anchor
stringlengths
1
961
positive
stringlengths
2
845
Huruglica: İş çevreleri karşılaştıkları zorluklardan duydukları rahatsızlığı dile getirdi ve bunları ortadan kaldırmak için uğraşıyor.
Huruglica: The business community expressed its discontent over the difficulties they encountered and has been working to remove them.
SETimes: Tekabül ilkesi iki ülke arasında işe yarar mı ve Kosova bunu ister mi?
SETimes: Would the reciprocity principle work between the two countries, and would Kosovo ask for it?
Huruglica: İki hükümet arasında çözülebilecek meselelerde tekabüle gerek yok.
Huruglica: There is no need for reciprocity on issues that can be solved between the two governments.
Belgrad ve Priştine hareket özgürlüğü konusunda anlaştı
Belgrade, Pristina agree on freedom of movement
Brüksel'deki Belgrad ve Priştine müzakere heyetleri hareket özgürlüğü ve doğum kayıtlarıyla ilgili anlaşmalar hazırladılar.
The Belgrade and Pristina negotiating teams in Brussels drafted agreements on freedom of movement and birth records.
Southeast European Times için Belgrad'dan İgor Jovanoviç'in haberi -- 04/07/11
By Igor Jovanovic for Southeast European Times in Belgrade --04/07/11
Anlaşmaları, Sırbistan'ın Kosova'yı zamanla tanıması yönünde atılmış bir adım olarak niteleyenler oldu. [Reuters]
Some have suggested the agreements a step in Serbia's eventual recognition of Kosovo. [Reuters]
Belgrad makamları Priştine ile imzaladıkları ilk anlaşmaları Kosovalı Sırpların yaşamlarını iyileştirilecek bir başarı olarak sunmaya çalışırken, muhalefet bunları milli menfaate zarar verici ve Kosova'nın bağımsızlığını tanıma yönünde atılmış ilk adım olarak nitelendirdi.
While the Belgrade authorities are trying to present the first agreements with Pristina as a success that will help improve the lives of Kosovo Serbs, the opposition has branded them damaging to the national interest and the first step towards recognising Kosovo's independence.
Brüksel'deki müzakerelerin tamamlanmasından sonra konuşan Sırp hükümeti heyeti başkanı Borislav Stefanoviç, diyaloğun "Kosova'nın bağımsızlığının açık veya dolaylı şekilde tanınması anlamına gelmediğini" söyledi.
After the talks in Brussels wrapped up, the head of the Serbian government's delegation, Borislav Stefanovic, insisted that the dialogue meant "neither an explicit nor an implicit recognition of Kosovo's independence".
Priştineli mevkidaşı Edita Tahiri'nin, Brüksel'den çıkan sonucun "Sırbistan'ın Kosova'yı tanıması yönünde atılmış ilk adım" olduğu yönündeki sözlerini yorumlayan Stefanoviç, bu tür iddiaların doğru olmadığını söyledi.
Commenting on the statement by Pristina counterpart Edita Tahiri, that the result from Brussels was "the first step towards Serbia's recognising of Kosovo", he said such claims were untrue.
Gazetecilere verdiği demeçte "Edita Tahiri bunu iç baskılardan ve Kosova muhalefetinden gelen büyük baskılardan ötürü söylemiştir." diyen Stefanoviç, Sırbistan'ın Kosova vatandaşlarına kimlik ve araç plakaları düzenlemeye devam edeceğini de sözlerine ekledi.
"Edita Tahiri said that for internal political reasons and due to great pressure from the Kosovo opposition," Stefanovic told reporters, adding that Serbia would continue to issue IDs and license plates to citizens of Kosovo.
Anlaşmaya göre, Kosova vatandaşları Kosova kimlikleriyle Sırbistan'a girebilecekler fakat Sırp polisi onlara özel bir belge verecek.
According to the agreement, Kosovo citizens would be able to enter Serbia with Kosovo IDs, but the Serbian police will issue them a special certificate.
Belgrad Kosova tarafından çıkarılan belgeleri tanımayı reddettiği için, aynısı sürücü belgeleri içinde yapılacak.
The same will be done with driver's licenses, as Belgrade is refusing to acknowledge Kosovo documents.
Kosovalı araç sürücüleri, araçlarında Kosova armasına sahip plakalar varsa, Sırbistan'a girerken Sırp polisinden geçici araç plakaları almak zorunda kalacaklar.
Drivers from Kosovo would have to take temporary license plates from the Serbian police when entering Serbia, if their vehicles have license plates with the Kosovo coat of arms.
İmzalanmamış durumdaki anlaşmaların uygulanmasına ilişkin kararların, şimdi Belgrad ve Priştine hükümetleri tarafından kabul edilmesi gerekiyor.
The decisions on implementing the agreements, which were not signed, now need to be adopted by the governments in Belgrade and Pristina.
Bunların 1 Kasım itibarıyla başlama olasılığı olan uygulaması, AB, Sırbistan ve Kosova'dan temsilcilerden oluşan bir grup tarafından izlenecek.
Their implementation, which may start as of November 1, will be monitored by a group comprised of representatives of the EU, Serbia and Kosovo.
Stefanoviç anlaşmaları Kosovalı Sırpların yaşamlarını iyileştirmenin bir yolu olarak sunmaya çalışsa da, muhalefet onu şiddetle devletin çıkarlarını çiğnemekle suçladı.
Although Stefanovic tried to present the agreements as a way to improve the lives of Kosovo Serbs, the opposition fiercely accused him of violating state interests.
Muhalefetteki Sırbistan Demokrat Partisi genel başkan yardımcısı Slobodan Samarciç SETimes'a verdiği demeçte, "Yasadışı Kosova devletiyle yapılan anlaşmalar, Sırbistan Anayasası ve 1244 Sayılı BM Güvenlik Konseyi kararına aykırıdır ve Sırbistan'ın egemenliğinin üzerine kurulduğu hukuki belgelerin ihlalidir." dedi.
"Agreement with the representatives of the illegal state of Kosovo is in violation of the Constitution of Serbia and UN Security Council Resolution 1244, and a breach of the legal documents on which the sovereignty of Serbia is founded," Slobodan Samardzic, vice president of the opposition Democratic Party of Serbia, told SETimes.
Analistlerse anlaşmalara farklı tepkiler gösterdi.
Analysts also reacted differently to the agreements.
Belgrad Üniversitesi Siyasi Bilimler Fakültesi öğretim üyesi Predrag Simiç SETimes'a verdiği demeçte, anlaşmaların yapılmasının iyi bir şey olduğunu ve AB'nin "Belgrad ve Priştine'nin bu hareketini kesinlikle onaylayacağını" söyledi.
University of Belgrade Faculty of Political Sciences professor Predrag Simic told SETimes it was good the agreements were made, and that the EU would "certainly approve of the move by Belgrade and Pristina".
Anlaşmaların Kosova'nın dolaylı şekilde tanınması olup olmadığı sorusuna ise Simiç, "Belgrad, Priştine ile diyalogda kırmızı çizgilerin neler olduğunu çok iyi biliyor. Sırp hükümeti bunları aşmayacaktır." şeklinde yanıt verdi.
Asked whether the agreements were an indirect recognition of Kosovo, Simic said that "Belgrade knows full well what the red lines are in the dialogue with Pristina and that the Serbian government will not cross them."
Ancak Kosova Uzlaşması projesi müdürü Aleksandar Mitiç SETimes'a verdiği demeçte, bunun nihai tanıma yolunda atılmış bir adım olduğunu söyledi.
However, director of the Kosovo Compromise project Aleksandar Mitic told SETimes that this was a step towards eventual recognition.
Mitiç, "Ratko Mladiç tutuklandığından beri, Washington ve Brüksel'in Sırbistan'ın AB üyeliğini Kosova ile iyi komşuluk ilişkileri kurmasına bağlayan ve giderek daha da artan baskılarına tanık olduk.
"Ever since the arrest of Ratko Mladic, we have witnessed growing pressure by Washington and Brussels to condition more concretely Serbia's EU integration through establishing good neighbourly relations with Kosovo.
Anlaşmalar da, Kosova'nın tanınmasına dair sürüncemedeki süreçte atılmış mantıklı bir adım." dedi.
The agreements are thus the logical step in the crawling process of Kosovo's recognition," Mitic said.
Anlaşmalar, Kosovalı Sırplar tarafından da farklı şekillerde algılandı.
The agreements were also received differently by the Kosovo Serbs.
Kosova makamlarının hiçbir yetkiye sahip olmadığı Kuzey Kosova'da yaşayan Sırpların temsilcilerinden Milan İvanoviç, anlaşmaların Sırp nüfusu açısından zararlı olduğunu ve Priştine'nin devlet olarak konumunu daha da pekiştirdiğini söyledi.
Milan Ivanovic, a representative of the Serbs from northern Kosovo, where Kosovo institutions have no authority, said the agreements were harmful to the Serb population and solidified Pristina's statehood.
Belgrad medyasına verdiği demeçte İvanoviç, "Sırbistan'ın Kosova'dan vazgeçmekte olduğu ortada, bu da Avrupa Birliği adaylığı uğruna Kosova'dan vazgeçmek demek." dedi.
"It is obvious that Serbia is giving up on Kosovo, this means giving Kosovo up for the sake of European Union candidacy," Ivanovic told the Belgrade media.
Arnavut enklavlarında yaşayan Sırpları temsil eden Rada Trajkoviç ise, anlaşmaların Kosova'daki vatandaşlara yardımcı olacağını söyledi.
However, Rada Trajkovic, who represents Serbs living in Albanian enclaves, said the agreements would help her compatriots in Kosovo.
Trajkoviç, "Anlaşmalardan sonra Sırbistan'ın, uluslararası toplumun da desteğiyle, Kosova sorunuyla ve yerel Sırpların yaşam koşullarının iyileştirilmesi konusunda itibarı artacak."
"After the agreements, Serbia has more credibility to deal with the issue of Kosovo and the enhancement of the local Serbs' living conditions, with support from the international community," she said.
Yunanistan Gazze'ye giden yardım filosunu durdurdu
Greece stops aid flotilla to Gaza
Yeni sefer, geçen yılki makus kaderli Özgürlük Filosunu anmaya çalışıyordu.
The new mission was attempting to commemorate last year's ill-fated Freedom Flotilla.
(Deutsche Welle, The Australian, CNN - 04/07/11; BBC, Haaretz, AFP, Reuters, El Cezire, AP, ANA-MPA- 03/07/11; ANA-MPA - 01/07/11)
(Deutsche Welle, The Australian, CNN - 04/07/11; BBC, Haaretz, AFP, Reuters, Al Jazeera, AP, ANA-MPA- 03/07/11; ANA-MPA - 01/07/11)
Aktivistler, Yunan makamlarının 2 Temmuz Cumartesi günü Gazze'ye giden gemilere Korfu adasında koyduğu yasağı protesto ediyorlar. [Reuters]
Activists protest the Greek authorities' ban on Gaza-bound ships Saturday (July 2nd) on the island of Corfu. [Reuters]
Gazze Şeridi'ne yardım götürmeyi planlayan bir aktivist seferi, 2 Temmuz Cumartesi günü Yunan makamlarının filolarını durdurması ve ABD bandıralı gemilerinden birinin kaptanını tutuklamasıyla ciddi bir aksaklık yaşadı ve olay yeni tartışmalara yol açtı.
A mission of activists planning to carry aid to the Gaza Strip faced a major setback Saturday (July 2nd), when Greek authorities stopped their fleet and arrested the captain of one of its US-flagged vessels, spurring fresh controversy.
John Klusmire, Pire limanını izinsiz terk etmek ve 36 yolcu, dört mürettebat ve on gazetecinin yaşamlarını tehlikeye atmaktan gözaltına alındı.
John Klusmire was detained on charges of attempting to leave the port of Piraeus without permission and putting the lives of 36 passengers, four crew and ten journalists at risk.
Klusmire Perşembe günkü duruşmaya kadar gözaltında tutulacak.
He will remain in custody until a hearing Thursday.
Klusmire'nin gemisi, Yunan makamları tarafından durdurulmadan önce Gazze'ye gitmekte olan Özgür Gazze adlı 10 teknelik yardım filosunda yer alıyordu.
Klusmire's ship is part of an aid fleet of ten boats called Free Gaza, which was heading for Gaza before it was stopped by Greek authorities.
Filonun görevi, Mayıs 2010'da Gazze ablukasını delmeye çalışan Özgürlük Filosunun birinci yıldönümünü anmaktı.
The mission was to commemorate the first anniversary of the Freedom Flotilla, which tried to break the Gaza blockade in May 2010.
O tarihte İsrail, öncü gemiye baskın düzenleyerek dokuz Türk aktivisti öldürmüştü.
Back then, Israel raided the lead vessel, leaving nine Turkish activists dead.
Yunan Vatandaşı Koruma Bakanı Hristos Paputsis'in Cuma günü yaptığı ve Gazze'ye giden Yunan veya yabancı bandıralı bütün gemilerin, yolcuların güvenliği açısından Yunan limanlarını terk etmekten men edileceği yönündeki duyurudan sonra gerçekleşen tutuklama olayı, Atina'daki Filistin yanlısı aktivistlerin protestolarına yol açtı.
The captain's arrest, which came after Greek Citizens Protection Minister Christos Papoutsis announced on Friday that all vessels with Greek or foreign flags bound for Gaza will be banned from departing Greek ports for the safety of passengers, spurred protests by pro-Palestinian activists in Athens.
Göstericiler, Yunanistan'ın İsrail'in baskısına boyun eğdiğini öne sürdüler.
They insisted Greece is bowing to pressure from Israel.
Göstericiler, Yunan makamlarını misyonlarını önlemeye çalışmakla suçlayarak, Atina'daki ABD Büyükelçiliği önünde açlık grevi başlattı.
Campaigners have launched a hunger strike outside the US Embassy in Athens, accusing Greek authorities of trying to thwart the mission.
Yunan makamları birkaç haftadır "bürokratik sorunları" ileri sürerek filonun denize açılmasını engelliyordu.
Over the past weeks, Greek authorities have prevented the fleet from sailing, citing "bureaucratic problems".
Aktivistler İsrail'i misyonu sabote etmekle suçlamalarına karşın, bu iddia ısrarla reddedildi.
Activists have accused Israel of sabotaging the mission, a claim that is firmly rejected.
İsrail Dışişleri Bakanı Avigdor Lieberman Pazar günü Ordu Radyosu'na verdiği röportajda, "Aktivistler başarısızlıklarından başkalarını sorumlu tutmaya çalışıyorlar - çok fazla James Bond filmi izledikleri belli.
"The activists are trying to blame someone for their failure -- no doubt they have watched too many James Bond films," Israeli Foreign Minister Avigdor Lieberman told Army Radio in an interview Sunday.
Filoyu durdurmak için gösterilen bütün çabaları memnuniyetle karşılıyorum." dedi.
"I welcome all the efforts that have been made to stop the flotilla," he added.
Yunanistan Dışişleri Bakanlığı sözcüsü Grigoris Delavekuras ise EUObserver'a verdiği demeçte, İsrail ile yapılan görüşmelerin de durumda rol oynadığını söyledi.
Greek Foreign Ministry spokesperson Grigoris Delavekouras told EUObserver that talks with Israel have played a role.
Analistler bu gelişmeyi iki ülke arasında artan ilişkilerin yeni bir kanıtı olarak görüyor.
Analysts view the development as more evidence of warming bilateral ties.
İslamcı Hamas hareketi ise Atina'nın hareketini kınadı.
The Islamic Hamas movement condemned Athens' move.
Şam'dan yaptığı açıklamada örgüt, eylemin "insanlık dışı ve uluslararası yasalara ve normlara aykırı" olduğunu söyledi.
In a statement from Damascus, the organisation said the act is "inhuman and contrary to international laws and norms".
Örgüt, Avrupa Parlamentosu'nu ve tüm insani yardım örgütlerini Yunanistan'a teknelerin denize açılmalarına izin vermesi için baskı yapmaya çağırdı.
It urged the European Parliament and all humanitarian organisations to pressure Greece to allow the vessels to sail.
Diğer yandan BM, ABD, AB ve Rusya'nın yer aldığı Orta Doğu Dörtlüsü barış arabulucuları da Cumartesi günü bir bildiri yayınlayarak, "Gazze halkına mal göndermek isteyen herkesi, yüklerinin kontrol edilerek yerleşik karayolu rotalarından taşınabilmesi için, bu işi yerleşik kanallar vasıtasıyla yapmaya" çağırdılar.
Meanwhile, the Quartet of Middle East peace mediators, which include the UN, the US, the EU and Russia, issued a statement Saturday, urging "all those wishing to deliver goods to the people of Gaza to do so through established channels, so that their cargo can be inspected and transferred via established land crossings."
Yunanistan Pazar günü yaptığı açıklamada, yasağı güvenlik nedeniyle koyduğunu tekrarlayarak eylemini savundu.
In a statement Sunday, Greece defended its action, reiterating it is for safety's sake.
Yetkililer uzlaşma çabasıyla yardımın İsrail'in kabul ettiği yerleşik kanallar üzerinden yapılmasını önerdi.
In the spirit of compromise, authorities proposed shipping the aid using existing channels that are acceptable for Israel.
Hırvatistan için çifte kilometre taşı
Croatia's double milestone
Balkan ülkesi Temmuz 2013'te AB'nin bir sonraki üyesi olmaya hazırlanıyor.
The Balkan nation is set to become the next member of the EU in July 2013.
Southeast European Times için Zagrep'ten Nataşa Radiç'in haberi – 04/07/11
By Natasa Radic for Southeast European Times in Zagreb – 04/07/11
Bu yıl 25 Haziran'da, Hırvatistan'ın kutlama yapmak için çifte nedeni vardı. [Reuters]
This year, on June 25th, Croatia had double reason to celebrate. [Reuters]
20 yıldan biraz uzun bir süre önce, Hırvatistan eski Yugoslavya'dan bağımsızlığını ilan etti.
Just over two decades ago, Croatia declared independence from the former Yugoslavia.
Bu yıl 25 Haziran'daki yıldönümü ise yeni bir kutlama nedenini birlikte getirdi.
This year, the June 25th anniversary came with another reason for celebration: the country has closed the final chapters in its EU negotiations process.
Müzakerelerin başlamasından altı buçuk yıl sonra, Hırvatistan AB'nin 28. üyesi olmaya artık hazır.
Six and a half years after beginning the talks, Croatia is now set to be the 28th member of the EU.
Bu da resmi olarak 1 Temmuz 2013'te gerçekleşecek.
That will happen officially on July 1st, 2013.
Başbakan Jadranka Kosor bağımsızlık gününün anlam ve önemini belirten konuşmasında, katılımı "Hırvat halkını derinden gururlandıran, tarihi bir ulusal proje" olarak nitelendirdi.
In remarks commemorating independence day, Prime Minister Jadranka Kosor described accession as "an historic national project that makes the people of Croatia deeply proud".
Kordiplomasi üyeleri için verdiği resepsiyonda konuşan Kosor, "Avrupalı ve demokratik bir Hırvatistan, bağımsızlıktan bu yana ulusal hedefimiz olmuştur." diyerek şöyle devam etti: "Bugün Hırvatistan, hukuka ve AB'nin ortak değerlerine saygılı, güçlü bir demokrasiye sahip bir ülke olarak tanınmaktadır."
"A European and democratic Croatia has been a national goal since our independence," Kosor said at a reception for members of the diplomatic corps. "Now Croatia is recognised as the country with a strong democracy that respects the law and common EU values," she added.
Brüksel'den iyi haber, AB Konseyi'nin düzenlediği zirveyi tamamladığı 24 Haziran'da geldi.
The good news from Brussels came as the EU Council wrapped up its summit on June 24th.
Konsey bir sonraki adıma yeşil ışık yakmanın yanı ssıra, Zagrep'i gereken değişiklikleri sürdürmeye de çağırdı.
While confirming the go-ahead, the Council also urged Zagreb to press ahead with needed changes.
Zirvenin sonuç bildirgesi, "Hırvatistan, başta yargı ve temel haklar konusunda olmak üzere reform çabalarını aynı canlılıkla sürdürmeli ve üyelik tarihinden sonra üyelik yükümlülüklerini tam olarak üstlenebilmelidir." diyerek şöyle devam etti: "Katılımına kadar devam eden reform çabalarının izlenmesi, Hırvatistan'a ve mevcut üye ülkelere gerekli güvenceyi verecektir."
"Croatia should continue its reform efforts with the same vigour, especially regarding the judiciary and fundamental rights, and be able fully to assume membership obligations from the date of accession," the final statement from the summit read. "Monitoring reform efforts up to accession will give the necessary assurance to Croatia and current member states."
Hırvatistan'ın siyasi liderleri katılıma destek konusunda hemfikir olsa da, kamuoyu o kadar istekli değil.
Although Croatia's political leaders are united in support of accession, public opinion is less so.
Anketler, AB destekçilerinin sayısı artmasına rağmen oranın hâlâ %60'ın üzerine çıkmadığını gösteriyor.
Polls show the number of EU supporters is again on the rise, but still no higher than 60%.
Tanınmış fikir adamı ve akademisyen İvan Grdesiç de SETimes'a verdiği demeçte, üyelik fasıllarının tamamlandığı yoğun dönemin sonra ermesiyle, Hırvatistan'ın siyasi liderlerinin hem övgüleri hem oyları toplamak için yarışacağını söylüyor.
Ivan Grdesic, a prominent opinion maker and academic, told SETimes that with the hard work of completing the accession chapters now over, Croatia's political leaders will be competing to claim the credit -- and reap dividends at the ballot box.
SETimes'a konuşan Grdesiç, "İşini en iyi kimin yaptığını, AB hedefine ulaşmak için kimin 'gece gündüz' çalıştığını ve bu yüzden de gelecek seçimlerde kimin mükafatlandırılması gerektiğini kanıtlama girişimlerine tanıklık edeceğiz." diyerek şöyle devam ediyor: "Bu, ilgili bütün siyasi tarafların sorunu.
"We will witness the attempt to prove who did the job best -- who was working 'night and day' to achieve the EU goal, and who should, therefore, be awarded in the upcoming parliamentary elections," Grdesic told SETimes. "This is the problem for all political sides involved.
AB üyeliği ulusal, stratejik ve nesillere özgü bir hedeften ziyade, siyasi ve parti mücadeleleri için bir araç gibi algılanıyor."
EU membership is not perceived as a national, strategic and generational goal, but rather as an instrument of political and party struggles."
Makedonya, "Uygarliklar Arası Diyalog" Forumu'na Ev Sahipliği Yapacak
Macedonia to Host "Dialogue Among Civilisations" Forum
Makedon Cumhurbaşkanı Boris Traykovski ile UNESCO Genel Müdürü Koichuro Matsuura, bu ay sonunda, Güneydoğu Avrupa'da istikrar, hoşgörü ve demokrasiyi desteklemek amacıyla düzenlenecek bir bölgesel forumun sponsorluğunu yapacak.
Later this month, Macedonian President Boris Trajkovski and UNESCO Director General Koichuro Matsuura are sponsoring a regional forum aimed at promoting stability, tolerance and democracy in Southeast Europe.
(MIA - 11/08/03; UNESCO)
(MIA - 11/08/03; UNESCO)
Makedonya'nın sahil kenti Ohri'de, 29 Ağustos'ta "Uygarliklar Arası Diyalog" adı verilen iki günlük bir forum yapilacak.
A two-day regional forum called "Dialogue Among Civilisations" will open in the Macedonian resort city of Ohrid on 29 August.
Makedonya, UNESCO ve Vicdani Bilinc Vakfı tarafından ortaklaşa düzenlenen forum, Arnavutluk, Bosna-Hersek, Bulgaristan, Hırvatistan, Slovenya ve Sırbistan-Karadağ cumhurbaşkanlarının yanı sıra, BM, AB, sivil toplum kuruluşları ve yaklaşık 20 ülkeden gelecek uzman ve aydınları bir araya getirecek.
Organised jointly by Macedonia, UNESCO and the Appeal of Conscience Foundation, the forum will bring together the presidents of Albania, Bosnia and Herzegovina, Bulgaria, Croatia, Slovenia and Serbia-Montenegro, along with representatives of the UN, the EU, NGOs, and experts and intellectuals from about 20 countries.
Etkinlik; istikrar, hoşgörü ve demokrasinin güçlendirilmesi, kültürel, etnik ve dini anlayışın geliştirilmesi ve eşitlik, hukukun üstünlüğü ve insan haklarına saygı ilkelerinin tanıtılması üzerinde yoğunlaşacak.
The focus of the event will be strengthening stability, tolerance and democracy; enhancing cultural, ethnic and religious understanding; and promoting the principles of equality, rule of law and respect for human rights.
Forumun amacı, ilgili BM ve UNESCO kararnamelerinin sürekliliği ve öneminin teyit edilmesi, uzlaşma sürecinin güçlendirilmesi ve Güneydoğu Avrupa'nın (GA) karşı karşıya olduğu somut sorunların ele alınması olacak.
It aims to confirm the continuity and significance of related UN and UNESCO resolutions, reinforce the process of reconciliation, and address the concrete problems facing the Southeast European (SEE) region.
Forumun sponsorluğunu Makedon Cumhurbaşkanı Boris Traykovski ile UNESCO Genel Müdürü Koichuro Matsuura ortaklaşa üstleniyor.
Macedonian President Boris Trajkovski and UNESCO Director General Koichuro Matsuura are co-sponsoring the forum.
Gündemde üç ana başlık üzerinde yapılacak panel tartışmaları ve çalışma grubu oturumları yer alıyor. Bu başlıklar şöyle: barış ve istikrar, demokrasi ve sivil toplum, kültür ve çeşitlilik.
The agenda includes panel discussions and related working group sessions on three key topics: peace and stability, democracy and civil society, and culture and diversity.
Devlet başkanları, bütün üyelerin katilacağı toplantılarda konuşma fırsatı bulacak.
The participating heads of state will have the opportunity to make statements during the plenary sessions.
Toplantının hazırlanmasında ortaya koyduğu "enerji ve inisiyatiften" ötürü Traykovski'ye övgülerini sunan Matsuura, GDA ülkelerinin "hem sürdürülebilir hem de adil olmak üzere uygar bir birlikteliği" paylaşabilmek için, "demokratik değerler ve amaçlar, insan haklarına tam saygı ve farklı etnik kökene sahip vatandaşlar arasındaki karşılıklı saygı ve hoşgörü" yolunda verdikleri vaatleri yerine getirmelerinin kaçınılmaz olduğunu söyledi.
Praising Trajkovski for the "energy and initiative" put into preparing the meeting, Matsuura said it was indispensable for SEE countries to fulfil the commitments they have made "to democratic values and objectives, to full respect for human rights, and to mutual respect and tolerance among citizens of different ethnic origins" so that they can achieve "a civilised co-existence that is both sustainable and just".
Traykovski, ilk olarak BM Genel Kurulu sırasında, 9 Kasım 2001 tarihinde yapılan Uygarliklar Arası Diyalog için Küresel Gündem ve aynı oturumda yürürlüğe konacak Faaliyet Programının uygulanması yönünde atılmış somut bir adım olarak, Ohri'de bölgesel bir forum düzenlenmesi önerisini sundu.
During the UN General Assembly session on 9 November 2001, Trajkovski first presented his proposal for a regional forum in Ohrid as a concrete step towards implementing the Global Agenda for the Dialogue Among Civilisations and its Programme of Action adopted at the same session.
Ardından Nisan 2002'de, cumhurbaşkanının bu fikri, Güneydoğu Avrupa'da bölgesel işbirliğinin güçlendirilmesi konulu üst düzey bir UNESCO toplantısında destek gordu.
In April 2002, his idea received support during a high-level UNESCO meeting on strengthening regional co-operation in Southeast Europe.
Traykovski forum hakkında, "Benim anlayışıma göre farklı halklar, kültürler ve medeniyetler arasındaki diyalog küresel bir boyuta sahip olup, eşitlik, hukukun üstünlüğü, insan haklarının korunması, kültürel mirasa ve farklılıklara saygıyı desteklemesinin yanısıra yerel, bölgesel ve uluslararası duzeyde güven oluşturulmasına katkıda bulunan devamlı bir süreçtir," dedi.
"I understand the dialogue among different peoples, cultures and civilisations is a continuing process that should have a global dimension, promoting equality, the rule of law, protection of human rights and respect for cultural treasures and differences, while contributing to building of trust at the local, regional and international levels," Trajkovski said.
"Uygarliklar arasında diyalog ve işbirliği zora ve güce değil, barış ve refah umuduna dayanmalıdır"diyen cumhurbaşkanı, forumun "bölgenin karşı karşıya bulunduğu somut sorunlara çözüm önermesi ve ülkelerinin mevcut güçlüklerin üstesinden gelmesine yardımcı olmasına" duyduğu güveni dile getirdi.
"Dialogue and co-operation among civilisations shall not be rooted in force and power, but in hope for peace and prosperity," he added, voicing confidence that the forum "will offer solutions to concrete problems with which the region is faced, and help our countries overcome current difficulties".
Üniversite reformları, zor durumdaki hükümetle öğretim görevlileri ve öğrenci derneklerini karşı karşıya getirdi
University reforms pit embattled government against professors, student unions
Yeni yasa, on yıllardır ilk defa, polisin üniversite kampüslerine girme yasağının, protesto düzenleyenlere tutuklanmayacakları güvenli bir yer sağlayan yasağın kalktığı anlamına geliyor.
New legislation means that for the first time in decades, police are no longer banned from university campuses, a ban that had given protest organisers a safe haven from arrest.
Southeast European Times için Atina'dan HK Tzanis'in haberi -- 06/09/11
By HK Tzanis for Southeast European Times in Athens -- 06/09/11
Göstericiler, Yunanistan'daki üniversiteler ve yüksek öğretim okullarına yönelik yüksek öğrenim reformlarıyla ilgili olarak geçtiğimiz günlerde onaylanan bir tasarıyı protesto etmek için, 1 Eylül'de Atina'nın merkezindeki bir bulvarda yürüyüş yaptılar. [STR]
Demonstrators march through a central Athens boulevard on September 1st to protest a recently ratified bill on higher education reforms for Greece's universities and tertiary technical schools. [STR]
Yunanistan'ın harap durumdaki yüksek öğrenim sisteminde geçen ay (24 Ağustos) yapılan önemli reformlar arasında, eşi görülmemiş bir meclis çoğunluğunun -300 milletvekilinin 250'si- çerçeve yasasını onaylaması sonrasında, eğitim kurumlarının sahip olduğu herkesi kucaklayan "sığınak statüsünün" yürürlükte kaldırılması da yer alıyor.
High-profile reforms in Greece's creaky higher education system late last month (August 24th) include the effective abolition of the all-encompassing "asylum status" enjoyed by education institutions, after an unprecedented parliamentary majority -- 250 out of 300 MPs -- ratified the framework law.
Ülkenin yüksek öğrenim sektöründeki yankıları ne olursa olsun, yasanın her iki ana yol partisi -iktidardaki sosyalist PASOK ve ana muhalefet partisi merkez sağ Yeni Demokrasi- tarafından onaylanması, devam eden ekonomik ve mali kriz ortasında iki ana parti arasında tedbirli bir "uzlaşma" olduğu yönünde spekülasyonlara yol açtı.
Beyond whatever ramifications in the country's higher education sector, approval by both mainstream parties -- the ruling socialist PASOK and main opposition centre-right New Democracy -- heightened speculation about a discreet "consensus" between the two major parties amid the ongoing economic and fiscal crisis.
İktidar partisi liderliğinde görevdeki Başbakan Yorgo Papandreu'nun bir avuç olası ardılı arasında görülen eski AB komisyon üyesi ve Eğitim Bakanı Anna Diamantopoulou, parlamentodaki oylamayı "tarihi" olarak nitelendirdi ve bu tür bir uzlaşmanın başka alanlarda da sağlanabileceğini vurguladı.
Education Minister Anna Diamantopoulou, a former EU commissioner regarded as one of a handful of likely successors to current PM George Papandreou at the ruling party's helm, called the vote by parliament "historic", stressing that such consensus could be achieved in other areas.
Yine de, son kamuoyu yoklamalarında önde gidişi ve hükümetin ekonomik durumu düzeltememesinden güç alan ana muhalefet partisi, önümüzdeki zorlu aylarda işbirliğini kesin bir dille reddetti.
Nevertheless, the main opposition party, buoyed by its lead in recent opinion polls and the government's failure to improve the economic outlook, flatly ruled out co-operation in the difficult months ahead.
ND sözcüsü Yiannis Mihelakis 30 Ağustos'ta yaptığı açıklamada, "ND asla uzlaşma, başka bir deyişle, hatalı [hükümet politikalarında] işbirliği teklif etmeyecektir ... [Hükümet] kendi yetkinsizliği ve etkisizliğine çare aramaya devam etsin." dedi.
"ND will never offer consensus, or rather, complicity in the mistaken [government policies] ... Let it [the government] continue to seek a life jacket for its own incompetence and ineffectiveness," ND spokesman Yiannis Mihelakis said on August 30th.
Hem öğrenciler hem de fakültelerin uzun zamandır düşen akademik standartlarını yükseltmeyi amaçlayan eğitim reformları konusunda sağlanan geniş çaplı uzlaşmaya rağmen, geçtiğimiz hafta çoğu öğretim üyeleri sendikaları ve son parti eğilimli öğrenci grupları tarafından desteklenen okul "işgali" ve büyük çaplı bir sokak gösterisi gerçekleşti.
Despite the broad political consensus for the education reforms, aimed at upgrading long-waning academic standards of both students and faculty, school "sit-ins" and one major street protest took place last week, mostly backed by professors' unions and leftist-party affiliated student groups.
Örneğin, 1 Eylül Perşembe günkü "açılış" seferberliğine katılan yaklaşık 5 bin genç protestocu, Atina şehir merkezinde yürüdü.
For example, an "inaugural" mobilisation on Thursday (September 1st) drew about 5,000 youthful protesters who marched through central Athens.
Selanik'teki Aristo Üniversitesi'nin sözünü sakınmayan başkanı Yiannis Mylopoulos, kendi ve diğer rektörlerin reformlara olan muhalefetini özetlemesi istenen bir soruya yanıt olarak, "ertesi güne" işaret etti.
Asked to outline his and other rectors' opposition to the reforms, Yiannis Mylopoulos, the outspoken head of Thessaloniki's Aristotelian University pointed to the "next day".
SETimes'a konuşan Mylopoulos, "Gerçek ve uzatılmış soru şudur: eğer üniversiteler daha iyi işleyecekse." dedi.
"That's the real and prolonged question: if universities will work better," Mylopoulos told SETimes.