencereler açık bırakılarak doğal havalandırma sağlanacak ve havalandırma sistemlerinin kullanımı ile ilgili olarak Sağlık Bakanlığının İklimlendirme Rehberinde belirtilen kurallara uyulacak.
tr
1612236287_1487174072
1
Milli Piyango İdaresi Genel Müdürlüğü'nden yapılan açıklamaya göre, bugünkü çekilişte kazandıran numaralar 2, 12, 15, 16, 30 ve 33 olarak belirlendi. 20 MAYIS SAYISAL LOTO SONUÇLARI Sayısal Loto oyununun 1324. çekilişinde 6 bilen 1 kişi 7 milyon 260 bin 659 liralık ikramiyenin sahibi oldu. Milli Piyango İdaresi Genel Müdürlüğü'nden yapılan açıklamaya göre, çekilişte 5 bilen 87 kişi 6 bin 378'şer lira, 4 bilen 4 bin 870 kişi 86 lira 30'ar kuruş ve 3 bilen 90 bin 576 kişi 12 lira 20'şer kuruş ikramiye kazandı. BÜYÜK İKRAMİYE İSTANBUL KAĞITHANE'YE ÇIKTI Büyük ikramiye isabet eden kuponun İstanbul'un Kağıthane ilçesinden yatırıldığı bildirildi. SAYISAL LOTO SONUÇLARI İÇİN TIKLAYINIZ
05.01.2020 23:50 | Son Güncelleme: 05.01.2020 23:50 Milli Eğitim Bakanlığının hayata geçirdiği Bütünleştirici Eğitimin Geliştirilmesi Projesi (BEGEP) kapsamında bir Ulusal Kısa Film Yarışması düzenlenecek. Milli Eğitim Bakanlığının özel eğitim ihtiyacı olan çocuklara akranlarıyla birlikte uygun eğitim ortamlarının sağlanması amacıyla, bütünleştirme çalışmalarında aktif rol alan tüm paydaşların katılımı ile yenilikçi, sürdürülebilir ve bütünleştirici bir eğitim sistemi sunmak amacıyla hayata geçirdiği Bütünleştirici Eğitimin Geliştirilmesi Projesi (BEGEP) kapsamında bir Ulusal Kısa Film Yarışması düzenlenecek. Bütünleştirici Eğitimin Geliştirilmesi Projesi'nin amaç ve hedefleri doğrultusunda kamuoyunda farkındalık oluşturulması ve bütünleştirici eğitim kavramının yaygınlaştırılması için "Benim Hikayem" adı altında düzenlenen Ulusal Kısa Film Yarışması'na son başvuru tarihi 31 Mart 2020 olarak belirlendi. "Bütünleştirici eğitim" konusunu gündeme getirerek kamuoyunun ilgisini bu konuya çekmek ve toplumda farkındalık oluşmasına imkan tanımak; özel eğitim ihtiyacı olsun ya da olmasın, her çocuğun eğitimde eşit fırsat hakkına sahip olduğuna vurgu yaparak toplumdaki ön yargıların azaltılmasına katkı sağlamak amacıyla yapılacak olan kısa film yarışmasının sonuçları 30 Nisan 2020 tarihinde açıklanacak. Uzmanlardan oluşan bir jüri tarafından değerlendirilen kısa filmler arasından birinciliğe layık görülen yapıma 10 bin lira para ödülü verilecek. Yarışmanın ikincilik ödülü 8 bin, üçüncülük ödülü ise 6 bin lira olacak. Amatör ya da profesyonel tüm film yapımcılarına açık olan ve gönderilecek olan filmlerin özel eğitim ihtiyacı olan bireylerin topluma uyumunu gösteren; umut, iyimserlik aşılayan filmler olmasının beklendiği Ulusal Kısa Film Yarışması ile ilgili detaylara www.begep.org internet sitesinden ulaşılabilecek. (İHA) Kaynak: İHA
tr
1494552182_1514448546
2
AA 14.01.2020 15:53 - Güncelleme: 14.01.2020 15:53 Johnson, mektubunda bağımsızlık referandumu yapabilme yetkisinin İngiltere Parlamentosundan İskoç Parlamentosuna devriyle ilgili talebi "dikkatle incelediğini" belirtti. 2014'te yapılan referandumda İskoç halkının Birleşik Krallık'ta kalma yönünde oy kullandığını kaydeden Johnson, sonuca o dönem her iki hükümetin saygı göstereceğini taahhüt ettiğini hatırlattı. İngiltere hükümetinin, İskoç halkının demokratik tercihini desteklemeye devam edeceğini belirten Johnson, "Bu nedenle, başka bağımsızlık referandumlarına yol açacak bir yetki devri talebini kabul edemem." dedi. Yeni bir bağımsızlık referandumunun İskoçya'nın yaşadığı siyasi durgunluğu devam ettireceğini savunan Johnson, İskoçya yönetimine "Birleşik Krallık'ın tamamını bir araya getirme" ve "ülkenin potansiyelini ortaya çıkarma" çağrısı yaptı. - Bağımsızlık talebi İskoçya'da 2014'te yapılan bağımsızlık referandumunda seçmenin yüzde 55'i İngiltere ile birlikten yana oy kullanmıştı ancak İngiliz hükümeti referandum kampanyasında, İskoçya'nın bağımsızlığı seçmesi halinde AB üyeliğini de kaybedeceği tehdidini öne çıkarmıştı. Brexit'le beraber durumun değiştiğini savunan İskoçya Bölgesel Başbakanı Nicola Sturgeon, geçen ay merkezi hükümete ülkede ikinci bağımsızlık referandumu yapılması için bölgesel yönetime yetki devretmesi çağrısı yapmış ve bu talebi yazılı da iletmişti. Sturgeon, lideri olduğu İskoç Ulusal Partisinin (SNP) 12 Aralık'ta yapılan seçimde İskoçya'daki oyların yüzde 45'ini almasını da bağımsızlık talebi yönünde güçlü bir işaret olduğunu savunmuştu. İngiltere, Galler, Kuzey İrlanda ve İskoçya'dan oluşan Birleşik Krallık genelinde, AB referandumunda yüzde 48'e karşı yüzde 52 ile Brexit kararı alınmıştı. Ancak İskoçya halkı, yüzde 62'yle referandumda hayır oyu vermişti.
AA 07.02.2020 11:07 - Güncelleme: 07.02.2020 11:07 Birleşik Krallık, Kuzey İrlanda, İskoçya, Galler ve İngiltere’nin birleşiminden oluşuyor. 2016 yılında AB üyeliğinin devamından yana oy kullanan İskoçya’da ikinci bir bağımsızlık referandumunun yapılması konusunda giderek artan bir iradenin ortaya çıkması şimdiden artan bir politik ve ekonomik risk olarak görülüyor. Hatırlanacağı üzere, İskoçya'da 2014'te yapılan bağımsızlık referandumunda seçmenin yüzde 55'i İngiltere ile birlikten yana oy kullanmıştı. İngiliz hükümeti referandum kampanyasında, İskoçya'nın bağımsızlığı seçmesi halinde AB üyeliğini de kaybedeceği tehdidini öne çıkarmıştı. Brexit'le beraber artık durumun değiştiğini savunan İskoçya Bölgesel Başbakanı Nicola Sturgeon, geçen ay merkezi hükümete ülkede ikinci bağımsızlık referandumu yapılması için bölgesel yönetime yetki devretmesi çağrısı yapmış ve bu talebi yazılı olarak da iletmişti. Sturgeon, lideri olduğu İskoç Ulusal Partisi'nin (SNP) 12 Aralık'ta yapılan seçimde İskoçya'daki oyların yüzde 45'ini almasını da bağımsızlık talebi yönünde güçlü bir işaret olduğunu savundu. İngiltere Başbakanı Boris Johnson ise 2014 yılında yapılan referandumda İskoç halkının Birleşik Krallık'ta kalma yönünde oy kullandığını hatırlatarak, "Bu nedenle, başka bağımsızlık referandumlarına yol açacak bir yetki devri talebini kabul edemem." İfadesini kullandı. İskoçya Bölgesel Başbakanı Nicola Sturgeon ise geçen ay, "İskoçya'nın kendi geleceğine karar verme hakkını elde edeceğini" söyledi. Liderlerin arasındaki restleşme devam ederken, ekonomistler ve piyasa uzmanları şimdiden İskoçya referandumunu olası riskler içerisinde değerlendiriyor. AA muhabirinin sorularını yanıtlayan Merkezi Londra’da bulunan Global Counsel Direktörü Gregor Irwin, “İskoçya’nın bağımsızlık referandumu Birleşik Krallık için giderek yaklaşan bir problem. Önümüzdeki iki yıl içerisinde muhtemelen zirve seviyesine ulaşacak.” dedi. İskoçya’nın Birleşik Krallık ekonomisi içerisindeki payının yaklaşık yüzde 8 seviyesinde olduğunun altını çizen Irwin, “İskoçya’da bağımsızlık referandumunun olması ihtimali olmaması ihtimalinden daha fazla. Politik olarak bu talebe karşı durmak zor olacaktır.” öngörüsünde bulundu. Merkezi İsviçre’de bulunan Swissquote Bank Kıdemli Analisti Ipek Özkardeşkaya ise “Aslında işler Birleşik Krallık'ın AB ile müzakerelerinin nasıl gelişeceğine bağlı olacak. Eğer müzakereler ne kadar iyi sonuçlanırsa, İskoçya’nın bağımsızlık ihtimali de o kadar az olur. Eğer müzakerelerin seyri kötüleşirse, bağımsızlık ihtimali artar.” ifadelerini kullandı. İskoçya’nın ikinci bir referandumla bağımsız olması halinde önüne çıkacak önemli engellerden biri de bütçe açığı. Geçen yıl itibarıyla Birleşik Krallık'ın bütçe açığı yaklaşık yüzde 1,1 seviyesindeyken, İskoçya’nın bütçe açığı yaklaşık yüzde 7,2 seviyesinde. Bağımsızlık halinde acilen finansman bulunması gerekecek. Üstelik herhangi bir ülkenin AB’ye üye olması için de bütçe açığının yüzde 3 seviyesinin üzerinde olmaması gerekiyor. Bu da İskoçya’nın Birleşik Krallık'tan ayrılması halinde bütçe açığını yüzde 3 seviyesine indirmeden üye olamaması anlamına geliyor. -Bağımsızlık referandumu için izin gerekiyor İskoçya'nın bağımsızlığının önündeki en büyük engel, yeni bir referandum düzenlemek için 1998 tarihli İskoçya Yasası'nın 30. maddesi uyarınca İngiliz Parlamentosu'ndan izin alma zorunluluğu. Muhafazakar Parti'nin 365 sandalyeyle çoğunluğu elinde bulundurduğu 650 üyeli parlamentodan böyle bir iznin çıkması imkansız görülüyor. İskoçya'nın bağımsızlık referandumu için İngiliz Parlamentosu'ndan izin alması gerekiyor Brexit'in ardından 2021'de yapılacak İskoç Parlamentosu seçimlerini ayrılıkçıların kazanması durumunda daha da güçlenecek olan ayrılıkçıların alternatif yollar deneyebileceği değerlendiriliyor. Bu seçeneklerden birini, ilgili yasaya karşı mahkemeye gitmek ve izin alma zorunluluğunu ortadan kaldırmak oluşturuyor. İskoç siyasetçiler, böyle bir girişimin ihtimal dışı olmadığını belirtiyor. Diğer bir yol ise merkezi hükümete rağmen referanduma gitmek ve olumlu sonuç çıkması halinde tek taraflı bağımsızlık ilan etmek. İzin verilmemesi durumunda İskoçlar mahkemeye gidebilir ya da izinsiz referandum düzenleyebilir. Ancak bu Katalonya'da olduğu gibi gerginliğe ve merkezi hükümetin sert tepkisine yol açabilir. Bu durum aynı zamanda Katalanlar gibi İskoçların da AB'nin desteğini kaybetmesine neden olabilir. Kendine has kültürünün yanı sıra Kuzey Denizi'ndeki petrol sahaları, viskisi, tekstili, jet motorları, bankacılık ve finansal hizmetleriyle dikkati çeken İskoçya, bu girişiminde başarılı olmasa bile tarihine bakıldığında pes edeceğe benzemiyor.
tr
1553807336_1568727071
1
Kızılay'dan koronavirüs stresine karşı 9 öneri Türk Kızılayı koronavirüs nedeniyle stres yaşayanlar için öneriler sıraladı Dünya genelinde koronavirüsle mücadele edilirken Türkiye'de de virüsün yayılmaması için çeşitli önemler alınıyor. Başta Sağlık Bakanlığı olmak üzere çeşitli kamu kurum ve kuruluşları koronavirüsün yayılmaması için 'Evde kal' çağrısı yaptı. Bunun üzerine kafeterya, eğlence merkezi, sinema gibi işletmelerin çalışmaları durduruldu. Uçuş yasağı olan ülke sayısı 20'ye çıktı. Yurt dışından gelen ve koronavirüs tehdidi yaşayan vatandaşlar karantinaya alındı. Deprem, sel, doğal afet gibi olaylarda tüm dünyaya yardımlarını ulaştıran Türk Kızılay koronavirüse karışı mücadelede çalışmalarını artırdı. Türk Kızılay, Twitter hesabından, koronavirüsle ilgili bilgilendirmelerde bulundu. Okulların, kafelerin, eğlence merkezlerinin ve kalabalığın olduğu birçok alanın kapanmasıyla vatandaşlara #evdekal çağrısı yapılan bilgilendirmede, bunun bir tatil olmadığını hastalarla temas riskine karşı tedbirli olunması konusunda Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanlığı'nın yayınladığı bilgilerle tavsiyelerde bulunuldu. Türk Kızılay’ın bilgilendirmesinde, mücadeleye zarar verme amacı taşıyan kaosu, çatışmayı ya da ayrışmayı teşvik edici içeriklerin yayımına katkı sunulmaması gerektiği açıklandı. Doğruluğu teyit edilmemiş video, fotoğraf ve ses kaydı gibi kimliği belirsiz kişilere itibar edilmemesi gerektiği vurgulanırken, Türk Kızılay, Sağlık Bakanlığı, Ticaret Bakanlığı, Milli Eğitim Bakanlığı, Kültür ve Turizm Bakanlığı, İletişim Başkanlığı ya da Diyanet İşleri Başkanlığı adına açılmış sahte hesaplara dikkat edilmesi ve bu tarz sahte hesapların ilgili resmi kurumlara bildirilmesi çağrısında bulunuldu. Koronavirüsün temas yoluyla her yerden bulaşma riski taşıyan bir hastalık olduğunu vurgulanırken, bu yüzden elleri dezenfekte etmeden yüz bölgesine dokunulmaması gerektiği belirtilerek, '#SuyaSabunaDokunuyoruz' hashtagleriyle bilgilendirmede bulunuldu. Koronavirüsün ileri yaştaki nüfus üzerinde çok daha ağır ve tehlikeli olduğu belirtilen bilgilendirmede, bir süreliğine büyüklere karşı mesafenin korunması gerektiği belirtilerek, "Büyüklerin ellerini öpeceğiniz nice bayramları beraber yaşamak için elleri öpmüyoruz" denildi. Türk Kızılay'ın paylaşımlarında şu ifadeler dikkat çekti: “Bir süre selamlaşmayı elimizle değil, gözlerimizle yapıyoruz, yakın temasla hastalığa değil. Huzurlu bir tatil, hoş bir ziyaret hepimizin ihtiyacı ama; dünyayı etkisine alan bir salgın varken seyahatlerimizle huzurumuzu kaçırmıyoruz. Ailemizi, arkadaşlarımızı ya da her gün bindiğimiz otobüsü hep görüyoruz. Peki ya görmediklerimiz? Görmediklerimiz için el dezenfektanımızı yanımızdan ayırmıyoruz ve #SuyaSabunaDokunuyoruz. Sevgi, küçüklerimize verebileceğimiz en büyük hazine ama; hastalık bulaşmak için bu hazineyi kolay bir araç yapmasın. Çocuklarımızla temastan kaçınıyoruz." STRESE KARŞI ÖNERİLER Türk Kızılay’dan yapılan açıklamada, stresin yoğun olduğu bir dönemden geçildiğini 'Covid 19' kaynaklı stresle başa çıkılabilmesi için önerilerde bulunuldu. Öneriler şöyle sıralandı: “1. Stres yönetimi tekniklerini kullanın. Fiziksel gevşeme teknikleri stres seviyesini düşürebilir, ağrı ve duygusal geçişleri yönetmek için faydalı yöntemler olabilir. Önceki deneyimleriniz de stresle baş etmek için kullandığınız ve size iyi gelen yöntemleri kullanabilirsiniz. 2. Duygularınızı kabul edin. Stresli durumlar farklı duygularının açığa çıkmasına neden olabilir. Örneğin; öfke, hayal kırıklığı, kaygı, pişmanlık, içe kapanma, kendini suçlama vb. unutmayın ki bu duygular anormal durumlara verilen normal tepkilerdir. 3. Sosyal iletişimi sürdürün. Fiziksel olarak mümkün olmasa da sevdiklerinizle iletişimi devam ettirin. (Telefon, sosyal medya vb.) Yaşlıların sosyal olarak izole olmamaları için onlara teknolojik cihazları kullanmayı öğretin. (Örneğin; sesli ve görüntülü aramayı öğretin). 4. Sağlıklı bir yaşam tarzı sürdürün. Dengeli ve düzenli beslenme, yeterli uyku, egzersiz ile beden ve ruh sağlığınızı koruyabilir, stresin olumsuz etkilerini azaltabilirsiniz. Sigara, alkol ve uyuşturucu vb zararlı maddelerden uzak durun. 5. Hedefler belirleyin. Günlük yazmak veya yeni beceriler öğrenmek gibi gerçekçi hedefler belirlemek ve onlara ulaşmaya çalışmak kontrol duygusunu güçlendirir. Çalışanlar ofis dışında da çalışmalarını sağlıklı bir şekilde evlerinden sürdürebilirler. 6. Aktif olun. Okumak, yazmak, oyun oynamak, kelime oyunları, su doku gibi zihinsel aktiviteleri geliştirmeye yönelik çalışmalar yapabilirsiniz. 7. Duruma mizah katın. Mizah, umutsuzluğa karşı güçlü bir panzehir olabilir. Şakalaşma ve gülümseme endişe ve hayal kırıklığının azalmasına yardımcı olabilir. 8. Umudunuzu koruyun. Kendiniz, aileniz ve çevreniz için alınan tedbirlere uymanın öneminin farkına varın ve bunlara uymak için gerekli hassasiyeti gösterin. 9. Doğru bilgiye ulaşın. Dünya Sağlık Örgütü, Sağlık Bakanlığı gibi kurum ve kuruluşların halkı doğru bilgilendirmek, virüsün yayılmasını önleyebilmek, kişilerin ruh sağlığını korumalarına yardımcı olabilmek için büyük bir ciddiyet ve özveriyle çalıştıklarını unutmayın." Az önce okuduğunuz haber, bağımsız bir medya organı tarafından size sunuldu. Bağımsız gazetecilik; sermayeye karşı halkı, sömürüye karşı emeği, eşitsizliğe karşı adaleti, savaşlara karşı barışı, piyasacılığa karşı temel hakları, talana karşı doğayı, erkek şiddetine karşı kadınları, istismara karşı çocukları savunmanın olmazsa olmaz koşuludur. Siz de gerçeğin sesini yükseltmek adına sorumluluk almak istiyorsanız, sadece birkaç dakikanızı ayırarak BirGün’e abone olabilir ve ‘#BirGünBenim’ diyebilirsiniz. Şimdiden sonsuz teşekkürler… BirGün bizim; hepimizin.
Aile içi ve kadına yönelik şiddet olaylarıyla mücadele kapsamında yürütülen çalışmalar ve alınan önlemler sonuç vermeye başladı. 2020 yılının ilk 3 ayında kadın cinayetlerinde geçen yılın aynı dönemine göre yüzde 22 oranında düşüş yaşandı. Türkiye’nin kanayan yarası olan aile içi ve kadına yönelik şiddet olaylarının engellenmesine yönelik 2019 yılında tedbirler hayata geçirilmişti. Bu kapsamda Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı başta olmak üzere İçişleri Bakanlığı, Adalet Bakanlığı, Milli Eğitim Bakanlığı, Sağlık Bakanlığı ve Diyanet İşleri Başkanlığının ortak imzasıyla 75 maddelik "2020-2021 Kadına Yönelik Şiddetle Mücadele Koordinasyon Planı" yürürlüğe girmiş, yine İçişleri Bakanlığı da 2020 yılının ilk gününde bu konuda adlığı önleyici ve koruyucu tedbirleri içeren genelgeyi 81 il valiliğine göndermişti. Tüm bu tedbirler, yapılan bilgilendirme faaliyetleri, yürütülen eğitimler sonuç vermeye başladı. 2020 yılının ilk 3 ayında kadın cinayetleri bir önceki yılın aynı dönemine göre yüzde 22 oranında azaldı. 2019’un ilk üç ayında 82 kadın cinayeti meydana gelirken, bu yılın aynı döneminde 64 kadın cinayeti meydana geldi. ŞİDDET MAĞDURLARINA KARŞI ÖNLEYİCİ TEDBİR KARARI YÜZDE 82 ARTTI Şiddet mağduru kadınların daha etkin korunması için 6284 sayılı Kanun'a istinaden kolluk tarafından gecikmesinde sakınca bulunan hal kapsamında şiddet uygulayanlara yönelik önleyici tedbir kararı verilebiliyor. Bu kapsamda 2019’un ilk 3 ayında şiddet uygulayanlara yönelik 94 bin 852 önleyici tedbir kararı verilirken, bu yıl bu karar yüzde 66 artarak 157 bin 367 oldu. Yine şiddet mağdurlarına yönelik 2019 yılının ilk üç ayında 11 bin 419 koruyucu tedbir kararı verilirken, 2020 yılının aynı döneminde yüzde 82‘lik artışla 20 bin 784 tedbir kararı verildi. 2019 yılı Kasım ayı ile 2020 yılı Mart ayını kapsayan 5 aylık dönemde Polis Merkezi Amirliklerinde ve jandarma karakollarında görev yapan 107 bin 419 kolluk personeline "aile içi ve kadına karşı şiddetle mücadele" konusunda eğitim verildi. Söz konusu eğitimlere Covid-19 sebebiyle uzaktan eğitim modeliyle devam ediliyor. 2020 yılı sonuna kadar 250 bin kolluk personeline daha eğitim verilmesi planlanıyor. Ayrıca Emniyet Genel Müdürlüğü sorumluluk bölgesinde 6284 sayılı Kanun kapsamında yürütülen tüm iş ve işlemlerin il/ilçe düzeyinde tek elden takibinin yapılması amacıyla il düzeyinde kuruluşu bulunan "Aile İçi ve Kadına Karşı Şiddetle Mücadele Büro Amirliği" ilçe düzeyine de yaygınlaştırıldı. Bu kapsamda büro amirliği sayısı 81’den bin 5'e çıkartılarak, yaklaşık 5 bin personel ile daha etkin ve verimli hizmet verilmeye başlanıldı. KADES’İ 437 BİN 272 KİŞİ İNDİRDİ 24 Mart 2018 tarihinde hizmete giren "Kadın Acil Destek (KADES)" uygulamasını bugüne kadar 437 bin 272 kişi indirdi. 25 bin 882 kadın, acil durumlarda uygulamayı kullanarak ihbarda bulundu.
tr
1616050667_1616651613
4
Batı Karadeniz ve Ankara için kuvvetli yağış uyarısı Batı Karadeniz'in iç kesimleri ile Ankara'nın kuzey ve batısında yerel olarak kuvvetli yağış bekleniyor. Batı Karadeniz'in iç kesimleri ile Ankara'nın kuzey ve batısında yerel olarak kuvvetli yağış bekleniyor. Meteoroloji Genel Müdürlüğünün tahminlerine göre, bugün Türkiye'nin kuzey, iç ve batı kesimlerinin parçalı ve çok bulutlu, Trakya kesimi, Marmara'nın güneybatısı İç Ege, Göller Yöresi, İç Anadolu'nun kuzeybatısı, Batı Karadeniz ile Kırıkkale ve Çorum çevrelerinde sağanak ve gök gürültülü sağanak yaşanacağı tahmin edilirken, diğer yerlerde hava durumunun az bulutlu ve açık olacağı öngörülüyor. Yağışların, Batı Karadeniz'in iç kesimleri, Kütahya, Uşak, Afyonkarahisar, Denizli, Isparta ve Eskişehir çevreleri ile Ankara'nın kuzey ve batısında yerel olarak kuvvetli (21-50 kg/m2) olması bekleniyor. Rüzgarın, İç Ege, Göller Yöresi ile İç Anadolu'nun güneyinde güney ve güneybatı yönlerden yer yer kuvvetli (30-50 km/sa) eseceği tahmin ediliyor. Kaynak: AA
Meteoroloji'den yapılan son değerlendirmelere göre, Ege'nin iç kesimleri, batı Anadolu ve batı Karadeniz kuvvetli sağanak yağışların etkisi altında. İç ve doğu bölgelerde güney ve güneybatıdan lodos etkili olması bekleniyor. Diğer bölgeler önemli bir değişiklik beklenmiyor. Meteoroloji Genel Müdürlüğü tarafından yapılan son değerlendirmelere göre; Trakya, İç Ege, Batı Akdeniz'in iç kesimleri, İç Anadolu'nun kuzeybatısı ve Batı Karadeniz ile Kocaeli, Sakarya, Bursa, Bilecik ve Çorum çevrelerinin sağanak ve gök gürültülü sağanak yağışlı geçeceği tahmin ediliyor. Yağışların, öğleden sonra Afyonkarahisar, Kütahya, Uşak, Denizli, Bolu, Karabük, Kastamonu, Eskişehir ve Çankırı çevreleri ile Ankara'nın batı ilçelerinde yerel olarak kuvvetli olması (21-50 kg/m2) bekleniyor. Hava sıcaklığının iç ve doğu kesimlerde artacağı, diğer yerlerde önemli bir değişiklik olmayacağı tahmin ediliyor. Rüzgarın genellikle kuzey yönlerden, zamanla güney, iç ve doğu bölgelerde güney ve güneybatı (Lodos) yönlerden hafif ara sıra orta kuvvette, öğleden sonra Güney ve İç Ege, Göller Yöresi ve İç Anadolu'nun güney kesimlerinde kuvvetli olarak (30-50 km/saat) esmesi bekleniyor. 10 İL İÇİN KUVVETLİ YAĞIŞ UYARISI Yağışların; öğleden sonra Afyonkarahisar, Kütahya, Uşak, Denizli, Bolu, Karabük, Kastamonu, Eskişehir ve Çankırı çevreleri ile Ankara'nın batı ilçelerinde yerel olarak kuvvetli olması (21-50 kg/m2) beklendiğinden yaşanabilecek olumsuzluklara karşı tedbirli ve dikkatli olunması gerekmektedir. İLLERE GÖRE HAVA DURUMU İSTANBUL °C, 21°C Parçalı ve çok bulutlu ANKARA °C, 22°C Parçalı ve çok bulutlu, sağanak ve gök gürültülü sağanak yağışlı geçeceği tahmin ediliyor. Yağışların; öğleden sonra batı ilçelerinde yerel olarak kuvvetli olması bekleniyor. İZMİR °C, 23°C Parçalı ve çok bulutlu ANTALYA °C, 26°C Parçalı zamanla çok bulutlu, öğleden sonra iç kesimleri sağanak ve gök gürültülü sağanak yağışlı ZONGULDAK °C, 17°C Çok bulutlu, öğleden sonra sağanak yağışlı TRABZON °C, 19°C Parçalı bulutlu VAN °C, 19°C Az bulutlu DİYARBAKIR °C, 23°C Az bulutlu ve açık
tr
1514815139_1562866816
1
CBC televizyonunun aktardığına göre, olay yerel saatle 6.15’te (TSİ 15.15) Kanada’nın Saskatchewan eyaletinde meydana geldi. Görgü tanıklarının ifadelerine göre, yaklaşık 25-30 vagon raydan çıktıktan sonra patlama yaşandı. Patlamanın ardından şiddetli yangın başladı. Smoke visible from the train fire and derailment near Lanigan Saskatchewan. CP has confirmed it was their train. It’s the same area where another CP derailment leaked 1.5 million litres of crude oil in December pic.twitter.com/tsDAjSBG7b — Alicia Bridges (@aliciaebridges) February 6, 2020 ​Taşıma Güvenliği İdaresi, ülkenin doğusuna giden ve petrol taşıyan trenin, Guernsey köyüne yaklaşık 2.5 kilometre mesafede raydan çıktığını doğruladı. Kanada Kraliyet Atlı Polisi, olayın meydana geldiği yere yakın geçen karayolunu her iki yöne kapattı. Guernsey köyü de tahliye edildi. Halihazırda olay yerinde itfaiye ve arama kurtarma ekipleri çalışıyor. Olayda ölen veya yaralananlara dair hiçbir bilgi gelmedi. Daha önce 2019 Aralık’ta aynı yerde yine petrol taşıyan bir trenin raydan çıkması sonucu 1.5 milyon litre petrol dökülmüştü.
Bursa'nın Mudanya ilçesinde 3 bloklu sitede belli aralıklarla bir araya gelerek gün yapan kadınlar, yeni tip koronavirüs (Kovid-19) salgınından dolayı evlerinden çıkamayınca çözümü camdan cama gün yapmakta buldu. 30 dairenin bulunduğu sitede yaşayan kadınlar, kurdukları WhatsApp grubunda her gün belirli saatlerde haberleşip kahvelerini alıp camlara çıkarak sohbetlerine devam ediyor. 'Camdan cama gün yapıp sohbet ediyoruz' Korona virüsten dolayı evden çıkamadıkları için böyle bir yöntem bulduklarını ifade eden Melek Atlı, şunları kaydetti: "Biz 3 bloklu sitede oturan komşu kadınlar olarak her gün düzenli olarak bir araya gelip sohbet ediyorduk. Koronavirüsten dolayı evden çıkamıyoruz. Bizde bloklar birbirine yakın olduğu için böyle bir yönteme başvurduk. Evlerimizde pişirdiğimiz kahvelerimizi alıp camdan cama gün yapıp sohbet ediyoruz. İnşallah bugünlerde geçecek, sağlıklı ve sıhhatli günlere ülke olarak kavuşacağız." Evden çıkamayan komşular camdan cama gün yaptıhttps://t.co/bfiRZRiM73 pic.twitter.com/LeNexvEvDr — Sputnik Türkiye (@sputnik_TR) March 30, 2020 ​
tr
1501045417_1600621690
2
Geçtiğimiz günlerde gerçekleşen kongrede CHP Darıca İlçe Başkanlığına seçilen Gökhan Aktaş ve yönetimi, Darıca Belediye Başkanı Muzaffer Bıyık’ı ziyaret etti. CHP Darıca belediye meclis üyelerinin de yer aldığı ziyarette İlçe Başkanı Gökhan Aktaş, kendilerini ağırlayan Belediye Başkanı Muzaffer Bıyık’a misafirperverliği için teşekkür etti. BAŞKAN BIYIK BAŞARILAR DİLEDİ Ziyaretten duyduğu memnuniyeti dile getiren Darıca Belediye Başkanı Muzaffer Bıyık da nazik ziyareti için CHP Darıca İlçe Başkanı Gökhan Aktaş’a teşekkür ederek “Yeni göreviniz hayırlı olsun, başarılar diliyorum. İlçemize hizmet için uyumlu çalışma yapacağımıza inanıyorum. Amacımız Darıca’ya en güzel hizmeti, hak ettiği hizmeti yapmaktır. Bunun için el birliği ile ortak paydamız olan kentimiz için birlik beraberlik içinde çalışacağız” diye konuştu. Oldukça sıcak ve samimi bir ortamda geçen ziyaret hatıra fotoğrafı çekimiyle sona erdi.
Başkan Bıyık, CHP grubunu bilgilendirdi Darıca Belediye Başkanı Muzaffer Bıyık, makamında ağırladığı CHP Darıca İlçe Başkanı Gökhan Aktaş ve CHP meclis üyelerine korona virüsle mücadele kapsamında yapılan çalışmalar hakkında bilgi verdi. Darıca Belediye Başkanı Muzaffer Bıyık, makamında ağırladığı CHP Darıca İlçe Başkanı Gökhan Aktaş ve CHP meclis üyelerine korona virüsle mücadele kapsamında yapılan çalışmalar hakkında bilgi verdi. Darıca Belediye Başkanı Muzaffer Bıyık, CHP Darıca İlçe Başkanı Gökhan Aktaş ve CHP'nin Darıca Belediyesi meclis üyelerini makamında ağırladı. Başkan Muzaffer Bıyık, ziyarette korona virüs salgınını önleme çalışmaları kapsamında ilçe genelinde yapılan çalışmalar hakkında da bilgiler verdi. CHP grubuna ziyaretleri için teşekkür eden Darıca Belediye Başkanı Muzaffer Bıyık, "Darıca Belediyesi olarak korona virüs salgınının görüldüğü ilk günden itibaren gerekli bütün tedbirleri aldık. Darıca genelinde dezenfekte ve ilaçlama çalışması başlattık. Darıca'da bütün cadde ve sokaklarla birlikte vatandaşlarımızın yoğun olarak kullandığı ortak kullanım alanları başta olmak üzere kurum ve kuruluşları da dezenfekte ettik. Yaklaşık 2 aydır adeta Darıca'yı karış karış dezenfekte ettik. Vatandaşlarımızın sağlığı ve huzuru için tedbirlerimizi daha da arttırarak çalışmalarımıza devam edeceğiz" dedi. Ramazan ayı dolayısıyla gıda kolisi dağıtımının da sürdüğünü belirten Bıyık, "Gerek ramazan kolileri gerekse de maske dağıtımımız devam ediyor. İhtiyaç sahibi vatandaşlarımıza koli ve maske dağıtırken ayrım yapmıyoruz. Herkese eşit mesafede beyan esaslı çalışıyoruz" diye konuştu. CHP Darıca İlçe Başkanı Gökhan Aktaş da kendilerini ağırlayan ve detaylı bilgi veren Darıca Belediye Başkanı Muzaffer Bıyık'a teşekkür etti. - KOCAELİ Kaynak: İHA
tr
1498439898_1498955583
1
DHA 18.01.2020 13:57 - Güncelleme: 18.01.2020 13:57 Gaziantep'te, 30 bin metrekare alan üzerine kurulu olan Zeugma Mozaik Müzesi, yerli ve yabancı turistlerin ilgisini çekiyor. Dünyanın en büyük mozaik müzesi unvanına sahip müzede, Gaziantep ile özdeşleşmiş 'Çingene kız' mozaiği, Mars Heykeli ile Fırat Nehri kenarındaki villalarda bulunan mozaikler gibi tarihe ışık tutan eserler sergileniyor. Müzedeki ziyaretçi sayısı 2019 yılında, bir önceki yıla oranla yaklaşık 75 bin kişi arttı. 2018 yılında 266 bin 560 kişi ziyaret ettiği müzeyi, geçen yıl 340 bin 569 yerli ve yabancı turist ziyaret etti. Ziyaretçilerin en yoğun ilgiyi gösterdiği eser ise kentin simgesi haline gelen 'Çingene Kızı' mozaiği oldu. 2018 yılının sonunda ABD'den getirilen 'Çingene Kız' mozaiğinin kayıp parçalarının sergilenmeye başlandığı Zeugma Mozaik Müzesi'ne bu yıl da turist akını olması bekleniyor.
19.01.2020 13:55 | Son Güncelleme: 19.01.2020 14:00 Gaziantep il merkezi ve şehirler arası karayollarında yapılan trafik denetimlerinde 2 bin 487 araç kontrol edilirken, kurallara uymayan 397 sürücü, yolcu ve araç plakasına işlem yapıldı. Gaziantep Emniyet Müdürlüğü Trafik Denetleme Şube, Bölge Trafik Denetleme Şube Bölge Trafik İstasyon amirlikleri ekipleri sorumlu oldukları güzergahlarda gün boyu trafik kontrolleri gerçekleştirdi. Karayollarında yapılan denetimlerde şehirlerarası yük ve yolcu taşımacılığı yapan araç sürücülerinin çalışma ve dinlenme sürelerine uygun hareket edip etmedikleri, araçlardaki takografların raporları üzerinden denetlenirken, sürücü belgeleri ve araçların dış ışık donanımları, alkol kullanımı gibi kontroller de gerçekleştirildi. Toplam 2 bin 847 araç ve sürücüsü denetlenirken, trafik güvenliği ve diğer vatandaşların can güvenliğini tehlikeye düşüren 6 sürücüye alkollü olarak araç kullanmaktan, 2 sürücüye uyuşturucu veya uyarıcı madde alarak araç kullanmaktan, 90 sürücüye ve araç plakasına hız ihlalinden, 101 aracın tescil plakasına hatalı park etmekten, 2 sürücüye tehlikeli şerit değiştirmekten, 5 sürücüye dış ışık donanımı bozuk veya dış ışık donanımı aykırı araç kullanmaktan, 2 sürücüye sürekli korna çalarak gürültü kirliliği yapmaktan, 4 yayaya trafik ışık ve işaretlerine uymamaktan, 9 sürücüye yayalara ilk geçiş hakkını vermemekten, 176 sürücüye diğer trafik kurallarını ihlal etmekten toplamda 397 sürücü, yolcu ve araç plakasına işlem yapıldı. Denetimlerde 64 araç trafikten men edilirken 8 sürücü belgesine de el konuldu. - GAZİANTEP Kaynak: İHA
tr
1564355583_1564191698
3
Türkiye Gazetesi Türkiye Gazetesi Koronavirüs tehdidine karşı sadece Ankara Mikrobiyoloji Referans Laboratuvarları ve Biyolojik Ürünler Dairesi Başkanlığına gönderilen Covid-19 tanısı örnekleri PAÜ Hastaneleri bünyesinde çok daha hızlı bir şekilde test edilebilinecek. Bu kapsamda koronavirüs tanısı konulan hastalar, daha erken izole edilerek tedavilerine başlanabilecek. Sadece koronavirüs şüphesi bulunan vatandaşlara test yapılacak. Bulaşıcı numunelerin geldiği laboratuvarda bütün önlemler üst düzeyde alınıyor. Numunenin hastadan alınarak laboratuvara getirilme sürecini anlatan Dr. Öğr. Üyesi Ahmet Çalışkan, korona şüphesi hastadan ağız ve burun sürüntülerinden alınan numunelerin güvenliği ve bulaşma riskine karşı 3 güvenlikli özel numune taşıma kutuları ile numunelerin merkez laboratuvarına getirildiğini belirtti. Numune alımı ve taşınmasına dikkat çeken Dr. Öğr. Üyesi Çalışkan, pozitif vakayı yakalamak için numunenin uygun şartlarda alınması gerektiğini, taşınmasında titiz davranılması, numunenin kaçıncı gün alındığına ve gönderilen numunenin tipinin çok önemli olduğunu söyledi. Çalışkan, günlük 300 test kapasitesi bulunan laboratuvarın ihtiyaç halinde bin test kapasiteye çıkarılabileceğini aktardı. PAÜ Hastaneleri olarak Covid-19 tanı laboratuvarı yetki belgesine sahip olabilmek için gerekli asgari koşulları fazlasıyla sağladıklarını belirten Dr. Çalışkan, “Laboratuvarımızda moleküler odası olarak bir temiz bir kirli olmak üzere iki odamız var. Numunelerin çalışılması için Biyo güvenlik kabini Class IIA ve Real Time PCR cihazları mevcut. Bu cihazlarla ortalama günde 300 test çalışma kapasitesine sahibiz. 6 kişilik bir ekiple çalışıyoruz. Hasta sayımız arttığı zaman bu kapasitemizi daha da arttıracak imkanlara sahibiz. Tanıda kullandığımız PCR kitleri Sağlık Bakanlığı tarafından gönderilen ücretsiz kitlerdir. Ortalama 15 dakika ön işlemleri var. Real Time cihazları dediğimiz cihazlara yüklüyoruz. Yükledikten sonra ortalama 90 dakikada sonuç alıyoruz” dedi.
Halk Sağlığı Genel Müdürlüğü Mikrobiyoloji Referans Laboratuvarları ve Biyolojik Ürünler Dairesi Başkanlığı tarafından PAÜ Hastanesi Merkez Laboratuvarı'na kor6onavirüs tanı belirleme yetkilendirmesi verildi. Pamukkale Üniversitesi'nden yapılan açıklamada, laboratuvarda çalışmalarına başlandığı, PAÜ Hastaneleri bünyesinde çok daha hızlı bir şekilde test işlemlerinin tamamlanacağı belirtildi. Böylece Kovid-19 tanısı konulan hastaların, çok daha erken dönemde izole edilerek tedavilerine başlanabileceği kaydedildi. AÇIKLAMA GELDİ Konuya ilişkin açıklama yapan Merkez Laboratuvar Koordinatörü Dr. Öğr. Üyesi Ahmet Çalışkan, Günlük 300 test ile çalışmalara başladıklarını kapasitelerini günlük 1000 adete çıkarabilecek potansiyele sahip olduklarını belirtti. Laboratuvar bünyesinde yeterli sayıda alanında uzman araştırma görevlisi ve teknisyenin bulunduğuna dikkati çeken Dr. Öğr. Üyesi Çalışkan, 7 gün 24 saat çalışarak test sonuçlarının hızlı bir şekilde alınmasının sağlanacağını ifade ederek, laboratuvarın sadece Denizli değil çevre illere de hizmet verebileceğini kaydetti.
tr
1631887732_1578742892
1
Ahmet Aydın: "Sosyal medyadaki yazılıp çizilenler asla gerçeği yansıtmıyor" Vakıflar Kütahya Bölge Müdürü Ahmet Aydın, kurumda tüm ihalelerinin şeffaf bir şekilde yapıldığını belirterek, sosyal medyada Karagöz Ahmet Paşa Camii ile ilgili yazılıp çizilenlerin asla gerçeği yansıtmadığını ifade etti. Vakıflar Kütahya Bölge Müdürü Ahmet Aydın, kurumda tüm ihalelerinin şeffaf bir şekilde yapıldığını belirterek, sosyal medyada Karagöz Ahmet Paşa Camii ile ilgili yazılıp çizilenlerin asla gerçeği yansıtmadığını ifade etti. Karagöz Ahmet Paşa Camii'nin 15 Temmuz günü okunacak mevlit ile ibadete açılacağını dile getiren Aydın, "Tarihi 511 yıllık camimizin restorasyon çalışması 3 yılda değil, 2 yılda tamamlanmıştır. Kurum olarak caminin geçici kabulünü yaptık. Kubbelerin tamamı elden geçirildi ve 40 ton kurşun serildi. Minarenin tamamını yeniledik" dedi. Restorasyon bedelinin 2 milyon 632 bin TL olduğunu belirten Aydın, "Caminin çevresindeki su kanallarından gelen sızıntılar nedeniyle nem alan taşıyıcı duvarlarda temel alt seviyesine kadar drenaj uygulaması yapılmıştır. Duvarların içindeki hatıl ahşaplardan çürüyenler, duvarlara zarar vermeden çekilmiş ve özgün malzeme ile yenileri yerleştirilmiştir. Taşıyıcı özelliği artırılmak istenen duvarlarda yapisal enjeksiyon, sıvalar içinse mikro enjeksiyon uygulaması yapılmıştır. Orijinal duvar süslemeleri ortaya çıkarılmış ve titiz bir çalışma gerektiren tuşlama tekniği ile eksiği bulunan süslemeler tamamlanmıştır. Ayrıca daha önceki onarımlarda alçı ile kapatılan mihrap ve minber muhdes eklerden arındırılmış ve özgününde taş malzemeli olan mihrap ve minber ortaya çıkarılmış, özgün haline kavuşmuştur. Yapı içerisinde önceki onarımlardan kalan ve yoğun bir şekilde kullanılan çimento harçlar sökülerek horosan harcı yapılmış, yapı çimento gibi tüm muhdes eklerden bütünüyle arındırılmıştır. Yapıda var olan ve zarar Horosan harcı sıvalara konservasyon yapılarak özgün malzeme titiz bir çalışma ile korunmuştur. Yapıya sonradan eklenen şadırvan kaldırılmış, geniş bir meydan ortaya çıkarılmıştır. Yapının çevre düzenlemesi yapılmış, bahçe duvarları, abdest alma bölümleri ve tuvalet mekanları yenilenmiştir. Son cemaat mahalinde metal malzemeler ahşap malzeme ile değiştirilerek özgün bütünlük sağlanmıştır. Minarede derzler Horosan harcı ile doldurulmuş ve gövde ve şerefede yapısal sorunlar giderilmiş, özgün haline döndürülmüştür. Sinan öncesi dönemin ilgi çekici yapıları arasında yerini almış Karagöz Ahmet Paşa Cami, kubbesi ile Kütahya camilerinin en büyük kubbeye sahip olanıdır. 16. yüzyıl cami mimarisi hakkında oldukça iyi veriler sunan sanat tarihi açısından da büyük bir öneme sahiptir. Camide, özgün yapıyı mümkün olan son dereceye kadar koruyan, az müdahaleli bir onarım yaklaşımı benimsenmiştir. Restorasyon ilkelerinden taviz vermeyen titiz bir program ile yapı özgün haline kavuşmuştur. Yapı bu haliyle hem kendi tarihine ve dönemine hem de gelecek nesillere ışık tutmaya daha uzun yüzyıllar devam edecektir" ifadelerini kullandı. - KÜTAHYA Kaynak: İHA
KÜTAHYA Kumar oynarken yakalanan 14 kişiye 'sosyal mesafe' cezası Kumar oynarken yakalanan 14 kişiye 'sosyal mesafe' cezasıKÜTAHYA'da polis ekiplerince baskın yapılan eski bir dernek binasında kumar oynadığı tespit edilen 14 kişi hakkında soruşturma başlatılırken, sosyal mesafe kuralını ihlal ettikleri gerekçesiyle 3 bin 150'şer lira idari para cezası uygulandı. Kumar oynarken yakalanan 14 kişiye 'sosyal mesafe' cezası KÜTAHYA'da polis ekiplerince baskın yapılan eski bir dernek binasında kumar oynadığı tespit edilen 14 kişi hakkında soruşturma başlatılırken, sosyal mesafe kuralını ihlal ettikleri gerekçesiyle 3 bin 150'şer lira idari para cezası uygulandı. Kütahya Emniyet Müdürlüğüne Asayiş Şubesi ekipleri, Ali Paşa Mahallesinde bulunan eski bir derneğe ait binada kumar oynatıldığını bilgisi üzerine harekete geçti. Mahkeme kararıyla binaya baskın yapan polis ekipleri kumar oynadığı tespit edilen 14 kişi yakaladı. Polis ekiplerince koronavirüs tedbirleri kapsamında kumar oynarken yakalanan 14 kişiye 'sosyal mesafe kuralı'nı ihlal ettikleri gerekçesiyle 3 bin 150'şer lira idari para cezası uygulanarak adli soruşturma başlatıldı. Öte yandan eski dernek binasında kumarhane işlettiği belirlenen 2 kişi hakkında da ayrıca soruşturma açıldı. Kaynak: DHA
tr
1632068406_1596335249
2
FATİH AKBAŞ Çorum Belediyesi tarafından Kadeş Meydanı’nda yaptırılan binalardan birisi kütüphane olarak kullanılmak üzere İl Kültür ve Turizm Müdürlüğü’ne tahsis edilecek. Belediye Meclisi toplantısında gündem maddesi hakkında bilgiler veren Belediye Başkanı Halil İbrahim Aşgın, “Çorum’da kütüphaneye ihtiyaç her geçen gün artıyor. Sınavların yaklaştığı şu günlerde bu ihtiyaç daha da artıyor. Mevcut kütüphane talebi karşılamadığı gibi küçükte geliyor. Kütüphanenin yeniden yapılması noktasında da Bakanlığın bir değerlendirmesi var. Yapılırken tamamen bir sıkıntı yaşanacak. Biz bu sorunu bertaraf etmek için böyle bir çalışma yaptık. Yeni stadyumun devri noktasında son aşamadayız. Devir tamamlandıktan sonra eski stadı devralacağız. Yazışmalarımız devam devam ediyor. Daha sonra ise Şehircilik Bakanlığımız millet bahçesi yapacak. İçinde kongre ve kültür merkezi ile kütüphane bulunacak. Bakanlık proje ihalesini yaptı. İhaleyi kazanan firmada şehrimize gelerek yerinde çalışmalar yaptı” dedi. Başkan Aşgın, sınavlara hazırlanan gençlere de çağrıda bulunarak, “Kadın Kültür ve Gençlik Merkezlerimizi gençlerimize açtık ve istedikleri gibi ders çalışabiliyorlar. İkramlarımızda var. Sınavlara kadar kullanabilirler. Öğretmenlerimizde destek oluyorlar. Sınava girecek tüm öğrencilerimizi bekliyoruz” ifadelerini kullandı. Yapılan değerlendirmelerin ardından Kadeş Meydanı’nın güneydoğusunda bulunan binanın halk kütüphanesi olarak kullanılmak üzere 15 yıllığına Kültür ve Turizm İl Müdürlüğü’ne devredilmesi teklifi oy birliği ile kabul edildi.
Çorum Belediyesi her eve maske Çorum Belediyesi her eve maske Belediye tarafından üretilen nano teknolojili 200 bin maske evlere teslim edilecek Belediye Başkanı Halil İbrahim Aşgın: "Çorum'da yaşayan 20 yaş üstü vatandaşlarımızı kapı kapı dolaşıp hazırlanan 200 bin adet maskeyi kendilerine teslim edeceğiz" Çorum... Çorum Belediyesi her eve maske Belediye tarafından üretilen nano teknolojili 200 bin maske evlere teslim edilecek Belediye Başkanı Halil İbrahim Aşgın: "Çorum'da yaşayan 20 yaş üstü vatandaşlarımızı kapı kapı dolaşıp hazırlanan 200 bin adet maskeyi kendilerine teslim edeceğiz" ÇORUM - Çorum Belediyesi, korona virüs tedbirleri kapsamında kentteki her eve nano teknoloji ile üretilen yıkanabilir maske dağıtacak. Tüm dünyayı etkisi altına alınan korona virüsünün ülkemizde il görüldüğü andan itibaren harekete geçen Çorum Belediyesi, mücadele kapsamında çok sayıda çalışmaya imza atmıştı. Son olarak 300 bin maske üretimi yapan belediye bu kez de 20 yaş üzerindeki 200 bin kişiye yıkanabilir maske dağıtımı için hazırlıklarını tamamladı. Gençlik ve Kadın Kültür ve Sanat Merkezleri çalışanları tarafından paketlenen maskeler Çarşamba gününe kadar tüm evlere dağıtılacak. Belediye Başkanı Halil İbrahim Aşgın, korona virüsle mücadele çalışmaları kapsamında bir çok çalışma yaptıklarını belirterek, maske üretiminin de bunlar arasında en önemlisi olduğunu söyledi. Belediye olarak geçtiğimiz günlerde maske üretimine başladıklarını hatırlatan Başkan Aşgın, "Aldığımız maskeler oldu, kendimizin ürettiği maskeler oldu. Bu maskelerin hepsini dağıttık. Şuana kadar 250 bin maskeyi başta pazarlar olmak üzere evlere, işyerlerine dağıttık. İşi kolaylaştırmak adına yeni bir yol ararken nano teknoloji ile üretilen maskeleri bulduk. En kalitelisini getirdik. Şuanda paketlemeleri yapılıyor. 200 bin adet nano teknoloji ile üretilmiş yıkanabilir maskeleri hane hane gezerek ulaştırmış olacağız. Medikal maske dağıtımını sonlandıracağız ancak pazarlarda yine dağıtımlarımız devam edecek" dedi. Maske dağıtımında 20 yaş üzerini baz aldıklarını dile getiren Aşgın, "Evleri tek tek ziyaret edecek olan çalışanlarımız o hanede kaç kişi kalıyorsa hepsine maske bırakacak. Bu saye de maske ile yaşanan problemleri çözmüş olacağız" dedi. Kaynak: İHA
tr
1603437551_1563821009
3
Corona virüsü salgınından sonra devlet kontrolünde üç kamu bankası (Ziraat Bankası, Halkbank, Vakıfbank) vatandaşların temel ihtiyaçlarını karşılayabilmesi için kredi imkanı sundu. Maksimum 10 bin TL’ye kadar kullanılabilen bireysel temel ihtiyaç destek kredisine başvurular sürüyor. Vatandaşlar internet üzerinden Ziraat Bankası, Halkbank ve Vakıfbank’tan dilediğine başvuru yapabiliyor. Aylık geliri 5 bin TL altında olan vatandaşların yararlanabildiği destek kredisinde başvuru sonuçları da SMS, telefon ya da mail yoluyla vatandaşlara bildirilmeye devam ediyor. Peki destek kredisine başvurular nasıl yapılır? İşte temel ihtiyaç kredileri hakkında merak edilen tüm detaylar ve başvuru linkleri… TEMEL İHTİYAÇ KREDİSİNE KİMLER BAŞVURU YAPABİLİR? Ziraat, Halkbank ve VakıfBank’ın başlattığı temel ihtiyaç kredi başvuruları 1 Nisan’dan bu yana devam ediyor. Corona virüsü nedeniyle ekonomik olarak etkilenen vatandaşlar 6 ay ertelemeli 36 aya varan ve maksimum 10 bin TL'lik destek kredisinden faydalanabiliyor. Hazine ve Maliye Bakanı Berat Albayrak; “5 bin lira altında geliri olan vatandaşlarımız için 10 bin liraya kadar, çok düşük maliyetli temel ihtiyaç desteği devreye alındı. 3,7 milyon vatandaşımız başvurdu. Bu kapsamda da ödemeleri bu hafta başlatıyoruz.” demişti. TEMEL İHTİYAÇ KREDİSİ BAŞVURU SONUÇLARI BELLİ OLDU MU? Temel ihtiyaç destek kredisine başvuran vatandaşların merakla beklediği sorunun cevabı belli oldu. Krediye başvuru yapan kimselere bilgilendirme mesajları gelmeye başladı. Başvuru yapan vatandaşlara SMS yoluyla bilgi gitmeye başladı. TEMEL DESTEK İHTİYAÇ KREDİSİ BAŞVURU SORGULAMA 1 Nisan’da başlayan Temel ihtiyaç destek kredisi başvurularına yoğun ilgi olduğu biliniyor. Bankaların ilgili birimleri, kredi başvurularını sonuçlandırmak için çalışıyor. Temel ihtiyaç kredisine başvuru yapan vatandaşlar, aşağıdaki linkler aracılığıyla sonuçları kontrol edebilir… Halkbank başvurularını sorgulamak için Halkbank Mobil Şubesine giriş yaparak; Krediler-Yeni Kredi Başvurusu ve Sorgulama-Başvurularım-Onaylı Bireysel Temel İhtiyaç Destek Kredisi adımlarıyla kontrol sağlanabilir. ZİRAAT BANKASI DESTEK KREDİSİ BAŞVURU SORGULAMA EKRANI VAKIFBANK DESTEK KREDİSİ BAŞVURU SORGULAMA EKRANI İÇİN TIKLAYINIZ HALKBANK DESTEK KREDİSİ BAŞVURU SORGULAMA EKRANI TEMEL İHTİYAÇ DESTEK KREDİSİ NASIL KULLANILACAK? Krediye başvuru yapan ve olumlu sonuçlandığına dair SMS yoluyla bilgilendirilen vatandaşlar, bankaların mobil uygulamaları üzerinden kredileri aktif hale getirebilecek. Kredisi onaylanan kişilerin, krediyi aktif hale getirmesi için şu yolları uygulaması gerekir; Uygulamalardaki ‘İhtiyaç Kredisi’ sekmesine tıklayarak, ‘Temel destek ihtiyaç kredisini seçin. Sonrasında ise talep ettiğininiz miktarı ve vade sayısını seçmeniz gerekiyor. Devam sekmesine basarak işlemi sonuçlandırın.
Corona virüsü salgını sonrası destek paketlerini açıklayan kamu bankalarından bir hamle daha geldi. Ziraat Bankası, Halkbank ve Vakıfbank hane halkı geliri aylık 5.000 TL ve altında olan vatandaşlar için yeni destek kampanyası başlattı. Bankalar, yarından itibaren, hane halkı geliri 5 bin liranın altında olanlara, ilk 6 ay ödemesiz, 36 ay vadeli 'Bireysel İhtiyaç Desteği Kredisi' vermeye başlıyor. Hazine ve Maliye Bakanı Berat Albayrak, sosyal medya hesabından yaptığı açıklamada, "Ekonomik İstikrar Kalkanı' adımları kapsamında tüm kurumlarımızla vatandaşlarımızın ihtiyaçlarına destek olmayı sürdürüyoruz. Bu kapsamda bankalarımızla aylık 5 bin TL'nin altında geliri olan tüm vatandaşlarımız için Temel İhtiyaç Desteği'ni devreye aldık" dedi. BAŞVURULAR 1 NİSAN'DA Kamu bankalarından yapılan ortak açıklamada, "Bireysel İhtiyaç Desteği Kredisi bankalarımız tarafından ortak kriterlerle değerlendirilecektir. Müşteriler, Ziraat Bankası, Halkbank ya da Vakıfbank'tan yalnızca birine başvuru yapabilecektir. Başvurular 1 Nisan tarihinden itibaren kabul edilecektir. Alınan sağlık tedbirleri kapsamında kredi başvurularının öncelikli olarak; bankalarımızın mobil uygulamaları veya internet şubeleri aracılığıyla yapılması gerekmektedir. Müşteriler kredi tutarını ATM'lerden çekebileceklerdir" denildi. AYDA 376 TL TAKSİT Vatandaşların temel ihtiyaçlarını uygun şartlarda finanse edebilmeleri amacıyla, ihtiyaç sahipleri 10 bin liraya kadar bireysel ihtiyaç kredilerini kullanabilecekler. Buna göre, 10 bin lira kullananlar, ilk altı ay kredi geri ödemesi yapmayacak ve sonraki 30 aylık dönemde ayda 376 TL ödeyecek. Krediyi 7.500 lira olarak kullananlar da, ilk altı ay ödemesiz geçtikten sonra 30 ay boyunca ayda 282 TL ve 5.000 lira kredi kullananlar da ilk altı ayı ödemesiz geçirdikten sonra, 30 aylık dönemde ayda 188 TL ödeyecekler. 3 AY MAAŞ DESTEĞİ VERECEĞİZ Hazine ve Maliye Bakanı Albayrak, Twitter paylaşamında "Ekonomik İstikrar Kalkanı kapsamında, Kısa Çalışma Ödeneği ile faaliyetlerini azaltan ya da durduran işletmelerde çalışan vatandaşlarımıza 3 ay maaş desteği vereceğiz. Tüm firmaları, çalışanları için ücretsiz izin yerine bu ödeneğe başvurmaya çağırıyoruz" dedi. ANKARA BİR ADIM DA BDDK'DAN Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurumu (BDDK), bireysel kredi kartları için asgari ödeme oranını yüzde 20'ye indirdi. BDDK ayrıca, kredi kartı borcu ötelenen vatandaşlara 31 Aralık 2020'ye kadar asgari tutar da dahilödemesiz dönem tanımlanabilmesine olanak sağladı. Eski uygulamada asgari tutarın son ödeme tarihini takip eden 3 ay içinde ödenmemesi durumunda, borçluya yapılan bildirimi takip eden 1 aylık süre sonunda kredi kartları iptal edilerek tamamı ödenene kadar yeni kredi kartı düzenlemiyordu. İkinci düzenlemeden kart ödemesini erteleyenler yararlanabilecek. KAMU BANKALARI DEVREYE GİRDİ! KREDİ BORÇLARI NASIL ERTELENECEK? İŞTE TÜM DETAYLAR... 12 MİLYON EMEKLİ İÇİN 4 GÜNDE İKRAMİYE! İŞTE EMEKLİLER İÇİN BAYRAM İKRAMİYESİ ÖDEME TAKVİMİ
tr
1534451099_1606443963
1
*Siz bir grup mu kurdunuz? DENİZ SEKİ: Biz çıtır kızlar olduk (kahkahalar)... *Nasıl karar verdiniz dört kadın bir araya gelmeye? CANSU KURTÇU: 'Ala' Demet'in son albümünde olan bir şarkıydı. Şarkıyı çok sevmiştik ve farklı şekillerde de sunmak istiyorduk. Bir araya geldiğimiz bir gün 10 dakika içinde organize olduk. Önceden yakın arkadaş mıydınız? DEMET AKALIN: Işın, Cansu ve ben çok samimiydik. DENİZ SEKİ: Bu Demet de beni hep dışlıyor ya! DEMET AKALIN: Ama aşkım son bir ayda ne zaman yemeğe çıktın? Biz hep çıkıyoruz. IŞIN KARACA: Biz Deniz'le çok yakınız, 1995'ten beri tanışıyoruz. Evinde kalmışlığım, ekmeğini yemişliğim var. Deniz o zamanlar vokalistlik yapar, para biriktirir, "Ben sana albüm yapacağım" derdi. Biz oralardan geliyoruz. *Bir araya gelmek için tek kriteriniz dostluk muydu yani? CANSU KURTÇU: Dostluk önemli ama sözleriyle, müziğiyle Türkiye'de bu şarkıyı sadece bu dört kadın söyleyebilirdi. Başka birinden duymak inandırıcı olmazdı. Çünkü hepimiz bu noktalara zorlu yollardan geldik. Bu şarkıda bir şekilde bunu anlatıp dertleşiyoruz. *Cansu Hanım, ekibin en gencisiniz... IŞIN KARACA: Terbiyesiz! DENİZ SEKİ: Kızma Hakan'a, daha minnak anlamında söylemiştir o. Kariyer açısından diyordum... IŞIN KARACA: Cansu çok idareci bir kız ama bizi bir araya getirirken sonunda delirdi. Net bilgi: Bu projeye girerken egoları kapıda bıraktık. Sıfatlarımız yok.Düet değil, dörtet yaptık Bu birliktelik devam eder mi? Çok atarlı, her an bir tokat atabilecek bir havanız var. DEMET AKALIN: Yapıştırıyoruz zaten, sen merak etme. Çat çut giriyoruz. IŞIN KARACA: Eğer Cansu'nun parmağı varsa devam eder tabii. DENİZ SEKİ: Dördümüz otursak, herkes birer satır yazsa, bir de sıfır bir şarkı üretsek... *Sosyal medyada sizin için "Düet yaptılar" diyorlar. Oysa dört kişisiniz. IŞIN KARACA: Bu "Düet yaptılar" diyenlere çok gülüyorum. Mesela 'Quartet' enstrüman ağırlıklıdır. Bu fourtet olarak geçer. Yani düet değil, dörtet yaptık. Sosyal medyada herkes bize müzik terminolojisi dersi vermeye çalışıyor. Sanki hiçbirimiz müzik, nota bilmiyoruz. *Naim Dilmener geçen yaz yaptığımız röportajda "Artık Türkiye'de star kalmadı" demişti. Katılıyor musunuz? DEMET AKALIN: Olan starlar yeter. CANSU KURTÇU: Çağ değişti ve starlık kavramı da değişti. Dönüp dolaşıp geleceğimiz yer yine pop müzik Nasıl bir değişim geçirdi? DENİZ SEKİ: Star dediğin, sokakta rastlayamayacağın, sadece sahnede görebileceğin, son derece korunaklı yaşayan kişilerdi. Biz artık istediğimiz yere istediğimiz gibi gidiyor, rahat yaşıyoruz. IŞIN KARACA: Ay ama ben hayran mektuplarını özledim. Plak şirketine giderdik, çuvallarla mektuplar gelirdi. Kalemin, kağıdın kokusu da hep başkaydı. DENİZ SEKİ: Ben hala şarkılarımı kalem ve kağıtla yazarım. Mesela Aleyna Tilki, "Pop öldü, rap yükselişte" diye bir açıklama yaptı. Yorumunuz ne? DEMET AKALIN: Ben buna hiç inanmıyorum. Biz her hafta, Allah'a şükürler olsun çalışıyoruz. Rap'in gündemde ve gözde olması normal ama sonuçta dönüp dolaşıp geleceğimiz yer pop müzik. IŞIN KARACA: Onların bunları konuşabilmesi için piyasada en az 10 yıl kalmaları lazım. Şu an karşında oturan kadınların albümleri milyonluk satışlar yaptı. Dikkat et, tıklanmadan bahsetmiyorum. Bizler sosyal medyadan satın alabileceğiniz sahte bir dünyanın parçası değiliz. WhatsApp grubumuzun adı 'alev alev' *WhatsApp grubunuz var mı? DEMET AKALIN: Tabii. Adı 'alev alev'. CANSU KURTÇU: Emojiler alev, canım! Cinsel bir alevden mi bahsediyorsunuz, yoksa "Dokunanı yakarız" mı diyorsunuz? DENİZ SEKİ: Kadının gücü, ne cinselliği? Gıybet konularınız neler oluyor? IŞIN KARACA: O an gündeme bir şey düştüyse "Kızlar ne düşünüyorsunuz?" diye üç saniye yorumlarımızı yapıyoruz ama "Çocuklar uyudu mu?", "Bugün ne pişirdin?" konularına da giriyoruz. Erkekler konuşulmuyor mu? CANSU KURTÇU: Erkekleri yerden yere vurduğumuz anlar da tepelere çıkardığımız da oluyor. Peki kadınlara erkekler konusunda ne öğüt verirsiniz? DENİZ SEKİ: Eskiden "Önce canan sonra can" derdim. Şimdi "Önce can sonra canan" diyorum. IŞIN KARACA: Aa benim için önce Can, Denizcim (Sevgilisi Can Yapıcıoğlu'nu kastediyor). CANSU KURTÇU: Kadınların aptal olma gibi bir lüksleri yok. Hayatlarını ve kariyerlerini bir erkeğin eline vermek gibi lüksleri hiç yok. Kendi ayakları üzerinde durmalılar. IŞIN KARACA: Erkekleri, kadınlar ve anneler olarak bizler yetiştiriyoruz. Eğitimin evde başladığını şiddetle hatırlamamız gerekiyor. Biz ülkece bunu doğru yapamadık. Ama yeni nesil kadınlara şunu söylemek lazım: Sosyal medyada görüyorum, "Ay okumadan ünlü olurum. Bir mesleğim olmasına gerek yok" diye düşünüyorlar. Öyle bir dünya yok. Ben boşuna mı iki üniversite bitirdim. Şarkıcı olmak o kadar kolay değil diyorsunuz yani... IŞIN KARACA: Müziğin bir nefesi var. İşlerde onu duymak istiyorum. Yoksa herkes stüdyoya girsin, bağırsın çağırsın, şarkı söylesin. Tıpkı şu an yapılanlar gibi... Mesela radyoyu açıyorum, tek bir şarkıcı dinliyorum gibi geliyor. Hepsinin sesi birbirine benziyor. Ama bizim dönemden olanların hepsinin ayrı bir ses tonu ve tavrı var. Beyoncé gelsin, benim aldığım bütçeyle yapabiliyorsa iş yapsın *Bugün bu sektöre girseniz neyi farklı yapardınız? IŞIN KARACA: Girmezdim! Öğretmen olurdum. DENİZ SEKİ: Tiyatrocu olurdum herhalde. CANSU KURTÇU: Bu kadar acı çekip bu mesleğe hala devam etmek bir delinin işi, akıl sağlığı yerinde olan insanların yapacağı şey değil. Nedir bu kadar zor olan? DENİZ SEKİ: Ülkenin şartlarında çok zor bir şey yapıyoruz. Bütün imkansızlıklara rağmen başarılı olabilmek gerçekten zor. IŞIN KARACA: Beyoncé gelsin benim aldığım bütçeyle yapabiliyorsa iş yapsın ve bu seviyede kalsın. DENİZ SEKİ: Vokalist olduğum dönemleri düşünüyorum, 300 lira alıyorsak arkamızda iyi isimler çalsın diye 295'ini orkestraya verirdik. 5 lirayla geçinirdik. Kötü ses düzenleri vardı. Çok renkli gözüken, son derece siyah-beyaz bir dünya burası. Hak ettiğiniz yerlerde olduğunuza inanıyor musunuz? DENİZ SEKİ: Hayır. IŞIN KARACA: Alkışımız bol, paramızı da kazanıyoruz. Ama ne yazık ki sistemsiz bir sistem... Biz "Çırpınırdı Karadeniz" durumundayız. Nasıl bir sistemsizlik var? IŞIN KARACA: Mesela ilk albümüm 'Tutunamadım' çıktı. 1.5 milyon sattı, ortalık yıkıldı. Ama ilk büyük müzik töreninde ödül alamadım. Çünkü patronla bir başkası yakın arkadaşlarmış. Ödüle bayıldığum için söylemiyorum. Ama sürekli haksızlık görünce de moralin bozuluyor. CANSU KURTÇU: Şarkıcılar işin kolayına kaçmak istiyor. O an ne tutulduysa benzeri işleri talep ediyor. Mesela en son "YouTube tarzı şarkı verir misin?" diyen bile oldu. Herkesin derdi, var olan ekonomiden faydalanmak. En konuşan Deniz, en celallenen Demet *Grup içinde nasıl bir dağılım var? DEMET AKALIN: En enerjik olanımız Cansu. Işın'la ben çabuk celalleniyoruz ve karakterlerimiz benziyor. En çok konuşan Deniz. IŞIN KARACA: Ama en duygusal da o... Biz Demet'le bir cümlede bitiririz söylemek istediklerimizi. Cansu da çok duygusaldır. DEMET AKALIN: O arkadan ne işler çeviriyor, bir bilseniz. Yılan mı? DEMET AKALIN: Aşkım bizde yılanlık yok, bizden solucan bile olmaz. Ekibin arasına erkek girer mi ileride? DENİZ SEKİ: Dört kadının arasında erkeğin ne işi var. Hem barınamaz hem de hiç uğraşamayız. *Şarkının sözlerinde "Yediler ömrümüzü" diyorsunuz. Ömrünüzü kimler yedi? DEMET AKALIN: Yalakalar! Erkekler... DENİZ SEKİ: Sadece aşka bağlama, hayat yiyor insanın ömrünü. CANSU KURTÇU: Bir de biraz güçlüysen yemeye devam ediyorlar ve edecekler. Biz buna alıştık. *Bu proje bir kadın dayanışması mı? CANSU KURTÇU: Kesinlikle. İçinde bulunduğumuz dönem, kadınlara yapılan eziyetler, sözsel, fiziksel şiddet... Dört dost olarak bunun öncüsü olmak istedik. IŞIN KARACA: Bir yandan da şarkı sözlerindeki gibi, kadınlar olarak, "Gelen ala, giden ala, ben burada duruyorum kadın olarak" diyoruz. Bizden giderken kimse bir şey götüremez, gelen de şu saatten sonra ancak beni hak edendir. *Şiddetten bahsettiniz. Yıllardır sahnede olan sizler neler yaşadınız? IŞIN KARACA: Psikolojik mobbing... CANSU KURTÇU: Ben bu ülkede cinsel tacize maruz kalmamış bir kadın olduğunu düşünmüyorum. DENİZ SEKİ: Hele yolun şöhretten geçiyorsa... Bu ülkede kadın olup güçlü olmak, dimdik ayakta durmak ve şöhret olup bunu taşıyabilmek inanılmaz zor. Zirveye çıkmak güzel ama orası çok soğuk bir yer. Orada durup muhafaza etmek çok önemli. Çünkü aşağıya çekmeye çalışan çok. IŞIN KARACA: Deniz de ben de işin mutfağından, yani vokalistlikten geliyoruz. O zaman vokaller ezilirdi. O kadar kötü süreçlerden geçerek solist olmayı öğrendik ki... Yıllarca çalıştık. Bana 'agresif' derler. Agresif değil, profesyonelim. Hepimiz öyleyiz. Reynmen'den küfür yedim *Şarkıların popülerliğinin internetteki tık oranları üzerinden ölçülmesine ne diyorsunuz? Mesela Reynmen... Bir gecede şarkıları milyonlarca tık aldı. DEMET AKALIN: Dünyada yapacağım son iş Reynmen'e sallamak. IŞIN KARACA: Kardeşim Akın, aynı zamanda menajerim. Bu sistemin her şeyine hakim. Bir gece ekran görüntüsü attı, Reynmen'in bir klibi... "Önce tıklanma sayılarına bak" dedi. Baktım, 350 bin. Sonra beğeni sayılarına baktım, 800 bin beğenme. "Bir klibi izlemeden nasıl beğenebilirler?" dedim. Bunu paylaştıktan sonra da o beyden küfür yedim. CANSU KURTÇU: Bu cehalet. Onların laflarını da cehaletlerine vereceksin. Edis, Aleyna Tilki'yle aynı uçakta yolculuk etmesini "Uçak düşerse Türk popu bitiyor" sözleriyle paylaşmıştı. Kızıyor musunuz? IŞIN KARACA: Gülüyorum. DENİZ SEKİ: Tövbe ya Rabbi, öyle kötü enerjiyi çağırmasınlar! DEMET AKALIN: Saygı, sevgiyi kaybetmemek şartıyla her şeye eyvallah! Ben Ajda'yı ve Sezen'i gördüğümde hala eğiliyorum. Veliahtlarınız kimler? DEMET AKALIN: Veliaht? Ajda dururken, ne ayıp! Duymamış olayım. DENİZ SEKİ: Benim yok. Çok kendime özgü şarkı yazıp söylüyorum. Yazdığım şarkılar sayesinde dinleyiciyle dertleşiyorum. IŞIN KARACA: Benim de yok. Yeni nesilden kimleri beğeniyorsunuz? IŞIN KARACA: Edis'e bayılıyorum. Sahneye çok yakışıyor, şarkısını aslan gibi söylüyor. DENİZ SEKİ: Ben de Edis'i beğeniyorum. Tam olarak yeni nesil değil ama Berkay'ı çok beğeniyorum. DEMET AKALIN: Hepsini beğeniyorum ama Simge ve Merve Özbey ayrı hoşuma gidiyor. Hürriyet / Magazin
Habertürk'ten Ferit Tuğluk'un haberine göre; şarkıcı Fatih Ürek, önceki gün Etiler'de bulunan restoranını ziyaret etti. Mekan çalışanlarıyla kısa süreli toplantı yapıp, koronavirüs tedbirleri konusunda bilgi alışverişi yapan Ürek, çıkışta muhabirlerle sohbet etti. Evde kendisini yemek yapmaya verdiğini söyleyen Fatih Ürek, "Kilo almış mıyım? Sürekli tatlı yiyorum evde. Kendimi Anadolu yemekleri yapmaya adadım. Pırasalı bulgur pilavı çok iyi yaparım" dedi. "BU DURUM BENİ ÇOK KÖTÜ ETKİLEDİ" "Sahneleri çok özledim" diyen Ürek, şu ifadeleri kullandı: Karantina bittikten sonra da arkadaşlarımla buluşup, keyif yapmayı istiyorum. Özlüyorum onları. Sahneleri çok özledim. Nasıl olacak bilmiyorum ama şarkı söylemeyi, insanları eğlendirmeyi çok özledim. Devletimizin gösterdiği yolda ilerleyeceğiz. Bu durumlar beni çok kötü etkiledi. Son 3 ayda yaklaşık yüze yakın işim iptal oldu. Zorlanıyoruz gerçekten. FATİH ÜREK'DEN DEMET AKALIN AÇIKLAMASI Yakın arkadaşı Demet Akalın ile yaklaşık 5 aydır küs olan Fatih Ürek, muhabirlerin "Ramazan Bayramı yaklaşıyor. Bir atak gelirse, barışma olur mu?" sorusuna şu yanıtı verdi: "ASLA BARIŞMAM" Yok, asla! Allah ona sağlık versin. O kafasında yanlış bir anlaşma yaptı. Umarım bunun için ileride üzülmez. İnsanın hani kalbi kırılır ya! Benim de öyle... Ben herkesin çok iyi arkadaşıyım. Hiç kimse bana kötü diyemez. Herkese iyilik yapmak isteyen bir insanım ben. Ben kötülük düşünmem. 35 yıldır bu eğlence piyasasının içerisindeyim. Kimsenin arkasından çirkeflik yapmadım ve düşünmedim. Ben yapamam, beceremem yani. Benim için artık hiç önemli değil bu konu. Düşüneceğimiz daha önemli konular var. "DEDİKODUCU" DEMİŞTİ Fatih Ürek, geçtiğimiz aylarda ablasının cenazesine katılmayıp, kendisini aramadığını söylediği yakın arkadaşı Demet Akalın'a küsmüştü. Ürek, bununla da kalmayıp, Akalın'a 'dedikoducu' demişti. Ardından Demet Akalın, konuyla ilgili şu açıklamayı yapmıştı: "EVLADIMA BEDDUA EDEN SİZSİNİZ" Siz ne dost, ne düşman olmayı bilenlerdensiniz! Götürdüğüm tatilde arkamdan dedikodumu yapan, evladıma beddua eden sizsiniz! Lütfen artık erken kalkan benim adımı anmasın! Artı kim dedi 'Geliyorum' diye, anla diye cenazeye bile gelmedim. Kim sana böyle bir söz verdi? Görüşmüyorum 3 aydır, kafam rahat!
tr
1498297139_1498451809
4
Küçükcekmece, Atakent mahallesinde 14 Ocak'ta meydana gelen olayda bir evden gelen silah sesleri üzerine çevrede oturan vatandaşlar polisi arayarak yardım istedi. Olay yerine gelen polis ekipleri kapıyı kırarak içeri girdiklerinde karnından vurularak ağır yaralanan Orçun Yaman ile karşılaştı. Hemen hastaneye kaldırılan Orçun Yaman tüm çabalara rağmen kurtarılamayarak hayatını kaybetti. KATİL VE MAKTUL YANYANA GÖRÜNTÜLENMİŞ Asayiş Şube Müdürlüğü tarafından olayla ilgili başlatılan soruşturmada polis Orçun Yaman'ın son olarak sosyal medya üzerinden tanıştığı bir kişi ile buluştuğunu tespit etti. Olayın meydana geldiği güvenlik kameraları incelendiğinde öldürülen Orçun Yaman ile şüpheli Onur D.'nin birlikte apartmana girerken görüntülendiği tespit edildi. Daha sonra aynı kamera bu kez Onur D.'yi elindeki poşetle ayakkabıları olmadan telaş içinde tek başına kaçışını görüntülendiği görüldü. BEYLİKDÜZÜN'DE GÖZALTINA ALINDI, CİNAYETİ İTİRAF ETTİ Polis bu kamera görüntülerinden önce şüphelinin eşkalini ardından kimliğini tespit etti. Beylikdüzü'nde bir adrese yapılan operasyonda Onur D. gözaltına alındı. Cinayet Büro Amirliğine getirilen şüpheli Onur D.'nin suçunu itiraf ettiği, sosyal medya üzerinden tanıştığı ve arkadaş olduğu Orçun Yaman ile olay günü buluştuğu birlikte bir şeyler içmek üzere eve gittikleri burada aralarında çıkan tartışma sonucu cinayeti işlediğini söylediği öğrenildi. ADLİYEYE SEVK EDİLDİ Şüpheli Onur Dilek'in bir süre önce cezaevinde çıktığı, yaralama ve hırsızlık gibi suçlardan daha önceden 20 kez polise geliş kaydı olduğu belirtildi. Şüpheli adliyeye sevk edildi. (DHA)
İHA Küçükçekmece Atakent Mahallesinde bir sitede 14 Ocak’ta işlenen cinayetin zanlısı yakalandı. Asayiş Şube Müdürlüğü Cinayet Büro Amirliğine bağlı ekiplerin, olay yerinde bulunan güvenlik kamerası görüntülerinin incelenmesiyle eşkalini belirledikleri şüpheliyi dün akşam saatlerinde düzenledikleri operasyonla kıskıvrak yakaladı. İNTERNETTE TANIŞIP BULUŞTULAR, EĞLENCE KANLI BİTTİ Gayrettepe Asayiş Şube Müdürlüğünde ifadesi alınan katil zanlısı Onur D. (29)’nin cezaevinden kısa süre önce çıktığı ve 20 adet suç kaydı olduğu belirlendi. Katil zanlısı ifadesinde, Orçun Yaman ile internet üzerinden tanıştığını, olay günü şahısın evine gittiklerini ve eğlenmeye başladıklarını, bir süre sonra aralarında tartışma çıkınca yanında getirdiği silahla Orçun Yaman’ı karnından vurarak oradan ayrıldığını itiraf etti. Orçun Yaman’ın katil zanlısı Onur D. emniyetteki işlemlerinin ardından adliyeye sevk edildi. YALIN AYAK KAÇTI! Öte yandan güvenlik kameralarına yansıyan görüntülerde, Orçun Yaman ve Onur D.’nin binaya girdikleri ve bir süre Onur D.’nin ayağında ayakkabıları olmadan hızlıca oradan ayrıldığı görüldü.
tr
1570649417_1603582218
2
Tarihler 23 Temmuz 2019’u gösterdiğinde bu köşede Alanyaspor ile anlaşan Erol Bulut için görüşlerimi belirterek doğru isim olduğunu ve başarılı olacağını yazmıştım. Ayrıca yazımda başarıya aç bir hoca ile kaliteli kadro yapımızın birliktelik aşısı tutarsa, sezonu başarı ile tamamlayacağımızı da belirtmiştim. Bu durum benim için de bir ilk olmuştu. Zira hiçbir hoca için daha kamplar başlamadan bugüne kadar görüş belirtmemiştim. Bunu öngörürken iki sebebim vardı. Birinci sebep bazı yıldız oyuncuları kaybetmemize rağmen, yeniden iyi bir kadro yapmamızdı. İkinci sebebim ise, Alanyaspor camiasının yarattığı ortamda başarının gelmeme ihtimaline inanmamamdı. *** Bugün geldiğimiz noktada futbola ara verildi ve neler olacağı da belli değil. Alanyaspor için ligin oynanan kısmını göz önüne alırsak başarılı bir sezon geçirdi. Lig oynanırken de söyledim ve yazdım. Benim için lig bitmiştir ve camia başarılı bir sezon geçirmiştir. Bundan sonra lig tamamlanırsa her alacağı galibiyet ve kupada gideceği yer ekstra başarı olacaktır. Erol hoca da bu başarının önemli bir mimarı olarak tarihe geçecektir. Buraya kadar her şey güzel, şimdi Erol Hoca için niye bu yazıyı yazdığıma gelelim. *** Erol Hoca Alanyaspor'u beyninde bitirmiş ve uzatmaları oynuyor. Bunu da normal karşılıyorum. Zira her seferinde hedefleri olduğunu anlatıyor. Ama bir süre sonra öyle bir durum oluşuyor ki, verdiği demeçler rahatsız edici olmaya başladı. Kulüp Başkanımız Hasan Çavuşoğlu’ndan daha fazla demeç vermeye başlayan Erol Hoca, her seferinde sözleşmesinin sezon sonunda biteceğini ve hedefleri olduğunu anlatıyor. Duyan var mı bilmiyorum ama hocanın bir kez bile Alanyaspor ile devam etmek istiyorum, başka takım düşünmüyorum dediğini. Aksine devamlı ayrılacağını incitmeden söylemeye çalışıyor. Tekrar söylüyorum, hocanın hedefleri konusunda hiç eleştirim yok ama biraz susmasında fayda olacaktır. Sen 2 sezondur başarılı işler yapmışsın, bırak da bunu başkaları değerlendirsin. *** Bana göre gitti ama resmi olarak gittiği zaman neler olacağına gelince... Alanyaspor Başkanı ve yönetimi yine başarıya aç bir hoca bulur ve yoluna devam eder. Erol Hoca da bu yaptığı başarı ile adı geçen takıma veya başka yere gider. Ama işte tüm sorunlar o zaman başlar. Alanya’daki baskısız ortamı, yönetimin sağladığı imkanları ve daha da önemlisi bu aşıyı zor yakalar. İyi futbolcun varsa iyi hoca olursun sözü doğru da olsa, iyi oyuncun da olsa eğer uyum olmazsa orada başarı olmaz. Bir üst seviyede hocalık yaparken, burada yaptığın hatalar orada günler boyu yazılır, giydiğin ayakkabıya kadar didik didik araştırılır. Beraberliği korumak için oyunu tutmaya çalışırsan, tribünler seni rahat bırakmaz. Alanyaspor taraftarında kredin çok ama İstanbul'da kredin bu kadar olmaz. Sözün özü, Erol Hoca bir kez daha iyi düşün ve hayallerinin peşinden değil reel gerçeklerin peşinden git. Alanyaspor ile bir aile olmuşken bunu yıkma, kaybeden sen olursun. Ben Erol Hoca için yazdığım bu son yazıda kendisine verdiği hizmetler için teşekkür ederim. Övdüğümden daha çok eleştirdim ama bunu hep saha içinde kalarak yaptım. Başarılı olmasını da isterim ama Süper Lig'de kalacaksa Alanyaspor camiası gibi bir takımı bir daha bulamaz. Bu yazım bugün farklı algılanabilir ama ileride bu öngörülerim çıktığı zaman her zamanki gibi hakkım teslim edilecektir. Kesin gidecek ama umarım gitmez ve gelecek sezon takviyelerle bu tılsım bozulmadan devam ederiz. OK
DHA 11 Mayıs 2020 Pazartesi 20:43 - Güncelleme: 11 Mayıs 2020 Pazartesi 20:43 Geçen hafta 3 ayrı grup halinde çalışan turuncu yeşilliler bu hafta 2 ayrı grup şeklinde çalıştı. Süper Lig'e verilen aranın ardından 12 Haziran'da yeniden başlaması beklenen ligin hazırlıklarına koronavirüs tedbirlerine uygun şekilde Cengiz Aydoğan Tesisleri'nde devam eden Aytemiz Alanyaspor, teknik direktör Erol Bulut gözetiminde çalışmalarını sürdürdü. Geçen hafta pazartesi günü idmanlara 3 ayrı grup halinde başlayan turuncu yeşilli takım, hafta sonu izninin ardından bugün yeniden çalışmalara başladı. Ancak bu kez çalışmalar 2 ayrı grup halinde yapıldı. Alanyaspor'da haftanın ilk antrenmanı ısınma çalışmalarıyla başladı. Daha sonra pas ve yön değiştirme çalışması yapan Alanyasporlu futbolcular, antrenmanı dar alanda çift kale maçla tamamladı.
tr
1525277488_1566545655
1
Psikoloji denildiğinde akla gelen ilk isimlerden biri Prof. Engin Geçtan. Kendine özgü terapi yöntemleri geliştirmiş, özellikle insan ilişkilerini baz alan kitaplar yazmıştı. Elini attığı her alanda başarı gösteriyor ve her başarısı onu daha da kamçılıyordu. Öyle ki Amerikalı meslektaşı Irvin Yalom’un Türkiye’deki karşılığı olarak kabul edilecekti. Tıpkı onun gibi kazancı olan ne varsa paylaşmaktan kaçınmadı. Biliyordu, paylaştıkça daha da kazanacak; kazandıkça da çoğalacaktı. Çocukluğu ve eğitim hayatı Engin, 12 Ocak 1932’de, İzmir’de dünyaya geldiğinde ailesi ona “İsmail Engin” adını verdi. Etrafına duyarlı, duygusal farkındalığı yüksek bir çocuk olarak yetişti. İleride yaşayacağından, yaşatacaklarından, dokunacağı hayatlardan habersiz küçücük bir çocukken, Engin, hep hayal kurardı; bir gün güzel şeyler yapacaktı… İlkokula doğduğu topraklarda başladı. Ardından ortaokul, lise… Üniversite çağı geldiğinde şehrinden çıkmaya hazır ve alacağı eğitim konusunda kararlıydı. İstanbul Üniversitesi Tıp Fakültesi’nden mezun olduğunda yıl 1956 idi. Ufkunu daha da genişletmek, psikoloji alanında kendini geliştirmek istiyordu. Amerika’ya gitti. New York ve Columbia Üniversitelerinde beş yıl sürecek, Psikoloji ve Nöroloji konusunda uzmanlık eğitimi aldı. Genel psikoloji, dinamik psikiyatri, çocuk psikolojisi, nöroloji gibi alanlarda çalışmalarda bulundu. Bir ömür boyu mesleğini büyük bir aşkla yapacak, bir yandan da biriktirdiği ne varsa yazarak paylaşacaktı. Profesör Engin Geçtan ve kitapları Geçtan, 1968’de Doçentliğini, 1974’te de Profesörlüğünü aldı. ODTÜ, Ankara, Boğaziçi ve Marmara Üniversitelerinde öğretim üyesi olarak dersler verdi. Psikiyatri üzerine çalışmak, onun yaşam biçimiydi. Sonunda onu edebiyatla birleştirmeye de karar verdi. Akademik çalışmalarının yanında kendini romancı olarak da kanıtladı. Psikiyatri üzerine yazdığı kitaplarda, genel anlamda varoluşçu psikiyatri ve psikanalitik düşünce temel konuları idi. Bunun yanında özgürlük, depresyon, birey ve toplum ilişkileri, çocukluk, yaşam ve ölüm gibi varlığın temelinde yer edinmiş kavramları inceledi. Çalışma alanına gönül veren Prof. Geçtan, yaşamın inceliklerine değindiği ve bilgilerini paylaştığı bir hayat yaşadı. Akıcı bir dille kaleme aldığı eğitsel ve bunun yanında romansı kitaplarını paylaştığında, akademik dünyada yer edindiği kadar, sokaktaki insanın dünyasında da yer bulmuştu. Kitaplarında insanları ikiye ayırır: Gerçekten yaşayanlar ve yaşamı seyredenler. En büyük öğüdü yaşamak için durmak, düşünmek yerine, hayata karışmak üzerineydi. Sorunlara saplantılı kalmak, sadece o sorunları çoğaltmak demekti. Bu konuda “İnsan Olmak” kitabının 159. Sayfasında şöyle diyordu: “Dünyada iki tür insan vardır: Yaşayanlar ve yaşayanları seyredip eleştirenler. Seyretmek ölümü, katılmak ise yaşamı simgeler!” Prof. Geçtan’ın ilk kitabı Prof. Geçtan, 1975’te çıkardığı ilk eserine “Psikodinamik Psikiyatri ve Normaldışı Davranışlar” adını verdi. Odağında insan vardı. İnsanın yaşamı, insanın sorunları, insanın çözemedikleri… İlk kitabının konusu ise, insanı derinine çeken değersizlik duygusuydu. “İnsan kendine değer verebildiği oranda başkalarına da değer verir; diğer insanlara gerçek anlamda değer verdiğini hissettikçe kendisini de değerli bulur” diye geçiriyordu konuyu incelerken. Prof. Geçtan’a göre, değersizlik, insanın karşısındaki insanları ya kendinden üstün ya da aşağı görmesi haliydi. Kendisiyle barışık olmayan insan, diğerlerini küçümserdi. Çünkü karşısındaki kişiyi kendisinde hoşlanmadığı yönleri yansıtan bir ayna gibi görüyordu. Onları değersizleştirmek, kendilerini düze çıkarmanın en kolay yoluydu. Başkasını küçümsüyordu insan; çünkü kendisinin küçümsenmesinden çok korkuyordu. Bir başkası onu küçümsediğinde, kendisini küçümsemekte olduğu gerçeğiyle yüzleşmek zorunda kalacaktı… Bu duygu, insana bir boşlukta yaşadığı hissiyatını veriyordu. Duygusu ne kadar baskınsa çırpınışı o kadar fazla… Bu kişiler, üstünlüklerini kanıtlamak için güç ve paraya yönelirdi. Çünkü para, insanları harcamanın en kolay yoluydu. Hem kendisine dahi saygı duymasına, duygularını zora sokmasına da gerek yoktu. Bazısı da kendi yanlışlarındaki dikkati dağıtmak için başkalarının yanlışına odaklanır ve onları acımasızca eleştirirdi. Başka türlü tatmin olmaları imkansızdı çünkü. İçindeki değersizlik duygusunu aşamayan insan, verdiği çabanın sonucunu göremediğinde kopuyordu asıl iç kıyamet. Bu duygunun pençesinden kurtulamayan insan, verdiği bu anlamlı (!) çabanın sonunda saygınlık göremediğinde nedenini de çözemiyordu. İşte bu müthiş bir kısır döngüydü… İnsan Olmak Prof. Geçtan’ın ikinci eseri, en çok okunan, onun bunca tanınmasına vesile olan “İnsan Olmak”tı. Kitabında insan olmanın inceliklerini anlatıyordu. İnsanı insan yapan her duyguya değinmişti. Mesela özgürlük. Özellikle çocuk zamanlarını alması gereken destekten yoksun yaşayan, hatta belki baskı altında yaşayan insan, içindeki fırtınaları bugünden yetişkinliğine kadar taşıyordu. Bu şekilde bir ortamda ya da tam zıttı aşırı hoşgörülü ortamda büyüyen çocuğun ileride kendini özgür hissetmesi oldukça güçtü. Nihayetinde her şeyin fazlası zarardı. Özgürlüğü keşfedemeyen insan nihayetinde kendini yalnızlığa itiyordu. Prof. Geçtan, yalnızlık için ise şöyle diyordu: “Bir insanın kendi seçimiyle ve ‘geçici’ olarak yalnızlığa çekilmesi çoğu kez yapıcı ve yaratıcı sonuçlar doğurur. Yaratıcı insanlar yapıtlarını ya da buluşlarını ancak böyle yapıcı bir yalnızlık süresinde ortaya çıkarabilirler. Bir başka deyişle, yaratıcı kişi, gerektiğinde yalnız kalabilmekten korkmayan insandır”. Bir yandan da insan sadece yalnız kalabildiği zaman iç dünyasını keşfediyor ve yaratıcılığı yükseliyordu. Ancak elbette bu bilinçli bir yalnızlık olmalıydı. Yaratıcı olmak istediğinde kendini yalnız bırakan insan, sanat, edebiyat ya da bilimsel alanlarda ürün ortaya çıkarıyordu. Ayrıca bu yalnızlık, acı dolu bir sürece karşılık gelmezdi. Çünkü hissedilen bir çoğalmaktı. İnsan yaratıcılığını geliştirdiği bu anlarda ürettikleriyle bütünleşip çoğaldığını hissederdi. Bir de işin içine umut giriyordu çünkü. Yaptıklarının beğenileceği umudu, her şeye bedeldi. Bir de sorumluluk vardı. Onun için de şöyle diyordu Prof. Geçtan: “İnsanın kendi sorumluluğunu üstlenmesi, bir başka insanın sorumluluğunu üstlenmesinden çok daha güçtür”. İlk romanı ve sonrası Prof. Geçtan, psikiyatri alanındaki çizgisinden ayrılmadan, birikimlerini de heybesinde tutup, ilk romanı “Kırmızı Kitap”ı 1993’te yazdı. İki ayrı kişinin bir noktada buluşmuş hali gibiydi Prof. Geçtan. Bir yandan bilimsel nitelikli kitaplar yazarken bir yandan da romanlarıyla edebiyat dünyasında tutunacaktı. 1996’da “Dersaadet’te Dans”, 1997’de de “Bir Günlük Yerim Kaldı, İster Misiniz?” ile roman yazmaya devam etti. Milenyum, Prof. Geçtan için yeni romanlar demek olmuştu. Yeni yüzyıla, 2001’de yayımladığı “Kırmızı Palamutun Kokusu” ile parlak bri giriş yaptı. 2004’te “Tren”, 2008’de “Kuru Su” ile devam etti. Fantastik ögelerden oluşan son romanını “Mesela Saat Onda”yı ise, 2012’de yayımladı. Hayat Prof. Geçtan, “İnsan Olmak”tan sonra muhtemelen daha özgüvenli bir tondan yazmaya devam etti. Bu eserini, 1988’de “Psikanaliz ve Sonrası”, 1990’da “Varoluş ve Psikiyatri”, 1998’de ise, “Kim Bilir” adını verdiği kitapları izledi. 2002’de yazdığı “Hayat” adlı kitabında ise, zaman zaman insanların hayatında görülen değişimlerden ve gelişimlerden bahsediyordu. Bize üstesinden gelemeyeceğimiz travmalar yansıtan narsislerden. Onlar için şöyle diyordu: “Narsistik kişilik bozukluğunun en ayrılmaz parçası istismardır. Narsisist, birini yüceltir, sonra da yücelttiği kişiyi acımasızca bir kenara atıverir. Bu olgu, patolojik narsisizmin özüdür”. Narsis insan, yalanlarıyla, hakaretleriyle karşısındaki insanı yok sayıyordu ve yok sayılmak insanın hayatında bazen onulmaz yaralara sebep olabiliyordu. Çünkü narsistin ne zaman ne yapacağını kestirmek mümkün değildi ve mantık aramaya gerek yoktu. Ancak etkilediği insan da bunu düşünecek konumda değildi. Bu davranışlar, ondan etkilenen insanın zihin düzeninin bozulmasına sebep oluyordu. Narsis insan, içinde benliğini rahatsız eden yetersizlik duygusunu bastırmak için başkalarına ihtiyaç duyardı. Bu yüzden bir şekilde kendisini karşısındaki insanın hayatının odağına yerleştirip, sonra da onun dengesini sarsıyordu. Karşısındaki insanın ne kadar iyi olduğu, daha önce hangi çıkmazlardan onu çevirdiğinin bir narsis için önemi yoktu; bunu aklında tutmak için harcayacağı enerji boşunaydı. Geçmiş ive geleceğini yok sayan narsis, yalnızca anı yaşıyordu. Şunu öğütlüyordu özünde Prof. Geçtan: “Şöyle ya da böyle yaşanmalı diye bir model olmadığından, önemli olan insanın kendisiyle dürüst olması ve iç dünyasından gelen sesleri dinlemeyi öğrenmeye çalışmasıdır”. Prof. Geçtan öldü Prof. Geçtan, ömrü boyunca mesleğine ve edebiyat dünyasına eşit uzaklıkta durup geniş bir okur kitlesine ulaştı. Bıkmadan usanmadan tüm bilgilerini aktaracağı bir hayatı yaşadı; hep yazdı. Yazmasının amacını ise şöyle anlatıyordu: “İnsan dünyasını merkez alan bir alanda çalışmış olmamın ve birey olarak yaşadıklarımın ve yaşayamadıklarımın birikimlerini paylaşmak istedim”. İnsan birikimlerini paylaşarak mutlu oluyordu belki de. Yaşlandıkça biriktirdi; biriktirdikçe yazdı. Ancak yaşlılığın getirdiği olumsuzluklar da vardı, hastalık gibi. Yaşlı bedeni, yaşlılığın getirdiği hastalıklara yenik düştü ve 20 Şubat’ta hayata gözlerini kapadı… Geriye de yaşadıkları ve yaşayamadıklarının toplamı onca eser bıraktı. Belki de ölümsüzlüğün keşfi böyle bir şeydi. İnsanı kavrayan, insana insan olabilmenin öğüdünü veren, yaşadığımız her duygunun karşılığını anlatan bir Engin Getan geçti bu dünyadan… İyi ki… Damla Karakuş [email protected] Not: Biyografisini okumak istediğiniz kişileri lütfen bizimle paylaşın.
YENİ tip koronavirüs ( COVİD-19) salgını tüm dünyayı etkisi altına almış durumda. Yayılma hızı bakımından herkeste endişe yaratan koronavirüsün belirtileri çoğu zaman girp ya da soğuk algınlığı ile benzerlik gösterebiliyor. Herkesin endişe içinde olduğu bugünlerde insan vücudunda yaşanan kimi belirtiler koronavirüs endişesi yaratıyor. Ateş basması, çarpıntı, nefes daralması, ellerde ayaklarda üşüme, öksürük gibi belirtiler koronavirüsün habercisi olarak gözükmekle birlikte aynı zamanda panik atak belirtileri olarak da karşımıza çıkıyor. Uzmanlar bu konuda yaptıkları uyarılarda bu gibi belirtilerin sadece koronavirüsün habercisi olmadığını, insanların yaşadıkları korku sonucu panik atak geçirebileceklerini belirtiyor. Ankara Üniversitesi Enfeksiyon Hastalıkları Bölümü öğretim üyesi Prof. Dr. İsmail Balık, tüm dünyada giderek artan vaka sayıları ve hastalığın aşı ya da ilacının olmaması nedeniyle halkta koronafobi oluşmaya başladığını söyledi. Peki koronavirüs ile koronafobi ayrımını nasıl yapacağız? İşte Prof. Dr. İsmail Balık'tan Hürriyet'e özel açıklamalar: HASTANELERE TEST İÇİN KOŞUYORLAR Hürriyet'ten Meltem Özgenç'in haberine göre: "Günlerdir, belki de son yıllarda ekranlarda ve çevremizde COVID-19 pandemisi kadar uzun süre ve aşırı yoğunlukta hiçbir konu gündem oluşturmadı. Ayrıca sürekli gündeme gelen dramatik görüntüler, hızla artan rakamlar ve kesin tedavi ve aşının da olmayışı, bulaşmanın kolay olması gibi kaygıyı besleyen birçok unsur, doğal olarak toplumda bu salgının bir fobisinin de doğmasına sebep oldu. Depresif kişilik özelliği, kaygı bozukluğu olan kişilerde daha fazla olmak üzere birçok kişide giderek artan şekilde koronafobi belirtileri görülüyor ve bunların önemli bir kısmı hastanelere test yaptırmak için panik içinde başvuruyor. DİKKAT KALICI OLABİLİR Bu kişilerde fobi ya da panik atak belirtileri olarak, ateş basması, çarpıntı, nefes daralması, ellerde ayaklarda üşüme, öksürük görülebiliyor. Bu belirtiler, COVID-19 hastalığıyla karıştırılıyor. Bu kişiler, hem sağlık çalışanlarının gereksiz iş yükünü arttırıyor, hem de kendileri ve çevreleri açısından risk yaratıyor. Koronafobiden şüphelenenler kendi çabalarıyla sorunu aşmaya çalışmalı, başaramazlarsa telefonla psikiyatrist desteği almalı. Yoksa bir kısmında salgın bittikten sonra da kalıcı obsesyon görülebilir." PSİKOSOSYAL DESTEK HATTI ALO 217 Sağlık Bakanlığı, virüs nedeniyle artan kaygı, panikatak ve koronafobi vakaları için 81 ilde psikososyal destek hattı kurdu. '217' telefon numarası üzerinden kurulan psikososyal destek hattında, İstanbul için 47 hat ayrıldı. Her ilde mutlaka bulunan, Alo 217 için Adana'da ve Ankara'da 6, İzmir'de 9 hat oluşturuldu. Bu hatlar sağlıklı yaşam merkezleri, il ya da ilçe müdürlükleri ve bazı hastanelere ait. Psikososyal destek hattı sadece yetişkinlere değil, çocuklara da hizmet veriyor. Telefonları uzmanlar yanıtlıyor.
tr
1565229738_1564981334
3
Nijerya'ya meteor düştü mü? sorusu sosyal medyada peş peşe paylaşılan fotoğraf ve görüntülerin ardından gündeme geldi. "Nijerya'ya meteor düştü" iddiası ile birlikte birçok insanın öldüğü ve bazı yapıların yıkıldığı gibi iddialar da paylaşılıyor. Fotoğraflarda ise yerde açılmış büyük bir delik ve etrafında toplanan insanların telaşlı halleri görülüyor. İşte Nijerya'da yaşananlar... NİJERYA'YA METEOR DÜŞTÜ MÜ? Nijerya'ya meteor düşmedi. Paylaşılan fotoğraflar, Nijerya'nın güneybatı kesiminde yer alan Ondo eyaletinde 28 Mart Cumartesi günü gerçekleşen bombalı araç patlamasından. Saldırıyı Onda Valisi Rotimi Akeredolu sosyal medya üzerinden 28 Mart'ta duyurmuş ve fotoğrafları paylaşmış. Vali, patlamanın, Akure Owo Yolu üzerinde ve Akure Havaalanı'na yaklaşık 2 km uzaklıkta gerçekleştiğini de belirtiyor. — Arakunrin Akeredolu (@RotimiAkeredolu) March 28, 2020 Ondo Valisi'nin paylaştığı 28 Mart'taki patlamanın fotoğrafları... METEOR NEDİR? Gök taşı ya da meteorit, uzaydan Dünya yüzeyine düşen maddelerin genel adıdır. Meteorit düşen nesnenin katı bir kalıntısıdır. Bu nesnekuyruklu yıldız, asteroit veya meteordur. Bütün bunlar dış uzaydan herhangi bir gezegene veya dünya'nın atmosferine girer ve genellikle de yeryüzüne ulaşamadan eriyerek atmosfere karışırlar. Objeler dünyanın atmosferine girdiği andan itibaren sürtünme, basınç ve diğer kimyasal etkileşimlerin de sonucu olarak ısınmaya ve sonrasında bu ısıyı yaymaya başlar. Böylece meteora dönüşmüş olur ve "ateş topu" oluşturur. Kayan yıldız olarak da bilinir. Astronomlar en parlak olanlara bolit derler. Gök taşlarının atmosferi aşıp da bıraktığı etkiler kendi aralarında çok çeşitlidir. Jeologlara göre, bolitler krater oluşturabilecek büyüklükte meteoritlerdir. Dünya atmosferine ortalama olarak yılda birkaç bin gök taşı girer. Ancak bunların beş yüz kadarı buharlaşmadan, yere gök taşı olarak düşer. Gök taşları, Dünya atmosferine saniyede 11–72 km arasında değişen bir hızla girerler. Sürtünmeden meydana gelen ısıdan dolayı büyük bir kısmı eriyerek toz parçacıkları halinde yeryüzüne inebilir. Büyük gök taşları atmosferde gözlenebilir. Düzenli olarak her sene gerçekleşen meteor yağmurları bulunmaktadır. Bu yağmurlardan en çok bilineni ise Perseid yağmurudur. Gözlendiği sırada atmosfere ve dünya'ya çarpmayı teğet geçen göktaşlarına meteor kayması denir. Diğer hepsi meteorit bulguları olarak bilinir. Nisan 2016 itibarı ile, dünyada kayıtlara geçmiş 1140 kayma gerçekleşmiştir. 38,660'dan fazla iyi belgelenmiş meteorit bulgusu olmuştur. Gök taşları geleneksel olarak 3 geniş kategoride incelenir: taşlı göktaşları kayalardan oluşur. Bunlar genelde silikattan meydana gelir; demir göktaşları daha çok metalik demir-nikel alaşımından meydana gelir; ve taşlı-demir göktaşları hem metal hem de kaya materyali içerir. Modern sınıflandırmalar, göktaşlarını yapılarına, kimyasal ve izotopik bileşenlerine ve içerdiği minerale göre çeşitli gruplara ayırmaktadır: 2 mm'den küçük olan göktaşları mikrometeor olarak adlandırılır. Dünya dışı göktaşları atmosfer ile bağlı kalmadan diğer gök cisimlerine etki yapan nesnelerdir. Ay'da veya Mars'ta bulunurlar.
Nijerya'da infilak eden kamyon, "Meteor düştü" söylentilerine sebep oldu Nijerya'nın Akure kentinde büyük bir patlama meydana geldi. Patlama sonucu 100'den fazla bina, okul ve kilise yıkıldı. Bölge halkı, patlamanın meteor düşmesi nedeniyle oluştuğunu iddia etti ancak patlamanın infilak eden bir kamyon yüzünden meydana geldiği kısa sürede anlaşıldı. Nijerya'nın Ondo eyaletinin başkenti Akure'de meydana gelen patlamada 100'den fazla bina, okul, kilise yıkıldı. Yerel kaynaklar patlamanın meteor düşmesi nedeniyle meydana geldiğini iddia etti. Sosyal medyada yayınlanan görüntülerde bölgede dev bir çukurun oluştuğu görüldü. Cumartesi sabahı Ondo Eyaletinin başkenti Akure'de meydana gelen patlamada 100'den fazla bina, okul, kilise yıkıldı. Akure Havalimanı'na yakın bir lokasyonda meydana gelen olay, Eleyowo topluluğunun birçok sakinini etkiledi ve bölgedeki bir kiliseyi ve bir okulu tamamen yok etti. YEREL HALKIN İDDİASI: METEOR DÜŞTÜ Kilise binasında yaşayan bireylerin yaralandıkları söylenirken bazıları halk tarafından kurtarıldı. Birçoğu olayın bomba patlaması olduğunu söylerken, diğerleri bunun uzaydan dünyayı yıkıcı etkilerle vuran bir meteor parçası olması gerektiğini söyledi. Bölgede oluşan derin çukurun, olayın bir patlama olduğu iddiasını çürüttüğü ileri sürüldü. Bu nedenle olayın bir meteor düşmesi olabileceği iddia edildi. PATLAYICI TAŞIYAN KAMYON İNFİLAK ETTİ Olaya ilişkin gerçek ise kısa sürede ortaya çıktı. Patlayıcı taşıyan bir kamyon infilak etti ve yerde dev bir oyuk meydana geldi.
tr
1503511268_1503605635
4
24.01.2020 12:12 | Son Güncelleme: 24.01.2020 12:12 Hakimler ve Savcılar Kurulu (HSK) Başkanvekili ve 2. Daire Başkanı Mehmet Yılmaz, HSK'nin kendine ulaşan, ciddi olduğu konusunda somut bilgiler, belgeler içeren bulguları hiç tereddütsüz araştırmaya devam ettiğini, somut, kanaat verici bulgular içeren her olayı sonuna kadar incelediğini bildirdi. Yılmaz, "Şu anda 400 hakim savcı ile ilgili devam eden dosya var." dedi. Mehmet Yılmaz, HSK'nin Fetullahçı Terör Örgütü (FETÖ) mensubu hakim ve savcılarla ilgili yaptığı çalışmaları AA muhabirine anlattı, HSK ile ilgili iddialara yanıt verdi. HSK'de 2014 yılı Ekim ayında işbaşına geldiklerinde kamuoyuna bir söz verdiklerini, öncelikle yargıda ehliyet ve liyakatı yeniden hakim kılacaklarını, yargıda hiçbir şekilde çeteleşmeye, suistimallere izin vermeyeceklerini söylediklerini hatırlatan Yılmaz, aynı zamanda hukuk dışına çıkmış kim varsa onunla mücadele edecekleri sözünü de verdiklerini belirtti. Bu söz çerçevesinde 2014'ten itibaren FETÖ ile mücadele ettiklerini, ilgili daire tarafından verilen soruşturma izinleri sonrasında müfettişler eliyle soruşturmaların yapıldığını anlatan Yılmaz, FETÖ'nün 15 Temmuz 2016'daki darbe girişimi gününe kadar 130'un üzerindeki FETÖ mensubunu, hukuk içinde yaptıkları usulsüzlüklerden dolayı açığa aldıklarını, bazılarını ihraç ettiklerini, bazıları hakkında da kovuşturma izni verdiklerini hatırlattı. Yılmaz, verdikleri kovuşturma izinleri gereği, 17-25 Aralık ve MİT tırları gibi soruşturmalarda usulsüzlük yapan bazı hakim ve savcılar hakkında darbeden önce yargılamaların başladığını vurguladı. Mehmet Yılmaz, şöyle konuştu: "Darbe öncesi başlayan inceleme ve soruşturma dosyalarımız zaten vardı, müfettişlerin FETÖ'ye yönelik çalışmaları devam ediyordu, savcılıkla birlikte iş koordineli gidiyordu. 15 Temmuz 2016'ya geldiğimizde ortada daha OHAL yokken darbe sabahı Ankara Cumhuriyet Başsavcılığının gözaltı kararı gereğince 2 bin 740 hakim ve savcı hakkında açığa alma kararı verdik. Bu karar çok eleştirildi, bir yandan 'Hukuk süreci nasıl işledi?' diye eleştirenler oldu. Hiç kimse şu tarafını görmedi, biz zaten 2014'te bir çalışma başlatmıştık. Yargı içindeki örgüt mensuplarına yönelik inceleme ve soruşturmamız vardı. Müfettişler ve savcılık eliyle yürütülen bir çalışma vardı. Yeterli olgunluğa ulaşması bekleniyordu, darbe gecesi Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı, elindeki bu çalışmaları değerlendirerek ilgili hakim ve savcılar hakkında gözaltı kararı verdi." Dünyada hiçbir hukuk devletinin, kendine hukuk devleti diyen hiçbir sistemin terör örgütü üyeliğinden gözaltına alınmış bir hakimi kürsüde tutamayacağını ifade eden Yılmaz, "Bir yandan örgüt üyeliğinden gözaltı işlemi yapılmış olacak, bir yandan bu hakimler göreve devam edecek. HSYK'nin yaptığı da buydu, o hakimleri hem hukuka güven açısından hem sistemin güvenilirliği açısından hem de hukuka saygı açısından açığa aldık. Arkasından çalışmalarımız devam etti." diye konuştu. "O tarihte herkes alkışlamıştı" Başkanvekili Yılmaz, o tarihte yapılan çalışmaların, Barolar Birliği, barolar, iktidar, muhalefet, sivil toplum örgütleri ve milletvekilleri dahil her kesimin takdir ve güvenini kazandığını belirterek, şöyle devam etti: "KHK kapsamında FETÖ ile ilgili ihraçlarda o tarihte herkes, HSK'nin tarzını, usulünü, titizliğini ve ulaştığı sonucu alkışlamıştı. Biz aynı tarz üzerine yürüdük. Gece yarılarına kadar toplantılar yaptık. Bütün delilleri üyelerimizin tamamıyla, soruşturmacı müfettişlerimiz ve tetkik hakimlerimizle irdeleyip bir neticeye ulaştık. Kararlarımızın yeniden incelenmesi sonucunda haksız bulunan hususlarda adımlarımızı atmaktan da geri durmadık, çekinmedik. İadelerimiz de oldu." Mehmet Yılmaz, kendilerinin de teşvikiyle o dönemde birçok itirafçı beyanının ortaya çıktığını, 500'ü aşkın itirafçının beyanlarıyla çok önemli sonuçlara ulaştıklarını anlattı. İtirafçıların beyanlarını, yargılama titizliği içinde tek tek ele aldıklarını dile getiren Yılmaz, sonuçta gerekli adımları attıklarını kaydetti. Yılmaz, 15 Temmuz darbe girişiminden olağanüstü halin kaldırıldığı 31 Temmuz 2018'e kadar 3 bin 900'den fazla hakim ve savcıyı ihraç ettiklerini, 141 hakim ve savcı hakkındaki incelemelerde ise daha önce emekli olmaları veya istifa etmeleri nedeniyle ihraç kararı vermediklerini belirtti. Olağanüstü halin kaldırılmasından sonra yapılanların önemine işaret eden Yılmaz, "HSK ne için var? HSK'nin görevi sadece hakim ve savcıyı cezalandırmak, yanlışı tecziye etmek değil, gerçek misyonu hakim ve savcıların teminatını sağlamak. Anayasa'da o yüzden yer almış." dedi. "Sadece FETÖ ile kirletilen HSYK hariç..." HSK'nin, kendi içinde çetelerle, kötülerle, örgütlerle mücadele ederken hakim savcı teminatını göz ardı edemeyeceğini vurgulayan Yılmaz, şunları kaydetti: "HSK, hakim ve savcıların en fazla iftiraya uğrayabilecek görevliler olacağı unsurunu da sürekli göz önünde tutacak. O nedenle dikkatli olmak zorunda. O yüzden de çok daha fazla düşünmek zorunda. Bizim çalışma düzenimiz de hep öyle oldu, suistimal edene sıfır tolerans, hele çeteleşmeye, yargı içinde kendi amaçları doğrultusunda belli gruplar oluşturup o amaçla çalışmaya kesin olarak izin vermeme, bunu da hakim teminatını zedelemeden başarma. Hem 2014'teki HSYK hem de 2017'den sonra oluşan HSK bu yol üzerinde ilerledi. Geçmiş HSK'lerin de amacı hep bu oldu. Sadece FETÖ ile kirletilen HSYK hariç." "Sıfır toleransla yaklaşıyoruz" Son çalışmada 150'ye yakın hakim savcı grubunu incelediklerini, 60'ının savunmasının alınmasına karar verdiklerini ifade eden Yılmaz, bu 60 kişiden 18'ini ise "kürsüde göreve devamlarının yargının saygınlığına, güvenilirliğine zarar verebileceğini" düşünerek açığa aldıklarını söyledi. Başkanvekili Yılmaz, şunları ifade etti: "HSK kendine ulaşan, ciddi olduğu konusunda somut bilgiler, belgeler içeren bulguları hiç tereddütsüz araştırmaya devam ediyor. Diğer iddialar konusunda da yine incelemesini yapıyor, soyut, değersiz bulduğu zaman onları doğal olarak işlemden kaldırıyor ama somut, kanaat verici bulgular içeren her olay sonuna kadar inceleniyor. Araştırılması için müfettişler görevlendirildiği gibi FETÖ iltisakı, irtibatı kanıtlayabileceğimiz tüm kurumlardan yardım alarak dosya hazırlanıyor. Hem Genel Sekreterliğimiz hem Teftiş Kurulundaki arkadaşlarımız ortak çalışıyorlar ve dosyayı Genel Kurula indiriyorlar. İhraç edecek ağırlığa ulaşmışsak savunmasını alıyoruz, kürsüde kalmasında sakınca varsa açığa alıyoruz. Mücadele aynı kararlılıkta devam ediyor ama hakim teminatının özünü zedelemeden, hakimleri iftiralar karşısında sahipsiz, çaresiz bırakmadan izlenen bir yol. Birinci önceliğimiz hakimin teminatı ama hakime teminat olurken yargıda oluşacak suistimallere de sıfır toleransla yaklaşıyoruz. Bunu dengeli götürüyoruz." "1500 hakim savcı ankesöre takıldı" iddiası "HSK'nin önünde 1500 hakim ve savcıyla ilgili ankesör soruşturmasının bekletildiği" iddialarına yanıt veren Mehmet Yılmaz, hakim ve savcılarla ilgili çalışmalarda ana dellilerin belli olduğunu vurguladı. Yılmaz, şunları söyledi: "Ankesör uygulaması hep yanlış bilgiyle tartışılan bir konu. Önce dediler ki 'Yargıda kürsüde devam eden 1500 kişilik bir grup var.' HSK tarafından 1500 kişiyle ilgili yapılmış bir ankesör soruşturması yok. Soruşturmayı ankesör soruşturması diye yapmıyoruz. Tüm bilgi ve belgeleri değerlendiriyoruz. Şahıs hakkında FETÖ'ye iltisak, münasebet ve irtibatı belirleyen ne varsa tüm delillerin üzerine gidiyoruz. Tek bir delilin üzerine gitmiyoruz. Ankesör uygulamasını da isteyen biziz zaten. Bizim dışımızda hazırlanmış da bizim üzerine gitmediğimiz bir listenin varlığı gibi bir hava yaratılmaya çalışılıyor. Bu, mümkün değil. Eğer birileri bizim dışımızda ankesör kullanan insanlar tespit etmiş de bize bildirmiyorsa suç işliyor demektir. Bu da mümkün değil." İncelemelerde ByLock içerikleri, tanık beyanları, diğer delil havuzları, mahrem imamlarla irtibat olup olmadığının yanı sıra tüm dosyalarda ankesör incelemesini de yaptırdıklarını dile getiren Yılmaz, "En küçük iddia bile değerlendiriliyor ama iftiraya izin vermeden, hakimlik teminatının özü zedelenmeden, HSK'nin gerçek misyonu zarar görmeden." dedi. Mehmet Yılmaz, HSK'nin bunu yaparken yargı içindeki kötüleri, ulvi amacı zehirleyenlerin hepsini saptayıp sıfır toleransla sistemin dışına atma amacında olduğunu vurguladı. -"HSK, FETÖ ile mücadelede çok net" Mehmet Yılmaz, FETÖ'nün toplumda zarar vermediği kimsenin kalmadığını, topluma büyük bedeller ödettiğini söyledi. HSK'nin FETÖ ile mücadelede çok net bir kurum olduğunu vurgulayan Yılmaz, şunları dile getirdi: "HSK, darbe sabahından beri, daha ortada KHK yokken, olağanüstü hal yokken tavrını göstermiş bir kurum. Darbe öncesinde de 2014'te 'içimdeki teröristleri temizleyeceğim' diye ayağa kalkmış ve o şartlarda 130 önemli sayılan FETÖ mensubunu darbe öncesi sistemin dışına itebilmiş bir kurum. Sonrasında da bu çalışmaları yaparken yargının tüm örgütlerinden, ülkenin tüm örgütlerinden, iktidarıyla muhalefetiyle takdir görmüş bir kurum. Hiç adaletten ayrılmadan, kanun ve hukuktan ayrılmadan işlem yapan, en olağanüstü dönemde dahi hukuktan ayrılmamış bir kurumdan bahsediyoruz. Hesabımız açık, net. Söylentiler üzüyor ama HSK bu konuda çok rahat. Biz yine inandığımız şekilde, hakim teminatını koruyarak, gerçek misyonumuza sahip çıkarak, sadece çete mensuplarını değil, bireysel olarak bu mesleği kirletenleri de hiç gözyaşına bakmadan mesleğin dışına çıkarmaya kararlıyız. Bu memleket inşallah bir daha yargıda hiçbir terör örgütü grubunun yargısal yetkilerini kendi amaçları için kullanmasına izin vermeyecektir. Alınan ders büyüktür. Çok büyük bedel ödenmiştir. İnşallah bundan toplumun her kesimi ders çıkaracak, yargıyı göz bebeğimiz gibi tutacağız. Hiçbir grubun yargısal yetkilerini kötüye kullanmasına yol açabilecek en ufak bir ihmale dahi taviz vermeyeceğiz." 400 hakim savcıyla ilgili inceleme masada Mehmet Yılmaz, olağanüstü halin kaldırılmasının ardından 31 Temmuz 2018 tarihinde yürürlüğe giren 375 sayılı Kanun Hükmünde Kararname'den sonra 219 hakim ve savcı hakkında daha işlem yaptıklarını bildirdi. HSK Başkanvekili Mehmet Yılmaz, son yapılan açığa almaların ardından FETÖ ile iltisaklı, irtibatlı hakim ve savcılarla ilgili incelemelerin devam ettiğini belirterek, "Şu anda 400 hakim savcı ile ilgili devam eden dosya var. Bu soruşturma adalet müfettişlerimizin elinde aynı titizlikle araştırılıyor. Bütün belge, bilgiler toplanıyor. Buna göre aklanacak hakim savcı aklanıyor zaten ama o bilgi, belgelerde iltisak ve irtibatı belirleyen deliller saptandığı anda hiç kimsenin kuşkusu olmasın ki HSK'nin bu konuda hiç toleransı yok." şeklinde konuştu. Kaynak: AA
Hakim ve savcılarla ilgili yapılan çalışmalar ile ilgili bilgi veren HSK Başkanvekili Yılmaz, "Şu anda 400 hakim savcı ile ilgili devam eden soruşturma var. Adalet müfettişlerimizce bütün belge ve bilgiler toplanıyor" dedi. Hakimler ve Savcılar Kurulu (HSK) Başkanvekili ve 2. Daire Başkanı Mehmet Yılmaz, HSK'nın Fetullahçı Terör Örgütü (FETÖ) mensubu hakim ve savcılarla ilgili yaptığı çalışmalar hakkında bilgi verdi. “KOVUŞTURMA İZNİ VERDİK” HSK'de 2014 yılı Ekim ayında işbaşına geldiklerinde kamuoyuna bir söz verdiklerini, öncelikle yargıda ehliyet ve liyakatı yeniden hakim kılacaklarını, yargıda hiçbir şekilde çeteleşmeye, suistimallere izin vermeyeceklerini söylediklerini hatırlatan Yılmaz, aynı zamanda hukuk dışına çıkmış kim varsa onunla mücadele edecekleri sözünü de verdiklerini belirtti. Bu söz çerçevesinde 2014'ten itibaren FETÖ ile mücadele ettiklerini, ilgili daire tarafından verilen soruşturma izinleri sonrasında müfettişler eliyle soruşturmaların yapıldığını anlatan Yılmaz, FETÖ'nün 15 Temmuz 2016'daki darbe girişimi gününe kadar 130'un üzerindeki FETÖ mensubunu, hukuk içinde yaptıkları usulsüzlüklerden dolayı açığa aldıklarını, bazılarını ihraç ettiklerini, bazıları hakkında da kovuşturma izni verdiklerini hatırlattı. "FETÖ İLE MÜCADELEDE ÇOK NET" HSK'nin FETÖ ile mücadelede çok net bir kurum olduğunu vurgulayan Yılmaz, "HSK, darbe sabahından beri, daha ortada KHK yokken, olağanüstü hal yokken tavrını göstermiş bir kurum. Darbe öncesinde de 2014'te 'içimdeki teröristleri temizleyeceğim' diye ayağa kalkmış ve o şartlarda 130 önemli sayılan FETÖ mensubunu darbe öncesi sistemin dışına itebilmiş bir kurum. Sonrasında da bu çalışmaları yaparken yargının tüm örgütlerinden, ülkenin tüm örgütlerinden, iktidarıyla muhalefetiyle takdir görmüş bir kurum. Hiç adaletten ayrılmadan, kanun ve hukuktan ayrılmadan işlem yapan, en olağanüstü dönemde dahi hukuktan ayrılmamış bir kurumdan bahsediyoruz. Hesabımız açık, net” açıklamasında bulundu. 400 HAKİMLE İLGİLİ SORUŞTURMA HSK Başkanvekili Mehmet Yılmaz, son yapılan açığa almaların ardından FETÖ ile iltisaklı, irtibatlı hakim ve savcılarla ilgili incelemelerin devam ettiğini belirterek, "Şu anda 400 hakim savcı ile ilgili devam eden dosya var. Bu soruşturma adalet müfettişlerimizin elinde aynı titizlikle araştırılıyor. Bütün belge, bilgiler toplanıyor. Buna göre aklanacak hakim savcı aklanıyor zaten ama o bilgi, belgelerde iltisak ve irtibatı belirleyen deliller saptandığı anda hiç kimsenin kuşkusu olmasın ki HSK'nin bu konuda hiç toleransı yok." şeklinde konuştu.
tr
1500343423_1500464984
4
21.01.2020 09:21 | Son Güncelleme: 21.01.2020 09:21 Bir yıllık avukatlık stajını Hatay Barosu Avukatlarından Av. Emre Arık'ın yanında tamamlayan Hasan Akkoyun, Dörtyol adliyesindedüzenlenen törenle yeminini ederek ruhsatnamesini aldı ve cübbesini giydi. Avukat Hasan Akkoyun için düzenlenen törene Hatay Baro Başkanı Ekrem Dönmez olmak üzere baroya bağlı avukatlar ve Akkoyun ailesi katılarak mutluluğa ortak oldular. Düzenlenen törende konuşan Hasan Akkoyun ; "5 Mart 1957 yılında Hatay'ın Dörtyol ilçesi Ocaklı mahallesinde dünyaya geldim. İlkokulu Ocaklıda, Ortaokulu Karahasan Paşa (Merkez) ortaokulunda lise eğitimimi Dörtyol deneme lisesinde tamamladıktan sonra 1975 yılında Ankara Üniversitesi Hukuk Fakültesini Hatay ikincisi olarak kazanarak girdim. 2017 – 2018 eğitim öğretim yılında Ankara Üniversitesi Hukuk Fakültesinden mezun oldum.Avukatlık stajımı İskenderun adliyesi adli bölümünde ve Dörtyol ilçesinde Avukat Emre Arık'ın ofisinde tamamladım. İnşallah bugünde Hatay baro başkanımızın da katıldığı bir törenle avukatlık belgemi almanın heyecanını yaşıyorum" dedi. Hatay Barosu Başkanı Avukat Ekrem Dönmez düzenlenen ruhsat verme törenindeyaptığı konuşmada;"Her hafta yaklaşık 10 yeni meslektaşımızHatay baromuza yani aramıza katılıyor. Tabi ki bu iyi mi, kötümü diye soruyorlar.Artık her meslekte olduğu gibibizim meslekte de nitelik artışı istiyoruz. Nitelik artışı çok önemli bu yüzden her geçen gün aramıza yeni meslektaşlarımız katılıyor. Onların heyecanlarına ortak oluyoruz. Yeni meslektaşlarımızın da aramıza katılmasıyla genç bir baroyuz.Ancak bu sadece bizim baromuza ait bir şey değil, ülkemizdeki 1350 bin meslektaşımızın büyük bir çoğunluğu gençlerden oluşuyor. İşte bu niteliksel artışı aynı zamanda bizim yeteneğe dönüştürmek gibibir derdimiz var.İyi avukatlar, iyi savcılar, iyi hakimler yetiştirmek gibi bir derdimiz var. Her arkadaşımız stajları sırasında avukatlık ruhunu, mesleğinin kurallarını, daha iyi avukatlığın nasıl yapıldığını arkadaşlarımıza öğretmeye ve anlatmaya çok çaba gösteriyoruz. Çünkü onlaravukatlık mesleğinin kendilerine sağladığı yetkileri, bilgi ve birikimlerini vatandaşlarımızın hiz-metinde sunmaya başlayacaklar.Bu kapsamda bugün kendisine takdim edeceğimiz avukatlık belgesi ile aramıza katılacak olan Hasan Akkoyun kardeşimiz de bizim mesleğe sonradan katılan bir kardeşimiz. Kendisini öncelikle bir yılık stajı esnasında kendinden yaşça küçük olan kardeşlerimizle birlikte hiç aksatmadan tamamladığı için kutluyorum" şeklinde konuştu. Ardından Hatay Baro Başkanı Avukat Ekrem Dönmez, Hasan Akkoyun'a avukatlık yeminini ettirerek avukatlık ruhsatnamesini takdim etti. Av.?Emre Arık'da yanında staj yapan en enerjik ve istekli insanlardan biri olarak tamınladığı Hasan Akkoyun için;?"Hasan?Bey yaşın bir engel olmadığını, azim ve kararlılığın başarıyı getireceğini bizleri bir kere daha ispatlamış oldu. Kendisini ortaya koyduğu bu kararlılıktan ötürü tebrik etmek istiyorum" dedi. Hasan Akkoyun'un cübbesini Av. Emre Arık, Av. Abdullah?Arıcan ve Av.?Mustafa Erdem birlikte giydirdi. Kaynak: Bültenler
Sedat İSKENDEROĞLU/DÖRTYOL,(Hatay), (DHA)- HATAY'da yaşayan Hasan Akkoyun (63), 1975 yılında kazandığı hukuk fakültesini yarıda bırakmasınınn ardından öğrenci affıyla üniversiteye geri döndü. Akkoyun mezuniyetinin ardından Dörtyol Adliyesi'nde düzenlenen törende yemin edip, ruhsatnamesini alarak avukatlığa adım attı. Dörtyol ilçesinde yaşayan 2 çocuk babası Hasan Akkoyun, 1975 yılında Ankara Üniversitesi Hukuk Fakültesi'ni kazandı. O dönem siyasi olaylar nedeniyle devam zorunluluğu olan derslerine katılamayan Akkoyun, 2 yıl boyunca okula gitmeyince kaydı silindi. Kentte uzun yıllar çiçekçilik yapıp, züccaciye dükkanı işleten Akkoyun, fakülteye öğrenci affıyla yeniden döndü. 2017-2018 eğitim öğretim yılında Ankara Üniversitesi Hukuk Fakültesi'nden mezun olan Akkoyun, avukatlık stajını da İskenderun Adliyesi Adli Bölümü'nde ve Dörtyol ilçesinde Hatay Barosu avukatlarından Emre Arık'ın ofisinde tamamladı. Akkoyun, Dörtyol Adliyesi'nde düzenlenen törenle yeminini ederek, ruhsatnamesini aldı ve cübbesini giydi. Akkoyun, "1975 yılında Ankara Üniversitesi Hukuk Fakültesi'ni Hatay ikincisi olarak kazanarak girdim. 2017-2018 eğitim öğretim yılında Ankara Üniversitesi Hukuk Fakültesi'nden mezun oldum. Bugün de avukatlık belgemi almanın heyecanını yaşıyorum" dedi. 'ARAMIZA KATILACAK' Hatay Barosu Başkanı Avukat Ekrem Dönmez, Akkoyun'un kendinden yaşça küçük avukat adaylarıyla yaptığı stajını hiç aksatmadığına değinerek, "Türkiye'de 135 bin meslektaşımızın büyük bir çoğunluğu gençlerden oluşuyor. Her arkadaşımıza stajları sırasında avukatlık ruhunu, mesleğinin kurallarını, daha iyi avukatlığın nasıl yapıldığını öğretmeye ve anlatmaya çaba gösteriyoruz" diye konuştu. Hatay Baro Başkanı Avukat Ekrem Dönmez, Hasan Akkoyun'a avukatlık yeminini ettirerek avukatlık ruhsatnamesini takdim etti. Akkoyun'un cübbesini ise avukatlar Emre Arık, Abdullah Arıcan ve Mustafa Erdem birlikte giydirdi. FOTOĞRAFLI
tr
1642467510_1507033428
1
Serdarlı’da içki masasında tartıştığı Hüseyin Çimen’e ait lüks aracı kurşunladığı gerekçesiyle tutuklanan emekli polis çavuşu Oktay Cihan, mahkemeye çıkarıldı ve teminatla serbest bırakıldı. Gazimağusa Kaza Mahkemesi’nde görüşülen dünkü tutukluluk duruşmasında, İddia Makamı Başsavcılık adına davayı yürüten Savcı Fırat Kızıltunçlar, meseleyle ilgili olguları aktarması için Gazimağusa Polis Müdürlüğü’ne bağlı Geçitkale Polis Karakolu’nda görev yapan polis çavuşu Caner Atamer’i yeminli şahadete çağırdı. Tanık polis çavuşu Caner Atamer, zanlının, 18 Haziran 2020’de, 18.00 ile 20.30 saatleri arasında, Serdarlı’da meydana gelen “kanunsuz ateşli silah, patlayıcı madde taşıma, tasarruf ve kullanma”, “meskun mahalde ateş açma” ve “kasti hasar” suçlarından methaldar olduğunu söyledi. Caner Atamer, aldığı bilgi üzerine olay yeri inceleme ekipleriyle birlikte Serdarlı’da İskele-Lefkoşa anayolu üzerinde bulunan isimsiz ve faal olmayan bir restoranın park alanını ziyaret ettiğini anlattı. Atamer, bahse konu mahalde park edilmiş vaziyetteki GC 540 plakalı jeep aracın sağ ön kapısı üzerinde mermi deliği tespit edip, konu mahalde 2 adet boş kovan tespit ettiğini anlattı. Gazimağusa Kaza Mahkemesi’nden temin ettiği arama emri ışığında, şüphe duyduğu zanlının evinde, 12.55-13.00 saatleri arasında arama yaptığını kaydeden tanık çavuş, evin yatak odası içerisinde, yerde üzeri battaniyeyle örtülü, şarjöründe 6 adet canlı mermi takılı olan 9 mm çapında bir tabanca bulup emare zapt ettiğini kaydetti. Tanık çavuş, evin mutfak dolabındaki fincan içerisinde ise 25 adet 9 mm çapında, 1 adet 7 mm çapında canlı mermiyi bulup emare zapt ettiğini ifade ettikten sonra, yaptığı araştırmada, zanlının 25 adet mermi taşıma ve tasarruf için özel izni bulunduğunu öğrendiğini mahkemeye aktardı. Zanlının, olay yerinde bulduğu 2 boş kovan ile 1’i 7,65 mm diğerleri 9 mm çapında olan 9 canlı mermiyi kanunsuz olarak tasarruf ettiğini tespit ettiğini kaydeden tanık çavuş, gönüllü ifade veren zanlının olay esnasını hatırlamadığını belirttiğini dile getirdi. Polis çavuşu Caner Atamer, zanlının etki edebileceği tahkikatın tamamlandığını belirterek, mahkemenin uygun göreceği teminata bağlanmasını talep etti. Kıdemli Yargıç Çiğdem Güzeler, zanlının yurtdışına çıkışını yasaklayarak 15 bin TL nakdi teminat yatırması, KKTC’de muteber iki kefilin 100’er bin TL’lik şahsi kefalet senedi imzalaması koşulları ile tutuksuz yargılanmasına emir verdi. (MHA)
26.1.20 tarihinde saat 12.00 raddelerinde, Serdarlı-Çukurova köyleri arasında bir ağıl içerisinde, arlarında meydana gelen ailevi sorunlar yüzünden tartıştığı üvey oğlu İbrahim Bülbül’ e tasarrufunda bulundurduğu 9 mm çapında tabancayı doğrultarak “ seni öldürürüm” diyen Hüseyin Taçoyşikâyet üzerine ayni gün tespit edilerek arama müzekkeresi tahtındaikametgâhında ve ağılında arama yapıldı. Arama sonucu bir adet 9 mm lik tabanca, 7 adet 9 mm çapında canlı mermi, 3 adet av tüfeği, 55 adet av fişek ve 1 adet 22 kalibrelik hava tüfeğibulunarak emare olarak alındıktan sonra zanlı tutuklandı. Zanlı 27.1.20 tarihinde kanunsuz ateşli silah ve patlayıcı madde tasarrufu, şiddet tehdidi suçlamasıyla Gazimağusa kaza mahkemesinde yargıç huzuruna çıkarılarak aleyhinde 3 gün tutukluluk emri temin edildi. İddia makamı adına mahkemede yeminli şahadet veren tahkikat memuru PÇ Caner Atamer, zanlının 26.1.20 tarihinde Serdarlı-Çukurova köyleri arasında bulunan ağılında ve yanında üvey babası olduğu halde ailevi nedenlerden dolayı tartışma yaşadıkları ve zanlının tasarrufunda bulundurduğu 9 mm çapında tabancayı üvey babasına çevirip “seni öldürürüm” diyerek şiddet tehdidinde bulunduğunu aktardı. Şikâyet üzerine ayni gün tespit edilen zanlının temin edilen arama müzekkeresi tahtında ikametgâhında ve ağılında arama yapıldığını belirten Atamer, 1 adet 9 mm çapında tabanca, 7 adet 9 mm çapında canlı mermi. 3 adet av tüfeği, 55 adet fişek ve 1 adet 22 kalibrelik hava tüfeğinin bulunarak emare alındığını ve zanlının tutukladığını söyledi. Gönüllü ifade veren ve emarelerle ilgili izahat veren zanlının av tüfeklerinin kendisine ait olduğunu ancak evraklarının kayıp olduğu, hava tüfeğini ve bir kısım fişekleri 2 yıl önce Türkiye’ den izinsiz getirdiğini, tabanca ve mermileri de bir şahıstan aldığını itiraf etiğini aktaran PÇ Atamer, bu şahsın aranmakta olduğunu belirtti. Gönüllü ifadenin teyit ve tekzibi yanında alınacak ifadeler ve emarelerin balistik incelemeden geçecek olması nedeniyle tahkikatını salimen yürütebilmek maksadıyla zanlı aleyhine 3 gün tutukluluk emri verilmesini talep etti. Huzurundaki şahadeti değerlendiren kıdemli yargıç Çiğdem Güzeler zanlının 3 gün süreyle poliste tutuklu kalması yönünde emir verdi. Güncelleme Tarihi: 28 Ocak 2020, 11:46
tr
1552729096_1639408726
1
Dünya Kan stoklarının azaldığı Kızılay: Covid-19 virüsü, kan bağışı ile size bulaşmaz Koronavirüsün ülkemizde görülmesinin ardından Türk Kızılay, resmi internet sitesinden kan stoklarında azalma meydana geldiğini açıkladı. Talasemi, lösemi ve kanser gibi kan ihtiyacı olan hastalar ise tedirginlik yaşamaya başladı. Kan bağışçılarına herhangi bir viral enfeksiyonun bulaşmaması için önlem aldıklarını açıklayan Türk Kızılay, vatandaşlara kan bağışı çağrısında bulundu. Yapılan açıklamada, koronavirüsün kan bağışıyla bulaşmadığı vurgulandı.
Konya'da yeni sanayi sitelerinin yapımına ne zaman başlanacak? Çevre ve Şehircilik Bakanı Murat Kurum, Konya'da şehir merkezinde kalan sanayi alanlarının taşınması projesiyle ilgili açıklamalarda bulundu. Çevre ve Şehircilik Bakanı Murat Kurum, "Bakanlık olarak, şehir merkezlerine sıkışmış sanayi alanlarını şehir dışına çıkarıyoruz. Birçok ilimizde başlattığımız yeni sanayi alanı çalışmalarımızı tüm Türkiye’de hayata geçiriyoruz. Yıllar boyunca şehrin içinde kalmış, vatandaşlarımızı rahatsız eden, esnafımızın rahat bir şekilde çalışamadığı, eski sanayi ve Karatay sanayi sitesini, çok daha modern ve geniş bir alana taşıyoruz. Karatay Fevziçakmak Mahallesi Yeni Motorlu Küçük Sanayi Sitemizde tam 2 bin 653 sanayi birimi, 103 ticari alan yapıyoruz. Hakikaten oteliyle, restoranıyla, eğitim, sosyal ve kültürel alanlarıyla son derece güzel bir sanayi sitesi olacak. İnşallah çok yakında ilk harcımızı döküyor, temelimizi atıyoruz. Konya’mız için, esnafımız için hayırlı uğurlu olsun" ifadelerini kullandı.
tr
1509842706_1591967356
1
Trafiğe kayıtlı araç sayısı, geçen yıl bir önceki yıla göre yüzde 1,27 artarak 22 milyon 865 bin 921'den 23 milyon 156 bin 975'e çıktı. Türkiye İstatistik Kurumu, Aralık 2019'a ilişkin "Motorlu Kara Taşıtları İstatistikleri"ni açıkladı. Buna göre, geçen yıl sonu itibarıyla trafiğe kayıtlı toplam taşıt sayısı, bir önceki yıla göre yüzde 1,27 artışla 23 milyon 156 bin 975'e ulaştı. Bunların yüzde 54'ünü otomobil, yüzde 16,4'ünü kamyonet, yüzde 14,4'ünü motosiklet, yüzde 8,2'sini traktör, yüzde 3,7'sini kamyon, yüzde 2,1'ini minibüs, yüzde 0,9'unu otobüs, yüzde 0,3'ünü ise özel amaçlı taşıtlar oluşturdu. Aralık ayında trafiğe kaydı yapılan toplam 63 bin 536 taşıt içinde otomobil yüzde 65,8 ile ilk sırada yer aldı. Bunu sırasıyla yüzde 12,3 ile kamyonet, yüzde 11,5 ile motosiklet, yüzde 6,4 ile traktör takip etti. Taşıtların yüzde 4'ünü ise minibüs, otobüs, kamyon ve özel amaçlı taşıtlar oluşturdu. Aralık 2019'da trafiğe kaydı yapılan taşıt sayısı bir önceki aya göre yüzde 5,3 azaldı. Bu azalış motosiklette yüzde 24,1, otomobilde yüzde 5, kamyonda yüzde 4, kamyonette yüzde 3,3 oldu. Özel amaçlı taşıtlarda yüzde 43,6, otobüste yüzde 38,7, minibüs yüzde 37,8 ve traktörde ise yüzde 24,1 artış görüldü. Söz konusu ayda yıllık bazda trafiğe kaydı yapılan taşıt sayısında yüzde 13,2 artış gerçekleşti. Bu artış kamyonda yüzde 51,5, motosiklette yüzde 49,7, minibüste yüzde 30,6, kamyonette yüzde 13, otobüste yüzde 11,3, otomobilde yüzde 9,6 olarak hesaplanırken, özel amaçlı taşıtlarda yüzde 27, traktörde yüzde ise 2,5 azalış oldu. Geçen yıl ocak-aralık döneminde trafiğe 671 bin 131 taşıtın kaydı yapılırken, 380 bin 77 taşıtın kaydı silindi. Böylece trafikteki toplam taşıt sayısı 291 bin 54 arttı. DEVRİ YAPILAN ARAÇLAR Aralıkta devri yapılan toplam 1 milyon 22 bin 892 taşıt içinde otomobil yüzde 73,3 ile ilk sırada yer aldı. Bunu sırasıyla yüzde 16,3 ile kamyonet, yüzde 3,1 ile traktör, yüzde 2,7 ile motosiklet izledi. Aralık sonu itibarıyla trafiğe kayıtlı 12 milyon 503 bin 49 otomobilin yüzde 38,1'i dizel, yüzde 37,3'ü LPG, yüzde 24,2'si benzin, yüzde 0,1'i elektrikli veya hibrit olurken, yakıt türü bilinmeyenlerin oranı ise yüzde 0,3 olarak hesaplandı. Ocak-Aralık döneminde trafiğe kaydı yapılan 386 bin 748 otomobilin yüzde 36,6'sının 1501-1600, yüzde 28,7'sinin 1401-1500, yüzde 13,7'sinin 1300 ve altı, yüzde 13,6'sının 1301-1400, yüzde 6,1'inin 1601-2000, yüzde 1,1'inin 2001 ve üstü motor silindir hacmine sahip olduğu görüldü. TAŞITLARIN ORTALAMA YAŞI 13,8 Türkiye'de geçen yıl sonu itibarıyla trafiğe kayıtlı motorlu kara taşıtlarının ortalama yaşı 13,8 olarak hesaplandı. Ortalama yaş otomobillerde 12,8, minibüslerde 13,7, otobüslerde 13,5, kamyonetlerde 11,7, kamyonlarda 16,6, motosikletlerde 13,5, özel amaçlı taşıtlarda 12,7 ve traktörlerde 23, olarak belirlendi.
Türkiye İstatistik Kurumu, nisan ayına ilişkin ekonomik güven endeksi verilerini açıkladı. Buna göre, endeks bu ay, geçen aya göre yüzde 44,1 azalarak 51,3'e geriledi. Endeksteki düşüş, tüketici, reel kesim (imalat sanayisi), hizmet, perakende ticaret ve inşaat sektörü güven endekslerindeki düşüşlerden kaynaklandı. Tüketici güven endeksi bir önceki aya göre nisanda yüzde 5,8 azalarak 54,9'a, reel kesim güven endeksi yüzde 36,8 azalarak 62,3'e, hizmet sektörü güven endeksi yüzde 50,1 gerileyerek 46,1'e, perakende ticaret sektörü güven endeksi yüzde 26 azalarak 75,2'ye, inşaat sektörü güven endeksi yüzde 42,2 düşerek 44,7'ye geriledi. Kovid-19 salgınının Türkiye'ye de gelmesiyle mart ve nisan aylarında tedbirler artırılmış, bazı sektörlerde faaliyetler azalırken, bazılarında da uzaktan çalışma yöntemine geçilmişti. EKONOMİ Altın fiyatlarında hareketlilik sürüyor: Gram altın 386 lira seviyelerinde
tr
1559286401_1555751225
2
İçişleri Bakanlığı'ndan yeni genelge: Belediye ve il genel meclisi toplantıları ertelendi İçişleri Bakanlığı tarafından yeni tip koronavirüs salgınıyla mücadele kapsamında 81 valiliğe yeni bir genelge gönderildi. Genelgede; büyükşehir, il, ilçe, belde belediyeleri ve mahalli idare birlikleri meclisleri ile il genel meclislerinin nisan, mayıs ve haziran ayı toplantılarının erteleneceği bilgisi yer aldı. İçişleri Bakanlığı'nın koronavirüs salgınına karşı aldığı önlemlere bir yenisi daha eklendi. 81 valilikle paylaşılan genelgeye göre büyükşehir, il, ilçe, belde belediyeleri ve mahalli idare birlikleri meclisleri ile il genel meclislerinin toplantılarının önümüzdeki üç aylık süre boyunca ertelenmesine karar verildi. 'AMAÇ, VATANDAŞLARIN SAĞLIĞINI KORUMAK' Bakanlık tarafından yapılan açıklamaya göre, koronavirüs salgınında virüsün bulaşıcılığının hızlı olması nedeniyle vatandaşların toplu bulunduğu yerlerle ilgili önlemler alınmaya devam ediliyor. 81 ile gönderilen genelgede, salgının bir an önce engellenmesi, vatandaşların sağlık güvenliğinin korunması amacıyla büyükşehir, il, ilçe, belde belediyeleri ve mahalli idare birlikleri meclisleri ile il genel meclislerinin çalışmalarına yönelik tedbirler alınmasının gerekli görüldüğüne işaret edildi. Buna göre, valilik ve kaymakamlıklarca 1593 sayılı Umumi Hıfzıssıhha Kanunu'nun 27 ve 72. maddeleri hükmü uyarınca, büyükşehir, il, ilçe, belde belediyeleri ve mahalli idare birlikleri meclisleri ile il genel meclislerinin nisan, mayıs ve haziran ayı toplantılarının ertelenmesi sağlanacak. ZORUNLU TOPLANTILARDA TEDBİRLER ALINACAK Bu süreçte mahalli idarelerin görevlerinin aksamaması için meclisin toplanmasının çok zorunlu olduğu hallerde, gerekli sağlık tedbirleri alınarak, ilgili mevzuat çerçevesinde olağanüstü toplantı yapılmasına izin verilecek. Bakanlık, söz konusu tedbirlere ilişkin vali ve kaymakamlar tarafından 1593 sayılı Umumi Hıfzıssıhha Kanunu hükümleri çerçevesinde gerekli kararların alınmasını, mahalli idarelerin konuya ilişkin bilgilendirilmesini ve uygulamada herhangi aksaklığa meydan verilmemesini istedi. Kaynak: AA
Çevre ve Şehircilik Bakanı Murat Kurum, Twitter hesabından, yeni tip koronavirüs (Kovid-19) tedbirleri kapsamında kararlaştırılan bir uygulamaya ilişkin açıklamada bulundu. Çevre ve Şehircilik Bakanı Murat Kurum, Twitter hesabından, yeni tip koronavirüs (Kovid-19) tedbirleri kapsamında kararlaştırılan bir uygulamaya ilişkin açıklamada bulundu.Çevre ve Şehircilik Bakanı Murat Kurum, sosyal paylaşım sitesi Twitter hesabından yaptığı açıklamada, “Koronavirüs önlemleri kapsamında, hazine taşınmazları üzerinde tahsisli olan ve faaliyetleri durdurulan ticari ünitelerden bu süreçte kira bedeli alınmayacak, açık olan ticari ünitelerde ise personel sayısı ve faaliyet süresi dikkate alınarak kira bedelinde indirim sağlanacaktır” ifadelerine yer verdi. VALİLİKLERE GENELGE GÖNDERİLDİ Düzenleme ile ilgili genelge Bakanlık tarafından 81 ilin Çevre ve Şehircilik Müdürlüklerine Bakan Kurum imzasıyla gönderildi. Genelgede, Hazine Taşınmazlarının İdaresi Hakkında Yönetmeliğin ilgili maddesinde kamu idarelerince kiralanan taşınmazlarda büfe, kantin, çay ocağı ve benzeri amaçlarda kullanılmak üzere kiraya verilecek yerlerin tahmini kira bedelinin; idare yetkililerinden alınacak personel sayısı, elde edilen gelir, kiralanacak alan gibi bilgiler de göz önünde tutularak idarece tespit edildiği hatırlatıldı. İlgili yönetmelikte sel, deprem, bulaşıcı hastalık, salgın gibi olaylar dışında kiracının sözleşmenin devamı süresince, kira süresinin uzatımı, kira bedelinin indirilmesi, ödeme tarihi ve miktarlarının, kiralanan alanın yüzölçümünün değiştirilmesi talebinde bulunamayacağının hükme bağlandığı anımsatılarak şunlar kaydedildi: "Buna göre, kiracıları tarafından talep edilmesi halinde, yönetmeliğin 67 ve 70'nci maddelerine göre idaremizce kiraya verilen büfe, kantin, kafeterya, çay ocağı gibi tahsisli taşınmazlardaki ticari amaçla kullanılan yerler ile İçişleri Bakanlığınca 16 Mart 2020 tarihi itibarıyla faaliyet göstermemesine karar verilen yerlere ait kira bedellerinin, faaliyet göstermediği süreye isabet eden kısımlarının kira bedelinden indirilmesi, iade edilmesi veya mahsup yapılması; tahsisli taşınmazlardaki ticari amaçla kullanılan yerlerden faaliyetine devam edenlerde personel sayısı ve faaliyet sürelerindeki değişiklikler dikkate alınarak yeniden belirlenmesi suretiyle gerekli indirim, iade ve mahsubun yapılması uygun görülmüştür." AA
tr
1612741961_1615496384
2
Önerilere uyun, bayramda kilo almayın Özlenen tatları mümkün olduğunca haftalara dağıtarak yemek gerektiğini söyleyen Liv Hospital Beslenme ve Diyet Uzmanı Esra Şahin bayramı kilo almadan geçirmenin püf noktalarını anlattı. Ramazan Bayramı'na sayılı günler kaldı. Bir ay süren iftar ve sahur düzeninden sonra bayram sabahı tatlılar, hamur işleri, kızartmalardan oluşan enfes bir kahvaltı sizi bekliyor olacaktır. Oruç süresince 2 öğüne hatta bazen 1 öğüne alışan metabolizmanız bu süreçte yavaşlamış olacak. Ramazan Bayramı'nda beslenme alışkanlığınız eğer yanlış yönde ilerlerse kilo almanıza sebep olabilir. Yaşamın her döneminde yeterli ve dengeli beslenme sağlığın korunması için esastır. Peki bu dönemde nelere dikkat etmeliyiz? - Bayramın birinci gününde yapılacak ilk kahvaltı öğününde yağlı ve hamur işi gıdalar tüketilmemelidir. Bunun yerine haşlanmış yumurta, peynir, zeytin, domates, salatalık ve çiğ sebzelerden oluşacak hafif bir kahvaltı tercih edilmelidir. Her ne kadar pide ve beyaz ekmekler çekici gelse de kan şekerinizi dengede tutmak ve sindirim sorunu yaşamamak için tam buğday ya da çavdar ekmeği tercih edebilirsiniz. - Hamurlu ve şerbetli tatlılar yerine porsiyon kontrolü ile sütlü veya meyveli tatlılar tercih edilebilir. - Yediğiniz besinleri daha çok çiğneyerek yemek sonrası oluşabilecek şişkinlik ve hazımsızlığın önüne geçebilirsiniz. - Bayram sofraları için yüksek hacimli fakat düşük kalorili besinler seçilmelidir. Kızartma, kavurmalar yerine ızgara, fırın ve haşlama pişirme yöntemleri tercih edilmelidir. - Porsiyon kontrolünü sağlayabilmek için bir tabak hayal edin ve bu tabağı 4 parçaya bölün, yarısına sebze yemeği veya salata, diğer yarısının bir bölümüne tam buğday ekmeği, bulgur pilavı, kepekli makarna gibi sağlıklı tahıllar diğer bölümüne ise balık, et, tavuk, baklagiller gibi protein kaynaklarına yer verin. - Bayram boyunca çay, kahve ve meşrubat tüketiminin artmasıyla, su tüketimi unutuluyor. Ramazan çıkışı yavaşlayan metabolizmamızı canlandırmak için günde en az 2-2.5 lt su tüketilmelidir. Kaynak: Bültenler
İki dini bayramımızdan ilki olan Ramazan Bayramı’nı kutluyoruz. Öncelikle, “Oruç tutma” ibadetini düşünelim; Oruç tutma, insanın “nefsine hakim olma sınavı” değil mi? Evet, öyle. Peki, “nefsine hakim olma” yalnızca yeme-içme üzerine bir ibadet midir? İnsan, susuz ve beslenmeden yaşayabilir mi? Elbette yaşayamaz. Peki, biz insanlar su kaynaklarımıza, verimli tarım alanlarımıza, sağlıklı nefes almamızı sağlayan ormanlarımıza karşı da “NEFSİMİZE HAKİM OLABİLİYOR MUYUZ?” Ormanlarımızı yakıyor, altın ya da diğer madenleri elde etmek için talan ediyoruz! Denizleri, nehirleri, gölleri hoyratça kirletiyoruz. Kentlerdeki yeşil alanları kişisel zenginliklerimiz için yok ediyor, insan kardeşlerimizi egzoz gazları ile zehirliyoruz. Başımıza gelen “VİRÜS” belasının asıl nedeni insanın bu hoyratlığı, açgözlülüğü yüzünden yok edilen doğal kaynaklar değil mi? Temiz bir ortamda virüs yaşayabilir mi? Şimdi, “kişisel çıkarlarımız için” doğaya ve insana karşı onca hoyratlığı yaptıktan sonra, bir ay oruç tutmak, bu büyük günahlarımızı affettirir mi? Bu soruya her insan, kendi vicdanı ile yanıt vermelidir! Dini bayramlar, aile içinde, akrabalar ve komşular arasında sıcak ilişkilerin kurulması, varsa kırgınlıkların unutulması için de vesiledir. Oysa, virüs yüzünden bu güzel iletişimi yaşayamıyoruz. Bayram namazında inanç kardeşlerimizle, bayram ziyaretlerinde eş-dost-komşu ve akrabalarla bir araya gelemiyor, candan gönülden kucaklaşamıyoruz. İşte, bu nedenle her insan, düşünmeli, kendi “VİCDAN MAHKEMESİ” ile kendini yargılamalıdır! “Ben, insana ve doğaya karşı ne günahlar işledim?” diye! Bu vicdan mahkemesini, öncelikle siyasetçilerimiz ve özellikle de siyasi iktidar mensupları yapmalıdır! - Güzelim dağlara, ormanlara, tarım alanlarına nasıl kıydınız? - Fabrikaların denizleri, gölleri ve akarsuları “atık havuzu” gibi kullanmalarına nasıl seyirci kaldınız? - Şehirlerimize nasıl ihanet ettiniz? - Tarım topraklarının yok edilmesine neden göz yumdunuz? - Adaletsiz ekonomik düzen nedeniyle YOKSULLAŞAN insan kardeşlerimizin “sağlıklı ve dengeli bir çevrede yaşama hakkını” nasıl yok ettiniz? Dini bayramlar, insanın ve toplumun “VİCDANI İLE HESAPLAŞMASI” olmalıdır. Ve, bu hesaplaşmada kendi günahlarını görebilenlerin “TÖVBE” etmesi, aynı günahları işlemekten kendini alıkoyması gerek. İnsan haklarına saygılı, gerçekten demokrasinin tüm kurum ve kurallarıyla yaşanabildiği; insanların siyasi görüş, etnik-dini-mezhepsel farklılıkları nedeniyle ayrıma uğramadığı, “DÜŞMAN” gibi görülmediği, doğanın vahşice yok edilmediği, bir ülke ve dünyada insanca ve kardeşçe yaşayabilmek dileği ile, “gerçekten inancının değerleri ile yaşayan” tüm okurların bayramını kutlarım…
tr
1515528402_1514037717
3
Cumhuriyet Halk Partisi’nin 1 Mart tarihinde gerçekleşecek olan il kongresinde aday olacağı bilinen ve il başkan yardımcılığı görevinden istifa eden Harun Özgür Yıldızlı partisinin il binasında düzenlediği basın açıklamasında kongrede aday olduğunu resmi olarak kamuoyuyla paylaştı. Açıklamada CHP İl Başkanı Cengiz Sarıbay, İl Sekreteri Hüseyin Acurman, İzmit İlçe Başkanı Hakan Çakar, diğer aday Hikmet Erenkaya, aday olacağı konuşulan Selman Yıldırım, ilçe başkanları ve çok sayıda partili yer aldı. “TÜM ADAYLARA EŞİT MESAFEDEYİZ” Açıklamada öncelikle söz alan CHP İl Başkanı Cengiz Sarıbay, “Büyük CHP ailesinin bir adaylık açıklamasına geldiniz. Tüm adaylarımıza da eşit mesafedeyiz. Benim mutlu olduğum olay sizlerin partisine adaylarına olan desteğinizdir. Beraber çalışmaktan mutlu olduğum Harun Yıldızlı’ya eşine ve ailesine teşekkür ediyorum” ifadelerini kullandı. “PARTİMİN ADAMIYIM” Sarıbay’ın ardından konuşan CHP İl Başkan adayı Harun Yıldızlı şu ifadeleri kullandı: “Cumhuriyet Halk Partimizde almış olduğum siyaset eğitimi beni, bir göreve gelirken ‘görev istenmez, göreve örgütümüz layık görür’ etik değerleri temelinde şekillendirmiştir. Bilindiği üzere Harun Özgür Yıldızlı olarak ben bugüne kadar örgütümüzce tarafıma verilen her görevi yapmaya gayret ettim ve bu uğurda üzerime düşen her çabayı gösterdim. Bugünden sonrada şartlar ne olursa olsun partimin adamı olmaya devam edeceğim. “KOLEKTİF YÖNETİM ANLAYIŞI” Cumhuriyet Halk Partimize yakışır hoşgörü ve sağduyunun hakim olduğu seçim süreçleri ile seçilen 12 ilçemizin birbirinden kıymetli başkan ve yönetimlerini ziyaret ederek bütünleştirici, kollektif, geliştirici yönetim anlayışına dair fikirlerimi kendileri ile paylaştım ve tamamını bugünkü adaylık açıklamamıza davet ettim. Ne mutlu bana ki tüm dava arkadaşlarımında benzer düşüncelere sahip olduklarını, görmenin huzuru ile karşınızdayım. Örgütümüz; ortak akıl, kolektif yönetim, onaylayan değil karar veren irade diyor.iktidar ateşi diyor. Ben ve arkadaşlarım da aynısını diyoruz. “İKTİDAR ÖZLEMİ VAR” Son yerel seçimler göstermiştir ki; partimiz tüm fikir ortağı bileşenleri ile birlikte yerelde ve genelde iktidarın en güçlü adayı durumuna gelmiş, iktidar yolu bunca yıllık örgüt mücadelemiz sonucunda partimize sonuna kadar açılmıştır. Kocaelimizde 1987 seçimlerinde 2 bölge, 7 vekilin 4 tanesini kazandığımızdan beri genelde iktidar olamadık. İçimizde bir iktidar özlemi var. Bu özlemi gidermenin yolunun halkçı söylemimizin kuvvetlendirilmesi ve sol politikalarla halkımızla bütünleşmekten geçtiğini çok iyi biliyoruz. “HIZLI ADIMLARLA YÜRÜYECEĞİZ” Bu mahalde bize düşen görev; her şeyden önce Kocaeli'de yıllardır süregelen örgütümüzü yoran ve artık her bir ferdimize umutsuzluk veren, rahatsız eden ‘ayrıştırıcı, engelleyici, adamcılık’ yönündeki yapılara imkan tanımadan ‘bütünleştirici, kapsayıcı ve kollektif yapıyı kuvvetlendirerek partimizi yerelde ve genelde iktidara taşımak olacaktır. Geçmişin hesaplarını değil, geleceğin plan ve projelerini düşünüyoruz. 2 milyon nüfusu 12 ilçesi 472 mahallesi olan Kocaelimizde örgütümüzü hakim kılacak çalışmaları eksiksiz yapacağız. Kesinlikle gençlerimizin ve kadınlarımızın ifade alanlarını genişleterek, beyaz bir sayfa açacak amacımıza daha hızlı adımlarla ilerleyeceğiz. “PARTİMİZİ HALKLA BÜTÜNLEŞTİRECEĞİZ” Genel Merkezimizin parti politikalarını uygularken milletvekillerimizle bir bütün, ortak akıl prensibini benimseyen ortak dil kullanan İl başkanlığı ve 12 İlçe başkanlığının kollektif bütünlüğü ile İzmit Belediye başkanımıza ve tüm ilçelerimizdeki meclis üyelerimize tam destek sağlayan bir yapıyı kuvvetle ayakta tutacak, sürekli gelişerek mutlaka ve mutlaka hedefimize varacağız. Büyükşehir'i alacağız, ilk genel seçimde en çok vekili çıkartacak parti her şartta ve koşulda biz olacağız. Bu hedefimize hızlı adımlarla yürürken 1980 sonrası sendikalar, hemşehri dernekleri, meslek odaları ve benzeri sivil toplum kuruluşlarının tamamı ile zayıflayan bağlarımızı yeniden kuvvetlendirecek, ilişki ve paylaşımlarımızı en üst düzeye çıkartarak partimizi halkımızla bütünleştireceğiz. “YERELDE VE GENELDE İKTİDAR” Çocuklarımıza çağdaş dünyaya yaraşır bir Türkiye sunmak bizim en önemli görevimizdir. Bunu başarabilmek için; ısrarla doğruları söylemeye devam etmeliyiz. Çok çalışmalıyız. An itibari ile partimizi iktidara taşıyacağından kuşku duymadığımız adaylığımızı partililerimize ve kamuoyuna duyuruyor, 1 Mart’ta İl Kongremizde yönetime talip olan veya olacak partililerimize de başarılar diliyoruz. Ortak akıl diyoruz, ortak fikir dili diyoruz. Tüm örgütümüzle birlikte kollektif yönetim, yerelde ve genelde iktidar diyoruz.”
Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) kongre takvimi kapsamında mahalle delegelerinin belirlenmesi ardından da ilçe kongrelerinin yapılmasıyla sıra 1 Mart’ta gerçekleştirilecek il kongresine geldi. İl Başkan Yardımcısı Harun Yıldızlı görevlerinden istifa etmesinin ardından Cumartesi günü adaylığını resmi olarak duyuracağını bildirirken, Kocaeli eski Milletvekili ve belediye başkanı Hikmet Erenkaya ise adaylığını Pazartesi günü duyuracak. Bir diğer adaylığını duyuran isim ise Körfez Belediye Başkan Adayı Bozkurt Uslu oldu. Kongre süreci boyunca adaylığı gündeme gelen CHP İzmit eski İlçe Başkanı Selman Yıldırım ise gönderdiği mesajla adaylığı hakkında açıklama yapacağını duyurdu. Yıldırım’ın aday olması beklenirken açıklama saat 10.00’da Çarşı Yapı Göçmen Börekçisi’nde gerçekleştirilecek.
tr
1637697418_1501697833
2
İsrail’in ilhak planına karşı düzenlenen protestonun ardından 400 Yahudi akademisyen ilhakın insanlığa karşı suç olduğunu belirtti. İsrail, tahrik ve tahribe devam ediyor! İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu’nun Batı Şeria’nın Ürdün sınırındaki Ürdün Vadisi, Ölü Deniz yakınları ve Yahudi yerleşim yerlerinin de bulunduğu bölgelerini kapsayan yaklaşık yüzde 30’luk bölümünü ilhak etme planına itirazlar sürüyor. Amerika’nın Sesi’ndeki habere göre İsrail halkının bir kısmı, Yahudi akademisyenler, Birleşmiş Milletler uzmanları ve Arap ülkeleri plana karşı çıkarken İsrailli politikacılar arasında da görüş ayrılığı yaşanıyor. Netanyahu, koalisyon ortaklarının itirazlarını da göz önüne alarak planı erteleyebileceğini söyledi. İsrail Başbakanı, daha önce planı 1 Temmuz’da kabinede ve Parlamento’da oylamaya sunacağını açıklamıştı. Irkçı plan Binlerce İsraillinin Tel Aviv’de ilhak planına karşı düzenlediği protesto gösterisinin ardından 400 Yahudi akademisyen de ilhak planını, ırk ayrımına dayalı apartheid rejimine benzetti ve “insanlığa karşı suç” diye nitelendirerek kınadı: “Çeşitli görüşleri temsil eden bizler, işgalin devamına; mevcut seçilmiş İsrail hükümetinin belirttiği Batı Şeria’nın bazı bölgelerini ilhak niyetine ve bu şekilde İsrail ve Filistin’de resmen apartheid koşullarının oluşturulmasına itiraz ettiğimizi belirtiyoruz. Bu şartlar altında Filistin topraklarının ilhakı, Filistin halkına karşı sistematik ayrımcılığı güçlendirecektir.” Ciddi bir ihlal Salı günü bir açıklama yapan bir grup Birleşmiş Milletler (BM) uzmanı, diğer ülkelere bu plana karşı çıkma çağrısı yaptı. BM için çalışan bağımsız 50’ye yakın uzmanın imzaladığı açıklamada, şu ifadeler yer aldı: “İşgal edilen toprakların ilhak edilmesi, Birleşmiş Milletler’in ilgili maddelerinin, Cenevre Sözleşmesi’nin, Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi ve Genel Kurulu’nun defalarca onayladığı temel bir kural olan ‘savaş ya da askeri güçle bir toprağa el koymak kabul edilemez’ kuralının ciddi bir ihlâlidir. İsrail’in 53 yıldır sürdürdüğü Batı Şeria işgali sırasında Filistinlilere yönelik hak ihlâlleri arasında mallarına el koyma, yerleşimcilerin uyguladığı şiddet, ev yıkmalar, aşırı güç kullanımı, işkence, basın ve ifade özgürlüğü var. Bu insan hakları ihlâlleri, ilhâkla birlikte ancak daha da artacaktır”
Birleşmiş Milletler (BM) Orta Doğu Barış Süreci Özel Koordinatörü Nickolay Mladenov, işgal altındaki Batı Şeria'da yer alan "C bölgesi"nin tamamının veya bir kısmının "İsrail'e ilhakı" halinde Filistin-İsrail meselesinde iki devletli çözüm ihtimaline büyük darbe vurulacağını belirtti. Mladenov, Twitter hesabından paylaştığı mesajda, İsrailli siyasetçilerin Batı Şeria'daki Ürdün Vadisi'ni "ilhak etme" vadine yönelik uyarılarda bulundu. Mesajında Mladenov, "Batı Şeria'daki C bölgesinin bir kısmı veya tamamının ilhakı Filistin ile İsrail arasındaki müzakerelerin canlanması, bölgesel barışın ilerlemesi ve iki devletli çözümün özüne büyük darbe vurur." ifadesini kullandı. İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu, ülkede 17 Eylül 2019'da yapılan erken seçimlerden önce Ürdün Vadisi'nin yanı sıra Batı Şeria'daki yasa dışı Yahudi yerleşim birimlerini "İsrail'e ilhak etme" vadinde bulunmuştu. Eylüldeki seçimleri önde tamamlayan Mavi-Beyaz İttifakı lideri Beny Gantz da dün Ürdün Vadisi'ne giderek 2 Mart'ta yapılacak seçimleri kazanması halinde bölgeyi "İsrail'e ilhak edeceğini" söylemişti. Başbakan Netanyahu da dün akşam başlattığı seçim kampanyasında Ürdün Vadisi ve Batı Şeria'daki yasa dışı Yahudi yerleşim birimlerini "ilhak" vadini yinelemişti. BATI ŞERİA'DAKİ "C BÖLGESİ" Filistin ile İsrail yönetimi arasında 1995'te imzalanan "İkinci Oslo Anlaşması" çerçevesinde işgal altındaki Batı Şeria A, B ve C bölgelerine ayrılmıştı. Yüzde 18'i kapsayan "A bölgesi"nin yönetimi idari ve güvenlik olarak Filistin'e, yüzde 21'lik "B bölgesi"nin idari yönetimi Filistin'e, güvenliği ise İsrail'e devredilirken, yüzde 61'ini kapsayan "C bölgesi"nin idare ve güvenliği İsrail'e bırakılmıştı. Yerel kaynaklar, İsrail güçlerinin sadece geçen yıl Doğu Kudüs ve Batı Şeria'da Filistinlilere ait 521 evi "ruhsatsız" olduğu veya "C bölgesi"nde inşa edildiği gerekçesiyle yıktığını belirtiyor.
tr
1605033735_1605346175
4
Ahmet Selim Kul [email protected] Pandeminin spora yaptığı olumsuz etki her geçen gün büyümeye devam ederken, spor organizasyonlarının akıbetlerinin ne olacağına yönelik tartışmalar her geçen daha da içinden çıkılmaz bir hal alıyor. Bu kapsamda ülkemizde Türkiye Futbol Federasyonu’nun şimdilik 12 Haziran’da ligleri başlatma kararını almasının ardından voleybol ve basketbolda beyaz sezon ilan edilmesi gözleri TFF’ye çevirdi. Muhabirimiz Ahmet Selim Kul da bu yaşananların ardından Avrupa’daki durum, kulüpler için hazırlanan “Futbola dönüş” öneri protokolü, alt liglerde bu protokolün uygulanabilirliği, takımların şu ana kadar attığı adımlar ile ilgili UEFA ve TFF Sağlık Kurulu Üyesi Prof. Dr. Mete Düren ile kapsamlı bir röportaj gerçekleştirdi. İşte oldukça çarpıcı açıklamalar yapan Düren’in açıklamalarının tamamı… “HER ÜLKEDEN DİĞERİNDE OLMAYAN BİLGİYİ KATARAK BİR KOMPOZİSYON YAPTIK” "Gerek UEFA’nın yönetim kurulu gerek TFF Yönetim Kurulu pandemi ile ilgili ilk şoku atlattıktan sonra tekrar günün birinde Avrupa ve Türkiye’de doğal olarak futbolun başlayabileceğine karşı ve bu başlayacağı günde ciddi problemlerle karşılaşılacağı ihtimaline karşı kendi sağlık kurullarından bir tavsiyeler listesi, bir kılavuz hazırlanmasını talep ettiler. UEFA bu konuyla ilgili çalışmalara başladığı zaman bazı ülkeler kendi çalışmalarını bir hazırlık, bir referans olması açısından gönderdiler. Ben de onlar gönderdikçe o bilgileri toplayarak aşağı yukarı her ülkenin diğerinde olmayanını katarak bir kompozisyon yapma yoluna gittik. Şu anda sağlık kurulunda çok değerli, tecrübeli hekimler var. Aynı zamanda futbolun içinde olan insanlar var hekim olmayan. Psikologlar var, fizyoterapistler var, masörler var… Bunların dışında bir de sağlık kurulunun bir danışma kurulu var. Danışma kurulunda özellikle her branştan hekim olduğu gibi günün şartlarına uygun olarak da enfeksiyon hastalıkları uzmanından, halk sağlığı uzmanlarından da bu kılavuz hazırlanırken ciddi yardım ve destek alındı." “FUTBOL UEFA SAĞLIK KURULU’NUN ÖNGÖRDÜĞÜNDEN ÇOK DAHA ERKEN BAŞLADI” "Bu kılavuzu ilk hazırladığımız zaman evde kalınan dönemden maç oynanacağı güne kadar ne yapılacağı aşağı yukarı anlatılan 50-60 sayfalık bir kılavuz şeklindeydi. İlk başta biz futbolcuların bu şekilde evde kaldıkları döneme ve daha sonra da kendi başlarına en azından sahalarda koşarak kendi atletik özelliklerini diri tutmak için yaptıkları çalışmalara bir yardımcı olması itibariyle ilk bölümünü yayınladık. Biz bunu yayınladıktan sonra futbol federasyonun olası futbola geri dönüş takvimini paylaştı. Ardından o noktadan sonra yapılabilecekleri yani özellikle maç öncesinde, maç aşamasında, maç günü yapılması gerekenleri, Kovid-19 testlerinin yapılması ve testlerin sonuçlarına göre ne şekilde hareket edilmesi gerektiğini gösteren kılavuzu ikinci bölüm olarak yayınladık. Burada UEFA ile birlikte yapmış olduğumuz bu sabahki (12.05.20) toplantıda şöyle bir sorun ortaya çıktı. UEFA’ya bağlı ülkeler içerisinde futbol UEFA Sağlık Kurulu’nun öngördüğünden çok daha erken başladı. Sonuçta Avrupa’da pandemi değişik ülkeleri değişik zamanlarda vurdu. Türkiye bu konuda tırnak içerisinde şanslı diyebiliriz çünkü gerek teşhis gerek tedavi anlamında, Uzak Doğu’dan, Avrupa’dan, Amerika’dan yapılan hataları görmüş olmak, yapılan doğruların yayınlanmasıyla bunları adapte etmek gibi avantajları kullandık." “TESTİ POZİTİF ÇIKAN OYUNCUYLA İLGİLİ NE YAPILACAĞINA SAĞLIK KURULLARI KARAR VEREMEZ” "Bunun neticesinde sonuçta Avrupa’da da UEFA olarak bizim hazırladığımız bu kılavuzun önümüzdeki hafta örneğin Almanya’nın liglere başlayacağını da düşünecek olursak ilk bölümlerinin hiçbir kıymetinin kalmadığını gördük. Yani ne evde çalışan var, ne sahada koşan var herkes haldır haldır maç hazırlıklarına başlamış durumda. O dönemlerin hepsinin aşıldığını görerek sonuçta sayfalarca çok ciddi emekler harcanarak hazırlanan bu kılavuzu da en son kala kala test bölümüne indirgemek zorunda kaldık. Testin nasıl yapılacağı, hangi testin ne şekilde çıkarsa nasıl davranılacağı konusu ve daha sonra da bir şekilde üzerinde hala karar verilemeyen husus olan testi pozitif çıkan oyuncunun akıbeti ne olacak… Biz karantinaya alınır, ilgili mercilere gerekli ilave tetkik ve tedavisi için bildirilir diyoruz da… O oyuncunun futbol kariyeri ve o oyuncunun bulunduğu takımın kaderi ne olur ona tabii sağlık kurulu olarak karar vermek doğru değil. Ona muhtemelen bilim kurullarının resmi iradeye de tavsiyesinden sonra federasyonla birlikte verilecek ortak bir kararla ancak neticelendirileceğini düşünüyorum. Çünkü bugüne kadar hiç karşılaşılmamış bir durum." "ALMANYA’DA İKİ FARKLI KARAR…" "Enteresan olan ülkeler arasındaki farklılıkları bir tarafa bırakın bazı ülkelerin kendi idari yapıları itibariyle iki farklı eyaletinde bile iki farklı karar alındığını görüyoruz. Örneğin Köln takımı, Westfalen eyaletine bağlı… İki oyuncusu pozitif çıktı. 'Tamam al onları karantinaya, sen devam et' kararı çıktı. Öte yandan Dresden, Saksonya eyaletine bağlı. Saksonya 'Olmaz öyle şey. İki oyuncun pozitif çıktıysa sen de karantinadasın. Önümüzdeki iki maça çıkamazsın' dedi. Bu noktada UEFA’nın da böyle bir yaptırımı olmayacaktır. 'Futbolcuyu izole edin' diyecektir ama karantinaya karar verecek olan devlet olacaktır diye düşünüyorum." “BİZİM HAZIRLADIĞIMIZ KILAVUZ AVRUPA KULÜPLER BİRLİĞİ TARAFINDAN REFERANS GÖSTERİLDİ” "Her yerde çalışmalar yapılıyor. Pandeminin başlangıcı, yükselişi ve aşağıya inişi ülkelerde değişik olduğu için onlar bu aşamaları bizden evvel yaptılar. Dediğim gibi o yüzden hazırladıkları kılavuzları da o şekilde onlardan UEFA üzerinden alarak kendi kılavuzumuzun hazırlanması için de bir referans oluşturduk. Şunu da söyleyebilirim bizim oluşturduğumuz kılavuz da Avrupa Kulüpler Birliği tarafından da referans gösterilerek bunun da diğer kulüpler ve federasyonlar tarafından örnek alınabileceği konusunda bir yazıya mazhar oldu. Bunu da gururla söylemekte fayda var." “KULÜPLERİN KILAVUZA ÇOK UYDUKLARI SÖYLENEMEZ” "Kulüpler tabii başladılar ve hep serzenişte bulunuyoruz bu aralar. Bu kılavuza çok uydukları söylenemez. Bizim tabii adı protokol ama protokolün bir yaptırımı vardır. Bu protokolün bir yaptırımı yok. Bu sadece bir tavsiye. Ama bu hakikaten iyiliklerine yapılmış bir kılavuz. Çünkü şu anda görüyoruz ki başladılar… Başladıktan sonra teste geçtiler, testler pozitif çıkınca onları ayırmaya başladılar ama geri kalan kısmı devam ediyor. Yani biz halbuki -Habertürk TV’de de bunu söylemiştim- başlama tarihlerini gerekirse 1-2 gün erteleyip bununla ilgili testleri bitirdikten sonra bu testlerin neticesine göre başlamakta fayda var. Ve yine çok önemli bir şey… Bu testleri yaptıktan sonra da temiz çıkanların izole kalması, kamplarını bu şekilde eve gidip geri gelmeli değil de burada gerçek anlamda bir kamp hayatı yaşar gibi yapmaları gerekiyor. Çünkü akşam eve gittiğiniz zaman o testin negatifliliğin bir değeri kalmıyor. O zaman her gün test yapmanız lazım." “FEDERASYON VE BAKANLIĞIN TESTLERLE İLGİLİ PROTOKOL YAPMASI GEREKİYOR” "Burada ayrı bir soru veya sorun da şu… Bu testlerin yapılabilmesi için de Türkiye Futbol Federasyonu’nun Sağlık Bakanlığı ile gerçek anlamda protokol yapması lazım. Çünkü şu anda futbolculara resmi olarak test yapmak mümkün değil. Çünkü bir şikayetleri yok. Keyfe keder diyebileceğimiz bir test yapılıyor. Halbuki şu andaki genelgeye göre ya semptomunuz olacak ya da bir hastayla yakın temastan dolayı siz araştırılmak üzere test olabiliyorsunuz. Futbolcular bunlardan hiçbiri değil. O yüzden onlara herhangi bir şekilde güvenirliliği olmayan testler yerine Sağlık Bakanlığı’nın akredite ettiği pandemi hastanesi ekiplerinin gidip tesislerde bu şekilde onları test etmeleri ve bu şekilde gerek Sağlık Bakanlığı ile gerek federasyonla paylaşmaları gerekecek. Ama bunlar için de bir takım protokollere ihtiyaç var. Hepsi bunların göz önüne alındığında baya bir yol alınması gereken süreç var. Tabii bu noktada federasyon da devletimizden değişik zaman dilimlerinde başlama alternatiflerine de bir cevap bekliyor. Bunlardan hangisinde başlanır, bu başlanacak tarihten geriye dönülerek bunların hepsinin yapılması ciddi bir çalışma sürecini gerektirecek diye düşünüyorum." “İNŞALLAH BU SÜRECİ İSTEDİĞİMİZ GİBİ TAMAMLARIZ” "Türkiye’de elbette futbolun sosyal hayat içerisindeki önemini; bunu sosyolojik olarak da, ekonomik olarak da, psikolojik olarak da ele alın sonuçta bunun yadsınamayan bir geniş boyutu olduğunu hepimiz biliyoruz. Dolayısıyla Türkiye Futbol Federasyonu sorumlu olduğu futbolu başlatmak için bir karar alıyorsa bunu tek taraftan, tek boyuta indirmek tabii haksızlık olur. Karar alınırken de, 'Biz futbolu bir gün başlatalım' dendiği zaman da sağlık kuruluna 'Biz şu tarihte başlayacağız' diye bir tarih bildirilmedi. 'Siz bir kılavuz hazırlayın, günün birinde bu başladığı zaman bize de buna göre bir vakit verin ve buna göre bir program yapalım' şeklinde ifade edildi. Kılavuzun başında da 'Bir gün futbolun başlama ihtimaline göre hazırladık' diye de bir ön yazısı var. Sonuçta da inşallah bu süreci istediğimiz gibi tamamlarız… Her türlü desteğin olduğu, her türlü testin, test aşamasının test sonucu sonrası aşamaların birbiri ardından sorunsuz halledebildiği şekilde tamamlarız. İnşallah hiç kimsenin başına bir iş gelmeden bu noktaları bitiririz." “FUTBOL BAŞLADIKTAN SONRA POZİTİF VAKA ÇIKMASI TEHLİKELİ” "Şu anda pozitif vakaları yakalamış olmak test yapmanın bir neticesi. Şu anda pozitif vakaları yakalamak genel test aşaması içerisinde değerlendirilir ama futbol başladıktan sonra pozitif çıkması tabii tehlikeli olabilecek bir işlem. Şu anda testlerin neye göre negatif-pozitif dendiğini bilmiyoruz zaten. Daha doğrusu pozitiflerin pozitifliği anlamlı da negatifliğin negatifliği anlamlı değil. Yani negatifliği tekrarlamak lazım. Çünkü her testin belirli oranda bir güvenirliliği var. Bunlar bize genel olarak bir fikir verecek ama binlerce yapmamız lazım. Şu anda çok az sayıda takımda yapıldığını görüyoruz. Pozitif vakalar böyle çok düşük kaldıktan sonra, bunları izole ettikten sonra kalanların başladıktan sonra pozitif çıkması çok ciddi bir işaret olur. O dönemde tekrar ne yapılacağını birlikte göreceğiz. İnşallah böyle bir şeyle karşılaşmak zorunda kalmayız. O gün de ne yapılacağına bugünden hazırlık olmamız lazım." “GÖRÜNTÜ O GÜN UYGUN GÖZÜKMEYEBİLİR, LİGLER HİÇ OYNANMAYABİLİR” "Erteleme dersek kelimeyi doğru kullanmış olmayız çünkü belirlenmiş bir tarih değil ki erteleyelim. Çünkü 12’si, 12-19-26 gibi her hafta sonunu bununla ilgili bir tarih olarak görmek mümkün. İkincisi de hiç oynanmaması yönünde de bir karar çıkabilir. Biz her şekilde oynanması ihtimalinden konuşuyoruz ama hiç de oynanmayabilir. Görüntü o gün ona uygun gözükmeyebilir. Hep birlikte göreceğiz." “PROTOKOLÜN UYGULANABİLİRLİĞİ ALT LİGLER İÇİN ÇOK MÜMKÜN DEĞİL” "Mesela bugün UEFA toplantısında amatör liglerin test aşamasının dışında kalması kararı vardı. Çünkü test aşamasını o boyutta yapmak mümkün değil. Sonuçta tesislerin fiziksel özelliklerini de göz önüne aldığımızda bizim yayınladığımız kılavuzun uygulanabilirliği ağırlıklı olarak çok modern, Süper Lig takımları tesislerinde mümkün. Onun dışındaki kulüplerin uygulayabilmesi için tesislerini modifiye etmeleri gerekiyor." “SPOR YARALANMALARI BİLİMİ AÇISINDAN ÇOK TARTIŞILACAK BİR DÖNEM OLACAK” "Normal sezon seyri sırasında artık yıllar içerisinde futbolcuların ne zaman sakatlandıkları, pandeminin moda kelimesiyle pik yaptıkları dönem bilinen bir gerçektir. Şimdi maçlarda, antrenmanlara göre 10 kat daha fazla sakatlanılır. İkincisi maçlara başladıkları zaman bir, sezonun ortasına yaklaşılan son 5 maçta bir pik olur… Bir de sezon sonuna yaklaşırken son pik olur. Biz normal şartlarda sezonun ilk yarısını bitirdik, ikinci yarıya başladı. Başladığı günden itibaren 9 maç geçti ve ara verildi. Normalde bizim sakatlıkların pik yapacağı döneme gelirken uzun bir dinlenme sürecine geçtik. Dinlenme normalde olumlu gibi duruyor ama bu uzun dinlenme aynı zamanda adale kaybı anlamına da geliyor. O yüzden hakikaten sporcu sağlığı ve spor yaralanmaları bilimi açısından ciddi anlamda üzerinde çok tartışılacak, daha sonra geriye dönülüp çok araştırılacak bir konu olacaktır."
Avrupa Futbol Federasyonları Birliği ( Uefa ) ve Türkiye Futbol Federasyonu (TFF) Sağlık Kurulu Üyesi Prof. Dr. Mete Düren, birçok konuda Demirören Haber Ajansı'na (DHA) açıklamalarda bulundu. Uefa ve TFF'nin sağlık kurullarından 1 ay önce bir tavsiye listeli hazırlaması istediğini ifade eden Mete Düren, "Uefa Yönetim Kurulu, UEFA Sağlık Kurulu'na; Türkiye Futbol Federasyonu (TFF) da kendi sağlık kuruluna 1 ay önce bir görev verdi. Günün birinde Türkiye'de futbol kaldığı yerden başlayacaksa ne şekilde başlayacağına dair tavsiyeler listesi hazırlanması istendi. Ben buna çok protokol denmesine katılmıyorum. Çünkü protokolde bir yaptırım söz konusudur. Burada bir yaptırım yok. Bu bir kılavuz. Böyle olursa iyi olur dediğimiz bir tavsiyeler listesi. Bu listeyi yayınladıktan sonra da pandeminin Türkiye'deki seyrini ön görmek mümkün olmadığı için TFF'de haklı olarak 'şimdilik 12 Haziran' diyerek diğer 7 alternatifini de ekleyerek bir yol haritası ortaya koydu. Bu yol haritası için de Türkiye Cumhuriyeti Devleti'nden bir onay beklediğini ifade etti. Şu anda anladığımız kadarıyla böyle bir onay içindeyiz. Burada sağlık kurulu olarak bizim devreye girdiğimiz mesele şu oldu; 12 Haziran'ın bir şekilde gerçekleşme ihtimaline karşı kulüpler, özellikle de 2, 3 aydır hareketsiz kalan futbolcularının böyle kısa süre içinde gecikmesinde sorun yaşayabileceklerini düşünerek bir an evvel antrenmanlara başlamaya çalıştılar" şeklinde konuştu. "BİR OYUNCUNUN AKŞAM EVE GİDİP, ERTESİ GÜN TESİSLERE GELMESİYLE NEGATİF ÇIKAN TESTİN BİR ANLAMI KALMIYOR" Antrenmanlara bir an önce başlanması için hazırlanan kılavuzu alt üst ettiğine dikkati çeken Mete Düren, "Çünkü kılavuzda her şeyden evvel, gerek spor bakanlığı, gerek İçişleri Bakanlığı gerek Sağlık Bakanlığı tarafından yayınlanmış genelgelerin bir şekilde hafifletilmesi ve bunların futbola uyarlanmış olması gerekiyor. Buradan ilk aşamada gerek 20 yaş altı oyuncuların, gerek 65 yaş üstü teknik direktörlerin, gerek futbolcuların; maskesiz, bu ortamda fiziksel mesafeyi hiçe sayarak bir araya gelmeleri, aynı şekilde futbolda her türlü salgının da birlikte olunan ortamlarda bulaşmaya sebep olabileceği ihtimalini düşünerek ilk etapta bu hususların bir kere ya futbol için özel bir hak edilmesi, futbolcuya verilmesi gerekiyor diye düşündük. O yüzden de bu durumla karşılaşmamak açısından futbolcuların mutlak surette test edilmelerini, bu testlerin de Sağlık Bakanlığı'nın akredite ettiği pandemi hastanelerinde yapılmaları, bu neticelerin değerlendirilip ona göre tesislere kabul edilmeleri... Bu sadece futbolcular için değil, aynı zamanda tesislerde çalışan tüm ekip için geçerli olacaktı. Bu şekilde testleri negatif çıkan oyuncuların da müsabakalar başlayıncaya kadar tesislerde bir arada kalmaları ve dışarıdan izole olmaları gerektiğini ön gördük. Testi negatif olan bir oyuncunun akşam eve gidip, ertesi gün tesislere gelmesiyle o testin negatifliğinin anlamını yitireceğini ön görmek gayet makul olur" diye konuştu. "BİRÇOK ÜLKE, FUTBOLU UEFA SAĞLIK KURULU'NUN BEKLENTİLERİNDEN ÇOK DAHA ERKEN BAŞLATMA KARARI VERDİ" Avrupa'da birçok ülkenin, futbolu UEFA Sağlık Kurulu'nun beklentisinden daha erken başlatma kararı aldığına dikkat çeken Pror. Dr. Mete Düren, şöyle konuştu: "Avrupa'nın şöyle de bir problemi var. Pandemi çok değişik zamanlarda, yani 1'er 2'şer hafta arayla vurdu. Bazılarının arasında 1 ay gibi de bir zaman var. Biz en son bundan etkilenen ülkelerden biriyiz. Dolayısıyla bizim de olası başlama tarihlerimizin en erkeni bile 1 aylık bir fark yaratıyor. O yüzden Avrupa'da bu problem. Şu anda birçok ülke UEFA'nın sağlık kurulunun beklentilerinden çok daha erken futbolu başlatma kararı verdi. O sebeple UEFA Sağlık Kurulu'nun evde antrenman, sahada antrenman, gruplar halinde antrenmanlar gibi bu kılavuzunun değişik bölümlerinin bugün artık hiçbir değeri kalmadığı için, bu kılavuzu sadece futbolcuların nasıl test edileceğine, bu test sonuçları pozitif çıkarsa nasıl davranılması gerektiğine indirgemek zorunda kaldık. Büyük kitapçığın adeta, son konuları gibi bir şey oldu bu." "HAKEM DÜDÜĞÜ UEFA TOPLANTISINDA GÜNDEME GELDİ, DÜDÜKLERİN ELEKTRONİK OLMA İHTİMALİ VAR" UEFA Sağlık Kurulu ile dün bir toplantı gerçekleştirdiklerini ve birçok konuda bilgi alışverişi yaptıklarını söyleyen Düren, "Futbolun içindeki birtakım konular söz konusu. Örneğin, salgı çıkarmamakla ilgili daha dikkatli davranılması konuşulurken, hakem düdüğünün bile bir problem olduğu ortaya çıktı. Hakemin düdüğünden saçılan tükürüklerin de böyle bir risk oluşturması nedeniyle elektronik düdük olma ihtimali bile var. Meselenin bu kadar ayrıntısına kadar girmek gerekebiliyor" dedi. "UEFA, KARARI YEREL İRADEYE BIRAKMAK ZORUNDA" Avrupa'da birkaç ligin gelecek hafta başlayacak olmasıyla, UEFA'nın bu ülkeler için bir önerisi olup olmayacağı hakkında da konuşan Mete Düren, "Bir öneri olmaz. UEFA, yerel idareye bırakmak zorunda. Çünkü ülkeler içindeki eyaletlerinde kendilerine göre kuralları var. Örneğin, Köln'de 2 oyuncu pozitif çıktı. Köln, onları karantinaya alarak devam ediyor. Öte yandan Dresten, başka bir eyalette. O eyaletin pandemi meclisi, Dresten'de 2 oyuncu pozitif ise tüm takım karantinaya girer, Dresten önümüzdeki 2 maçı oynayamaz dedi. Değişik ülkelerin kendi içlerinde bile üniform olmadığı bir durum söz konusu. Bizde de ne zaman başlarsa, başladığı zaman da pozitif çıkan oyunculara nasıl davranılacağı ve ona göre karantina sisteminin nasıl işleyeceği şu anda bilinmez halde" şeklinde konuştu. "FUTBOLCULARA PANDEMİ HASTANESİ OLARAK AKREDİTE EDİLMİŞ HASTANELERİN TEST YAPMALARI LAZIM" Takımlarda pozitif çıkan vakaların ardından oyuncuların endişelenebileceğini ancak bu endişeden kurtulmanın tek yolun da test yaptırmak olduğunu söyleyen Düren, "Oyuncular, kulüpler endişelenmekte haklılar. Bu endişeden kurtulmanın tek yolu da test yaptırmak. Test yaptırmanın yolu da bu futbolcuların güvenli yerlerde, güvenli testlerle araştırılmış olmaları. Şu anda bazı laboratuvarlardan, bazı kan tahlilleri ve örneklerle test yapıldığını duyuyoruz. Bunlar doğru testler değil, güvenilirlikleri az. O yüzden mutlak surette pandemi hastanesi olarak akredite edilmiş hastanelerin test yapmaları lazım. Ancak bunun için de özel bir izin gerekiyor şu aşamada. Çünkü hasta olmayan veya bir hasta ile temasının araştırıldığı gruplar dışındaki kişiler dışında gidip bir insanın benim testim pozitif çıkacak mı diye test yaptırması mümkün değil" ifadelerini kullandı. "FUTBOLCU YANINDAKİ ARKADAŞI VEYA KARŞISINDAKİ RAKİBİN TEMİZ OLDUĞUNU BİLMESİ GEREKİYOR" Futbolcuların her hafta teste sokulması gerektiğini ve çıkacak temiz sonuçların bütün oyuncuları rahatlatabileceğini söyleyen Düren, şöyle konuştu: "Bütün bu kuralların uygulanması kaçınılmaz olacaktır. Yani futbolun kurallarını değiştirerek, futbol oynanacak değil. Sonuçta futbolun, bu kuralları içinde oyun oynanırken, önemli olan şey, oyuncunun yanındaki veya karşısındaki rakibin temiz olduğunu bilmesi gerekiyor. Bunu aynı doping gibi düşünün. Ben nasıl doping yapmamış bir oyuncu olarak sahaya çıkmışsam, karşımdaki oyuncunun da temiz olduğunu bilmek isterim. Bilirim ki maçtan 2 gün önce yapılan kontrollerde bu ortaya çıktı ve bunun temiz olduğunu hepimiz biliyoruz. Hepimiz eşit şartlarda oynuyoruz. Bunu da onun gibi göreceksiniz. Futbolcu herkese test yapıldığını, herkesin temiz olduğunu, en azından o an için diyelim, buna göre içini rahatlatmak lazım. Yoksa çok değişik anlarında, çok ciddi fiziksel temasların olduğu anlarda, yani pandemi alanında kabul edilebilecek şeyler değil. Hepsinin yapılması şart." "SOYUNMA ODALARINA DA DÖRDER, BEŞER KİŞİLERLE GİRİLMESİNDE ÇOK BÜYÜK BİR MAHSUR OLMAYACAĞINI DÜŞÜNÜYORUM" Stat veya tesislerde daha fazla soyunma odası yapmanın zor olacağını ancak oyuncuların gruplar halinde maçlar için hazırlanabileceğini altını çizen Mete Düren, sözlerini şöyle sürdürdü: "Statların ya da tesislerin bu açıdan yapılarını değiştirmek zor olabilir. Ama bugün de sırayla alışveriş merkezine ya da markete girileceğini düşünmek mümkün müydü? değildi. Bu nasıl mümkün olabiliyorsa, soyunma odalarına da dörder, beşer kişilerle girilmesinde çok büyük bir mahsur olmayacağını düşünüyorum." "DEVLETİN VERECEĞİ KARARI HEPİMİZ BEKLEMEK ZORUNDAYIZ" Seyahat yasağının kalmasının ardından ligin deplasmanlı şekilde oynanmasında bir mahsur olmadığını ifade eden Mete Düren, "Bunun kararını verecek olan tabii ki devlettir. Seyahat yasağı kalktıktan sonra bunun bildiğimiz şekilde devam etmesinde bir mahsur yok. Ama 'şu anda bir mahsur var' denildikten sonra tekrar böyle bir kısıtlamaya mı gidilir, yoksa 'burada bir mahsur var, dolayısıyla futbol oynanamaz' mı denilir bilmiyoruz. Bunu hep birlikte bekleyip göreceğiz. Bu konuda devletin vereceği kararı hepimiz beklemek zorundayız" dedi. "HAFTADA 2 MAÇ SÖZ KONUSU OLABİLİR" Lig başladıktan sonra haftada 2 maç oynanabileceğini ancak önce ne zaman başlanılacağına karar verilmesi gerektiğini vurgulayan Düren, "Yani başladıktan sonra 'ne kadar kısaltırız'dan ziyade, ne kadar geç başlatırız ve ondan sonra kısaltırız diye düşünürüm. Şu anda sonu geriye çekmektense, başlangıcını ileriye itmek daha doğru bir karar olur diye düşünüyorum. Sonuçta evet bazı haftalar belki oynanırsa, haftada 2 maç söz konusu olabilir. Ama önce ne zaman başlanacağına karar verilmesi lazım. Gelecek sezonun ne zaman başlayacağı daha belli değil. Başı belli olmadığı için, sonuyla ilgili bir karar vermek için erken" şeklinde konuştu. "SAKATLIKLAR VE YARALANMALAR KAÇINILMAZ OLACAKTIR" Liglere verilen aranın ardından dönüşte bazı sakatlıklar olabileceğinin altını çizen Düren, şöyle konuştu: "O konuda çok ciddi bir problem var. Bununla ilgili olarak kulüp doktorlarının fizyoterapistlerle birlikte, teknik direktörlerle birlikte çok yakın çalışması lazım. Çünkü sonuçta hiçbir teknik direktör de şu ana kadar karşısına 2 ay hiç ayağına top değmemiş, bundan 2 ay önce de Süper Lig mücadelesi yapan bir futbolcu görmedi. Kimsenin kariyerinde böyle bir şey yok. Sonuçta evet ayağı kırıldığı için veya çapraz bağı koptuğu için, 6-8 ay futbol oynamamış oyuncular var ama onlar da birinci ve ikinci aydan sonra düz koşulara başlayıp zamanla topla çalışmalarını sürdürüp, hazır olarak teknik direktörünün karşısına çıkıyorlar. O nedenle bu aşamada herkes için çok yeni bir tablo ve bu tablodan da ne kadar az zararla çıkılırsa o kadar kardır diye düşünüyorum. Sonuçta sakatlıklar ve yaralanmalar kaçınılmaz olacaktır." "VERİLEN ARA VE SONRASINDA GELECEK SEZONUN KISA SÜREDE BAŞLAYACAK OLMASI VÜCUT RİTİMLERİNİ BOZACAKTIR" Liglerin başlayıp sona ermesinin ardından gelecek sezon için çok fazla ara olmamasının gelecek yıl için oyuncu performanslarını etkileyebileceğini söyleyen Mete Düren, "Mutlak suretle etkiler. Sonuçta her futbolcunun bir vücut ritmi var. Şu an bu vücut ritmini tamamen bozmuş bir tabloyla karşı karşıyayız. Böyle bir dönemde, özellikle yaz aylarının sıcağında, gerek antrenman, gerek eğer ligler başlarsa, mücadeleler de yaz içerisinde devam ederse tabii ki vücut ritimlerini alt üst edecektir. Bunun da gerek besinler, gerek uykusuyla, ekstra takviye antrenmanlarla, hatta bazı zihinsel meditasyonlardan yoga ile birlikte hepsini birlikte değerlendirerek, futbolcuyu bu konuda ciddi olarak hazırlamak gerekiyor" dedi. "BAZI FUTBOLCULARIN EKSTRA TEDBİR ALMALARI SAĞLANABİLİR" Kronik rahatsızlıkları bulunan futbolcuların ekstra tedbirler alması gerektiğini altını çizen Düren, "Yani tek tek futbolcuların özel durumlarını bilmiyorum ama mutlaka bunu kendi takım doktorlarıyla görüşüp, buna göre bazı futbolcuların ekstra tedbir almaları sağlanabilir" diye konuştu. "AVRUPA'NIN BİZDEN ÖNCE BAŞLAMASININ AVANTAJINI KULLANMAMIZ LAZIM" Avrupa ülkelerinin Türkiye'ye göre pandemiye daha erken yakalandığını bunun için de daha erken kurtulmak gibi bir avantajları olduğunu ve bu avantajı değerlendirerek futbolu başlatmak istediklerini belirten Mete Düren, şu ifadeleri kullandı: "Genelde Covid-19'un gerek teşhisi, gerek tedavisiyle ilgili hem uzak doğuyla, hem Avrupa'yla, hem de ABD ile ilgili değişik tecrübelerimiz oldu. Yani onların yaptıkları hataları tekrarlamamak, onların yapıp da doğru olduğunu yayınladıkları özellikleri adapte etmek gibi avantajımız oldu. Burada da biraz önce söylediğim gibi; Avrupa'nın pandemiye bizden daha önce yakalanmış olmasının, daha erken kurtulmak gibi bir avantajı var ve bu avantajı değerlendirerek belki futbolu başlatmak istiyorlar. Bu başladığı zaman neler olacağını, futbolun buna olumlu ya da olumsuz nasıl tepkisi olacağını, yani sosyal hayata belki olumlu etkisi olabilir de, pandemi açısından bir olumsuz etkisi olup olmayacağını biz de Avrupa'da göreceğiz. Alınan tedbirler ve yapılan işler belli. Bunların neticelerini de bizim de görmemiz için bir aylık süremiz var. Bunun avantajını da mutlaka kullanmamız lazım." "CİDDİ GENELGELERE İHTİYAÇ VAR" Pozitif çıkan oyuncuların, futbolculuk açısından kaderlerinin belirlenmesi için ciddi genelgelere ihtiyaç olduğunu vurgulayan Düren, "Buna sağlık kurulu olarak karantina kararı veremeyiz. Bunun sanıyorum Bilim Kurulu tarafından da değerlendirilmesi lazım. Yurt dışında pandemi meclisleri var, bizdeki Bilim Kurulu'nun müdahili olarak düşündürebilirsiniz. Tavsiye niteliğinde kararlarını bildirebiliyorlar. Burada bu pandemi meclislerinin, gördüğümüz kadarıyla çok radikal, takımı karantinaya almak kadar verebileceği kararlar olduğunu görüyoruz. Böyle bir kararı bizde hangi aşamada olur, 1 oyuncuda mı olur, 5 oyuncuda mı olur, eşik nedir; 3'e kadar sorun yok da 4'ten sonra mı çıkar, bunların hepsini biz de yaşayarak göreceğiz" ifadelerini kullandı. "AKCİĞER RAHATSIZLIĞI, ADALE VE KEMİK SAKATLIKLARINDAN ÇOK DAHA ÖNEMLİ BİR KONU" Futbolcuların en önemli özelliğinin atletik olmaları ve bu özelliğin de akciğer kapasitesinden geldiğine dikkat çeken Mete Düren, "Bu hastalıkların akciğerde ciddi kısıtlamalar yarattığını görüyoruz. Mutlak suretle bu kişiler teşhis edildiğinde mutlaka ilgili merkezlere gönderilip, ileri tetkiklerinin yapılması, tedavisinin yapılması gerekiyor. Bir futbolcu için olabilecek en kötü sonuçlardan birisi bu. Bunu ağır geçirip, uzun dönemde akciğerde sorun yaşaması, bir futbolcu için hani bir adale kemik sakatlanmasından çok daha önemli. Onların çoğu çünkü geçici. Bunun kalıcı etkileri olduğunu görüyoruz" diye konuştu. UEFA İLE YAPILAN GÖRÜŞMELER UEFA'da yaptıkları toplantı hakkında da açıklamalarda bulunan Prof. Düren, 3 önemli konunun üzerinde durduklarını söyledi. Bunlardan birinin Covid-19 salgını, bir diğerinin maç sırasında çarpışma sonrası yaşanan kafa travmaları ve 14 yaş altı oyuncuların antrenmanlarda ağır futbol topuna kafayla vurması sonucu ileriki yaşlarda oluşacak ciddi nörolojik hastalıklar konusu olduğunu belirterek, şunları söyledi: "UEFA'daki konulardan 3 tanesini söyleyebilirim. Bunlardan ilk ikisi Covid ve çarpışma sırasında yaşanan kafa travmaları yani maç sırasındaki çarpışmalar. ve bu çarpışmalarla ilgili bizim çarpışma neticesinde ortaya çıkabilecek problemlerle ilgili IFAB'a bir başvurumuz var. Bu durumda futbolun hakem tarafından hangi süreyle durdurulması, mevcut şu andaki yarım dakikalık sürenin bir karar vermek için kısa olduğundan dolayı, belki biraz daha uzatılması konusunda bir başvurumuz var. Onu biraz daha ayrıntılı konuştuk. Diğer bir mesele de özellikle genç yaş gruplarında topa kafayla vurmanın, ileriki yaşlardaki olumsuz etkileri. Bunun özellikle Amerika'da yapılmış çalışmalarda, özellikle 14 yaş altı grubunda, futbol antrenmanları sırasında topa, şu andaki mevcut, hazır futbol topuna, ağır futbol topuna kafayla vurmayla, bunla yapılan antrenmanların ileriki yaşlarda ciddi nörolojik hastalıklara yol açtığı ortaya çıktığı için bununla ilgili acaba ne yapabilir diye görüştük. Değişik yaş gruplarını çalıştıran teknik direktörlerle yapmış olduğumuz görüşmeler var. Bunlardan bazı sonuçlar çıkıyor. Acaba daha yumuşak toplarla antrenman yapılsın veya hiç mi yapılmasın, hiç mi topa kafa vurmasın. O zaman da 15-16 yaşında takıma girdiğinde hiç kafa topu öğrenmeden bu antrenmanlara başlaması çok doğru değil. Bununla ilgili değişik alternatifler var. Bu da çalışmalardan bir tanesi. Öte yandan takım doktorları ve fizyoterapistlerin eğitimlerinin belli seviyenin üstünde olması açısından da bir takım eğitim çalışmaları var. Bunları yapıyoruz. Sabahki konuşmalarımız aşağı yukarı özeti bunlar" şeklinde konuştu. Düren ayrıca, görüşmelerde ağırlıklı olarak yapılacak olan testlerin görüşüldüğünün altını çizerek, "Testlerle ilgili tartışmamız vardı. Hakikaten biraz da ilgili federasyonlarının kendi başlarına belki alacakları şeyler. Belki tavsiye niteliğinde olabilir ama onun dışında şu andaki kısımda esas mevzunun ciddiyetini oluşturan konu, futbolcuların test edilmesi ve testi pozitif çıkan oyuncuya ne yapılacağı konusu" dedi. Hürriyet / Spor
tr
1646650670_1631980570
1
CADDEBOSTAN SAHİLİ'NDE UYARILARA RAĞMEN MASKE TAKILMIYOR Kadıköy Caddebostan Sahili'ne akın eden vatandaşlar yoğunluk oluşturdu. Kadıköy Caddebostan Sahili'ne akın eden vatandaşlar yoğunluk oluşturdu. Bazı vatandaşların maske takmadığı sahile bazı vatandaşlar ise maskeyi çenesinin altından taktı. Polis sık sık maske takılması konusunda anons yaptı. Kadıköy Caddebostan Sahili akşam saatlerinde vatandaşların akınına uğradı. Havanın da serinlemesiyle birlikte vatandaşlar sahilde yoğunluk oluşturdu. Vatandaşların bir kısmının maske taktığının görüldüğü Caddebostan Sahili'nde tüm uyarılara rağmen maske takmayanlar ve maskeyi çenesinin altından takanlar vardı. Sosyal mesafe kuralına uymayan vatandaşlar sokak müzisyenlerinin çaldığı şarkılar eşliğinde vakit geçirerek bol bol yürüyüş yaptı. Polis ekipleri de sık sık anonslar yaparak vatandaşları maske takmaları konusunda uyardı. Kaynak: DHA
İstanbul'un ilçesi Kadıköy Caddebostan Sahili’nde vatandaşların yürüyüş ve spor yaptığı ayrıca denize girdiği yürüme yolu ve plajın da bulunduğu alanın yanında deniz kirliliği dikkat çekiyor. GÜNDEM Avcılar'da çöp konteynerindeki ayakkabı kutusunda yeni doğmuş bebek bulundu Vatandaşların yürüyüş yaptığı ve kayalıklarda oturarak denizi seyrettiği alanda deniz kirliliğine pis koku da eşlik ediyor. Deniz üzerinde kahverengi bir tabakanın içinde bol miktarda evsel atık ve deniz anası olduğu görüldü. GÜNDEM Haliç yine kokacak GÜNDEM '25 yıl İstanbul'un göz bebeği gibi bakılan Haliç 10 ayda çamura terk edildi' GÜNDEM Kirletmenin bahanesi mi? Haliç'i temizleyen Veysel Eroğlu'ndan İmamoğlu'na zor soru Deniz kirliliği vatandaşların dikkatini çekiyor. Deniz kirliliği vatandaşların dikkatini çekiyor. Deniz kirliliği vatandaşların dikkatini çekiyor.
tr
1597400028_1633662326
1
AVM'LER İÇİN KLİMA UYARISI "Bu hastalığın özellikle kapalı ortam ve yakın temasla bulaştığını biliyoruz. "Bu hastalığın özellikle kapalı ortam ve yakın temasla bulaştığını biliyoruz. Alışveriş merkezleri de bu açıdan risk oluşturuyor. Çok büyük kapalı alanlardan bahsediyoruz. Bu alanların bir havalandırma sistemi var" "Bu havalandırma sistemi mevcut havayı sirküle ediyorsa riski muhakkak artırıyor ama içerideki havayı dışarıya verip dışarıdan temiz hava alıyorsa bu tür bir klima sisteminde risk daha az" "Belirli düzeyde havayı dışarıdan temiz havayı alıp içerideki kirli havayı dışarı veren bir havalandırma sistemi bu süreçte çok daha uygun olacaktır. Hava değişmediği süre içerisinde riskin normale, açık havaya ya da taze havaya göre bir miktar artacağı aşikar" Haber-Kamera: Müge YARIMBATMAN - Kubilay ÖZEV/ İSTANBUL, (DHA) - TÜRKİYE'de 11 Mayıs'ta açılacak alışveriş merkezleri için klima uyarısında bulunan Cerrahpaşa Tıp Fakültesi Enfeksiyon Hastalıkları ve Klinik Mikrobiyoloji Ana Bilim Dalı Dr. Öğr. Üyesi Rıdvan Karaali,?Havalandırma belirli akım hızında olduğu için bu akım hızıyla damlacıkların daha uzak mesafelere taşınmasına katkı sağlayabilir" dedi. 'RİSKİ MUHAKKAK ARTIRIYOR" Koronavirüs tedbirlerinin ardından AVM'ler önlemler altında 11 Mayıs'ta açılacak. Uzmanlar ise alışveriş merkezilerinin ve işletmelerin açılması ile bu alanlarda kullanılan klima ve havalandırma sistemleriyle ilgili uyarıda bulundu. İstanbul Üniversitesi Cerrahpaşa - Cerrahpaşa Tıp Fakültesi Enfeksiyon Hastalıkları ve Klinik Mikrobiyoloji Ana Bilim Dalı Dr. Öğr. Üyesi Rıdvan Karaali, 'Mart başı itibariyle dünyada başlanan pandemi sürecinde ülkemizde de etkili yöntem ve tedaviyle özellikle son on gün içerisindeki veriler, vakaların hızla azaldığını gösteriyor. Bununla birlikte dünya genelinde de olan normalleşme süreci başlamış oluyor. Normalleşme süreci içerisinde alışveriş merkezleri özellikle büyük şehirlerin içerisinde sosyalleşmenin de önemli bir alanı olduğu için bu sürecin önemli bir parçası. Bu hastalığın özellikle kapalı ortam ve yakın temasla bulaştığını biliyoruz. Alışveriş merkezleri de bu açıdan risk oluşturuyor. Çok büyük kapalı alanlardan bahsediyoruz. Bu alanların bir havalandırma sistemi var. Bu havalandırma sistemi mevcut havayı sirküle ediyorsa riski muhakkak artırıyor ama içerideki havayı dışarıya verip dışarıdan temiz hava alıyorsa bu tür bir klima sisteminde risk daha az" ifadelerini kullandı. "HAVA DEĞİŞMEDİĞİ SÜRE İÇERİSİNDE RİSKİN ARTACAĞI AŞİKAR" İçerideki havanın değişmediği sürece riskin artacağını söyleyen Dr. Öğr. Üyesi Karaali, 'Mümkünse camların açılabileceği ya da dışarıdan direkt taze havanın girebileceği alanlarda hiç havalandırma sisteminin kullanılmamasını öneririz ama alışveriş merkezlerinde bunların mümkün olmadığını biliyoruz. Dolayısıyla saatlerde, belirli düzeyde havayı dışarıdan temiz havayı alıp içerideki kirli havayı dışarı veren bir havalandırma sistemi bu süreçte çok daha uygun olacaktır. Hava değişmediği süre içerisinde riskin normale, açık havaya ya da taze havaya göre bir miktar artacağı aşikar. Fakat mevcut şartlarda riski nasıl minimize ederiz dersek; metrekareye göre kişi sayısı kısıtlanabilir, açık kalma süreleri günün tamamında değil de belirli saatlerinde olabilir. Bu düzenlemeleri görüp riski değerlendirmek gerekli. Bizim ağzımızdan konuşurken, öksürürken, aksırırken çıkan damlacıkların düştüğü yerden biz elimizle bunu alıp ağzımıza, yüzümüze ya da gözümüze götürebiliyoruz. O alanların da sık sık temizlenmesi bu riski, bu süreçte en aza indirmek için yapılabileceklerden" dedi. HAVALANDIRMA AKIM HIZIYLA DAMLACIKLAR DAHA UZAĞA TAŞINABİLİR Havalandırma sistemlerindeki akım hızının damlacıkları sosyal mesafe kuralı için söylenen bir buçuk, iki metreden daha uzak mesafelere taşıyabileceğini belirten Dr. Öğr. Üyesi Karaali, 'Biz bir buçuk, iki metre mesafe diyoruz ama havalandırma belirli akım hızında olduğu için bu akım hızıyla damlacıkların daha uzak mesafelere taşınmasına katkı sağlayabilir. Bu açıdan ne kadar az kişi alınırsa risk o kadar daha az olmuş olacak. Dünyadan da tecrübeler edindik, ülkemizde de bu süreci yaklaşık iki aydır yaşadık. Virüs, damlacık yoluyla yani yakından uzun süre temasla bulaşıyor. Dolayısıyla bu normalleşme sürecinde de maske kullanımı devam edecek. Maske kullanımı aksıran, öksüren ya da konuşurken ağzımızdan çıkan damlacıkların çevreye yayılmasını önlemiş olacak. Bu önlemlerden bir tanesi. Çok fazla kalabalık alamama da yine önlemlerden bir tanesi. Bu süreçte normalleşmeden kasıtla kişilerin tamamen 10 Mart 2020 öncesine dönmeyi düşünmemesi lazım. Evet iki ay oldu ve sıkıldı, bazı kişilerin iş yerlerini açması gerekiyor. Bunlar da sosyal devletin zaten bir parçası ve merkezi hükümet bunu düşünerek bu kararları alıyor ama vatandaşlar olarak bize düşen bu süreçte Sağlık Bakanlığı'nın önerileriyle normalleşmek" dedi. Kaynak: DHA
Covid-19'dan korunmak için aynı maskenin birden fazla kullanılması gözyaşı yolu iltihabı, ciltte tahriş ve kaşıntıların ortaya çıkmasına da neden olurken uzmanlar da sıcaklığın arttığı yaz aylarında, maske türleri ve doğru kullanımı konusunda uyarıyor. İstanbul Üniversitesi-Cerrahpaşa (İÜC) Cerrahpaşa Tıp Fakültesi Enfeksiyon Hastalıkları ve Klinik Mikrobiyoloji Ana Bilim Dalı Dr. Öğr. Üyesi Rıdvan Karaali, hastanelerde kullanılan profesyonel maskelerin tek kullanımlık olduğunu, bunlardan belirli bir süre faydalanmak gerektiğini söyledi. "Islanmış maskeyi bir daha kullanmamak gerekir" Dünya Sağlık Örgütünün de önerdiği ve bazı toplumların kullandığı bez maskenin de uygun olduğunu kaydeden Karaali, "Bunların kullanım süresi de bazı faktörlere göre değişebilir. Bir kişi bu maskeyi kısa süre kullanmıştır ama o dönem terlemiştir. Maske ıslanmıştır ve artık onu bir daha kullanmamak gerekir. Maskeleri kullanırken yüzeyine kesinlikle dokunmamak lazım. Çünkü yüzey kısmında Covid olabilir, ön yüzünde göz iltihabına neden olabilecek farklı virüsler bulunabilir. Maskenin yüzeyine dokunduğumuzda aynı anda gözümüzü kaşırsak enfekteyi kendi elimizle ekmiş oluruz" diye konuştu. Karaali, hijyen kurallarına bağlı olarak bir maskenin gün içinde birçok defa kullanabileceğine ancak bunun da belirli bir süresinin olduğuna dikkati çekti. Tempolu bir iş yapıldığında maskenin ıslanması halinde hemen değiştirilmesi gerektiğini vurgulayan Karaali, "Havaların çok sıcak olduğu yaz aylarında maske ıslandığında bir daha kesinlikle kullanılmamalı. Cerrahi maskeler, yıkanıp kullanılabilir değildir. Bu nedenle uygun şekilde imha etmek gerekir. Diğer bez maskeler böyle bir durumda yıkanıp kurutulduktan sonra tekrar kullanılabilir" dedi. "Maskenin ön kısmını kirli olarak kabul etmek zorundayız" Karaali, maskeyi kullandıktan sonra katlanarak ceplere konmasının da çok doğru olmadığını anlatarak, şöyle devam etti: "Maskenin ön kısmını kirli olarak kabul etmek zorundayız. Oraya elle dokunmamalıyız. Dokunursak da elimizi su, sabun ya da dezenfektanla temizlemeliyiz. Bu tür uygulamalara dikkat etmeliyiz. Ayrıca lastikli maske kullanan kişilerin yaz aylarında çok dikkat etmesi gerekir. Bunların üretimi genellikle standart boyuttadır. Yüzü çok geniş olanlarda, lastikli maskeler kullanıldığında terleme ile kulak arkalarında tahriş artabilir. Maskelerin yüzdeki sıkılığına göre cilde değdiği alanda tahriş oluşabilir. Biz bu maskeyi yoğun hareket esnasında da kullanıyoruz. O maskenin kenarları cildin belirli bölgelerinde tahrişe neden olabilir. Bunların önlemleri için yüze uygun maske tercih etmek gerekir. Maskeyi ilk denediğimizde maskenin uygunluğuna, darlık ve genişliğine dikkat etmemiz lazım. Eğer kulak arkasına iple takılan bir maske zarar veriyorsa bir süre sonra kafa arkasından iple bağlı olanları satın alabilirsiniz." "2020 yılında maskeyle yaşamı öğrenmeliyiz" Maskelerin doğru kullanımının önemli olduğunu anlatan Karaali, "Bu bez, cerrahi ya da basit maske olabilir. Doğru kullanımı öğrenip, en azından 2020'de maskeyle yaşamayı öğrenmiş olmalıyız" değerlendirmesini yaptı. İki üç katlı pamuk maskelerin koruyuculuk açısından iyi olduğunu ifade eden Karaali, profesyonel maskelerin lifleri çapraz ve belirli geçmeleri olacak şekilde üretildiğini söyledi. "Kaşınma hali bulaş riskini artırabilir" Karaali, şunları kaydetti: "Özellikle yeni tıraş olmuş erkeklerde pamuk katkısı olan maskeler fazla tüylenme yapabiliyor. Bu da bir süre sonra kaşınmaya ve ister istemez yüzde dokunmamamız gereken yerlere temasa neden olabiliyor. Böyle bir durumla karşılaşan kişi farklı bir türü tercih edebilir. Genel olarak bez maskeler dışındaki ürünlerde erkekler bu sorunla karşılaşabilir." Benzer hassasiyetleri olan kişilerin daha çok bez maskeleri tercih etmesi gerektiğini anlatan Karaali, "Kaşındırma hali, maskenin üzerine dokunmamıza ve belki de bulaş riskinin artmasına neden olabiliyor" dedi.
tr
1497382120_1535358782
1
AA Emniyet Genel Müdürlüğü İstihbarat Dairesi Başkanlığının statüsü yükseltilerek İstihbarat Başkanlığı kuruldu. Cumhurbaşkanlığı Teşkilatı Hakkında Cumhurbaşkanlığı Kararnamesinde Değişiklik Yapılmasına Dair Cumhurbaşkanlığı Kararnamesi, Resmi Gazete'de yayımlandı. Kararnameyle, Emniyet Genel Müdürlüğü İstihbarat Dairesi Başkanlığı ile Trafik Hizmetleri Başkanlığı ve buna bağlı 3 daire ve bir müdürlük yeniden yapılandırıldı. Buna göre, İstihbarat Dairesi Başkanlığının statüsü yükseltilerek İstihbarat Başkanlığı kuruldu. Başkanlık için de bir başkan ve 5 başkan yardımcısı kadrosu ihdas edildi. Trafik Uygulama ve Denetleme Dairesi Başkanlığı, Trafik Planlama ve Destek Dairesi Başkanlığı, Trafik Eğitim ve Araştırma Dairesi Başkanlığı ile Trafik Araştırma Merkezi Müdürlüğünce yapılan iş ve işlemler de yeniden yapılandırma doğrultusunda Trafik Başkanlığınca yürütülecek. Trafik Başkanlığı için bir başkan ve 3 başkan yardımcısı kadrosu ihdas edildi.
Bankaların fahiş ücret ve komisyon oranlarını sınırlandıran değişiklikler bugün yürürlüğe giriyor. Ticari müşterilerden alınabilecek ücret, masraf ve komisyon sayısı 2 bin 400’den 51’e, finansal tüketiciler için ise 20’den 16’ya indiriliyor. Her kalemde ücretler 3’te 1 ila 6’da 1 oranlarında düşürülüyor. Bireysel müşteriler ve ticari şirketler bundan böyle yapacakları işlemlerde bankalara daha az para ödeyecek. AÇILIŞ ÜCRETİ KALKTI Bankalar müşterilerine yeni EFT, havale ücretleriyle ilgili bilgilendirmeleri göndermeye başladı. Buna göre, daha önce bankaların en az 6 TL olarak kestiği mobil ve internet EFT ücreti 1 TL’ye iniyor. EFT ücreti, ATM’den yapılan işlemlerde 2 TL (eskisi 17 TL), şube ve diğer kanallar ile yapılan işlemlerde ise 5 TL (eskisi 67 TL) olacak. İşlem tutarı 1.000 TL ile 50.000 TL arasında olan işlemlerde ise bu sınırlar sırasıyla 2 TL, 5 TL ve 10 TL olarak belirlendi. Bireysel müşterilerden kayıp, çalıntı ve benzeri nedenlerle yılda iki adede kadar kart yenileme ücreti kaldırılıyor. Bir yılda ikiden fazla kart yenileme durumunda ise sadece kart maliyeti alınacak. YÜZDE 1 OLARAK SINIRLANDIRILDI Kiralık kasa depozito bedeli finansal tüketiciler için kiralanan kasanın en fazla bir yıllık kira bedeli olarak belirlendi. Ticari müşterilerden alınan hesap işletim ücreti ve hesap açılış ücreti kaldırılıyor. Mevcut durumda kredi tahsis ücreti kapsamında “İstihbarat ve Mali Analiz Ücreti” ile “Limit Revize ve Değerlendirme Ücreti” alınmaktaydı. Tebliğ ile bu kalemler kredi tahsis ücreti başlığı altında sadeleştirilerek tahsis edilen limitin on binde 25’i ile sınırlandırıldı. Ticari kredilerde kredi kullanım ücreti yüzde 2 seviyelerine kadar çıkarken yeni tebliğ ile en fazla yüzde 1 olarak sınırlandırıldı. Ticari kredi kartlarında nakit avans komisyonu yüzde 1’e indi, erken ödeme komisyonu da kalan vadesi 2 yıla kadar olanlarda 1’e, vadesi 2 yıldan uzun olanlarda 2’ye düşürüldü.
tr
1555557823_1568625153
2
Türkiye'de 65 yaş üstü ve kronik rahatsızlığı bulunan vatandaşlara yönelik sokağa çıkma yasağı getirilmesinin ardından Muğla'da 76 yaşındaki şehit babası Kazım Alsan'ın market ihtiyacı polis ekipleri tarafından karşılandı. Muğla'nın Menteşe İlçesi'nde şehit babası, aynı zamanda Muğla Şehit Aileleri Yardımlaşma ve Dayanışma Derneği Başkanı Kazım Alsan (76) dışarı çıkma yasağının ardından market ihtiyacı için Menteşe İlçe Emniyet Müdürlüğü'nü telefonla aradı. İlçe Emniyet Müdürü Tümer Yılmaz'la telefonda görüşen Alsan'ın market ihtiyacı polis ekipleri tarafından giderildi. Şehit Babası Alsan, "Emekli polis memuruyum. Yaşım 76, dışarı çıkamadığımızdan Emniyet müdürümüze telefon ettim. Bize sağolsunlar ekmeğimizi gönderdiler. Allah devletimize, milletimize zeval vermesin. Özellikle yaşlılarımızdan rica ediyorum. Ben de yaşlıyım. Dışarı çıkmıyorum. Herkes yasalara uysun" dedi. - MUĞLA İhlas Haber Ajansı / Güncel
Muğla'da toplu taşımada maskeli dönem başladı Ülke genelinde koronavirüs tedbirleri kapsamında toplu taşıma araçlarında maske takma zorunluluğu getirilmesinin ardından uygulama Muğla'da da başladı. Ülke genelinde koronavirüs tedbirleri kapsamında toplu taşıma araçlarında maske takma zorunluluğu getirilmesinin ardından uygulama Muğla'da da başladı. Toplu taşıma kullananların sayısında büyük düşüş yaşandığı Menteşe'de vatandaşların çoğunluğunun maske taktığı görüldü. Koronaya karşı alınan önlemler çerçevesinde dün gece yarısı yeni tedbirler alındı. Bu kapsamda aralarında Muğla'nın da bulunduğu 30 Büyükşehir ve Zonguldak'a giriş çıkış yasaklandı, 20 yaş altı vatandaşlar için sokağa çıkma yasağı getirildi. Bunun yanı sıra toplu çalışılan yerlerde ve toplu taşıma araçlarını kullanan yolculara yönelik maske takma zorunluluğu getirildi. Öğrencilerin memleketlerine dönmeleriyle birlikte toplu taşıma kullananların sayısında büyük düşüş yaşandığı Muğla'nın Menteşe ilçesinde az sayıda yolcunun maske taktığı görüldü. Araçlardaki yolculara sık sık maske takmaları ve temizliğe önem vermeleri konusunda uyarılarda bulunuldu. - MUĞLA Kaynak: İHA
tr
1514708541_1543699781
1
Mexico City/İHA Meksika Devlet Başkanı Lopez Obrador, Başkanlık uçağının çekilişle satılacağı dedikodularını doğruladı. Meksika Devlet Başkanı Andres Manuel Lopez Obrador, bir süredir sosyal medyada dolaşan başkanlık uçağı için 15 Eylül’de çekiliş yapılacağı iddialarını doğruladı. Başkan yaptığı açıklamada, Boeing 787-8 lüks Dreamliner modeli 130 milyon dolar değerindeki uçağın satışından elde edilecek gelirle tıbbi ekipman alınacağını duyurdu. Bağımsızlık günü olan 15 Eylül'de yapılması planlanan çekilişe 500 pezoluk (26 dolar) biletlerden alan her Meksikalı katılabilirken, 6 milyon biletle yapılacak çekilişle ilgili olarak Obrador, "Karar verildi. Uzun süreli analizlerden, yansımalardan, sorgulamalardan sonra farklı bakış açılarını da hesaba kattık. Başkanlık uçağını çekilişe koymaya karar verdik. Yardım etmek isteyen tüm Meksikalıların katılabileceği bir çekiliş olacak. Kim küçük bir yardım yaparsa, Firavun hükümetleri tarafından bize bırakılan sorunu çözmemize yardımcı olacak. Bu para çok önemli bir insani yardım nedeni için kullanılacak” ifadelerini kullandı. Ancak uçak, kazanana fiziksel olarak teslim edilmeyecek olup, ekonomik ödüller verilecek. Tek kazanan olmayacak. 100 şanslı kişi 20 milyon pezoyu (yaklaşık 1 milyon dolar) paylaşacak.
AA Meksika'da kadına şiddet konusunda daha fazla şey yapılması talebiyle düzenlenen "Kadınlar Olmadan Bir Gün" eylemine binlerce kadın katıldı. Ülkede 8 Mart Dünya Kadınlar Günü dolayısıyla düzenlenen gösterilerin ardından "Kadınlar Olmadan Bir Gün" eylemine katılan binlerce kadın, iş yerlerine ya da okullara gitmedi. Başkent Meksiko'da cadde ve sokaklarda daha çok işlerine giden erkekler görüldü. Meksika Devlet Başkanı Andres Manuel Lopez Obrador, yaptığı açıklamada, kadınların bir günlük ulusal grevinin ülke ekonomisine çok da büyük etkisinin olmayacağını belirtti. HÜKÜMETİN ŞİDDET SORUNUN ÇÖZÜMÜNDE ETKİSİZ KALDIĞI DÜŞÜNÜLÜYOR Barışçıl gösteri havasında başlayan 8 Mart'taki eylemler sırasında bazı maskeli grupların, Meksika Ulusal Sarayı'nın kapısı dahil birçok yere molotofkokteyli atması üzerine polis göstericilere göz yaşartıcı gaz sıkmıştı. Polisin müdahalesinde 60'tan fazla kişi yaralanmış, olaylarda 7 kişi gözaltına alınmıştı. Meksika'da her gün yaklaşık 10 kadın öldürülüyor. Kadına yönelik şiddetin gitgide kötüleştiği ülkede, hükümet sorunun çözümünde etkisiz kalmakla suçlanıyor. Meksika Devlet Başkanı Obrador, şubat ayında medyanın kadına yönelik şiddet sorununu "manipüle" ettiğini söyleyerek büyük tepki toplamıştı. Obrador, daha sonra hükümetinin bu meseleye özenle yaklaştığını açıklamıştı.
tr
1592583692_1525485646
2
Birleşmiş Milletler Suriye Özel Temsilcisi Pedersen, Suriye'de çatışmaların yeni tip koronavirüs salgını sırasında devam etmesi durumunda büyük bedeller ödeneceği uyarısında bulundu. Egeland'dan "Kovid-19 İdlib'de" uyarısı Birleşmiş Milletler (BM) Güvenlik Konseyini video konferans yoluyla Suriye Özel Temsilcisi Geir Pedersen, ülke genelinde ateşkes çağrısı yaptı. Suriye'nin genel olarak sakin olduğunu ve kuzey batısında Türkiye ve Rusya arasındaki varılan ateşkes ve düzenlemelerin büyük ölçüde uygulandığını aktaran Pedersen ancak dün Afrin'de 40'tan fazla kişinin ölümüyle sonuçlanan bir patlama olduğunu, hem kuzey doğuda hem de kuzey batıda ''endişeli ve kırılgan bir sakinlik'' yaşandığını belirtti. DEAŞ Suriye'de yeniden ortaya çıkıyor Suriye'nin güneyindeki güvenlik koşullarının endişe verici olduğuna ve çöl bölgeleriyle doğusunda terör örgütü DEAŞ'ın yeniden ortaya çıktığına işaret eden Pedersen, Humus ve Şam kırsalındaki İsrail hava saldırılarının da endişe verici olduğunu söyledi. Suriye'de rejim kontrolündeki bölgelerde 42, kuzey doğuda bir koronavirüs vakasının görüldüğünü, kuzey batıda ise vaka bildirilmediğini ifade eden Pedersen, ''Suriye'de savunmasız insanların yeniden yerinden edilmesine neden olacak çatışmaları kaldıramayız. İki ay önce bu dehşete şahit olduk. Bu senaryoyu salgından önce de kaldıramadık, salgın sırasında yaşanırsa bedeli çok daha büyük olur.'' değerlendirmesini yaptı.
19 Şubat 2020 Birleşmiş Milletler (BM) Suriye Özel Temsilcisi Geir Pedersen, ''Rusya ve Türkiye garantör ülkeler olarak idlib'de gerginliği azaltmak için kilit bir rol oynamak zorunda.'' dedi. BM Güvenlik Konseyi'ni video konferans yoluyla Cenevre'den bilgilendiren Pedersen, hava saldırıları ve çatışmaların devam ettiği ve insani durumun ''alarm verdiği'' İdlib'de, çocukların dondurucu soğuklar nedeniyle öldüğünü söyledi. Yerleşim birimlerine doğru ilerleyen çatışmaların daha fazla kitlesel yerinden edilme ve insani felakete neden olacağı uyarısında bulunan Pedersen, Suriye'de rejim ve destekçilerinin M5 kara yolunun doğusunun tamamını ve kara yolunun batısındaki bazı bölgelerle Halep'in batı kırsalını ele geçirdiğini ifade etti. Suriye'de artan tehlikeye dikkati çeken Pedersen, ''Rusya ve Türkiye garantör ülkeler olarak İdlib'de gerginliği azaltmak için kilit bir rol oynamak zorunda.'' ifadesini kullandı. Suriye'de uluslararası insani hukuka uyulması, ülke genelinde ateşkes sağlanması çağrısında da bulunan Pedersen, BM Güvenlik Konseyi'ni de harekete geçmeye davet etti. Kaynak: AA
tr
1640036953_1640016600
3
Dışişleri Bakanı Çavuşoğlu, Libya'daki gelişmelere ilişkin değerlendirmelerde bulunurken Hafter için "Kaybediyor, kaybetmeye mahkum. Siyasi süreç için bir fırsatı vardı. Onu da kaybetti" dedi. Abone ol Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu ve Kültür ve Turizm Bakanı Mehmet Nuri Ersoy, Türkiye'nin yeni tip corona virüs (Covid-19) salgınıyla mücadelesindeki normalleşme sürecinde sunduğu güvenli turizm hizmetlerinin anlatıldığı Antalya'da düzenlenen "Yeniden Keşfet" tanıtım etkinliğine katıldı. Etkinlikte konuşan Çavuşoğlu'nun açıklamalarından öne çıkanlar şöyle: Covid-19 salgını sürecinde, Türkiye 120'den fazla ülkeye tıbbi ekipman sağladı. Biz bir yandan Covid-19 ile mücadele ederken gücümüzü de dünyaya gösterdik. (Türkiye'nin riskli durumda olması) Avrupa Birliğinin kararı önemli. Komisyonda kararı değiştirmek için ellerinden geleni yapacaklarını söylediler. Uçuşları geri başlattığımız zaman birçok ülke Türkiye’yi güvenli kabul edip uçuşlarını başlattı. Zorunlu PSR testiyle ilgili Türkiye'ye gelen bütün turistlerin tatillerini güvenli bir şekilde geçirmelerini istiyoruz. Konuklarımız Türkiye'den ayrılmadan önce test yaptırmak istiyorsa biz buna hazırız. Bizim alt yapımız buna uygun. Türkiye'den ayrılacağı zaman test yaptırmak isterse konuğumuz, yapacağız. Almanya-Türkiye ilişkileri Almanya'yla Türkiye arasındaki ilişkiler sadece turizmle ilgili tabii ki değil. Birtakım kriterler belirlenmesi gerekiyor. Bu tür kriterleri turizm sektörü ve sağlık sektöründeki uzmanlar belirleyecek. Dünya'da kaç tane AB ülkesi Covid-19'a karşı Türkiye'den daha iyi bir performans gösterdi. ''Hayal kırıklığına uğradık'' Turist gönderen tüm ülkeler ile irtibatlarımızı sürdürdük. Bazı ülkelerin Türkiye'yi riskli gruba alması konusunda hayal kırıklığına uğradık. Bizim turizm endüstrimiz yabancı turistlerin de hizmetine hazır. ''20 euroluk sigortayı yaptırabilirler'' Her Türk vatandaşı tedavi olduğu zaman bir katkı payı ödüyor. Türkiye'ye gelecek konuklarımız vizelerini alırken 20 euroluk sigortayı yaptırabilirler. Burada bir çelişki yok. Irak ile Türkiye arasındaki ilişkilerle ilgili Kardeş ülke Irak'la ilişkilerimizi her zaman her alanda geliştirmek için çaba sarf ediyoruz. Son 5-6 yıldır Irak başka sorunlarla karşılaştı. DAEŞ'le mücadelede kardeş ülke Irak'a destek verdik. Biz istikrarlı bir Irak istiyoruz. Irak'ın toprak bütünlüğünü destekliyoruz. Biz Irak'ın yeniden inşası için 5 milyar dolar kredi imkanında bulunduk. Irak'ın su yönetiminde bir eksiklik gördük. Su fazla da olsa az da olsa Türkiye suçlanıyor. Irak bölgesindeki karışıklık terör örgütlerinin işine yaradı. Yeni hükümete destek veriyoruz. Gerekli görüşmelerimizi yaptık. ''Küresel sistemin yetersiz olduğunu görüyoruz'' Dünya eskisi gibi olmayacak. Dünyadaki değişim trendlerini biz Covid öncesinde de görüşüyorduk. Bütüncül bir yaklaşımla Asya'daki konumumuzu güçlendirmek istedik. Bu parçası olduğumuz Avrupa'ya sırtımızı döndüğümüz anlamına gelmez. Diğer kurumlar ve diğer bakanlıklarla da çalışıyoruz. Covid sonrası küresel sistemle ilgili çalışmalar yapıyoruz. Çünkü küresel sistemin yetersiz olduğunu görüyoruz. Libya konusu Şu anda geldiğimiz noktada meşru hükümetin sahada güçlendiğini görüyoruz. Bir tarafta meşru yönetim, bir tarafta darbeci, korsan bir kişi. Bu darbeci kişi birçok ülkenin çağrısını dinlemedi. Şimdi kaybediyor, kaybedecek. Kazanması mümkün değildir. Böyle bir darbecinin herhangi bir ülkenin yönetiminde de yeri olmaması gerekiyor. Tek ve en iyi çözüm Libya için siyasi çözümdür. ''Türkiye dünyada üçüncü sırada bulunuyor'' Dünya Sağlık Örgütünün değerlendirmelerine bakacak olursanız; sağlık sistemimiz dünyanın en iyi sistemlerinden bir tanesi. Şu anda sağlık turizmi konusunda Türkiye dünyada üçüncü sırada bulunuyor. HDP'li belediye başkanlarının görevden alınması HDP belediyelerin birçoğu görevinin başında. Niye bazıları görevden alındı? Çünkü hazineden vatandaşlar için gelen parayı teröristleri desteklemek için kullandılar. Bunu hangi ülke tolere edebilir ki? Bunun bir ayrımına varmak lazım. İnsanların seçtiği politikacılar ile bu gücü teröristleri desteklemek için kötüye kullananları birbirinden ayırmamız lazım. ''Bu politikacılar PKK'yı destekliyor'' Almanya'da bazı politikacılar var. Aşırı solcu ideolojileri olan. Benim hiçbir ideoloji ile problemim yok. Sağ olsun, sol olsun. Ama ırkçılığa karşıyım. Bu politikacılar PKK'yı destekliyor. PKK'yı terörist sıfatından çıkartmaya çalışıyorlar. Bu adil mi? Objektif bir yaklaşım mı? Türkiye'de sonuçta hukuk sistem var, avukatlar var. Bu kararlar bu hukuk sistemi çerçevesinde alınıyor. ''Doğu Akdeniz'de hiçbir anlaşmanın, adımın faydası da yok geçerliliği de'' Türkiye olmadan Doğu Akdeniz'de hiçbir anlaşmanın, adımın faydası da yok geçerliliği de. Bunu sözle anlatamadık şimdi icraatlarımızla anlatıyoruz. Sondaj gemileri ve anlaşmalarımızla. Bunu yaptık ama bundan sonra tek taraflı mı yapmak isteriz? Hayır. Yunanistan da dahil olmak üzere, herkesle diyolağa hazırız. Pençe Harekatı Kuzey Irak Süleymaniye bölgesinde PKK terör örgütü şehre indi. Yüzlerce yeri kontrol ediyorlar. Oradaki partilere de baskı yapıyorlar. Dolayısıyla oradan bize de tehdit oluşturuyorlar. Dolayısıyla Pençe Harekatı, o bölgeden de teröristler temizleninceye kadar aşama aşama devam edecek. Bu bizim için de Irak için de iyi.
Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu, Türkiye'nin yeni tip koronavirüs (Kovid-19) salgınıyla mücadelesindeki normalleşme sürecinde sunduğu güvenli turizm hizmetlerinin anlatıldığı- Antalya'da düzenlenen "Yeniden Keşfet" tanıtım etkinliğinde gazetecilerin sorularını yanıtladı. Bakan Çavuşoğlu'nun açıklamaları şöyle: Covid-19 salgını sürecinde, Türkiye 120'den fazla ülkeye tıbbi ekipman sağladı. Biz bir yandan Covid-19 ile mücadele ederken gücümüzü de dünyaya gösterdik. Turist gönderen tüm ülkeler ile irtibatlarımızı sürdürdük. Bazı ülkelerin Türkiye'yi riskli gruba alması konusunda hayal kırıklığına uğradık. Bizim turizm endüstrimiz yabancı turistlerin de hizmetine hazır. TÜRKİYE'NİN "RİSKLİ DURUMDA" OLMASI Avrupa Birliğinin kararı önemli. Komisyonda kararı değiştirmek için ellerinden geleni yapacaklarını söylediler. ZORUNLU TESTLER Türkiye'ye gelen bütün turistlerin tatillerini güvenli bir şekilde geçirmelerini istiyoruz. Konuklarımız Türkiye'den ayrılmadan önce test yaptırmak istiyorsa biz buna hazırız. Bizim alt yapımız buna uygun. Türkiye'den ayrılacağı zaman test yaptırmak isterse konuğumuz, yapacağız. Almanya'yla Türkiye arasındaki ilişkiler sadece turizmle ilgili tabii ki değil. Birtakım kriterler belirlenmesi gerekiyor. Bu tür kriterleri turizm sektörü ve sağlık sektöründeki uzmanlar belirleyecek. Dünya'da kaç tane AB ülkesi Covid-19'a karşı Türkiye'den daha iyi bir performans gösterdi? IRAK İLE TÜRKİYE ARASINDAKİ İLİŞKİLER Kardeş ülke Irak'la ilişkilerimizi her zaman her alanda geliştirmek için çaba sarf ediyoruz. Son 5-6 yıldır Irak başka sorunlarla karşılaştı. DAEŞ'le mücadelede kardeş ülke Irak'a destek verdik. Biz istikrarlı bir Irak istiyoruz. Irak'ın toprak bütünlüğünü destekliyoruz. Biz Irak'ın yeniden inşası için 5 milyar dolar kredi imkanında bulunduk. Irak'ın su yönetiminde bir eksiklik gördük. Su fazla da olsa az da olsa Türkiye suçlanıyor. Irak bölgesindeki karışıklık terör örgütlerinin işine yaradı. Yeni hükümete destek veriyoruz. Gerekli görüşmelerimizi yaptık.
tr
1523987015_1526190943
3
18.02.2020 11:38 | Son Güncelleme: 18.02.2020 11:38 İran'da 21 Şubat'ta yapılacak 11. Dönem Meclis seçimleri için geri sayım sürerken, reformist partilerin ekseriyetinin bir liste sunmaması nedeniyle katılımın düşük olacağı ve parlamentodaki dengelerin muhafazakarlar lehine değişeceği belirtiliyor. Ülkede 13 Şubat'ta başlayan propaganda sürecinin sona ereceği 20 Şubat'a günler kala adaylar cadde ve sokaklara astıkları afiş ve pankartlarla oy istemeye devam ediyor. Yaklaşık 58 milyon kayıtlı seçmenin bulunduğu İran'da, 290 sandalyeli Meclis'e girebilmek için 1578 aday yarışacak. Başkent Tahran 35 milletvekili ile Meclis'e en fazla vekil gönderecek eyalet olurken, Elburz, İlam, Kum ve Kohgiluye-Buyer Ahmed ise 3'er milletvekili ile en az vekil çıkaran eyaletler. Dengelerin muhafazakarlar lehine değişmesi bekleniyor Muhafazakar kanat seçimlere eski Tahran Belediye Başkanı Muhammed Bakır Galibaf'ın başında olduğu "Devrim Şurası" listesiyle katılırken, reformist kanat ise bir blok liste sunmadı. Reformistlere ait 30 partiden sadece 9'u seçimlere katılıyor. Reformist kanadın lideri eski Cumhurbaşkanı Muhammed Hatemi de seçimlerde sadece oy kullanmakla yetinecek. Muhafazakarlar ilk mitinglerini bugün başkent Tahran'da düzenleyecek. İran'da 2016'da yapılan bir önceki seçimde Meclis'e 120 vekil gönderen reformist seçmenin büyük bir çoğunluğunun sandık başına gitmeyeceği dolayısıyla Meclis'in yüzde 41'ini oluşturan reformistlerin üstünlüğü muhafazakarlara kaptıracağı yorumları yapılıyor. Anketlere göre katılım yüzde 20'lerde kalacak Reformistlerin büyük desteğiyle seçilen Cumhurbaşkanı Hasan Ruhani'nin beklentileri karşılayamaması, ekonomik gidişat, ülkedeki değişimin seçimle olacağına dair inancın azalması ve muhafazakarlara yakınlığıyla bilinen Anayasayı Koruyucular Konseyi'nin (Nigehban) reformist isimleri veto etmesi gibi nedenlerin reformlardan yana olan seçmenin sandığa gitmemesinde etkili olacağı ifade ediliyor. Benzine yapılan yüzde 300'lük zam nedeniyle Kasım 2019'da patlak veren gösterilere karşı sert müdahale ve düşürülen Ukrayna uçağı gibi olaylara ek olarak ekonomik ve yönetimsel sorunların da halk ile yönetim arasındaki ayrılığı pekiştirdiği belirtiliyor. İran devlet televizyonunun sosyal medya üzerinden yaptığı iki ankete göre seçimlere katılımın yüzde 20'lerde kalacağı öngörülüyor. Yurt dışındaki medya organlarının yaptığı anketlerde de benzer sonuçların çıkması dikkati çekiyor. Buna ek olarak Tahran Üniversitesi Sosyal Araştırmalar Merkezi Başkanı Ahmed Nadiri de başkent Tahran'da yaptıkları ankete göre halkın yüzde 93'ünün devlet yönetiminden memnun olmadığını ve yüzde 76'sının cuma günü gerçekleştirilecek seçimlerde sandığa gitmeyi düşünmediğini duyurdu. Ruhani reformist adayların veto edilmesiyle ilgili daha önce Anayasayı Koruyucular Konseyi'ne yönelttiği eleştirilerin dozajını düşürse de pazar günü yaptığı son açıklamasında "44 seçim bölgesinde bir cenahın (muhafazakarların) tek başına seçimlere gireceği ve rakiplerinin olmayacağını" söylemesi Cumhurbaşkanı'nın da konudan duyduğu rahatsızlığın devam ettiğini gösteriyor. "Halkımızdan sandığa gitmelerini rica ediyoruz" Tahran sokaklarında halka ve adaylara mikrofon uzatan AA ekibi, seçimler, adaylar ve katılımın düşük kalacağı beklentilerini sordu. Tahran milletvekili adayı Hadi Bigem, Meclis'teki mevcut isimlerin değişmesi ve yerlerine gençlerin gelmesi gerektiğine inandığını söyledi. Millletvekillerinin görevinin uygulanabilir iyi yasalar çıkarmak olduğunu dile getiren Bigem, vekillerin tüm organları denetleyecek cesarete sahip olması gerektiğinin altını çizdi. Bigem, halka sandığa gitmeleri çağrısında bulunarak, "Seçimlere katılımın az olacağını söylüyorlar fakat ben böyle düşünmüyorum. Halkımızdan sandığa gitmelerini rica ediyoruz. Oy alıp almayacağım çok da önemli değil, kampanyamı da tek başıma sürdürüyorum." dedi. "Oy kullanmanın faydasız olduğunu düşünüyorum" Tahranlı öğrenci Muhammed Macid, sandığa gitmeyi ve oy kullanmayı düşünmediğini belirtti. Mecid, bu kararı alma nedenini ise şöyle açıkladı: "Önceki seçimlerde oy kullandık yani bu yolu denedik. Mevcut şartlarda oy kullanmanın faydasız olduğunu düşünüyorum. Bu seçim ister Meclis ister başka bir şey için yapılsın. Üniversitedeki öğrenci arkadaşlarımdan ve toplumdaki genel havadan da katılımın çok düşük olacağını anlıyorum. Toplumun çoğunluğunun benim gibi düşündüğünü ve oy kullanmayacağını söyleyebilirim. Katılım oranı düşük olacak." "Halk gidişattan memnun değil" İranlı ev hanımı Rüya Tahiri de sandığa gitmeyeceğini söyledi. Tahiri, "Oy kullanmayacağım. Çünkü adaylardan kimseyi tanımıyorum, bilmiyorum. Seçimlere katılım oranı çok düşük olacak çünkü işin doğrusu halk gidişattan memnun değil." görüşlerini paylaştı. "Ekonomik kalkınmaya hizmet edecek kişileri seçmeliyiz" Fazıl Mulmuli isimli İranlı ise cuma günü kesinlikle sandığa gideceğini ifade etti. Adaylardan particilik yapmamalarını ve gençler için istihdam oluşturmalarını isteyen Mulmuli, "Meclis, her şeyin üstündedir. Ülkede ekonomik kalkınmaya hizmet edecek kişileri seçmeliyiz. Seçimlerde oy kullanacağım ve İran halkının da sandığa gideceğini düşünüyorum." dedi. İran'da son olarak 26 Şubat 2016'da yapılan Meclis seçimlerinde Reformistler ve Hükümeti Destekleyenler Birliği 120, Muhafazakarlar Koalisyonu 83, bağımsızlar 82, azınlıklar ise 5 milletvekili çıkarmıştı. Ülkede 250 civarında parti bulunmasına rağmen siyasi faaliyetlere uygulanan baskılar nedeniyle siyasetçiler, parti çatısı yerine "muhafazakar", "reformist", "ılımlı" ve "bağımsız" olarak seçimlere giriyor. Seçmen, oyunu seçim pusulasına adayların isimlerini yazarak kullanıyor. Söz konusu siyasi grupların liste sunmaları halkın seçim yapmasını kolaylaştırıyor. Kaynak: AA
20.02.2020 12:54 | Son Güncelleme: 20.02.2020 12:54 ABD yaptırımları ve Ukrayna uçağının düşürülmesiyle bir dizi kriz yaşayan İran halkı, yarın 11. Dönem Meclis Seçimleri için sandık başına gidecek. Ülkede 13 Şubat'ta başlayan propaganda süreci bu sabah 08.00'de sona erdi. 57 milyon 918 bin seçmenin yeni meclisi belirlemek üzere sandık başına gideceği bu seçimlerde, 2 milyon 931 bin 716 kişi ilk defa oy kullanacak. Oy kullanma işlemi yarın 08.00'de başlayacak, 18.00'de sona erecek. Oy kullanma süresi gece yarısına kadar uzatılabilecek. Seçimlere muhafazakarlar "Başı Dik İran" listesiyle girerken, reformistlerin 30 partisinden sadece 9'u katılıyor. Reformistler blok olarak seçimlere girmediği ve büyük kısmı boykot ettiği için katılan partiler de ortak bir liste oluşturamadı. Seçimlere katılmak için başvuruda bulunan 16 bin 33 kişiden 7 bin 148'inin adaylığı onaylandı ve 290 sandalyenin bulunduğu Mecliste her bir milletvekilliği için 24 aday yarışacak. Toplam 208 seçim bölgesinin bulunduğu İran'da vatandaşlar 55 bin noktada oy kullanabilecek ve 1 milyondan fazla kişi de seçimlerde görev alacak. Başkent Tahran 35 milletvekiliyle Meclis'e en fazla vekil gönderecek eyalet olurken, Elburz, İlam, Kum ve Kohgiluye-Buyer Ahmed ise 3'er milletvekili ile en az vekil çıkaran eyaletler. İran Meclis Seçimlerinin yanı sıra 5. Dönem Uzmanlar Meclisi ara seçimleri de gerçekleştirilecek. Katılımın düşük olması bekleniyor ABD Başkanı Donald Trump'ın 8 Mayıs 2018'de nükleer anlaşmadan çekilerek yaptırımları geri getirmesiyle ekonomik açıdan zor günler geçiren İran, 3 Ocak'ta Kasım Süleymani'nin öldürülmesi ve ardından 8 Ocak'ta Ukrayna Hava Yollarına ait uçağın düşürülmesiyle sıkıntılı bir süreçle karşı karşıya kaldı. Özellikle reformist seçmenin seçimle bir şeylerin değişeceğine dair beklentisinin azalması nedeniyle yarınki seçime katılımın düşük olacağı ifade ediliyor. Cumhurbaşkanı Hasan Ruhani'yi, 2013 ve 2017'de yapılan iki seçimde de destekleyen reformistlerin umduklarını bulamadığı yorumları yapılıyor. Başkent Tahran'a yakın Kum kentinde yeni tip koronavirüsün (Kovid-19) bulaştığı 2 kişinin hayatını kaybetmesinin ardından sağlık yetkilileri halka dışarı çıkmamaları, dikkat etmeleri ve maske takmaları çağrısında bulunuyor. Ülkede baş gösteren virüs vakasının da seçimlere katılımın düşmesinde önemli bir faktör olacağı belirtiliyor. İran'da 250 civarında parti bulunmasına rağmen siyasi faaliyetlere uygulanan baskılar nedeniyle siyasetçiler, parti çatısı yerine "muhafazakar", "reformist", "ılımlı" ve "bağımsız" olarak seçimlere giriyor. Seçmen, oyunu seçim pusulasına adayların isimlerini yazarak kullanıyor. Söz konusu siyasi grupların liste sunmaları halkın seçim yapmasını kolaylaştırıyor. Kaynak: AA
tr