question
stringlengths 13
90
| choice1
stringlengths 20
254
| choice2
stringlengths 20
304
| choice3
stringlengths 20
332
| choice4
stringlengths 20
332
| answer
int64 0
3
|
---|---|---|---|---|---|
almadığın hayvanın kuyruğunu tutma | Ortağı kurnaz, düzenbaz olanın eline kârdan bir şey geçmez. | Söylediklerin bir kulağından girip öbür kulağından çıkan kimseye nefes tüketme. | Elinde fırsat varken geleceğini sağlamaya gayret göstermeyip eğlenceye, keyfe dalan kimse sonunda aç kalır ve perişan olur. | Almayacağın bir şeye alacakmışsın gibi yakın ilgi gösterme, işinde çalıştırmayacağın kimseye çalıştıracakmışsın gibi umut verme. | 3 |
alna yazılan başa gelir | Saygı gösterilmesi gereken kimse incitilmemelidir. | Kişi herkesin kendisi gibi olduğunu sanır. | Kimi olaylar onu izleyecek olayların da habercisidir. | Kişi, kaderi ne ise onu görür. | 3 |
alt değirmen güçlü akar | Hiçbir duruma güvenilmez, bizim olan şeyler elimizde sürekli olarak kalmazlar. | Kişi yoksul, görgüsüz bir aileden gelmekle değersiz olmaz, toplum içindeki yerini kendisi kazanır. | Bir düzen, ayrıntıların değişmesiyle değil temelin bozulmasıyla yıkılır. | Kaynakları eski ve bol olan kuruluşlar sağlam ve verimli olur. | 3 |
altı aylık seyislikle kırk yıllık fışkı karıştırılmaz | Bir işi tam öğrenmeden, inceliklerini kavramadan, ustalaşmadan o işte bilgiçlik taslanmaz. | Aile içindeki, arkadaşlar arasındaki uyuşmazlıklar yabancılara duyurulmamalıdır. | Sorumluluk birinde olmasına karşın bir başkasının sözü geçiyor. | Kavgaya tutuşan iki kişiden biri elbette yenilir ve zarara uğrar. | 0 |
altı olur, yedi olur, hep Allah'ın dediği olur | Önceden ne kadar hesap yapılırsa yapılsın, sonunda Tanrı'nın dilediği olur. | Yağmurdan yararlanacakların sayısı zarar göreceklerden daha fazladır, yeter ki yağmur yağsın. | Her iş en çürük yerinden patlak verir. | Kişinin bir ihtiyaç içinde bulunduğunu gören herkes ona değişik yol gösterir. | 0 |
altın anahtar her kapıyı açar | Vakit geçirmeden yola devam edilmeli. | Para olduğunda her güçlük yenilebilir. | Aç insan elde ettiğinden çoğunu ister, varlıklı insan ise daha fazlasını ister. | Şartlara göre uygun davranırız. | 1 |
altın ateşte, insan mihnette belli olur | Altına benzeyen maddenin altın olup olmadığı ateşe dayanıklılık derecesi ile anlaşıldığı gibi bir kişinin değeri de sıkıntılara katlanma, zorlukları yenme ve benliğini koruma gücü ile ölçülür. | Aşağılık kimse veya şey, yüce ve temiz bir amaca hizmet edemez. | Alçak gönüllü olan toplum içinde saygı görür ve yücelir, kendisini herkesten üstün gören sevilmez ve toplum içinde iyi bir yer edinemez. | Güzel bir şey, onu isteyen ve elde edecek gibi görünenin değil kısmeti olanın eline geçer. | 0 |
altın eşik gümüş eşiğe muhtaç olur | Her şey, saklanabilen yerde ve saklamasını bilenin yanında bulunur. | Kendini bilen, yaşama sorumluluğu duyan akıllı evladın gerçek malı, kendisinin kazandığı maldır. | Çığırından çıkmış olan bir işin düzeltilmesi, bu işe yol açan kimseye düşer. | Hiç kimse zenginliğine güvenmemelidir, gün gelir yoksullaşır ve fakir kimseye muhtaç olur. | 3 |
altın pas tutmaz | Ortaya çıkan bir yanlışlık çok geç de olsa düzeltilebilir. | Kişi, elde ettiği yeni ve güzel bir şeyi örselememek için büyük özen gösterir. | Başkasına zararı dokunacak bir davranışı yapmadan önce iyi düşün, kendi kendini eleştir. | Şerefli, temiz insana hiç kimse leke süremez. | 3 |
altın tutsa toprak olur (altına yapışsa elinde bakır kesilir) | Atın yürüyüşü binicisinin yönetimine bağlı olduğu gibi bir işin gidişi de iş başındakinin bilgisine ve çabasına bağlıdır. | Kişi bir işi yapmak istemezse doğrudan doğruya yapmam demez de birtakım gerekçeler ileri sürerek bunu gerçekleştirmenin olanağı bulunmadığını söyler. | Giriştiği işlerde büyük talihsizliklere uğrayan kimsenin durumunu anlatan bir söz. | Oturmayacağını belirten konuk yatıya kalır, yemeyeceğini söyleyen de bir türlü doyurulamaz. | 2 |
altın yerde paslanmaz, taş yağmurdan ıslanmaz | Ortaya atılan bir söz çok çabuk yayılır. | Dengesiz kimselerden uzak durmak gerekir. | Değerli kişi veya nesneler, ne türlü uygunsuz koşullar içinde bulunurlarsa bulunsunlar değerlerini ve niteliklerini yitirmezler. | Aşağılık bir kimse bir konu üzerinde sesini yükselttiğinde aynı amacı güdenler onun etrafında toplanırlar. | 2 |
altın yere düşmekle pul olmaz | Herkes iş yapar ama o işin gerektirdiği ustalığı gösteremez. | Zenginlik, kişinin ayıplarını, kusurlarını kapatır. | Üstün nitelikli kişinin değeri, bulunduğu yerden uzaklaştırılmasıyla azalmaz. | İş işten geçtikten sonra verilen öğüdün değeri yoktur. | 2 |
altının kadrini sarraf bilir | Tanrı, misafirin yediğinden kat kat fazlasını, misafir ağırlıyor diye ev sahibine verir. | Kişinin, yiyemediği malının bir değeri yoktur. | Bir sıkıntının acısını ancak onu çeken bilir. | Bir kimsenin, bir şeyin değerini ancak bu konularda uzmanlığı bulunanlar bilir. | 3 |
altta kalanın canı çıksın | Herkes başının çaresine baksın, gücü yetmeyen ne olursa olsun. | Herkesin kendi evinde, kendi çevresinde saygınlığı vardır. | Bir ağızdan çıkan söz, başkalarının ağzına geçer, her tarafa yayılır. | Uzun süre bir nesnenin yokluğunu çeken kimse, onu gördüğünde büyük bir istekle ona saldırır. | 0 |
aman diyene kılıç kalkmaz | Ölen bir kimse dirilemeyeceği gibi elden çıkan bir şey de bir daha ele geçmez. | Mertliğinize güvenip size teslim olan düşmanın canına kıyılmamalıdır. | Büyüklerinin sözünü tutmayıp onların gösterdikleri yoldan gitmeyenler toplum içinde ziyan olup giderler. | Başkalarına zulmeden kimsenin kötülüğü yerde kalmaz, kendisine döner, o da ağlar. | 1 |
amcamla dayım, hepsinden aldım payım | Kendini işe vermeyenden, bir iş üretmeyenden hayır gelmez. | Bir kişinin yanında, uzaktan da olsa onun kusurunu hatırlatabilecek sözler söylemekten çekinilmelidir. | Yakınlarından beklediği ilgi ve yardımı görmeyen bir kimse onlardan artık yeni bir istekte bulunamaz. | Bir aileden iyi adam da çıkar, kötü adam da. | 2 |
ana gibi yâr olmaz, Bağdat gibi diyar olmaz | Yetiştirdiğimiz, büyüttüğümüz gençler, bizi beğenmezler. | Pintinin yemeye kıyamayarak biriktirdiği malı, sağlığında gücünün yetmediği kişiler, öldükten sonra da mirasçıları bol bol yerler. | İnsanlar içinde bize anne kadar candan bağlı dost yoktur. | Kişi talihsiz ise ne kadar iyi insan olursa olsun, değeri bilinmez. | 2 |
ana ile kız, helva ile koz | Komşular en küçük şey için bile birbirlerine muhtaçtırlar. | İnsanlar içinde bize anne kadar candan bağlı dost yoktur. | Belirtileri meydanda olan yaşlılık ve izleri ortada duran üzüntü ne yapılsa gizlenemez. | Anne ile kız, koz helvasının içindeki cevizle helva gibidirler, birbirlerinden kesinlikle ayrılmazlar. | 3 |
ana kızına taht kurar, kız bahtı kocadan arar | Sıkıntı çekmemiş olanlar, eriştikleri rahatlığın ve mutluluğun değerini bilemezler. | Kocası iyi olmayan bir kadın, kendi ne kadar zengin olursa olsun, mutlu olamaz. | Güzellerle zenginler her zaman itibarlıdırlar. | Hırpalamak her zaman kötülük yapmak için olmaz, sevgiden kaynaklanan hırpalamalar da vardır. | 1 |
anamın (babamın) öleceğini bilseydim kulağı dolu darıya satardım | İnsan en değerli malının karşılıksız olarak elinden gideceğini bilse onu yok denecek kadar az bir paraya satar. | Komşudaki uygunsuz kişi, başkalarını incitse de komşusunu rahatsız etmez. | İmkânların fazlalığı insanların iyi işler yapmasını kolaylaştırır. | Saldırganlar istediklerini yapabilecek durumda olsalardı, zayıfları kolaylıkla ortadan kaldırır, bol bol çıkarlarını sağlarlardı. | 0 |
anan güzel idi hani yeri, baban güzel idi hani evi | Değerli kimselerin önemli mevkilerde bulunması gerekir. | Bir iş yapılırken veya yapıldıktan sonra kiminden para, kiminden dua alınabilir. | Koruyucusuz kalan yere veya ülkeye düşman girer. | Hiçbir duruma güvenilmez, bizim olan şeyler elimizde sürekli olarak kalmazlar. | 3 |
ananın bahtı kızına | Çocuk büyütmek, evi yönetmek hep annenin görevi olduğundan anne olmak kolay iş değildir. | Ayrı ayrı düşünceleri ve kişilikleri bulunan iki kişi bir arada yaşayamaz, bir işi birlikte yapamazlar. | Herkes sattığı malı, kendi işini, tutumunu ve davranışını över. | Bir anne nasıl bir evlilik hayatı geçirirse kızının evlilik hayatı da kendisininkine benzer. | 3 |
ananın bastığı yavru (civciv) incinmez (ölmez) | Herkes işine yarayan şeyi benimser. | Herkesin bir sıkıntısı vardır, bu sıkıntılar ancak ölümle biter. | Annenin acı sözü çocuğuna ağır gelmez. | Yolunu, ne yapacağını bilen kimseye başkasının yardımı gerekmez. | 2 |
anasına bak, kızını al, kenarına (kıyısına, tarağına) bak, bezini al | Birçok hastalık insana ayağını üşütmesi, ata da tırnağı yoluyla gelir. | Dostun ne denli çok olursa olsun onlardan zarar gelmez ama bir tek düşmanın olsa hep zarar görme tehlikesi içerisinde yaşarsın. | Bir kızın karakterini öğrenmek isteyenler, anasının durumunu göz önüne alırlarsa aldanmamış olurlar. | İnsanın sıkıntısını yürekten paylaşan yalnızca annesidir, diğerlerinin üzülmesi yüzeyseldir. | 2 |
anca beraber, kanca beraber | Zor kullanan kişilerin istediğini en güçlü kimseler bile verirler. | Herkesin üzerine titrediği, kutsal saydığı şeyi kötüleyen, bozan kimse mutlaka kötü bir sonuçla karşılaşır. | İki veya daha çok kişi yaptıkları iş kötü de gitse birbirlerinden ayrılmamalıdırlar. | Önceden tasarlanan bir iş umulduğu gibi sonuçlanmaz, düşünüldüğü gibi olmaz. | 2 |
anlatışa göre verirler fetvayı | Sen başkaları için iyi şeyler dile ve yap ki başkaları da senin için iyi şeyler dilesin, yapsın. | Haksız kişi, olayı kendisini haklı gibi göstererek anlatırsa dinleyen ona hak verir. | Uzak bir yere giden kişi dönmeyebilir, dönebilse de ayrılırken bıraktığı yakınlarını bulmayabilir. | Aşağılık kişiler birbirlerini kendi gibilerinin toplandığı yerde bulurlar. | 1 |
anlayana sivrisinek saz, anlamayana davul zurna az | Anlayışlı kimseleri en küçük bir söz bile etkiler oysa anlayışsız kimselere ne söylense yararsızdır. | Başkasının eksikleriyle eğlenen kimsenin kendisi kusursuz olmalıdır. | Temiz soydan gelen kişi, her durumuyla soyluluğunu gösterir. | Kötülük, kötülük yapılarak düzeltilmez ancak iyilik yapılarak ortadan kaldırılır. | 0 |
ar dünyası değil, kâr dünyası | Bize yardımda bulunan, yarar sağlayan kişiye biz de yardımda bulunur, yarar sağlarız. | Geceleyin iyi iş yapılamaz. | Aşağılık kişinin istediği olsaydı dünya, yalnız kendisinin işine yarayan, başkalarını rahatsız eden şeylerle dolardı. | Kişi para kazanmak için namusuna dokunmadıktan sonra şu veya bu işi yapmaktan utanmamalıdır. | 3 |
ar yılı değil, kâr yılı | Önce verimli iken kazaya uğramış olan şeyden, artık gelir, verim beklenmez. | Birinin sıkılmayı bir yana bırakarak yalnız çıkarına baktığı anlatılırken söylenen bir söz. | Oturmayacağını belirten konuk yatıya kalır, yemeyeceğini söyleyen de bir türlü doyurulamaz. | Çok çocuğu olan baba, her çocuk babasına bakılmasını ötekinden beklediği için sıkıntıda kalır. | 1 |
araba devrildikten sonra yol gösteren çok olur | İç güveyisi misafir gibidir, evdekiler sürekli olarak onu ağırlamaya çalışır ve bu durumdan da rahatsız olurlar. | İyiyi amaçlayanlar iyiye, kötüyü amaçlayanlar ise kötüye ulaşırlar. | Üstün nitelikli kişinin değeri, bulunduğu yerden uzaklaştırılmasıyla azalmaz. | İş işten geçtikten sonra verilen öğüdün değeri yoktur. | 3 |
araba ile tavşan avlanmaz | Kişinin istediği şeyi elde edebilmesi için bir yol gösterenin olması gerekmektedir. | Bir iş, uzmanına değil de o işten anlamayana yaptırılırsa istenilen değil, ters bir sonuç elde edilir. | Yazın yaşama koşulları kolay kışın zordur, tıpkı bunun gibi bazı olaylar önem vermeye değmez ama bazı olaylar çok dikkatli ve özenli olmamızı gerektirir. | Her işte başarıya ulaşabilmek için kullanılması gereken özel yöntemler vardır. | 3 |
arayan Mevla'sını da bulur, belasını da | İş işten geçtikten sonra verilen öğüdün değeri yoktur. | İyiyi amaçlayanlar iyiye, kötüyü amaçlayanlar ise kötüye ulaşırlar. | Tembel, kendisine buyurulan işi yapmamak için ya onun yapılmasına ihtiyaç bulunmadığını söyler ya da buyurulan biçimde değil,kendisinin işine gelen biçimde yapmayı önerir. | Her şey kendisi için en elverişli ortamda gelişir, verimli duruma gelir. | 1 |
ardında yüz köpek havlamayan kurt, kurt sayılmaz | Kavga edenlerden biri aman dilerse çekişme sona erer. | Arkadaşların yardımıyla yapılan veya bir amaç uğruna topluca girişilen bir işten ayrılanlar zarara uğrarlar. | Yorucu olmayan işlerde kendisinden yararlanılamayan kişi, ağır işlere koşulur. | Önemli kimseleri çekemeyip onlara dil uzatanlar çok olur. | 3 |
arı bey olan kovana üşer | Büyüklerin tuttuğu yol, küçüklere örnek olur. | Canlıların güçleri, gelişmelerine yarayan şeylerle artar. | Halk, kendisine önderlik edecek kişinin çevresinde toplanır. | Bir kişi ne kadar farklı yerlerde yaşarsa yaşasın, ne kadar farklı işlerle uğraşırsa uğraşsın, bağlı bulunduğu çevreye veya işe dönmek zorunda kalır. | 2 |
arı gibi eri olanın dağ kadar yeri olur | Her şeyin bir değeri vardır; yapacağı iş, kullanılacağı yer ayrıdır. | Söz vermek kolaydır ancak o sözü yerine getirmek zordur. | Değerli kimse boşta kalmaz, kendisine iş verilir. | Çalışkan kişileri olan aile ve toplumlar her yerde bol kazanç elde ederler. | 3 |
arı kızdıranı sokar | Kadınlar kurnazlıkta erkeklerden üstündürler. | Kişi, sonunda öleceğini de bilse kendisini sinirlendirene saldırır. | Basit bir çevrede yaşayan, önemsiz bir görevde çalışan her yönden değerli olan kişi önemsiz bir görevde çalışıyorsa yeteneklerini tam olarak gösteremez, bundan dolayı değeri anlaşılmaz. | Adının anılması gerekmiyor. | 1 |
arı söğüdü, akıllı öğüdü sever | Herkes işine yarayan şeyi benimser. | Bir soruna aldırmamayı, ne yapılırsa yapılsın yine aynı sonuca ulaşılacağını anlatan bir söz. | Saçma olan bir düşünceyi döndürme, çevirme yolu ile savunmaya kalkışanlara söylenen bir söz. | Annenin acı sözü çocuğuna ağır gelmez. | 0 |
arığa su gelene kadar kurbağanın gözü patlar | Yapılması geciken iyilikler, bekleyenleri sıkıntı içinde bırakır. | İnsan yapacağı işte başkalarına değil, kendine güvenmelidir. | Kötü gereçle iyi şey yapılamaz. | Küçük sakıncalarını düşünerek bir işe girişmeyen kişi, o işin kazançlarından yoksun kalır. | 0 |
arık ata kuyruğu da yüktür | Tanrı kendisine kısmet vermemiş olan yaratık, yararlanılacak şeyi elde etmek kolaylaştığı zaman, başka bir işle uğraştığı için bundan yoksun kalır. | Güçsüz kişi, kimseye yardım edecek durumda değildir. | İşini bilen kişi, yararlanacağı kimseyi bilir. | Bir kimse önce yakınlarına yararlı olur. | 1 |
arık etten yağlı tirit olmaz | Değersiz kişiden yararlı iş, verimsiz tarladan bol ürün beklenmez. | Borçlu ve dertli bir biçimde yaşanılmaz; borçtan kurtulmanın yolu onu vermek, onulmaz dertten kurtulmanın çıkar yolu ise ölmektir. | Hepsi bilgisiz olan bir çevrede azıcık bilgisi bulunan başa geçer. | Dostluğun tartısı olmaz, alışveriş ise ölçüye göre olur. | 0 |
arık öküze bıçak olmaz (çalınmaz) | 1) İki kişi arasındaki kırgınlığın giderilmesi için kırgınlık sebebinin giderilmesi gerekir. 2) Bozulan bir iş nerede kalmışsa düzeltilmesine oradan başlanır. | 1) Güçsüz kimseyi ezmek yiğitlik değildir. 2) Kendisinden yararlanılamayacak kişiye yararlanmak amacıyla eziyet edilmemelidir. | 1) Çalışmayanın sürekli olarak çalışana borcu vardır. 2) Çalışmayarak bir şeyden yararlanan kişi, bu kolaylığı, çalışıp o şeyi meydana getirene borçludur. | 1) Karnı doymayan kimse çalışamaz. 2) Bilgisiz ve yeteneksiz bir kişi, kendisine verilen görevlerde tutunamaz. | 1 |
arife günü yalan söyleyenin (oruç yiyenin) bayram günü yüzü kara çıkar (olur) | İşçi, yöneticisinin işten anlayıp anlamadığını bilir ve çalışmalarını ona göre yürütür. | Yoksul insanla ilgilenmek ancak ona yardım etmekle olur. | Düşmanı gafil avlayıp saldıran taraf savaşı kazanır. | Bir sözün yalan olduğu çabuk anlaşılır ve söyleyen toplum içinde utanılacak bir duruma düşer. | 3 |
arkadaşını söyle, kim olduğunu söyleyeyim | Kişi kendisine uygun kimselerle arkadaşlık kuracağı için arkadaşını tanıdığımızda o kişinin de kimliğini öğrenmiş oluruz. | Evlenme çağındaki kızı büyükleri uyarmazlarsa uygun olmayan birisiyle evlenir. | Hiçbir durum sürekli değildir, her iyi durumun bir sonu vardır. | Sert davranmak gereken durumlarda gevşek davranan kişi bu tutumunun zararını görür. | 0 |
armudu soy ye, elmayı say ye | Hastalıktan korunmak istiyorsak ayağımızı sıcak, başımızı serin tutmalı, olur olmaz şeyleri sıkıntı konusu yapmamalı, geniş yürekli olmalıyız. | Armut kabuğu soyularak elma da aşırı gidilmeden sayıyla yenilmelidir. | Kebap çok pişirilmemeli, genç de hareketli ve canlı olmalıdır. | Hiçbir zaman aşırıya kaçılmamalıdır. | 1 |
armudun/ahlatın iyisini (dağda) ayılar yer | Kapalı konuşan bir kişinin ne demek istediğini ancak o konudan haberdar olan kişi anlar. | Kötü asıllı şey ve kişi iyiye dönmez. | Kötü insanlarla düşüp kalkanlar, onlardan kötü huy kaparlar. | Kendilerine yakışmayan güzel bir şeyi eline geçirenler için kullanılan bir söz. | 3 |
armut dalının dibine düşer | Birçok iyiliğin karşısında kötülük vardır. | Güçsüz kişi, kimseye yardım edecek durumda değildir. | Zenginlik, kişinin ayıplarını, kusurlarını kapatır. | Bir kimse önce yakınlarına yararlı olur. | 3 |
arpa eken buğday biçmez | Kötü davranışın karşılığı iyi olmaz. | Kişinin, yiyemediği malının bir değeri yoktur. | Doğru olmakla birlikte başkalarının işine gelmeyen sözleri söyleyenlerin sevilmediğini anlatan bir söz. | Bir işte düşüncesizce davranan kişi her türlü olumsuz sonuca katlanır. | 0 |
arpa samanıyla, kömür dumanıyla | Cezalandırılan kimse suçunun ne olduğunu bilmelidir ki o suçu bir daha işlemesin. | Zamanla şartlar çok değişti, eski durum kalmadı. | Yararlanılan nesneleri eksiklikleriyle birlikte kabullenmek gerekir. | Yoksulluk utanılacak bir şey değildir, çalışmamak en büyük ayıptır. | 2 |
arpa unundan kadayıf olmaz | Kötü gereçle iyi şey yapılamaz. | Birkaç kez saklanabilen bir suç günün birinde ortaya çıkarak yapanı kötü bir duruma düşürür, suçlu cezasız kalmaz. | Sen başkasına kötülük yapma yolunu tutarsan başkası da sana kötülük yapma yolunu tutar. | Edepsizin yaptığı işlerin yapılmaması gereken işler olduğunu düşünmekle doğru yolu bulmuş, böylece edebi edepsizden öğrenmiş olursun. | 0 |
arpa verilmeyen at, kamçı zoruyla yürümez | Bir kişinin verimli olarak iş görmesi, onun geçiminin sağlanmasına bağlıdır. | Her kazancın bir sonu vardır. | Kişinin elindeki sanat, değeri hiç eksilmeyen bir servettir. | Bir kişinin iyi ve becerikli olduğu yaptığı işlerden anlaşılır. | 0 |
arsız neden arlanır, çul da giyer sallanır | Arsız hiçbir şeyden utanmadığı için elbise diye çul da giyse salına salına gezer. | Davranışlarına engel olacak hiçbir takıntısı yok. | Biraz kilo almak pek çok kusuru örter. | Senden daha güçlü ve bilgili olanlarla iyi geçin, zıtlaşma yenilirsin. | 0 |
arslanın adı çıkmış, çakallar baş keser | Güzel bir şey, onu isteyen ve elde edecek gibi görünenin değil kısmeti olanın eline geçer. | Haksızlık veya kötülük yapacağı düşünülen kişi yerine bu konuda adı ön plana çıkan kişiler asıl haksızlığı ve kötülüğü yaparlar. | Çok sevilen birinin ölümünden sonra fazla yas tutulmamalıdır çünkü hayat devam eder. | Bir şeyden, sahibi değil de başkası yararlanıyorsa asıl sahip yararlanan kişidir. | 1 |
arşın malı kantar ile satılmaz | Daha önce bize yararı dokunmuş olan güzel bir durum, bugün bulunmasa bile yarın yine ortaya çıkar. | Bir nesne için kullanılan ölçü, niteliği ayrı olan başka bir nesne için kullanılamaz. | Az çok işe yarayan her şeyin isteklisi bulunur. | Canlı, cansız her şeyin bir yakışığı vardır, insan onları bu durumda görmek ister. | 1 |
asıl azmaz, bal kokmaz | Komşular en küçük şey için bile birbirlerine muhtaçtırlar. | İstenmeyerek yapılan işlerden kötü sonuçlar ortaya çıkar. | Büyük gereksinimlerde çok fedakârlık yapmak gerekir. | Bir kimse veya nesne, ne denli biçim değiştirirse değiştirsin aslını yitirmez, soyluluğunu korur. | 3 |
asil ile taş taşı, bedasıl ile yeme aşı | Asil insanla beraber bulunmak her şartta faydalıdır, en iyi şartları önüne getirse bile kötü ve bayağı insandan kaçmak gerekir. | Yaşamın felsefesine eren kişi, en sevimsiz, hatta rahatsız durumları bile hoş karşılar. | Soysuz olup para kazanan, soylu olup da para kazanmayandan üstündür. | Zengin olana herkes hizmet eder, fakir olana ise kimse yüz vermez. | 0 |
aslan kükrerse atın ayağı kösteklenir | Güçlü kimsenin korkutucu sözleri, güçsüzü kıpırdayamayacak duruma getirir. | İşe yaramayan nesneyi küçük çabalarla bir şeye benzetmek boş olduğu gibi aptal kişiyi de sözle akıllandırmak imkânsızdır. | Varlık, kişiye yüksekten atma ve varlığını artırma gücü verir; yokluk ise ancak sızlanmaya, yakınmaya yol açar. | İstemeden iyilik yapan kişi karşısındakini de hoşnut edemez. | 0 |
aslan postunda, gönül dostunda | Bize bir şey verene, armağan edene karşı gönlümüzde sevgi uyanır. | Canlı, cansız her şeyin bir yakışığı vardır, insan onları bu durumda görmek ister. | Para kazanmayı bildiği hâlde dost kazanmayı bilmediği için sevilmeyen, sayılmayan nice insan vardır. | Aç insan, geçimini sağlamak için kendisini her türlü tehlikeye atar. | 1 |
aslan yatağından (yattığı yerden) bellidir (belli olur) | Armağan alan, armağanı verenin isteğini yerine getirmemeye çekinir ve mutlaka yapmaya çalışır. | Değerli kimse boşta kalmaz, kendisine iş verilir. | Bir tutum veya davranışın etkisi sürekli olur. | Bir kimsenin oturduğu yerin durumu, onun kişiliğini belli eder. | 3 |
aslını saklayan (inkâr eden) haramzadedir | Kaynakları eski ve bol olan kuruluşlar sağlam ve verimli olur. | Gereksinim duyulan şey değer kazanır. | İnsan ne kadar yükselirse yükselsin bir yerde durur. | Kişi yoksul, görgüsüz bir aileden gelmekle değersiz olmaz, toplum içindeki yerini kendisi kazanır. | 3 |
astar bol olmayınca yüze gelmez | Bir işin temeli gerçekleşmedikçe ayrıntılarına sıra gelmez. | Hangi alanda çalışabileceğini önceden iyi kestirememiş olan kişi sık sık yer ve iş değiştirme yüzünden hayli zarar görür. | Bir iş yapmak için gerekli olan şeyler, ölçü biraz geniş tutularak hazırlanmalıdır. | Bir kişinin iyi ve becerikli olduğu yaptığı işlerden anlaşılır. | 2 |
aş taşınca kepçeye paha olmaz | Elden çıkarmak istemediğimiz şeyleri tehlikeye açık durumlardan uzak tutmalıyız. | Sıkışık zamanlarda önemsiz şeylerin değeri çoktur. | Pintinin yemeye kıyamayarak biriktirdiği malı, sağlığında gücünün yetmediği kişiler, öldükten sonra da mirasçıları bol bol yerler. | Olağan sayılmayacak kadar kısa bir zamanda olan bir gelişmenin sürekli olamayacağını anlatan bir söz. | 1 |
aş tuz ile, tuz oran ile | Kişi, kendisine benzeyen veya yarar sağlayacağı kimseden hoşlanır. | Her şeyin bir değeri vardır; yapacağı iş, kullanılacağı yer ayrıdır. | İnsana gerekli olan şey küçük ve değersiz de olsa yokluğunda kendini belli eder. | Bir şeyin hoşa gitmesi onun birtakım nitelikler taşımasına ve bu niteliklerin de gerektiği oranda bulunmasına bağlıdır. | 3 |
aşını, eşini, işini bil | Sağlık ve mutluluk içinde yaşamak isteyen kişi, yiyeceğine dikkat etmeli, arkadaşını iyi seçmeli ve bir iş sahibi olmalıdır. | Keyifli keyifli harcadığımız para, çok sıkıntı çekilerek kazanılmıştır. | Değerli kimselerin önemli mevkilerde bulunması gerekir. | Taraflar birbirine ne denli yakın da olsalar bir alışverişte açıkça konuşup anlaşmaları gerekir, ayıp olur kaygısıyla başta değinilmeyen konular yüzünden sonradan araya soğukluk, kırgınlık girer. | 0 |
aşk ağlatır, dert söyletir | Bir kimseye en büyük kötülüğü kendisine çok yakın olanlar yapar. | Güzel bir şey, onu isteyen ve elde edecek gibi görünenin değil kısmeti olanın eline geçer. | Pintinin yemeye kıyamayarak biriktirdiği malı, sağlığında gücünün yetmediği kişiler, öldükten sonra da mirasçıları bol bol yerler. | Âşığın yüreği yaralıdır ve daima ağlar, bir derdi olan da herkese derdini anlatır. | 3 |
aşure yemeye giden kaşığını cebinde taşır | Herkes dengiyle iş yapar. | Bir işten yararlanmak isteyen gerekli araçları hazırlamalıdır. | Her işin gerçekleşmesi birtakım koşulların bulunmasına bağlıdır. | İş sahipleri denetimlerini sürekli yaparlarsa işler yolunda gider. | 1 |
at arıklıkla, yiğit gariplikle | Başına bir felaket gelmeyen, başkasına gelen felaketin ne denli acı olduğunu gereği gibi anlayamaz. | Bir insan ne kadar çok çalışırsa o kadar kötü düşünceden ve kötülük yapmaktan uzak olur. | Kişi kendisi için bir fedakârlıkta bulunan kimseye karşı sırası geldiğinde daha büyük fedakârlıkta bulunur. | Zayıf ve garipken kişiliklerini yitirmeyip görevlerini başarı ile yapanlar üstün niteliklerini o zaman belli etmiş olurlar. | 3 |
at at oluncaya kadar sahibi mat olur | Bir çocuk, annesinin değerini ancak kendisi de çocuk sahibi olduktan sonra anlar. | Varlık, kişiye yüksekten atma ve varlığını artırma gücü verir; yokluk ise ancak sızlanmaya, yakınmaya yol açar. | Bir çocuğu, bir işçiyi yetiştiren her bakımdan çok yorulur, yıpranır. | Gereken koşullarla donanıp güçlenmeyen kişi amacına ulaşamaz. | 2 |
at binenin, kılıç kuşananın | Kişi, kendisinin yardıma muhtaç olduğu konuda başkasına yardım edemez. | Her şey, onu gereği gibi kullanmasını bilene yakışır. | Dağ başında kışın fırtına eksik olmadığı gibi kişinin yaşamında da yıpratıcı olaylar eksik olmaz. | Kötü bir iş yapmaya kararlı olan kişiyi önlemek için alınacak tedbirler yararsızdır. | 1 |
at binicisine (sahibine) göre kişner (eşinir) | Olaylar herkesin istediği biçimde meydana gelmez. | İnsanlar başlarında bulunan kişinin etkisi altında kalarak onun tutumuna göre davranırlar. | Kişinin kazandığı ün, her zaman hoşa giden bir durum sağlamaz, kişi gücünü aşan istekler, zorlamalar karşısında bunalır. | Kontrol altında bulundurulmayan veya gereği gibi korunmayan gençler kötü yollara sürüklenebilirler. | 1 |
at binicisini bilir (tanır) | Adının anılması gerekmiyor. | Geceleyin iyi iş yapılamaz. | İşçi, yöneticisinin işten anlayıp anlamadığını bilir ve çalışmalarını ona göre yürütür. | Bir sözün yalan olduğu çabuk anlaşılır ve söyleyen toplum içinde utanılacak bir duruma düşer. | 2 |
at bulunur meydan bulunmaz, meydan bulunur at bulunmaz | Bir işi başarabilmek için gerekli olan koşullar her zaman eksiksiz olarak ele geçmez. | Ticarette sadece kâr etmek düşünülmez, zarar da edilebilir. | İnsanların talihsizliklere uğraması olağandır. | Bir işte düşüncesizce davranan kişi her türlü olumsuz sonuca katlanır. | 0 |
at görür aksar, su görür susar | Kişi sonunda kendi karakterini, aslını, düşüncesini atalarına benzer biçimde ortaya koyar. | Mesleğinde ustalığa erişmemiş kimse, ilk denemelerini gözden çıkarılabilecek malzeme üzerinde yapar. | Meraklı kimse öğrenmek istediği bilgiye ulaşabilmek için her yola başvurur, her kılığa girer. | Bugün birinin başına gelen kötü bir durum, daha sonra başka birinin de başına gelebilir. | 2 |
at ile avrat yiğidin bahtına | Başkalarına saldırmayı alışkanlık edinen kimsenin düşmanı çok olur, bu düşmanlar onun canına kıyarlar. | Kişi işini gördürünceye kadar yardım beklediği kimseyle iyi geçinir. | Kişinin satın aldığı attan ve evlendiği kadından memnun kalıp kalmayacağı önceden kestirilemez, her ikisi de talihine kalmıştır. | Bir işte çeşitli sıkıntı ve üzüntülerle karşılaşıp olağanüstü gayret harcamaktansa o işten vazgeçmek daha iyidir. | 2 |
at ölür meydan (nalı) kalır, yiğit ölür şan (namı) kalır | İnsan ırzını, namusunu korumak için canını feda eder. | Kişinin yüreğini yakan acı, az zaman sonra küllenir; yerini yeni ve neşeli duygulara bırakır. | Çalışmak insanı tembellikten kurtarır. | Yaşarken iyi işler yapmalı, iyi bir ad bırakılmaya çalışılmalıdır. | 3 |
at yedi günde, it yediği günde (belli olur, semirir) | Değerli kişilikler zamanla gelişir, kısa sürede beliren kişilikler gerçek değer taşımayanlardır. | Sen başkasına kötülük yapma yolunu tutarsan başkası da sana kötülük yapma yolunu tutar. | Büyük bir hızla başlayan şeyler az sürer. | İnsanın haklı veya haksız yere adı bir defalık kötüye çıktı mı ondan sonra yaptıkları hep o gözle değerlendirilir. | 0 |
at yiğidin yoldaşıdır | Zor bir işe giren onun bütün sıkıntılarıyla karşılaşabilir. | Ağızdan çıkan bir söz, artık gizli kalmaz, herkes onu duyar. | Kişi kendi işini kendisi yapmalıdır. | Bir insanın atı daima onun yanındadır ve zor anlarında ona yardım eder. | 3 |
at, adımına göre değil, adamına göre yürür | Birçok gereksinimi varken gereksiz özenti ve gösterişle uğraşanlar için kullanılan bir söz. | Atın yürüyüşü binicisinin yönetimine bağlı olduğu gibi bir işin gidişi de iş başındakinin bilgisine ve çabasına bağlıdır. | Hırslı ve pinti insan her zaman zararlı çıkar. | Doğruluktan şaşmayan, yasa dışı yollara sapmayanı kimse karalayamaz. | 1 |
ata arpa, yiğide pilav | Bir şeyin senin olduğundan kuşkun kalmaması için gereken bütün koşullar gerçekleşmelidir. | Bir kişi ne kadar kötü niyetli de olsa yakınlarına dokunmaz. | Birçok kimsenin kusurunu zenginlik, makam vb. durumlar örter. | Canlıların güçleri, gelişmelerine yarayan şeylerle artar. | 3 |
ata binen nalını, mıhını arar | Bir kimsenin aklına gelmeyen bir çare, başka birinin aklına gelebilir. | Durup dururken yaşama düzeyinde bir yükselme olan kişi, kendisinden şüphe edildiği gibi çalıp çırpıyor demektir. | Toplum içine giren bir kimsenin kendi kullanacağı eşyasının değerli olup olmaması başkalarını ilgilendirmez. | Kişi, kullanacağı şeyin ayrıntılarına dikkat etmelidir. | 3 |
ata binersen Allah'ı, attan inersen atı unutma | İlişkide bulunduğun kimseleri sözlerinle incitme, kötüleme ki onlar da sana daha büyük kötülük yapmasınlar. | Senden daha güçlü ve bilgili olanlarla iyi geçin, zıtlaşma yenilirsin. | Başkalarına saldırmayı alışkanlık edinen kimsenin düşmanı çok olur, bu düşmanlar onun canına kıyarlar. | Ata bindiğin zaman hayvanı hırpalama, attan indiğin zaman da onun yemini, suyunu, tımarını unutma. | 3 |
ata dost gibi bakmalı, düşman gibi binmeli | Kurallara, koşullara uyulmadıktan sonra bir sürü iş yapılabilir. | Çok değilse bile az çok bir gelir veya kazanç sağlar. | Herkes, ortam ve koşulların işine uygun olmasını bekler veya ister. | Çalışanınızı iyi beslerseniz onun gücü artar ve daha verimli işler yapar. | 3 |
ata dostu oğla mirastır | Güçlülük ve yüreklilik yalnızca erkeklerde değil kadınlarda da vardır. | Hep aynı şeyle uğraşmak insana bıkkınlık verir. | Sağlık ve mutluluk içinde yaşamak isteyen kişi, yiyeceğine dikkat etmeli, arkadaşını iyi seçmeli ve bir iş sahibi olmalıdır. | Baba dostları, babamızdan bize kalan miras gibidirler, bizi kollarlar ve bize her türlü yardımı yaparlar. | 3 |
ata eyer gerek, eyere er gerek | Kişi yoksul olabilir, işsiz ve parasız kalabilir ama aç kalmaz, mutlaka bir geçim yolu bulur. | Şu iş şöyle olsa, bu iş böyle olsa diyerek istediğimiz sonuca varamayız, elde etmek istediğimiz sonucu istekle değil çalışmakla gerçekleştirmeliyiz. | Bir işletmeyi önce donatıp sonra da iyi bir yöneticiye teslim ederseniz istediğiniz verimi alırsınız. | Her iyi şeyin hoşa gitmeyen bir yönü, her güzelin kusurlu bir tarafı vardır. | 2 |
ata malı mal olmaz, kendin kazanmak gerek | Gezip dolaştığı yerlerde kötü şeyler de bulunan kimse, kötü alışkanlıklar ve zararlı bilgiler elde ederek yerine döner. | Babadan kalan mal kalıcı değildir, çabuk biter; kişinin gerçek malı, kendi çalışmasıyla elde ettiği maldır. | Bilgili ve görgülü kişi, iş başında ve zengin olmasa da bilgisiz ve görgüsüz kişilerin üstünde yer alır. | İlişkide bulunduğun kimseleri sözlerinle incitme, kötüleme ki onlar da sana daha büyük kötülük yapmasınlar. | 1 |
atalar çıkarayım der tahta, döner dolaşır gelir bahta | Ana baba, çocuğuna mutlu bir yaşam sağlamaya çalışır ancak kaderde yazılı olan gerçekleşir. | İnsan yanılmamak için ne kadar dikkat ederse etsin yine yanılır. | Herkesin kendine göre büyük bir emeli vardır. | Koruyanı, yardım edeni bulunmayan kişi, işini kendi başına görmek zorunda kalır. | 0 |
atalar sözünü tutmayanı yabana atarlar | Bir şey alınması imkânı olmayan yerden, bir şeyler vermesini beklemek boştur. | İnsanlar başkalarına yaptıkları hizmetleri kendilerine yapamazlar. | Büyüklerinin sözünü tutmayıp onların gösterdikleri yoldan gitmeyenler toplum içinde ziyan olup giderler. | Erkek evlat meyve veren ağaç gibidir, günü gelince evin geçim yükünü hafifletir. | 2 |
atanın sanatı oğla mirastır | Bir evlat babasının sanatını onun ölümünden sonra sürdürür. | Kişi kendi özelliklerini zaman zaman yabancıdan öğrenir. | Eskimiş bir alışkanlık kolay kolay değişmez. | Herkesin gözü önündeki şeye bakılması önlenemez. | 0 |
ateş demekle ağız yanmaz | Kişi, zararlı bir eylemin sözünü etmekle kendisini zarara sokmuş olmaz. | Gerçekleşmesi doğal olan işler engellenemez. | İnsanın kendi yararı her şeyden önemlidir. | Kavga edenlerden biri aman dilerse çekişme sona erer. | 0 |
ateş düştüğü yeri yakar | Bir acıyı onu çekenden başkası tam anlayamaz veya aynı ölçüde üzülemez. | Korkulan her şey tehlikeli değildir. | Evleneceği kişiyi seçmekte çok titizlik gösteren kimse, çoğu kez istemediği, beğenmediği bir kişiye düşer. | Ekmek parası kazanmak için it sürümek gibi bir iş tutmak bile ayıp değildir. | 0 |
ateş olmayan yerden duman çıkmaz | İnsana gerekli olan şey küçük ve değersiz de olsa yokluğunda kendini belli eder. | Bir yere izinsiz girmek veya bir işe izinsiz el atmak kötü karşılanır. | Bir konu üzerinde konuşulurken ilgisi dolayısıyla söz başka bir konuya geçer, sohbet uzar, gider. | Küçük de olsa birtakım belirtilerin önemli olaylara işaret olduğunu anlatan bir söz. | 3 |
ateş olsa cirmi kadar yer yakar | Hasmın pek önemsenmediğini anlatan bir söz. | Borçlu ve dertli bir biçimde yaşanılmaz; borçtan kurtulmanın yolu onu vermek, onulmaz dertten kurtulmanın çıkar yolu ise ölmektir. | Bir yere çağrılmadan gitmek, kişiyi aşağılatan bir davranıştır. | Dayağın yola getirici bir etkisi vardır. | 0 |
atılan ok geri dönmez | İyi düşünmeden yaptığımız işlerden pişman olarak geri dönmek isteriz ama artık iş işten geçmiştir. | Olumlu bir sonuç elde etmek için, tek bir girişimle yetinmemeli, o işe devam edilmelidir. | Zor kullanan kişilerin istediğini en güçlü kimseler bile verirler. | İnsanın kendisi herkesten önce gelir. | 0 |
atım tepmez, itim kapmaz deme | Bir şeyi elde etmek için bazı sıkıntılara katlanmak gerekir. | Yakınımızda bulunmayanların özlemine, acısına daha kolay dayanabiliriz. | Size çok bağlı olan kimseler bile zaman gelir sizi incitebilirler. | İstenmeyerek yapılan işlerden kötü sonuçlar ortaya çıkar. | 2 |
atın bahtsızı arabaya düşer | Görgüsüz kişi, günün birinde ummadığı bir şeyi elde ederse sevincinden ne yapacağını şaşırır. | Tehlikeleri gözde büyüterek işe girişmekte çekingen davrananlar amaçlarına ulaşamazlar. | Herhangi bir duruma alışkın olan kimseyi benzer kötü durumlar etkilemez. | Değerli ama talihsiz kimseler, kişiliklerine uygun olmayan ağır ve aşağılık işlerde kullanılırlar. | 3 |
atın dorusu, yiğidin delisi | Azar azar olagelen şeyler birikerek önemli bir niceliğe ulaşacağı için küçümsenmemelidir. | Zarardan kurtulma olanağı yoksa, bunun cana değil, mala gelmesi yeğlenir. | Atın doru renkli olanı, kişinin ise gözünü budaktan esirgemeyeni makbuldür. | Dil küçük bir nesnedir ama söylediği kötü sözlerle kişinin başını belaya sokarak büyük suç işler. | 2 |
atın ölümü arpadan olsun | Kirli işler yaparak çıkar sağlayan kişi, buna elverişli olan durum sona erince sersemleşir, hiçbir iş yapamaz. | Beğenmediğimiz bir kişinin yerine öyle birisi gelir ki eskisini aratır. | Zor bir işe giren onun bütün sıkıntılarıyla karşılaşabilir. | Çok sevilen bir şey yapılırken veya sevilen bir yiyecek yenilirken sonuç kötü de olsa zor veya kötü şeylere katlanılır. | 3 |
atın varken yol tanı, ağan varken el tanı | Bir kimse veya bir şey yok olduğunda değer kazanır. | Elde imkân varken gezip dolaşmak, dost edinmek gerekir. | Zenginlik, kişinin ayıplarını, kusurlarını kapatır. | Büyüklerden gelen şeyleri küçükler geri çeviremezler. | 1 |
atına bakan ardına bakmaz | Kurnaz ve hileci kimse ile ortaklık eden kişi hilenin en büyük kurbanı olur. | Komşunun komşu üzerindeki hakkı, Tanrı'nın kul üzerindeki hakkı kadar kutsaldır. | Görevini eksiksiz yapan, aracını iyi kullanan kimse kendisini kötü duruma düşmekten kurtarmış olur. | Zehirden şifa beklenilmeyeceği gibi yabancılardan da yardım ve iyilik beklenmez. | 2 |
atlar tepişir, arada eşekler ezilir | Kavgaya tutuşan iki kişiden biri elbette yenilir ve zarara uğrar. | Aç insan, geçimini sağlamak için kendisini her türlü tehlikeye atar. | Büyüklerin çatışmasından küçükler zarar görür. | Talih, fakire hiç gülmez; aynı sermaye zengine daha çok, fakire daha az gelir getirir. | 2 |
av avlanmış, tav tavlanmış | Olan olmuş, iş işten geçmiş, artık yapacak bir şey yok. | Yakınlarından biri ölenin acısı zamanla küllenir ancak bir yakını deli olanın acısı hiçbir zaman dinmez. | Bir başa bir göz ne kadar gerekli ise bir anneye bir kız da o denli gereklidir. | Gizli tutulması imkânsız durumlar karşısında söylenen bir söz. | 0 |
Subsets and Splits